Denge dediğimiz şey çok önemlidir. Herşeyin bi dengesi olması gerekir. Kendinden dengeli olan şeyler de diğer dengeli şeylerle kendi aralarında dengeli olmalıdır. Yeter ki aralarına bi dengesiz şey girmesin. Bi şeyin dengesi kaçtı mı ipin ucunu yakalayamazsınız.Dengesi bozulan bişeyi tekrar dengesine oturtmak deveye hendek atlatmaktan daha zordur.Arkadaşlıklar, dostluklar, evlilikler, şirketler, hükümetler hep bi denge üzerinde bina edilmişlerdir.Bunların da dengesi şaşmaya görsün, olacakları bilmek bile istemezsiniz.

Cambaz, denge olayını en iyi kullanan kişidir.Farsça’dan dilimize girdiğini sandığım bu kelimenin Farsça’dan gelip gelmediğini, hatta nereden gelip nereden gelmediğini araştırmadım, bunu merak da etmedim açıkçası. Merak edenler araştırıp bulabilir. İnternet denen alemde bunu bulmak hiç de zor değildir.Gerçek anlamında cambaz, yerçekimini ve kendi vücudunu uyum içinde kullanarak en zor akrobasi hareketlerini mükemmel bir denge ile biraraya getirip uygulayabilen maharetli kişi demektir.Günümüzde bu kişilerden az olduğunu biliyoruz.Mecazi olarak da dolap çeviren, saman altından su yürüten, her türlü sahtekârlık ve melâneti kılıfına uydurarak uygulayan kişi anlamında da kullanılıyor. Günümüzde bunlardan çok olduğunu biliyoruz.Rahmetli Turhan Selçuk’un dünya çapındaki Abdülcanbaz’ı ise, bilgili, kültürlü, musiki ve sanat düşkünü, adaletli, bilim ve ilmin ışığında yürüyen yazız bi osmanlı delikanlısıdır. Ömrünü bu cambazlarla mücadele etmeye adamıştır. Hırsızlara, tokatçılara, üçkağıtçılara, kadın tüccarlarına, kumarbazlara, rüşvetçilere, ihale takipçisi politikacılara, yalakalara, düzenbazlara memleketi dar eder, laftan anlamayanlara da yüz beygir gücündeki meşhur Osmanlı tokadını yapıştırır.Abdülcanbazların çoğalması dileğiyle…Şimdi dilerseniz, denge hadisesini ve cambaz kişisini birkaç görsel ile daha yakından tanıyalım.

Bu resimlerden de görüleceği gibi cambazlık çok eski meslektir.İşin özünde heyecan, karşı koyuş, baş kaldırış, korku, başarı, mükemmellik, beceri, yetenek vardır…