bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Kurduğun Cumhuriyet İlelebet Yaşayacaktır…

zarifce | 23 April 2011 12:03

Hem ülkenin kurtuluşuna vesile olacaksın, hem ülke ve ülke insanını çağdaş medeniyetler seviyesine ulaştırmak için çalışacaksın hem de çocukları düşüneceksin. İlk olarak Atatürk’ün himayesinde düzenlendi ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının birinci yılında kutlanmaya başlandı. Savaş sırasında yetim ve öksüz kalan çocuklar ile yoksul çocukları bahar şenliğinde sevindirmek amacı güden çocuk bayramını, 1927 yılında Himaye-i Etfal cemiyeti (Çocuk Esirgeme Kurumu) ilan etmiştir. Hakimiyet-i Milliye Bayramı (Ulusal Egemenlik Bayramı) 1 Kasım 1922 de saltanatın kaldırılması ile 1 Kasım olarak kutlanmaya başlamış ancak 1935 te 23 Nisan Çocuk Bayramı ile birleşmişti.1980 darbe döneminde ise MGK kararı ile “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve çocuk Bayramı” resmi adı verilmiştir.

Bir tas yemek ve insan insana sohbet…

bithikotsis | 23 April 2011 11:03

Hep duymuşuzdur. Dünya kadar malı var ama mutsuz. Kulak misafiri olmuşuzdur, neredeyse herşeye sahip ama tatmin olamamış, huzursuz…Evet, var boyle birileri. Sizin, bizim belki ismen bildiğimiz yahut bilmediğimiz insanlar var bu konumda olan.

Hrant’ı katleden zihniyet ve dava arkadaşları

Vformumya | 22 April 2011 15:33

Yine 24 Nisan Geldi,Kimileri soykırım der kimileri değil der. Ben bugünlerde sadece kavramların tartışılacağı ve hrant dink’in unutulacağını bildiğim için bu yazıyı yazdım.Hrant dink’i anlamak yeter mi? yetmez mi? bakalım isterseniz.

Çok fazla derine inmeyeceğim,21 Temmuz 1905 tarihinde II.Abdülhamid’e Ermeni komitacılar tarafından süikast düzenlendi fakat başarısız oldu. Saldırının altında Ermeni çeteciler çıktı fakat daha derinine inilemedi.

Ermeni Patriği de bütün Ermenilerin geçmiş olsun dileklerini ve olay nedeniyle duydukları acıyı Osmanlı yönetimine iletmiştir. İslam ve gayrimüslim bütün toplulukların ibadethanelerinde, Ermeni kiliselerinde yapılan ayinlerde olay kınanmış, dualar edilmiştir.Bu başarısız girişime Ermeni komitacılar gibi Türklerden de üzülenler çıkmıştı.Hatta bu harekete “Haraket-e Kahramane” denilmişti Türkler tarafından.Hangi Türkler peki?

Kültür Diye Sahiplendiklerimiz Aslında Neler?

bithikotsis | 22 April 2011 14:11

Toplumda sosyal kesimin en fazla benimsediği adet, gelenek, yaşayış tarzı, beğeniler, hobiler, meraklar bütünü kültür diye nitelendirilebiliyor.

Aslında bu kültür dedikleri oyle bir şey ki, memleketteki insanların akıl, ruh ve beden sağlıklarını, hayat stillerini aktarıyor insana bir bakıma. Yani bir nevi toplumsal analiz sonucunu veriyor bizlere.

Ülkem için kültür bana ne anlatıyor diyecek olursanız, eskiden yeni zamana doğru büyük bir düşüş ve sıradanlaşma, hatta basitleşme farketmekteyim. Diğer arkadaşlar bu konuda neler düşünür bilemem ama, artık kültür diye bensimsediklerimiz hep hafif alaycı şekilde yaklaşıp sonradan farketmeden kabul ettiğimiz şeyler olmaya başladı.

Çok tehlikeli bir durum aslında. Şimdi yeni ergen nesle bakıyoruz da eskisi gibi oturaklı adam sayısı epey azaldı, neredeyse hepsi bir laf bozması, Türkçe katliamı, olanı değiştirme, düzeni yıkma gibi olayların peşinde ve hep bu olaylardan kendilerine bir alay konusu ve gülme şablonu çıkarma peşinde. Bu da ister istemez kültür diye kabul ettikleri şeylerin içine gizlice çaktırmadan sızıyor.

Hiç

Humeyra8 | 22 April 2011 12:11

HİÇ
HİÇ

Adın yok senin, adım var, adım adım ezberlediğimiz. Bir rakamın üslerinde karşılaşmadan evvel çarpıştık, hudutlarımızda. Kıyıların yok senin, kıyımlar var mecralarımda; kırmızı, etli değil(!), dolgun dudaklarında. Kalbinle atıyorum dışarılıklarımı içime; DERKEN içime yürüyor yara, iyileşmesin diye içime kavlıyorum, böylece bir işe yara.

Başarmak için asla geç değil…

esra7909 | 21 April 2011 15:36

Durup düşündü bir gece…Yaşadıklarını,sevinçlerini,hüzünlerini,nereden nereye geldiğini…

‘Çocukluğum ‘ dedi önce…Mutlu huzurlu sandığı çocukluğu.Hiçbirşey anlamıyordu ki o zamanlar.Bir oyuncak yetiyordu yüzünü güldürmeye.Oysa şimdi düşünüyordu da o zamanlar da yalnızmış.Kandırıldığı küçük mutlulukları,oyunları varmış.Adı üstünde çocukluk işte…
Gençliği geldi aklına birçok sıkıntıya ailesi ile birlikte göğüs gerdiği ama yinede kimseye yaranamadığı o ziyan olan yılları.Ne olursa olsun kıyamadığı ailesi…Yaşıtları gibi olmamıştı hiçbirzaman hayatı.Hep yarımdı yaşadıkları.Gençlik dedikleri o yıllarını, yaşıtlarıyla eğleneceği,aşkı tadacağı,geriye dönüp baktığında ne yıllardı diyeceği zamanları sıkıntı ve mutsuzluk üstüne kurulmuş,eksik kalmıştı.Gözünden süzülen iki damla yaş boşa geçen keşke dolu o yıllaraydı…


Sadece hayalleri vardı ona huzur veren.Belki diyordu hatta çoğu zaman emindi evlenince diğer yarısını bulduğunda değişecekti herşey .bu hayalle tutundu hayata,bıkmadı,yılmadı direnmekten.
Gün geldi ve doğru sandığı insanla bir hayat kurdu kendine.Masal gibiydi günleri.

yaşamdaki labirent

esra7909 | 21 April 2011 13:45

Öylesine büyük ve karmaşık bir labirent içindeyim ki…İnsanları anlamaya,hayatı yaşamaya başladığım günden bu yana hapsoldum ve yaşamaya,kurtulmaya çalışıyorum.Çıkmaya çalıştıkça içinde kaybolduğum,duvarlarından atlayarak kurtulmaya çöalıştıkça daha da yükselip beni engelleyen kocaman bir labirent burası.Her koridoru hayatımın ayrı bir parçası.Sonunu bir türlü getiremediğim,iyi ya da kötü olan ama hep yolun sonunda tıkandığım parçalar…Dönüp dolaşıp aynı yerlere ,aynı yaşanmışlıklara,çıkmazlara geliyorum.Bu çıkmazda olmama sebep hayatıma giren insanlar mı yoksa seçimlerim mi?Belki de hayatın bize getirdikleri mecbur bıraktıkları bu karmaşanın sebebi.Yanlış insanlara aldanıp yaşamıma katmam bu duruma sebep mi?Dost görünen düşmanlar,yalanlar,inanmak istemem,güvenmek istemem belki de…

Günümüz dizileri neyi amaçlıyor?

bithikotsis | 21 April 2011 11:01

Yeni çağın vazgeçilmez kullanıcısı olduğumuz aygıtı televizyonun da vazgeçilmez, kendine bağladığı bir yayın türü olan diziler ve amaçlarından bahsedeceğiz sizlere.

Son zamanlarda reyting rekorlarına rekor katan, halkı televizyona kilitleyen diziler aldı başını gidiyor. Bu kadar reytingi almasının sebebi seyircide ”acaba sonra ne olacak” merakı uyandırması. Zaten bu yüzden bu yayınlar dizi adını taşıyor.

Peki nedi bu dizilerin amacı? Halkı galeyana getirmek mi? Halkı mutlu kılmak ya da üzmek mi?

Lütfen cep telefonlarınızı titreşimli sessize alın…

zarifce | 20 April 2011 10:49

“Aslında temiz kalpli, kimseye isteyerek kötülük yapmayan ve annesinin sözünden çıkmayan yakışıklı,alımlı ve çalımlı coni.Sakarlık ve şanssızlığı peşinden hiç ayrılmaz.Aklı hep kızlarda, ancak bir çocuk kadar beyni olmayan bir karakter.”(TNT 22:40 çizgi film tavsiye ederim)

Aklı hep cinsellikte olan insanların coni gibi olmasını isterdim.Coninin sakarlığı yüzünden insanlar zarar görüyor ama zarar gören insanlar bile coniye kızmıyor sadece kızlardan dayak yiyor o kadar.Saf olduğu için hemen herşeye inanıyor, bir çocuk bile coniyi rahatlıkla kandırabilir.Aslında bir yerde egoistliği de yok değil ama yine de iyi.
Dün cadde de yürüyorum.Önümde, birkaç metre ileride bir bayan gidiyor.Kadının kimseye zararı yok,kot pantolon, üzerine beyaz gömlek türü birşey giymiş, belli ki acelesi var biraz seri adımlarla gitmek istediği yere biran önce varmak istiyor gibiydi.Yanımdan, maganda tipli bir insan geçtiğini gördüm, peşinden takım elbiseli birisi daha geçti bu arada bayan ile aramızdaki mesafe biraz daha açıldı sanırım dört veya beş metre kadar.Aman Allah’ım o ne çığlık acayip bir bağırtı çöktü;