Yine 24 Nisan Geldi,Kimileri soykırım der kimileri değil der. Ben bugünlerde sadece kavramların tartışılacağı ve hrant dink’in unutulacağını bildiğim için bu yazıyı yazdım.Hrant dink’i anlamak yeter mi? yetmez mi? bakalım isterseniz.

Çok fazla derine inmeyeceğim,21 Temmuz 1905 tarihinde II.Abdülhamid’e Ermeni komitacılar tarafından süikast düzenlendi fakat başarısız oldu. Saldırının altında Ermeni çeteciler çıktı fakat daha derinine inilemedi.Ermeni Patriği de bütün Ermenilerin geçmiş olsun dileklerini ve olay nedeniyle duydukları acıyı Osmanlı yönetimine iletmiştir. İslam ve gayrimüslim bütün toplulukların ibadethanelerinde, Ermeni kiliselerinde yapılan ayinlerde olay kınanmış, dualar edilmiştir.Bu başarısız girişime Ermeni komitacılar gibi Türklerden de üzülenler çıkmıştı.Hatta bu harekete “Haraket-e Kahramane” denilmişti Türkler tarafından.Hangi Türkler peki?O yıllar İttihat Terakkici Tevfik Fikret’ten (daha sonraki yıllar muhalefet edecektir) bahsetmek isterim,asıl bahsetmek istediğim İttihat ve Terakki.Süikast sonrası Tevfik Fikret’in anlamlı şiirinden;“Ey şanlı avcı,damını bi Hüda kurmadın,Attın,fakat yazık ki,yazıklar ki,vuramadın.Dursaydı bir dakikacağız devr-i bi-sukunBir hayır olurdu, misli asırlara geçmemiş.”24 nisan 1915 malum tarih … İttihat Terakki’nin faaliyetleri(tehcir)… Bu noktaya gelirkenTürk ve Ermeni milliyetçilerinin el birliği yapması çok önemlidir,gözden kaçmamalıdır. Bu iki milliyetçi güruh iki milleti o karanlık günlere sürüklemiştir.Daha sonra ki yıllar Varlık vergileri, 5-6 eylül olayları ile devam eden ve ASALA’nın katkıları ile süren nefret yılları… Diaspora mantıksız faaliyetleri ve TC ‘nin alışmış olduğu redd-i miras…Sonuç olarak dialogsuz geçen yıllar,kapalı sınır kapıları düşman iki millet…Sorumluları belirttim daha önce.Hrant’la alaka şu ki; Hrant iki taraf arasında dialog kurmaya çalışan,Türklere Ermenileri,Ermenilere Türkleri anlatan bir arabulucu idi.Diaspora ile konuşurken bir Türk,Türklerle konuşurken bir Ermeni idi.Tam bir Anadolulu idi.2000 li yıllar tam olarak emin değilim ama pasaport verilmedi Hrant’a. Yurtdışına çıkışı engellendi gerekçe bile sunulmadan.Hrant,yurtdışında sayısız sempozyum ve konferanslara katılarak dialog çalışmalarını başlattı.Bir çok Ermeni’nin fikrini değiştirdiği gibi Türklerde de etkisi oldu,insanların kalplerini yumuşattı,birilerine çok sert dokundu hazımsızlık yaptı.Derken 19 ocak 2007, TC’nin alışkın olduğu bir süikast daha… Hrant öldürüldü.

2005 olması lazım Fransa Ermenileri ile görüştükten sonra Agos’da kaleme aldığı yazıdan;”İyi ki tüm Avrupa’nın hali Fransa’nın ki gibi değil. Aksi takdirde böyle bir Avrupa’da yaşanmaya değmez,çünkü Fransa Ermenileri gerçekten de bizim anladığımız anlamda demokrat değiller. Demokrasiyi kendilerine yontan bir anlayışı var.Marsilya’da ki konferansta dile getirilen görüşler bunun ne ucube bir çok kültürlülük ve demokrasi anlayışı olduğunu ortaya koyuyor. Hayli Fransızlaşmış bir Ermeni din adamı şöyle hayıflanıyor:“Biz bunca yıldır altı milyon Cezayirli Müslümanı entegre edemedik,onlara Fransız isimleri bile aldıramadık. Şimdi 80 milyon Türk’le nasıl başa çıkacağız?”. Aşırı derecede etkilendim bu sözden. Söz sırası bana geldiğinde de taşı gediğine yerleştirdim:” iyi ki siz Türkiye’de yaşayan çoğunluğa ait değilsiniz,eğer öyle olsaydınız vay biz gayrimüslimlerin haline … demek ki bizi Müslümanlaştırmak ve de isimlerimizi değiştirmek için elinizden geleni yapardınız.”Hrant ayrıca konferans günlerinde oteline gelen bir Ermeni tarafından tehdit edilmiştir. “yazdığına konuştuğuna dikkat et davaya zarar veriyorsun” diye ince tehdit çekilmiştir.Hrant Türkiye’nin AB ye girmesini candan istemektedir,asıl istediği Türkiye’nin demokratikleşmesidir,çünkü demokratikleşen bir Türkiye’de her şey konuşulacak,1915 dahil her şey konuşulacak ve konuşularak sorunlar halledilecekti,inancı bu yönde idi. Bu sebeplerle Ermeni toplumuna karşı konuşmuş ve “Türkiye’nin AB’ye girmesine karşı çıkmayın bu sizin zararınıza olmasa da bizim gibi Türkiye’li Ermenilerin zararına… siz yılın 365 günü Ermeni iken biz 364 gün Ermeniyiz ve bir gün Ermeni olduğumuzun unutulması isteniyor.Türkiye demokratikleşsin ki biz de 365 gün ermeni olalım. Siz Türkiye’nin demokratikleşmesini istemeyerek asıl kendi davanıza zarar veriyorsunuz.” Der.Hrant istenmedi onu kimse savunmadı ve öldürüldü.Çünkü Hrant birilerine çok fena dokunuyordu,kör gözleri açıyor,birilerinin gıdası olan nefret ve kanı durdurmaya çalışıyordu.Ve Hrant gitti. Kim zarar gördü,hepimiz… İki halk… Peki Hrant’ı kim katletti?.Benim yorumum; Kandan beslenen Vampirler İttihat Terakki ,Ermeni komitacılar,Diaspora,ASALA,TC elele…Ogün Samast basit bir tetikçi,o zaten çocuk dimi?Asıl mesele işte budur. Sorun ne? sorunu yaratan kim? Çözülmesini istemeyen kim?kavramlara takılıp kalmayalım…