bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Yardım

beatmawe | 07 August 2009 15:02

…sonuçta çok abartıyordu.o kadar ağlamaya değmezdi hani. ağlamasını bildiği gibi dudaklarına, bol parlatıcılı vişne çürüğü ruj sürmeyi de gayet iyi biliyordu.e nasıl bilmesin? o dudaklar bende olsa ,üzerlerine bol tanrılı bir kainat sürerdim. makyajlı bir kadının ağlaması kimi zaman komik olsa da, çoğu zaman hüzün barındırır -sarılma isteği uyandıran bir hüzün-. makyaj ağlamadan önce gelirse güzel akıyordu o “A” kalite hüzne doğru ve ben hayatımda ilk defa ikisini aynı anda yapmaya çalışan bir kıza denk gelmiştim.hem ağlıyor hem de dudaklarına ruj sürmeye devam ediyordu. dördüncü boyut hatası yaşanıyordu adeta.
“hayvan herif!..resmen tecavüz ettin bana!”
doğru söylüyordu.

ufak çapta bir partiydi. herkes ordaydı hemen hemen. kıvırcığın evinde toplanmış bir avuç “kaybeden” bir avuç “yalancı” bir avuç “eroinman” bir avuç “sanatçı” ve göz kararı serpiştirilmiş bir miktar “pislik” ile servis edilmiş tanrı evi havası buram buram. karanlık ışık altında, yüksek müzik üstünde iç çamaşırlarında esrar türevleri veya ufak bıçaklar saklayan hatunlarla döşeli kanepe kıyılarında tüttürürken buldum kendimi. zaman değil, hayat geçirmeye çalışıyordum yine her zamanki gibi. fonda yansıtılmış porno, beynimde ise moonwalk yapan zombinin biri dönüyordu. tanıdık haricinde kimse alınmıyordu partiye bu yüzden tanrı içeri giremiyordu. kafamız rahattı yani.
kıvırcık her zaman giydiği ayağındaki terlikleri sürüye sürüye yanıma geldi “içeri geç. seni biriyle tanıştıracağım”.

şahname

nazokiraze | 07 August 2009 14:15

Ebu’l-Kâsım Firdevsî tarafından kaleme alınan bir başyapıttır Şahname , otuz yılda kaleme alındıgından dolayı mı, altmış bin beyitten oluştugu için mi yoksa anlatımındaki olağanüstülük ve gerçekçilikten dolayı mı bilmem edebiyatçılar tarafından destan olarak tanımlanır. Belkide bunu nedeni bu eserin İran’ı tekrar ayağa kaldırmasıdır. Ayrıca Şahname ( şehname)dünyanın en uzun epik şiiridir ve krallar kitabıolarak bilinir.

İran edebiyatının milli şairi olarak tasvir edilen Ebu’l-Kâsım Firdevsî bu eserini Gazneli Mahmut’a sunmuştur. İran’ın efsanevi kahramanlarından, geleneklere, savaşlara kadar pek çok içeriğe sahip Şahname , o dönem kötü günler geçiren İran halkına kahramanlıklar, milli birlik ve beraberlik kavramlarının yeniden canlılık duygusunu kazandırmıştır. Unutulmaya başlayan övünülecek kahramanlık destanları, önemli olaylar, İran mitolojisi Şahname ile tekrar canlanır ve bu arada Şahname Farsça ‘nın zenginliğini de gözler önüne serer. Anlatılan her şey masalsıdır ve İranlılar dışında Türkler, Kürtler de yer alır.(“Çok sıkıntı çektim bu otuz yılda / Dirilttim İranlıyı ben bu Farsçayla” Firdevsi)

Muhallâk

limoncello | 07 August 2009 13:35

Kapının tokmağı 2 kere vuruldu. Açınca karşısında küçük çocuğu ve ayağının dibinde duran kovayı gördü.
”Kaç tane” dedi. Küçük çocuk ”istediğin boyda atmışüç tane falan bulabildim” dedi. ”Aferim, ufaklarını napacaz toplamıcaz, bırakacaz ki büyüsünler demi” dedi.
Çocuk da başını sallayarak onayladı. Bir müddet kapının önünde konuştular. Vedalaşma sırasında biraz şakalaştılar sonra çocuğun saçlarını eliyle karıştırarak sevgisini gösterirken sesi titreyerek Yosun’u sordu.
Çocuk el sallayarak uzaklaşırken yerden kovayı alarak mutfağa gitti.

ramazana yaklaşırken

nazokiraze | 07 August 2009 12:57

Ramazana 15 günden az bir zaman kaldı, oruç ibadetini hiç aksatmayanlar için neyse, oruç tutmayanlar veya ara sıra tutanlar için de çok önemlidir Ramazan ayı, manevi havası herkesi etkiler müslüman olmayanları bile. Her eve Ramazan pidesigirer, ah eski ramazanlar konulu konuşmalar yapılır, Hacivat Karagöz oyunları ortaya çıkar,ünlüler çalgı eşliginde iftar verir ve paparazzilere çıkar.

Uzun zamandır ilk kez yazın en sıcak zamanlarından birine denk geliyor Ramazan bu sene, bir kaç yıl evvel 17:00-17:30 gibi yapılan iftar bu yıl 20:00 ye kayacak bu da oruç tutanlar için biraz zor olacak (Allah kolaylık versin). Sıcaklar ve oruç süresinin uzun olması sağlığa daha fazla dikkat edilmesianlamına geliyor.

Ramazan ayı İslamın beş şartından birinin ifa edildiği bir ay olmasının dışında bazı değerlerin daha çok önemsendigi mübarek bir zaman dilimidir. İftar davetleri sayesinde akrabalar birbirlerine gidip gelirler, ayın sonunda verilen filtre ve zekatlar ihtiyaç sahiplerini mutlu eder, kalabalık sofraların bereketi artar, herkeste normal zamandan daha fazla huzur, sukunet olur, sofradaki yemekler bile tamamen değişir ve daha güzelleşir, artar, çeşitlenir. Normalde bazı evlere girmeyen yada ara sıra gelen pastırma, hurma gibi yiyecekler sofralarda yerini alır, güllaçın saltanatı başlar, pide kuyrukları ve pide kokusu insanı kendinden geçirir , Ramazan öncesi alışverişler yapılır. (çocukluğumuzun öğlene kadar süren tekne orucunu unutmayalım)

hüznün intaharı

suicide of sorrow | 07 August 2009 11:22

hayat bazen o kadar çok koyuyo ki bana.. anlayamıyorum anlamıyorum neden böyle.. birşey mi yaptım onun mu acısını çekiyorum..
birini mi incittim anlayamıyorum.. bazen eski sevgilimin kolunda başka bir çocuk.. bazen tek aşkımın yanında biri.. çok koyuyo yanlızlık be..
yetiyo küçük bi kıvılcım patlamana.. anlatamıyosun ya derdini içine atıosun ya.. en kötü de o oluyo.. neden böyle neden şöyle diye başlayan cümlelerden
sıkıldım artık.. birşeyler artık düzgün gitmeli.. yoluna girmeli hayat.. çabalarımız boşa olmamalı.. ne kadar çok seversen o kadar kötü olursun üzülürsün
ağlarsın demişlerdi.. öyle de oldu.. bazen dinlemek lazımmış büyükleri.. bi bildikleri varmış demek..

İnek Şabanımız: Ali Kemal Sunal

24black mamba24 | 07 August 2009 10:35

Ali Kemal Sunal
Ali Kemal Sunal

Malatya’nın Doğanyol-Gökçe Beldesi’nde, 11 Kasım 1944’de doğan Ali Kemal Sunal, 7 yaşına kadar hayatını Malatya’da geçirdi. Annesi evhanımı, babası ise işçiydi. Ailenin en büyük çocuğu Kemal Sunal’dı. 7 yaşından sonra çocukluğunu İstanbul/Küçükpazar’da geçirdi.

Ortaokul yıllarına kadar utangaç birisi olsa da ortaokul da neşeli bir kişiliği olan Sunal, Vefa Lisesi‘ne yazılmıştı. Öğretmeni Belkis Bakır’ın istekleri üzerine baba Mustafa Sunal, oğlunun tiyatro eğitimi görmesine sıcak baktı. Kenter Tiyatrosu‘nda Deli İbrahim oyununda oynayan Sunal, seyirci tarafından çok beğenilmişti.