bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

yağmurlu bir hava ve ilk özel kanal

nazokiraze | 16 December 2009 16:56

Yağmur başladı, yazı yazasım geldi ve bir şey araştırmak , yazıya uzun zaman ayırcak durumda hissetmiyorum kendimi, keyfe keder aklıma ilk geleni yazayım dedim, iyi ki camın kenarına koymuşuz bilgisayarı, yagmura daha yakınım, kararan hava ve yağan yagmur yazı yazma istegi uyandırdı. Her zaman derim şiir veya romantizm içeren yazıları beceremem, becerenlerden olsam bu hava ne ilhamlar verirdi bana kimbilir.

Ortaokula yeni başladıgım yıldı galiba, teyzemin kızı ile kapının önünde bakkalın çırağına sataşırken yukarıdan büyük teyze kızı çığırdı özel kanal çıktı televizyonda diye. Akşam mı, gündüz mü bilemiyorum, koşa koşa çıktık merdivenleri, Magic Box Star 1 kanalına uzaylı görmüş gibi baktık. Özel kanal bu dediler, sansür olmayacakmış, hatta o sıra Madonna’nın klibini verince kanaat getirdim , bundan kelli açıklı saçıklı birşeyler izleyecektik .

James Baldwin / Giovanni’nin Odası

kahramancayirli | 16 December 2009 14:45

itusozluk.com adresinden alınmıştır
itusozluk.com adresinden alınmıştır

Ankara’dayken bir arkadaşımın arkadaşı tavsiye etmişti hararetle. Sonra ben İzmir’e göçtüm İstanbul’a göçtüm daha yeni nasip oldu kitabı okuyabilmek. James Baldwin’in kitabı: Giovanni’nin Odası. Biseksüel David’in hikayesi çok sürükleyici. David’in bir erkek (Giovanni) ve bir kadının (Hella) arasına sıkışması, psikolojik açıdan da ayakları yere basarak anlatılıyor. Cesur bir kitap aynı zamanda, 1956 yılında yayımlanmış. Siyahi ve eşcinsel olan yazar Baldwin, Yaşar Kemal’in iyi dostu bu arada. Oyuncu Engin Cezzar’ın da. Bir Başka Ülke isimli romanını yazar, Engin Cezzar – Gülriz Sururi’nin evinde tamamlamış.

Hürriyet Ananın Güya G.tünden Doğmuşuz

Kuduz maymun | 16 December 2009 13:27

04.40

Dün berbat bir gün geçirdim. Şimdi Marks’ı çok daha iyi idrak ediyorum. Uzun zamandır, ne halta yaradığı konusunun beni doğrudan ilgilendirmediği bir iş için günümün 11 saatini vermemiştim. Biliyorsun, anlatmıştım.

05.34

Tam gün ders verdiğim yıl da, böyle çok erken kalkıp akşam geç dönüyordum. Ama orası farklıydı. Değeri kendim yaratıyordum. Ben karar veriyordum. Bazen konuları yetiştirmek için gemi azıya alıyor, ayrıntılara dalıp gençleri düşünmeye itiyor, bazense alabildiğine esnek, gevşek dersler yapıyor, aynı zamanda eğleniyorduk. Bunu ben yapıyordum ve parası az, tatmini yüksek birşeydi. Eminim ki, dersimi alan öğrencilerin de tatmin düzeyi yüksekti. Dersimi asan olmuyor, yarısında bile yetişseler koşup giriyorlardı derse. Sigara molası, çay molası serbest, sohbet etmek isteyen fikrini derslikte paylaşabiliyor ve her dersin ilk 7-8 dakikası gündem tartışmalarına ayrılıyordu. Çok alışmışlardı buna. Hoşlarına gidiyordu. İşin güzel tarafı, öğrettiklerimi de öğreniyor olmalarıydı. Pırıl pırıl gençler…

Bir uyarlama olarak ”Yüzüklerin Efendisi”

gorcun | 16 December 2009 12:45

The Lord of the Rings
The Lord of the Rings

John Ronald Reuel Tolkien’in yazdığı ve fantastik edebiyatın başucu eserlerinden biri olarak anılan Yüzüklerin Efendisi (The Lord of the Rings) filme alınmadan önce sinemada 1978 ve 1980 yıllarında animasyon olarak yer almış. Beyazperdede yer alması ise Peter Jackson’un insanüstü cesareti ve yeteneğiyle ortaya çıkan bir eser olmasına bağlı diyebiliriz. Zira o kadar önyargıya açık bir eser ki (özellikle kitabın hayranlarının hışmına uğraması kaçınılmaz) sadece bu açıdan bile acımasızca eleştirilmesini kabullenebiliriz. Dolayısıyla filmden önce J.R.R. Tolkien’dan ve yarattığı bu muazzam evrenden kısaca bahsetmekte yarar var.

Orta Dünya
Orta Dünya

John Ronald Reuen Tolkien, 1892’de Güney Afrika’nın Bloemfontein şehrinde doğmuştur. Aslen İngiliz olan ailesiyle birlikte kısa süre sonra İngiltere’ye dönüp yaşamına orada devam eden Tolkien’ın Orta Dünya’yı yaratmasında çevrenin ve yaşadıklarının etkisi görülüyor. Ronald, üç yaşındayken babası ölünce annesi, onu ve kardeşlerini alıp Sarehole adlı küçük köye taşınırlar. Sarehole ve çevresindeki bataklıklar, tepeler vs… doğal unsurlar Tolkien’ın Hobbitler’in küçük cennetleri başta olmak üzere daha birçok doğal güzellikleri betimlemesinde etkili olduğu görülür. Bir başka esin kaynağı da gençliğini geçirdiği Birmingham’daki en eski mimari yapı olan Perrott’s Folly Kulesi. (İki Kule) Genç yaşta ailesini kaybeden yazar 1. Dünya Savaşı’nda orduya katılmış ve savaşın içerisinde yer almış. Savaşta yakın arkadaşlarını kaybeden Tolkien yakınında patlayan bir bombanın etkisiyle yaralanınca ordu tarafından İngiltere’ye geri gönderilmiş. Bu noktada Tolkien’in savaş notlarından da görüleceği üzere savaşın dehşetini yaşamış olan yazarın deneyimleri eserlerine yansımıştır.

Fındığın Faydaları ve Resimlerle Fındık Çeşitleri

pilla | 16 December 2009 11:46

Dünya fındık üretiminin yaklaşık olarak %70 i ülkemizde gerçekleşmektedir. Bu açıdan bakıldığında fındık ülkemiz tarım ihracatında önemli bir yere sahiptir. Yıllardır yapılan girişimlere rağmen ülkemizde fındığın iç pazarda tüketimi istenen seviyeye bir türlü çıkarılamamıştır. Sanırım bunun da en büyük nedeni halkımızın hala bu enerji deposu tarım ürünü hakkında yeterli bilgiye sahip olmamasıdır. Bu nedenle bu yazıda size fındık çeşitleri ve fındık alma konusunda bilgiler vereceğim.

HİÇ

astral | 16 December 2009 10:59

Tanrı seni çoktan terk etti bu diyarda. Temelli, belki baştan. Daha hiçken, daha yeniyken, daha bilincin oluşmamışken; daha akmamışken, daha görmemişken, daha onu görmemişken…

Hep hiç’tir. Hiç her’dir. Ben hep hiç kalmak istedim. Bilirim ki, ancak o zaman her olabilirim.
Azalmak kutsallık. Arınmak ve karışmamak.

Az kalmak çok olmaya çaba sarf etmeden içteki hiç’i bırakmak, açığa çıkarmak.

Ben çocuk masalları yazarım

dedi adam giderken, birden bire. Gülümseyerek. Gözlerinde ilk defa onun da büyümemiş bir tarafı olduğunu fark ettim, ilk defa…

Dost musun ???

elenanet | 16 December 2009 09:37

Dost Olmak… Ya da Dost Olunmak…
Onu Hep Yanında Hissetmek Sana Güven Verir.
Belki de Sen Ona Güven Veriyorsundur??!!
İşte bu Karşılıklı Birşeydir…
Farklısınızdır Muhtemelen.Diliniz,Dininiz belki Cinsiniz bile farklı Olabilir…
”Kabullenmektir” Dostluk…
Olduğu Gibi Sevmektir…
Olduğu Gibi Yanında Olabilmek!!
Onun İçin En yakın Dostlarımız Hayvanlardır Belkide…
Çünkü Onlar Bizi Olduğumuz Gibi Severler.
İçlerinde yoktur Kötülük,Art Niyet…
Biz İnsanlara verilen Yüce Özellikleri İyi Yönleriyle Kullanmalıyız aslında.
Dost Olmalıyız…Dost Olunmalıyız…
Kendimize ve O Bizim İçin Özel Olana…

Elena’dan Denemeler.
15/12/09

Bana Göz Kırp..

pillibebekkuyuda | 16 December 2009 08:27

Bana göz kırp,
Seni hissederim.
Sana dokunurum.
Seni duyarım.
Seni içime çekerim.
Tuzlu gözyaşın yanaklarından süzülürken duruyorsa aniden,dudaklarımdadır..
Seni tadarım.
Sadece bana göz kırp.

Genç kız yaz tatilinde, Paris e giden sevgilisinin dönmesini sabırsızlıkla bekliyordu..
Gözlerini kapatıp elini açtığında, bir dilencinin paraya olan tutkusu gibi, avucuna bırakılan parfümü sıkıca kavradı..İlk tanışması böyle olmuştu tam 10 yıl aradığı parfümle..
Olgun bir kadın olmayı beceremediği yıllarda her gittiği ülkede onu aradı..Her fırsatta, Paris ziyaretlerinde gruplardan ayrılıp saatlerce parfüm dükkanlarını dolaştı, birçok arkadaşından istekte bulundu..Parfüm üreticileriyle konuşup, içeriğindeki çiçek isimlerini verdi, Fransa da üretimi durdurulmuştu..Ulaşamadı, olmadı..