bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

GÖZLERİN

mavilikler | 30 December 2009 09:38

Sorun senin gözlerin…
Ne olduğunu çözemediğim derinliklerinde
Kendimi göremediğim.
Oysa tek isteğim…
Gözlerine bakmak yalnızca.
Ama kaybolmak değil orada…
Kaybolmuşluktan kurtulmak.

Garip Hastalıklar

turritopsis | 29 December 2009 17:18

Bazı hastalıklar insanları üzmekle kalmayıp şaşırtmakta, hatta şoke etmektedir.

Kurt Adam Sendromu (Hypertrichosis)

Aşırı kıllanma şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu hastalığa yakalanan çocukların yüzlerinde ve diğer bölgelerinde uzun siyah kıllar çıkmaktadır. Hastalar kurtlara benzediklerinden, söz konusu hastalık, kurt adam sendromu olarak adlandırılmıştır.

Hypertrichosis, vücudun farklı bölgelerinde (kıllanmanın olmaması gereken bölgelerde bile) gözlemlenen aşırı kıllanma hastalığıdır. Hastalık, herhangi bir onkolojik hastalığınbelirtisi olabildiği gibi, beyin damarlarındaki hasarlar, sinirsel hastalıklar, beyin sarsıntısı sonucunda da ortaya çıkabilmektedir.

Bazı durumlarda uzun süre alçı taşıma sonucunda, yanıklardan, farklı aşılardan, bazı böceklerin ısırmasından, damar yetmezliğinden de aşırı kıllanma ortaya çıkabilmektedir.

Tam 4 saat bedava konuşma

pilli | 29 December 2009 17:00

Türk Telekom yeni yıl sevincini destekliyor, yılbaşında şehir içi ve şehirlerarası aramalarda tam 4 saat konuşma hediye ediyor!

Bu yıl Türk Telekom, 31 Aralık 2009 saat 18:00’den 1 Ocak 2010 23:59’a kadar, şehiriçi ve şehirlerarası olmak üzere koşulsuz, şartsız tam 4 saat konuşma hediye ediyor.

Geceler özel..

pillibebekkuyuda | 29 December 2009 16:35

Bir yılbaşı gecesiydi, yalnızdım..
Sen ise O’nunlaydın, kararsızdın ama onda kaldın..Aslında benim rüyamdı yarım kalan, aslında kırık olan vals’imizdi. Özürlüydü bu aşk, bana gebeydi. Bir başka rüyada aşka doğmayacaktı çocuklar..

Sıkıldım, çıktım evden. Bir barın koltuğuna iliştirdim kendimi. Sana yazdım mesajımı..

”Benden daha mı çok sevdin”..

Sarhoştu parmaklarım..Umutsuzdu..Biliyordum ki, ben beklemenin uğranmayacak durağıydım..Giderken tek gelişli köprüleri yıkmıştın..

Postmodernliğin Durumu – Peter Wagner (Özet)

Mulkiyeli | 29 December 2009 15:56

GİRİŞ:Postmodernizm olgusunun, yarattığı ve ortaya çıktığı değerlerin ve karşı duruşların, gerçekte ne ölçüde kendini doğruladığını ve 1970’li yıllar ile başlayan bu postmodernizm kültürün ve yaşam biçiminin gerçekten de iddia ettiği gibi, hayatımızdaki değişikliklerin, bize postmodern bir dönemde yaşadığımızı söyletecek kadar radikal bir kültürel değişimin ve sanayi sonrası kapitalist toplumun modern toplumdan farklılaştığının bilincinde olabilme sorunuyla karşı karşıyayız belki de. Bu anlamda Modernliğin dayattığı rasyonaliteye, evrensel değerlerine ve kültürel toplumsal standardizasyonuna karşı çıkışın, nesnesi olarak görülebilir.İnsan kimliği ile yarattığımız değerler arasındaki ilişkiyi tanımlamak ve bunun karşısında bu kimliğin esnekliğine vurgu yapılmak istenmesi, postmodernizmin ilk olarak sanat, mimaride ve kentsel yaşamda moderniteye karşı duruş bir alanda yoğrulduğunu gösteriyor.Bu değişikliklerin, postmodernin varoluşunda ne ölçüde, amaçladığı kadar topluma yakın? Bunu cevaplayabilmek içi modernitenın ne olduğuna ve postmodernizmle ne ölçüde farklılaştığını bilmek gerekir.

dördüncü seks dosyası

taha3045 | 29 December 2009 14:49

Gambiya seks turizm ile bilinen bir ülkeydi ve bu turizm kadınlara yönelikti eve Gambiya’ya seks turizmi için gidenler kadınlardı.Plajlarda kendileri için gelen kadınları bekleyen mayolu erkekler oldukça yaygındı, özellikle Kuzey Avrupa’lı kadınların yolları bekleniyordu.1994 yılında darbe yaparak devletin başına geçen Yahya Cammeh ülkesinin bu durumuna el koydu.

Turist kadınları yatakta mutlu ederek para kazanan tüm erkeklere üniforma benzeri çubuklu kıyafet giymeyi zorunlu kıldı ve bu konu için polis birimi kuruldu.Şimdilerde yine Gambiya’da yaşlı Avrupa’lı kadınlar fazlasıyla var ama alınan önlemler sayesinde seks turizmi bir nebze azaldı ve Gambiya’nın güzelliklerini görmek için gelenler de fazlalaştı.

Vize

webking | 29 December 2009 13:59

Vize
Vize

Vize kelimesinin sözlük anlamı “Bir ükeye girmek veya bir ülkeden çıkmak için yetkili makamlardan alınması gerekli izin” olarak geçmektedir. Yani dünyadaki bir çok ülkeye girmek için ülkemizden herhangi bir insan o ülkeden izin almak zorundadır ve izin mercileri de malumunuz üzere ilgili ülke konsolosluklarıdır. Peki bizim vize uyguladığımız ülke var mı? Cevap vereyim; Hemen hemen hiç yok, yani en aç ülke olan Etiyopya’ya bile vize uygulamıyoruz, daha doğrusu vize adı altında bazı ülkelerden giriş haracı alıyoruz o kadar. Yani bizim vizemiz ya da iznimiz satılık. Para karşılığı eşine “izin” veren kadınlar gibi aciz bir durum. Ama örneğin Amerika, Almanya, Fransa, Kanada ya da Ingiltere gibi gelişmiş ülkeler aynı durumda ne yapıyor dersiniz? Önce vize başvurusu yapacak kişiden bizim diğer ülkelerden aldığımızın çok üstünde bir vize işlemleri ücreti alıyor.

Çalışma Tüketicilik Ve Yeni Yoksulluk – Zygmunt Bauman (Özet)

Mulkiyeli | 29 December 2009 13:12

19. yy. başlarında çalışma etiği, üretimin temel unsuru çalışmaya can atan girişimcilerle, üretmeye isteksiz yoksulları birleştirebilirdi. 20. Yy. sonlarında kamusal tartışmaların ötesinde yeniden çalışma etiği tartışılır olmaktadır. Hem sorunların teşhisinde hem de çözümünde çalışma etiği geniş yer tutmaktadır.
Büyük şirketlerin nezdinde teknolojik gelişmenin bugün ki ifadesi “küçülme” olmuştur. İşsizliğin ulusal ölçekte artması borsa da şirket hisse değerlerinde artış olarak gözlemlenebilmektedir. Bu da çalışmaya isteksiz oldukları için kınananlara karşı iki yüzlü bir duruşun varlığını göstermektedir.
“Sınıfdışı” her şeyi kuşatıcı olmayan bir toplumda sınıf içerisine dahil edilmesi zorunlu olmayan insanların kategorileştirilmesini anlatır. Bu bir değer tercihidir. “Sınıfdışı” toplumun parçalarının toplamından daha küçük olabileceği varsayımına dayanırken, “sınıfaltı” parçalarının toplamından büyüktür.

düş

astral | 29 December 2009 12:26

httpimg2.blogcu.comimagescigcigdemtascanina_sarilmak.jpg
httpimg2.blogcu.comimagescigcigdemtascanina_sarilmak.jpg

Düşlerimi canlandıran adam.
Düşlerim vardı. Sen geldin düşlerim canlandı. Şimdi düşlerimde yaşıyorum. Yaşıyorum. Yaşadığımı an be an hissederek yaşıyorum. Düşlerimde seninle yaşıyorum. Düşlerimi canlandıran adamla yaşıyorum.

Sadece düşlerim vardı. Şimdi canlı canlı yaşadığım düşlerim var. Ben o düşlerde erkeğimle birlikte düşlerimde/izde yol alıyorum/uz.

NEFESİN

astral | 29 December 2009 11:10

httpth01.deviantart.netfs13300Wi2008058c3____by_canca.jpg
httpth01.deviantart.netfs13300Wi2008058c3____by_canca.jpg

Sözlerimin sebebisin. Kaynağısın. Her sözüm senden kopup sana koşuyor. Hepsi sonsuzlukta seni arıyor. Sana yandığından delipervane cümlelerden başka sığınağı olmayanı oynuyor siyaha çalan lake bir gecede, yıldızsız kuytuda…

‘Sözlerimde sözlerin var’ diyorsun.
‘Ah, çok hoş değil mi?’ Nasıl olabilirdi ki başka türlü. Senin için çarpıyor kalbim. Öyle huzurlu bir kadın oldum ki… Kendimi aştım, niye? Seni öyle çok arzuluyor ve hayatımda istiyorum ki, hayatımı yeni baştan yazabilirim.