bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Kırılan, hayatın altın dalları..

pillibebekkuyuda | 11 January 2010 10:38

Evlerinin bahçesindeki altın ayva ağacına, kendi diktikleri köpek kulübeli desenli etekleriyle tırmanıp, caddeden geçen insanlara gülüp, güneşin batışını izlemek miydi, tek dertleri.

Bir çok ilk e birlikte imza atıp, resmini yapıkları ve adına ”Rüya Cüceleri” dedikleri tablodaki cüceler gibi, dağıldı hayatları herbir yana..
İkisinin de ortak özellikleri, oldukça güzel denilebilecek, iki ayrı depresif kadının çocukları oluşuydu. İki zor kadın, hayatla olan mücadeleleri asla bitmeyecek olan iki güzel, mutsuz kadın..

en uzun süren saltanatlar-1

nazokiraze | 11 January 2010 09:56

XIV. Louis namı diğer Güneş Kral abartıcılığı, saldırganlığı ve savurganlığı ile 72 yıl tahtta kalarak Fransa tarihini en uzun süren saltanatını sürmüştür. Beş yaşında tahta çıkan Ondördüncü Louis l’État c’est moi (devlet benim) diyecek kadar da iktidara düşkündü.

Porselen ve kumaş üretimini destekleyen kral bunları en çok kendisi tüketti, Fransa kralları içerisinde en uzun süre tahtta kalmasının yanı sıra en mutlakiyetçi, en otoriter ve en güçlü hükümdar olarak bilinir. Oluşturdugu görkem, şatafattan solayı Güneş Kral lakabını aldı,kendisinden önceki krallara karşı çıkan güçlü soyluları eğlence alemleriyle, zevke ,sefaya alıştırmasıyla gözlerini boyadı. Kralın fazla banyo yapmayı sevmediği söylenir.Nantes Fermanı’nı iptal etti.

Kanuni Sultan Süleyman , Muhteşem Süleyman ya da Birinci Süleyman 46 yıl sürdüğü saltanat yıllarında Osmanlı İmparatorlugu’nu oldukça parlak günlere getirmiştir. Hürrem Sultan ile evlenerek padişahların evlenmeme gelenegini ortadan kaldıran Sultan Süleyman Zigetvar seferi sırasında ölmüştür.

Gitmeyi ezberleyenleri durduramaz kapı kollarının tanıdık dokunuşları

kahvekokusu | 11 January 2010 09:33

www.fotolog.com
www.fotolog.com

O gitti bir avuç tuz bırakıp kirpiklerime… Sırtımı yasladığım kayaydı şimdi devriliyorum yokluğunun üstüne. Zindan karası bir dehlizin yalnızlığını reva gördü, koynunda ısıttığı şiirlerimi ayaz bir geceye savurdu kül gibi… Yanık ve yarım bir sigara gibi kalakaldım, ne sönebiliyorum ne yanmamın anlamı var şimdi… O gitti aldırmadan alınmış hallerime, Süngüsü düşmüş bir savaşçı gibi kalakaldım ateşin orta yerinde… Kana susamış bir kurşun saplanıyor bu kez göğsüme… Kaç kez ölünür ki öldükten sonra?
Kefenime kan damlıyor vedalarından. Tırnaklarımla kazıyorum mezarımı, tırnaklayarak büyüttüğüm sevdayı gömüyorum içime… Layık mı bu sevda bu cinayete?

kıskandırdık sabahları

astral | 10 January 2010 20:29

www.kahvaltı.biz
www.kahvaltı.biz

Bu sabah kendime bir hikaye yazdım. Hikayemin içinde yer aldım. Yer aldın.

Sabah sırf keyfine kahvaltısı ve çayı hoş olan bir mekana -sessiz sedasız- gittik. Sırf zevkine. Kolumuzun altına aldığımız bir sürü gazetemizi okuduk ayaklarımızı uzatıp sessizce.

Birlikte olmak keyifliydi, her an konuşmak gerekmiyordu. Sabahın –kıskandırırcasına- tadını çıkardık.

Birden tuttun elimden çıktık mekandan. Sormadım, ‘Nereye?’ diye. Tutan sensin elimden ne diye sorayım.

BEKLİYORLAR

mavilikler | 10 January 2010 19:22

Dışarıda birileri var. Bekliyorlar… Ama en küçük bir belirti vermeden, sanki tek dertleri orada durup öylesine çevrelerine bakınmak, kalabalıktan herhangi biri olmanın keyfine varmakmış gibi…

Gerçekten sadece orada bulunuyor olmaktan, sadece bu karmaşık bütünün bir parçası olmaktan mutlu olan birileri de var dışarıda. Kalabalığın ortasında durup, o kalabalıkta kocaman bir yüreğin atışını hisseden birileri… Bütünün dışında olmayan yani… Dışarıda olanlar gibi; içeridekilerle kendisi arasına ‘onlar ve ben’ ayrımı koymayan…

İnadına Seviyorum

canalperozturk | 10 January 2010 17:26

İnadına Seviyorum

Bu aralar günler geçmek bilmezken
Geriye dönüp baktığında ne çabuk geçmiş zaman dedirtiyor insana
Sürekli şımarık bir çocuk gibi mızmızlanırken
Sensizde yaşanabiliyormuş
Seni düşünemeden yaşanmıyormuş ama

Her gece seni düşünürken,
Sen kalbime biraz daha yaklaşırken
Yüzün gözlerimin önünden yavaş yavaş yitip gidiyor
Yüzünü unutmamak için sık sık resimlerine bakarken
Anlıyorumki giden sen değilsin
Yavaş yavaş biten umutlarım,
Unutturuyor yüzünü bana

buyurgan

astral | 09 January 2010 14:12

Eric Johansson
Eric Johansson

Çevremizdeki herşey yaşadığımız gezegenin geçiciliğini göstermekte. (3) Eksenin eğik hali, üzerinde baskı yaratıyor; belli. Tüm kararsızlıklarının acısını sonsuz evrenden çıkaramazsın. Kavurucu sıcaklar ve çetin soğuklar, her şey her şey senin kafanın karışmasına neden olurken.

Mahmuzlarında geç açan yongalarını ödünleniyorsun; kusurlu ruhların bedenlerine, yalnız bedenlerine tırmıklanırken.

Sen ki, ortamların geçiciliğini benliğine kazıyan sen; bulunduğun çocukluk dönemlerini, kendini gerçekleştirmek için kullanmazken; sonunda yere serilmektesin derece derece. Buna da adalet demektesin, ‘Tanrının sevgili kuluyum’ diye.

tapınağının altında ilanı aşk

astral | 09 January 2010 12:49

Sevgilime muhteşem bir tablo yaptım. ‘Bana da bir tablo yap’ demişti ama bunun için değil istediğim için zaten onun haberi olmadan bu laftan önce başlamıştım çizmeye.

Artık hayatında beni istemiyor görünse de ben buna inanmak istemiyorum çünkü ona aşığım sadece bana kızgın ve o da bana aşık. Tüm bu düşüncelerle güya biraz dinleneceğim bir alan arıyorum kendime, gazete okuyorum, kafam dağılacak.

tapınağın altındalar, tam bu noktada evlen benimle diyor

aşk ve gurur

astral | 09 January 2010 11:49

eric johansson
eric johansson

Kendi kendimle karşı karşıya getirdi bu aşk beni. Kendime ‘Ne yapıyorsun? dediğim bir haldeyim. Neden? Açıklayayım: Onun için gururundan daha büyükdeğil bu aşk. Benim içinse aşkım çoktan gururumu aştı.

O bana hiç güzel söz etmezken -şu günlerde etmiyor- ben çevresinde dolanıyorum, benim için değerini anlatıyorum. Peki ben bu muyum?

Eski sevgililerim şu halimi görse bir yerleriyle, en rahat halleriyle, kendilerini çok keyifli hissederek gülerler. Belki onların beni affetmesini de sağlardı, o da ayrı. Epey adiliklerim olmuştu ya, üstelik hiç de vicdam yapmadığım.