www.fotolog.com
www.fotolog.com

O gitti bir avuç tuz bırakıp kirpiklerime… Sırtımı yasladığım kayaydı şimdi devriliyorum yokluğunun üstüne. Zindan karası bir dehlizin yalnızlığını reva gördü, koynunda ısıttığı şiirlerimi ayaz bir geceye savurdu kül gibi… Yanık ve yarım bir sigara gibi kalakaldım, ne sönebiliyorum ne yanmamın anlamı var şimdi… O gitti aldırmadan alınmış hallerime, Süngüsü düşmüş bir savaşçı gibi kalakaldım ateşin orta yerinde… Kana susamış bir kurşun saplanıyor bu kez göğsüme… Kaç kez ölünür ki öldükten sonra?Kefenime kan damlıyor vedalarından. Tırnaklarımla kazıyorum mezarımı, tırnaklayarak büyüttüğüm sevdayı gömüyorum içime… Layık mı bu sevda bu cinayete?Hatırı sayılır sevişmeler yaşamıştık hatırı sayılır kavgalardan önce… Gülkurusu akşamların sesine düşen şebnemiydi şiirler. Bir yürek yangınına bir davaya adanır gibi adanan kimliğimiz silindi aşkın kütüğünden… Hasret çekenlere yaz bizi ey lanetli serüven!O gitti, parmak izini basıp tüm yaşanmışlıkların üstüne. Fütursuzca savurduğu sözler asılıp kaldı duvarlara arsız bir sırıtkanlıkla. Umursamazlığı umurumda olmasa da umudumu devirdi usumun en hatır baz yanlarına. Geride bir tortu, bir kül, bir enkaz bıraktı. Geride takvimlere eklenmemiş zamanlar bıraktı… Özgürlüğünü satın aldı koskoca bir sevdaya iade. Oysa yazılmamış mektupların dillenmeye hazır çocuğuydu masum bir dille onu ezberleyen hecelerim. Oysa gün ışığına hasret bir mahkûmun sevdasıydı güneşi vuslat özlemiyle bekleyen gözlerim. Tüneller kazdım tırnaklarımla, yollar açtım yolsuzluğuna, umut yeşerttim umutsuzluğuna hepsini avucuma bırakıp gitti…Diz dize hayaller büyütmüştük pembe ve mavi üstüne… Karanlıktan korkan yanımın şefkatli sarılışıydı soğuk gecelerde. Büyüttüğümüz sevdayı kurban etti tecelli etmemiş bir geleceğe. Tan yeri kadar ağarmaya hazır ve gün batımı kadar karanlığa teşne bir hatıranın canlanmaya kalmayan mecali soldu gözlerimde….layık mıydı bu sevda bu cinnete?………………………………………………………………İnandığı ne varsa gözlerimin göz açıp kapayana dek değişmesini hayretle izliyorum. Öyle hızlı ve soluksuz oluyor ki her şey bugün inandığım yarın yok oluyor süratle, dün taptığım bugün kayıp… Saklamaya kıyamadığım ve serperek huzur bulacağımı sandığım duygu kırpıntıları bir varmış bir yokmuş gibi. Ellerimle ufalayıp martılara atıyorum, bazıları martı midesinde bazıları deniz mavisinde…Yok dünkü indeksin karşılığı bugünkü senette…Hep değer kaybeden yok oluşlar süslüyor ruhumun çemberini…Sureti fotokopilenmiş bir aşkın kaçıncı korsan baskısı bu bilmem…Neye gerçek diye sarılsam düşün ta kendisi oluyor…Düşlerden düşerek kırdım kendi kanatlarımı ve anladım gitmeyi ezberleyenleri durduramaz kapı kollarının tanıdık dokunuşları…