Evlerinin bahçesindeki altın ayva ağacına, kendi diktikleri köpek kulübeli desenli etekleriyle tırmanıp, caddeden geçen insanlara gülüp, güneşin batışını izlemek miydi, tek dertleri.Bir çok ilk e birlikte imza atıp, resmini yapıkları ve adına ”Rüya Cüceleri” dedikleri tablodaki cüceler gibi, dağıldı hayatları herbir yana..İkisinin de ortak özellikleri, oldukça güzel denilebilecek, iki ayrı depresif kadının çocukları oluşuydu. İki zor kadın, hayatla olan mücadeleleri asla bitmeyecek olan iki güzel, mutsuz kadın..Annelerinin hayatlarının oldukça içerisinde olup onları dışarıdan izlerken, kendilerini nasıl da bu kadar eğlencenin içine atabildiklerini hala düşünürüm..Belki de kendilerine annelerinin hayattan alamadıkları zevki yaşatmak istediler.”Mutsuzluk bizden uzak olsun, herşeye aşık olalım” der gibi..İlk Tango derslerine birlikte başlayıp, çatı katındakihamağa uzanıp, günlerce yakışıklı Tango öğretmenlerinin ”Kusursuz Popo” sunun hayalini kuran iki küçük genç kız.. Çapkın olmak böyle birşeydi işte.Ya da aynı orkestrada, biri akordiyon diğeri çaldığı flüt le, ilk duygusal şarkı neticesi, iki ayrı müzik öğretmenine aşık olmaktı..Aşk vurgunlarını da onurluca yaşadılar, biri aşıksa diğeri vazgeçen oldu, aldatıldıklarını öğrendiklerinde, ağlayacak en sert omuz oldular, birbirlerine sarıldıklarında..Onların kardeşten öte, kız arkadaşoluşlarının yanında, hayatın gerçekleri yalan olmuştu..Günler birbirini kovaladıkça farklılaşmaya başladıklarını bir taraf daha fazla gördü herzaman..İkisinin de birbirinden güzel, iddialı işleri oldu.Biri Sanayii nin ortasında tek başına dövüşen kadın savaşçıyken,diğeri uluslararası şirket ve ülkelerde kendini gerçekleşmenin zaferini kutlarken, birbirlerinden yıllarca uzak ta kalsalar, gülen fotoğraflarda buluştular hep..Birlikte çıkılan yolculuklar, paylaşılan anılar,sıkıntılar..İstanbul bir deprem şehri, ama bir günde yıkılan sadece binalar değil, çoğunlukla uzun zamanlar önce güzel paylaşımlarla kurulmuş, masum dostluklar..Değişirsin, değişirim, değişirler, demişlerdi..
yorumlar
pbk, yazıdan önce fotoyla ilgili bir yorumum var, makyaj işte böyle birşey. normal bir cildi bile güzelleştiriyor, böyle bir cildiyse mükemmelleştiriyor, ağır makyaj olmasına rağmen süper, yazı sanki biraz kendini anlatiyorsun gibi…
ne yazık ki zaman hızla geçerken dün değer verdiğimiz her şey şekil ve suret değiştirerek çoğu zaman hafızlarda hoş bir anı olarak geçip gidiyor işte.son sözün hayatın aşkın dostlukların özeti olmuş pbk…yazı yazma perhizini bozduğun için ayrıca teşekkürler:)
hoşgeldin pbk.
Evet Suiza hepsi gerçek, bu makyaj yazıda tutulan ”yas” için ağır yapıldı..Kahvekokusu, biz değer vermeye devam edelim yine de..Bambino bambino..
ıyyykkk! mutsuz kadun kadar itici insan olamaz , düşman başuna!
pillibebekkuyuda DİYOR Kİ:Kahvekokusu, biz değer vermeye devam edelim yine de..birileri değer vermek zorunda zaten hem yaşananlara hem yaşanacak olanlarayoksa ne tadı kalır hayatın ne tuzu
vaaaay kısa bir aradan sonra pbk yazı yazmış, sevindimmmmmmmm:)
Az önce babam aradı, ”La Solenzara” yı dinlerken yakaladı beni, ben çalıyorum sandı..-Ben sana böyle mi öğrettim, acemileşmişsin, dedi..Çok duygulandım..Haklısın, Kahve kokusu..Teşekkürler, Sonbahar Kızılı, yazmak da aşk tutkusu gibi, vazgeçemiyorsun işte..
saksafon mu çaluyorsun Pbk ?
kaval..
La Solenzara yu kavalla çalan ağzu merak ettim şuvan!
Birazdan açılmaya başlarsa merakın geçer..Düttürü dünya işte, çal gitsin..
HA HAH:)))
Bu arada rumuzunun ilk kelimesi dolayısıyla titreşimli olduğunuz anlamına mı geliyor, kaval çalarken titrek bir ses de çıkar da ondan. Tabii, titrek olduğundan değil, post modern bir yorum getirdim Paris civarından diyeceksiniz buna; o da ayrı.
Benim koyunlar bekliyor Pbk da bak gelecem didindi!Kavalunuda getir.Sevinsin hayvanlarum.
Sen dinle yeter, Harlem, anlatırsun, kuzucuklara..Aşkın tarifi için hırslandırdım mı seni Astral, ”beceremiyorsun” dedikçe, sürdün sayfalara kendini..Ama yine olmadı, olamadı, çünkü gerçek yaşantı, duyguyla birleşmeden anlatamazsın bunu, vücutların birleşmesi yavan kalır, aşk için, öyle bir bela ki kaleminden dökülmez..Bir iki seksi fotografla anlatamazsın, resim yapman lazım, resme kalbini koyman lazım, ışığı boyaman lazım.. Paris, bahane..
Olaya dünyanın en yüzeysel yorumunu getireceğim ama: o kadının makyajı ne kadar şahane öyle.
kadının makyajı güsel değil pillibebeğin yazısı çok güselll
Yazımla bu makyaj stili iyi örtüştü sanırım, eh ne de olsa Chanel..
Geçen requiem’i çalıyordum, babam ne zaman bitecek bu müzik dedi..Dedim baba Mozart bitirememiş, ben nasıl bitireyim..
Güne bu böyle bir espri ile başlamak çok güzel :))
…
ne kadar extreme bir yazı,
yaşa
Konu, sıradan..Yazar düşünde çilek görüp, okuyana çilekli pastayı yedirendir.
konu sıradan olsa da, konunun kahramanı kadınlar Türkiye ölçülerine göre pek sıradan kadınlar değil bence…
E tabii, yenilikçi, ilerici, hakim..Böyle bir kesim var, hep vardı..Pek kendi sınırları içerisinde kalmadılar..Kalsalardı çok mutsuz olurlardı şu an..
evet, hep vardı, ama her zaman azdı, o yüzden de her zaman kıymetliydi, en azından benim için. hiç bir zaman anaç tipte kadından hoşlanmamışımdır zaten. erkeğin de, kadının da cesurunu, fark yaratanini severim
Teşekkür ederim, anlıyorum Suiza ama ben evliyim..
onu biliyorum da, kocan kendisinin ne kadar sansli oldugunu biliyor mu acaba?
O biliyor, hep söylüyor, teşekkür ederim çok naziksin..
ne güzel, o halde sen de şanslısın, mutluluğunuz hep sursun inşallah
Sizin de..Seven kalpler, ayrılmasın, yüreklerimizde sevgi üretelim hep..
geçen bir şey dikkatimi çekti, senin b.sayarda rusça program mı var? geçen gün rusça karakterler kullanmıştın?
Yok Rusça setim vardı, ondan kalan küçük bir kitap, Fono’ nun..
harfler?
Rus alfabesinin türkçe okunuşlarını biliyorum..Çalıştım bir ara..Ama google yazısının yanındaki ”Dil Araçlarına” gir bulursun..
himm anladim… geçen gün bir blogda bundan böyle buralara pek takılmayacağını söylemiştin??
Evet Hafif te yazmayı seviyorum ama çok büyük zaman kaybı, daha yararlı işler yapacağım..Sorularınız bittiyse, ben de bir soru soracağım..Neden sordunuz..
doğru çok büyük zaman kaybı, bu karar senin için ne denli iyi bir kararsa, sevenlerin için de o kadar kötü. gördüğüm kadarıyla burada fanların çok…
Şaka yapıyorsun herhalde, ben burasının en nefret edilen kişisiyim..
nefretten aşk doğarmıs, herhalde her nefret eden bir süre sonra seni seviyor, ne bileyim ben öyle bir izlenim aldım, kızıyor gibi görünseler de aslında seviyorlar derim ben, hele bir buralardan gitsen, sen o zaman gör sevgiyi…
Sen üzülme arada yazarım yazılarımı..Hani gazeteden teklif gelecekti, hani Ayşe Arman dan daha iyiydim..Sen de yalancıymışsın..Köşe yazarı olacağım diye kaç aydır havaya girmiştim.:)
deilsin piliz !
ben o sözü daha yeni söyledim, yıl sonuna kadar vakti var, 2010 için söylemiştim. Ayşe Arman’dan iyisin (o biraz basit kaliyor senin yaninda) Elif Aktuğ gibisin daha çok.(nedense o daha cekici geliyor) biraz Gülse Birsel’ede benzetiyorum zaman zaman.
pbk neden öyle düşündün. bence en nefret benim. olmaktan da gurur duyarım.
Diyorum ki, ”imlan bozuk, çalışş”, diyorlar ki, ”adi şerefsiz bok”..Yazık dedim, bu sitede paylaştığım anılarıma, giren insanlara bak..Yemin ediyorum, küfür ettim kendime..
kim diyor ya görmedim, kaçırdım demek.boşver olur böyle, benimde başıma geldi. yazıya ahkam kesersin sana giydirirler. asıl şerefsizlik nedir onu tanımlarlar da, kendileri bile inanmaz.
o kadar olur, hic kimse herkes tarafindan sevilmez, hayatta her zaman bizleri sevenler oldugu gibi sevmeyenler de olacak, hayatin gercegi bu.
Eleştirdiğim için kendimi kraliçe zannediyor muşum, keşke kraliçelik bu kadar kolay olsa..Yani bu kadar mı cahil olunur yaa, ne işim var benim burada, haklılar aslında..Neyse bu kadar dert yanmak yeter, geleceğe bakalım biz..
bakalım!
evet, geleceğe, güzel şeylere ve güzellere bakalım:)siz batıdasınız ben doğuda, burada vakit çok ilerledi, çıkmam gerek, iyi geceler diliyorum
ARKADAŞ DÖKÜMÜEvvela dişlerimiz döküldüSonra saçlarımızArkasından birer birer arkadaşlarımızŞu canım dünyanın orta yerindeYalnız başına yapayalnızKırılmış kolumuz, kanadımızTatlı canımızdan usanmışızBir şüphedir sarmış yüreğimiziYa kendini aldatıyor demişiz ya biziBir şüphedir demir atmış ciğerimizePamuk ipliği ile bağlamışlar biziDüğüm üstüne düğüm şöyle dursunBir çalım bir kurum hepimizdeNereden inceyse oradan kopsunBu canım dünyanın orta yerindeHayvanlar kadar bağlanamamışız birbirimizeYalan mı? Gözünü sevdiğim karıncalarİşte: Hamsiler sürü sürüArılar bölük bölük geçerLeylekler tabur taburYa bizler? Eşref-i mahlukat! ..Boğazımıza kadar kendi murdar karanlığımıza gömülmüşüzBizler bölük bölük, bizler tabur taburBizler sürü sepetYalnız birbirimizi öldürmüşüzB. RAHMİ EYÜBOĞLU