bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Kubbe Şehir (Bölüm-1)

Asturias | 13 January 2010 16:52

17.11.3012

Lark Emto’dan Misa’ya E-İleti;

Dostum, bu iletiyi küçük bir kıyı kasabasından yolluyorum, evet başardım! Dışarıdayım, kubbe-şehrin inanılmaz talihini yendim, yüzyıllar içinde yaşadığımız (yaşatıldığımız!) enerji duvarını delerek dışarı çıktım. Doğrusu duvarın seyrelme kodlarını çözmek kolay olmadı (sen bana hiç inanmadın, benden önce bunu deneyen bir iki zavallı gibi duvara yaklaştığımdakavrulacağımdan korktun). Ama sonrası çorap söküğü gibi geldi. Kurultay artık kimsenin buna teşebbüs edemeyeceğine o kadar inanmış ki, başka bir engelle karşılaşmadan şeffaf duvarı bir tül perde gibi delerek kubbe şehrin dışına çıktım. Gerisi uyarlama cihazlarının beni yönlendirmesiyle yoluna girdi. (Tuhaf! Bu aletler kubbe şehrin içinde gereksiz bir icat). Çölü geçmek, kıyı şeridine ulaşmak , kasaba sakinlerinin dillerine ve hayatlarına uyum sağlamak ( cebimde gizlenebilecek büyüklükteki cihaz sayesinde) benim için sorun olmadı. (Mükemmel çalışıyor, bütün olasılıklara karşı değişken ve kusursuz bir kalkan gibi.)

Yavaş Yavaş Tükeniyorum

canalperozturk | 13 January 2010 14:52

Çaresiz iç çekişlerimde, pişmanlıklarımı düşünürken
Sensizlikle boğuşmaktan yoruldum artık
Önceleri sensizde sevebileceğime inanırken
Yokluğunun acısını bastırmayı beceremedim
Yürüdüğüm her yol, yuttuğum her lokma, yaşadığım her dakika seni acımasızca hatırlatırken
Hayalperest gönlüm hala döneceğini umut ediyor
Bu hayatta kalan tek tutunacak dalım umutlarımken
Yine senli bir rüyadan, sensiz uyanmaya korkuyorum
Bu aşk gelgitlerine ne kadar daha dayanabilirim bilemiyorum ama
Yüreğim hala ilk günkü gibi sapasağlamken
Ben yavaş yavaş tükeniyorum

kader çizen mücevherler

nazokiraze | 13 January 2010 13:02

Fotoğraftaki elmas gerdanlık ihtilal sırasında giyotinle idam edilen Marie Antoinette’nin sonunu hazırlayan olayları pekiştiren skandallardan birine konu olmuştur.Kontes Jeanne Saint-Rémy de Valois kendisi için para edinmek ugruna Kardinal Louis’nin başbakan olma isteğini kullanarak onu kandırır, kardinali kraliçenin arkadaşıyım diye kandırır ve kendisi için bu gerdanlığı yapan kraliyet kuyumcusunu geri çeviren Marie Antoinette’nin aslında bu mücevheri istedigini ama söylemedigini belirtir. Kaynaklara göre kraliçe aslında kuyumcudan bu gerdanlığı kabul etmemiş hatta onu gereksiz masraftan dolayı azarlamıştır.

Bebeğimin ilk yılı

simsir tarak | 13 January 2010 12:01

Giriş

6 milyar insanın 6 milyar hikâyesinden sadece biri olacak bu hatırat da ortak sevinçlerimizi, kaygılarımızı, heyecanlarımızı, telaşlarımızı,acemiliklerimizi bulacaksınız. Hamileliğimden itibaren internet dünyasında çeşitli yazıları, blogları, okudum çok da faydalandım. Belki benim yazılarımdan da faydalananlar olabilir niyetiyle bebeğimin ilk yılın da başımızdan geçenleri sizlerle paylaşıyorum.
Dolayısı ile bu yazıyı teşhis ve tedavi için kullanmayınız.

Hatıratın kahramanları: Hülya (ben), Fatih (eşim), Yiğit ( Büyük oğlum), Emir(Yeni doğan)

Yiğit hayatıma girdikten sonra hiçbir bebeği onun kadar sevmeyeceğimi düşünerek ikinci bebek fikrinden uzaklaştım.Annem bu durum için ” her çocuğun sevgisi başka “derdi. Bunu çok politik bulurdum. Şimdi yaşayınca anlıyor ve en içten duygularımla katılıyorum. Meğer annelerin yürekleri iki karıncık iki kulakçıkdan oluşmazmış, çocukları,sevdikleri kadar gözlüymüş

Her neyse 35 yaşına geldiğimde treni kaçırmayalım sonra pişman olmayalım telkinleri ile hayatımızı yeniden düzenlemeye koyulduk. Herkese şunu tavsiye ederim 35 den önce çocuk planlamanızı bitirin hamilelik boyunca “35 yaşla gelen riskleri “dinlerken çok korkuyorsunuz. Bu nedenle bebeğin benim olup olmadığını kesin anlayıncaya (4 aylık hamileliğe kadar) ailemden kimseyle paylaşmadım.

1. ve 2. ay tanışma ve pratik

Doğum öncesinde anlaşma yaptım ben bebeğe bakacağım yardım için gelenler ben ne istersem onu yapacaklar. Yani ütü, çamaşır, temizlik, misafir ağırlama vb. öyle bebeği kucağına alıp topu bana atmak yok.
Normal doğum olsun diye 8 saat uğraştıktan sonra Emir ile kavuşmamız yine de sezaryenle oldu.
35 yaşındayım doğumdan sonra kolay kilo veremem diye hamileliğim boyunca 8 kilo aldım. Ancak 5 kilo göbek hala bende duruyor.Emir’i çok kıskanıyorum kimse onu ellemesin ona dokunmasın istiyorum. Elimde olsa kedilerin yaptığı gibi kuyruğumun altına saklayacağım.
Üstelik de olmadığı kadar büyüyen göğüslerimden utanıyorum. Değerli göbeğim gitti yerine değerli göğüslerim geldi. Bir damla süt gelsin diye ılık su masajları, meme ucu çıkarma operasyonları geçiriyorum. Ama biliyorum ki ağız denen süt Emir için çok faydalı, hiç heba etmiyorum.
İlk dışkısını sabırsızlıkla bekliyoruz. Boşaltım sistem boş sanıyorduk ama değilmiş. Tabi bu arada bende sıkı yürüyüşler yapıyorum. Benimde gazımı atmam çok önemli. Bakkal teyze doğum yaptığımın 3. günü beni görünce “git yat çabuk nazar değer” dedi.
Ben de “doğum yaptığım daha anlaşılmıyor” ki diye yanıtladım. Apartmanın etrafında her gün biraz daha uzun dolaşıyorum.
Çay, kahve içmek istiyorum artık. Ancak sadece sütlü çay ile idare ediyorum. Günde 3 litre su içiyorum.

O YER

mavilikler | 13 January 2010 11:09

Bir sabah herşey değişmiş olacak. Yine aynı yönden vuracak güneş, odanın aynı yerine… Ve yine saniyeden de kısa bir zaman diliminde, nedensiz bir mutluluk saracak içini. Ama bu kez, önceki sabahlardaki gibi hemen terketmeyecek bu sıcacık duygu onu. Sanki nedenini bulmuş gibi ve onu anlamsızlıktan kurtaran bu nedenle gittikçe güçlenerek sürecek gün boyu.

Herşey aynı olmayı sürdürecek yine görünürde. Odasının kapısını açtığında, aynı hayat karşılayacak onu. Çocukların seslerini duyacak yine yan odadan. Kocasının ayak seslerini… Sesler onu çağıracak yine önceki günlerdeki gibi. ‘Hadi, kalk artık!’ diyecekler. ‘Biz çoktan kalktık. Gel de, hepbirlikte güne başlayalım.’

zenginler treni-Orient Ekspres

nazokiraze | 13 January 2010 10:19

Görüp görülecek en lüks uzun yol treni 4 Ekim 1883 tarihinde yola çıktıgında insanlar Sirkeci’den Paris’e kadar süren uzun yolculugun tadını çıkaracakları için oldukça hevesliydiler.Çünkü bu tren aristokratlar, politikacılar, ünlüler için bulunmaz Hint kumaşıydı. O dönem insanın içini sıkan uzun yolculuklar bu tren sayesinde artık lüks birer gezici otelde tatil tadında olacaktı.Orient Ekspres seferlere başladıgı zaman İstanbul’a gelişi dört gözle beklendiği için Sirkeci Garı yapımına başlandı.

Çöle İnen Nur

majesty s infinity | 13 January 2010 09:52

Çöle İnen Nur, Nazım Hikmet ile olan meşhur diyaloglarından da tanıdığımız şair ve yazar Necip Fazıl Kısakürek’in Hz. Muhammed’in (S.A.V.) hayatını anlattığı bir kitabı. Kitabı geçtiğimiz ay bitirdim ve hakkında haddim olarak ya da olmayarak yazmak istediğim bir kaç şey var.

Öncelikle kitap akademik bir kaynak değil. yazılanların kaynaklarına atıflarda bulunulmamış, dipnotlar düşülmemiş. Zaten kitabın başlangıcında da yazar bunu ifade etmiş. Kanıt kaygısı gütmeden, dilediği gibi kendine göre anlatacağını söylemiş. Tam da bu sebepten ayetlerin meallerinde hangi kitapların kullanıldığını, hadislerin hangi kaynaklardan alındığını bilemiyorsunuz.

YAKIYORUM

astral | 12 January 2010 17:42

Ruhumun ısırganlarını özgür bırakıyorum bu akşam. Akşam, güneş ne de kahraman; hiç bir şey yok. Isırgan otları var. İster misiniz? Üzgün müyüm? Hayır değilim. Annem mi ağlıyor? Hayal görüyorsun güzelim. Evim mi yanıyor, çok eskidendi çok. Ağlamıyorum artık. Ağlamam gerektiği yerlerde dahi ağlayan kadını bir yana bıraktım.

Dünya devam ediyor ey gökyüzü. Bugün gökyüzünü aradım. Tekrar ‘Merhaba!’ dedim. Tedirgin olan ses coşkuyla devam etti sesinin tonuna. Özlemişim seni demeyi de esirgemedi, oysa zordu bu laflar ona. Ben ona çoktum ya da o bana az. Ne fark eder? Kim az kim çok? Kim suçlu, kim günahlarının pazara çıkarmış aslan? Ben, yorulan dingin savaşçı şimdi baharlarımı yazıyorum, sırlar kitabında, bu çağın Merlin’iyim. Kimse bunu beklemiyor benden ki, bu daha ilgi çekici.