17.11.3012Lark Emto’dan Misa’ya E-İleti;Dostum, bu iletiyi küçük bir kıyı kasabasından yolluyorum, evet başardım! Dışarıdayım, kubbe-şehrin inanılmaz talihini yendim, yüzyıllar içinde yaşadığımız (yaşatıldığımız!) enerji duvarını delerek dışarı çıktım. Doğrusu duvarın seyrelme kodlarını çözmek kolay olmadı (sen bana hiç inanmadın, benden önce bunu deneyen bir iki zavallı gibi duvara yaklaştığımdakavrulacağımdan korktun). Ama sonrası çorap söküğü gibi geldi. Kurultay artık kimsenin buna teşebbüs edemeyeceğine o kadar inanmış ki, başka bir engelle karşılaşmadan şeffaf duvarı bir tül perde gibi delerek kubbe şehrin dışına çıktım. Gerisi uyarlama cihazlarının beni yönlendirmesiyle yoluna girdi. (Tuhaf! Bu aletler kubbe şehrin içinde gereksiz bir icat). Çölü geçmek, kıyı şeridine ulaşmak , kasaba sakinlerinin dillerine ve hayatlarına uyum sağlamak ( cebimde gizlenebilecek büyüklükteki cihaz sayesinde) benim için sorun olmadı. (Mükemmel çalışıyor, bütün olasılıklara karşı değişken ve kusursuz bir kalkan gibi.)Dış dünyanın tarihi yüzyıllar boyunca yerinde saymış, sanki biz kubbenin içinde didinip dururken onlar ilerlemeye tenezzül etmemişler (Çölün ortasında kubbe şehri bile duymamışlar). Kısa süre sonra uyarlayıcılara ihtiyacım kalmayacak, buraya yerleşeceğim.Biliyorsun, isteseydim kubbeyi kevgire çevirebilir, hepinizi serbest bırakabilirdim ama içeriden kimsenin bunu isteyeceğini sanmıyorum. (Şimdiden bir kaçık olduğumu düşünmüştür şehrin ahalisi…) En azından sen beni anlayabilirsin. Önümde uzanan gerçek bir deniz var…(Hologram değil) Hakiki gün ışığı ve kumsal. Ömrün boyunca neye hizmet ettiğini bir türlü anlayamadığım bir mikro işlem endüstrisinin kölesi olmaya tercih edilmez mi bunlar?Not: Şehir içinde eğlenmek için kullandığımız ilkel elektronik hattını başka kimse kullanmıyor ve denetlemiyor. Yazışmalarımız güvencede, zaten kubbe şehri değiştirmek (!) gibi yüce bir amacım yok. Unutulmuş kelimelerle söylemek gerekirse: “Devrim” değil “tatil” istiyorum.