bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

siyah

astral | 16 January 2010 16:43

Acı geçmiyor, geçmeyecek. Siyah daha siyah. Siyah yağıyor. Kahkahalarım mı yalan yoksa dünya mı yoksa ben dünyanın haline mi gülüyorum ya da dünyadaki benim halime mi? geçmeyecek bu tasa. Tanrı da oradan seyrediyor nasıl sıyrılacağım bu siyahın içinden diye. Sana güveniyorum diyor. Ne ifade ediyor bu laf? Siyah bir şarkı dinliyorum bedenimde. Sesin derken tenin deyiveriyorum, bilinç altımın ortaya çıkmış olmamasını umut ediyorum. Umut ediyorum, etmiyorum. Umutlarım azalıyor, sonra yine umut ediyorum. Sonra umuttan nefret ediyorum. Meleğimle konuşuyorum sonra yokmuş gibi davranıyorum. Tepetaklak düşüyorum, düşer gibi oluyorum, düşenleri görüyorum; ‘Ne yapıyorsun sen?’ diyorum. Şımarıklığın hat noktasında dans ediyorsun diyorum, sonra adice suratımda bir gülümseme, ‘Dans ettiğin tek nokta da şımarıklık’ diye ekliyorum.

SARHOŞ MELEK

astral | 16 January 2010 15:10

fb363bc1b2ba
fb363bc1b2ba

MELEK KEDERİN İÇİNE DÜŞMÜŞ, HER GÜN İÇEN BİR KEDER OLMUŞ SADECE. MELEK OLDUĞUNU ÇOKTAN UNUTUP, ‘KÖTÜNÜN KENDİSİYİM’ LAFLARINI BÜNYEDE IZDIRAPLARA SEYİR VEREN DERGAH OLMUŞ.

– Birtanem, kafamda muhteşem bir hikaye var!
– Nasıl bir şey?
– Sarhoş melek.
– Sarhoş melek mi? (Kıkırdayarak tatlı tatlı) Melek sarhoş olur mu hiç?
– Bilmesem olmaz derdim de, tanıyorsun bir de.
– Nasıl ya, anlamıyorum.
– Sevgilim…
– Ay, nasıl? Çatlatırsın sen insanı, doğru dürüst anlat!

– Şekerim planı, vizyonumuzu yazarken ki, sahneyi hatırlamıyor muyum? Nasıl karşılaştığımızı, neden birbirimizi seçtiğimizi ve diyalogları hatırlıyorum. Şükür. Meditasyon yaparken her şeyi tek tek yaşadım tekrar. Çok komik bir hikaye. Bu trajikomik dahi olamaz, komik. Melek hatırlamıyor. Aslında melek ama farkında değil çünkü damgaları çok iyi kapanmış. Kreon’u okumadın değil mihala?

– Yok, okumadım; tamam benden alırsın dokuz kitabını da.

– Tamam. Hadi devam et, zaten konuya girene kadar öldürüyorsun.

– Şeker, bizimkiyle biz aynı vizyondayız. En iyisi ben sana sahneyi anlatayım birtanem. Neler okudun, ne kadarını biliyorsun, ne kadar açmam gerekli bilmiyorum; genel anlamda anlatacağım. Ruhların yolculuğund bu sahneyi hipnoz yaptığı kişilerin bilgilerine dayanarak defalarca verir, ona da bak; muhteşemdir.

Nasıl bir his ?

Leb i Nar | 16 January 2010 13:28

Nedendir bilmem canım sıkılır bazen. Ölesim tutar. İçimden bir ses feryad eder ” neden yaşıyorsun, burda ne işin var” die. Anlamam nerden gelir böyle bu figan. Dalarım bir aleme. Yaşamak ve ölmek arasında gider gelirim. Kendimi öldürmek istediğimden falan değil yanlış anlaşılmasın. sadece öyle bir histir işte. Her şeyin anlamsızlaştığı bir vakittir belkide ama çözülmez ya da insanoğlunun ölümü unutmasından kaynaklanan bir hatırlayıştır. kimbilir !!
herkese oluyor mu bu durum merak ediyorum. böyle durup dururken genelde güldğü ve mutlu olduğu zamanlarda birden içinin tuhaf bir hisle dolması, garip bir korku ve heyecan sonrasında ölüm duygusu. büyük bir kaçış başlıyor ardından. Sanki karanlıkta nereye gideceğini bilmeyen korkak bir gölge gibi kaçıyor içimden birşey, arkasına bakmak istemiyor, nereden geldiği belli olmayan bu duygudan uzaklaşmak istiyor. büyük bir çabayla başka şeylere odaklanmaya çalışıyor ve sonunda yorgunbir şekilde kendini atıyor başka bir düşüncenin kollarına .. merak ediyorum sadece ben mi öyleyim !!!

YARIN GİTTİM AMA DÜN GELECEĞİM…

il mare | 16 January 2010 11:53

İnsanlar da arabalar gibidir,hızları arttıkça kontrolleri azalır.

Ne doğru yazmışım zamanında,minik bir kağıda…

Ve bunun farkındalığını yaşayabildiğim her yerde kendimi huzurlu hissettiğim de bir başka doğru…Bir önceki yazımı tekrarlıyormuşum gibi olmasın ama bir tiyatro sahnesi mesela.Ya da canlı bir sahne olması da gerekmez illa, kelimelerin tane tane çıktığı tüm yapay ortamlara da eyvallah…

Şunu demek istiyorum ki;

Tüm dialoglar,tüm kavgalar düzenli olsa keşke,birbirine karışıp da anlaşılamayan sözler yerine.Hayatta sarfettiğimiz tüm spontan sözler birer replik olsa,önceden sanki ezberlenmiş.Nasıl da daha kolay ve temiz olurdu herşey… Sesler düzenli olarak yükselip alçalsa,tonlamalar hep yerinde olsa…Mimiklerimiz hep kararlı ve asil,jestler ise hep yumuşak olsa…Hasar vermeyecek cinsten birinin burnuna,patlatsak da yüzünün tam ortasına…

Mağdur Olma Sevinci

nikinewman | 16 January 2010 10:33

ihanetin temsilî resmidir
ihanetin temsilî resmidir

Genç olmak… Her şeye çare bulunur, bir şekilde onunla kıyaslayınca kendini abartabilirsin ama “doğum günün bana geldiğin gündür”. Ne acı, dönüş yok, rekabet yok. Güzellik kaz ayaklarıyla yavaş yavaş geriye giderken, sen modern-şehirli kadın da olamamışsan, iş-ev arası o kadar da uzak bir mesafe değilse, ipoddan yana da yoksun, spor salonu üyesi de değilsen…İhanet neden senden gelmesin? Genç kalmak, güzel hissettmek…
Kendimi Ezel dizisinden bir kesitin içinde bulduğunda bunlar ilk aklıma gelenler olmadı. Taksiciye “sağa çek abi”, deyip yeni zamlardan nasibini almış, ilk kez denediğim murattı sigaramı içerken, aklıma bunlar gelmedi. Sonra düşündüm, bir dolmuşta düşündüm, takside başka şeyler düşündüm. Neden ben? dedim.Neden benim en yakın arkadaşım? dedim. Ben de “çok acı var, dayanamıyorum” deyip hemen köprüye…” dedim. Dinletemedim, içimde garip bir de sevinç duydum: “mağdur sevinci”. Hiçbir şey yapmadan, gecenin yıldızı olma, haklı olma, acınacak olma, hatasız olma sevinci. Üç gün aralıklarla ağladım, dördüncü gün ağlamadım. İyiyim ben dedim, eşi dostu aradım, onlara haber uçurabiecek eşi dostu..”Onlar” ve “ben” olarak 2’ye ayrılmıştık. Daha sonra onlar da kendi aralarında 2’ye ayrılmışlar zaten. Kız üzgün, midesi bulanmış vaziyette, adamdan haber yok. Kulağımda Tuncel Kurtiz’in sesi, Monte Kristo Kontu’nu da yanıma aldım. Unuttum, gitti. “nikahlı kocam mı?” dedim, unuttum, gitti.
Kız aradı,”sarhoştum, iyi hissetmek istedim” dedi, “aslında 2 gün kötü oldum sonra çok da önemli bir şey olmadığını anladım”dedi, “büyütmeyelim” demedi ama en çok onu demek istedi. Dışarıdan bakılınca nasıl gözüküyoruz diye bir bilmeyene sordum, cevabı en başa koydum…

Kubbe Şehir (Bölüm-3)

Asturias | 15 January 2010 19:33

03.12.3012

Lark Emtodan Misa’ya E-ileti;

Dostum bu bir şaka mı? Gönderdiğin iletinin tarihinden ve anlattıklarından hiçbir şey anlamadım. Yıllar geçti de ne demek? Şehir tarihine göre ben şehirden çıkalı bir hafta bile olmadı, eğer tarihler doğruysa başka bir yerde hata olmalı!
Hattı sürekli değiştiriyorum. Lütfen daha açık veriler gönder.

***

11.12.3012

Misa’nın oğlundan Lark Emto’ya E-ileti;

Seçilmiş söz sürücü tarafından:
Yüce Lark Emto;
İkinci kutsal iletiyi aldık, ölü bir dilin içinden çıkardığın ölümsüz kelimeler yolumuzu aydınlatıyor. Kurultaya karşı sessiz ama kararlı bir direniş içerisindeyiz. Biliyoruz ki, biz seçilenler buraya mahkum edildik. Hepimiz seni ve duvarı “bir tül perde gibi delerek” bizi tatile kavuşturacağın günü bekliyoruz.

Not: Babam öldü. İlk iletiyi alan ruhunun esenliğe erdiğine inanıyoruz.

Pamuk Prensesler ve Carmenler..

pillibebekkuyuda | 15 January 2010 18:19

Anneler, teyzeler, ablalar, halalar, babaanneler ve anneanneler..

Bu kişilerin ortak yanları, hepsinin kadın oluşları. Ama birbirlerinden şiddetle ayrılırlar..

Kadınlar vardır, kırılgan, narin.Söz söyleyemezsin, en ufak bir olumsuz cümlen hayatlarını karartır, bunalımlara girerler. Erkekler onlar için baş tacıdır, sözlerine karşı gelemez, her dediklerini kanun gibi yerine getirir, himayelerine girerler.. Söz sahibi olmadan, uyuşmuş halde yaşarlar tüm hayatlarını..Çoğunlukla erkekler, onlarla evlenirler, ama sadece evlenirler, aşık olurlar mı, tartışılır..Bu kadınlar, erkeklerin soylarını devam ettirecek, huzurlu yapıya sahip Pamuk Prenseslerdir, her zaman ağlarlar, terk edemezler..Tam erkek ”çok mutluyum” derken, bir Carmen görür, elleri ayaklarına dolaşır, gönülleri kayar, istemeseler bile..Bir Carmen aynı zamanda Pamuk Prenses in, en büyük kabusu olabilir..

güzel kadın yakışıklı erkek

kahramancayirli | 15 January 2010 17:25

Güzel olmak, yakışıklı olmak göreceli mevzular.

imgkelebek.hurriyet.com adresinden alınmıştır: 1.Nehir Erdoğan
imgkelebek.hurriyet.com adresinden alınmıştır: 1.Nehir Erdoğan

Ama herkesin bir bakış açısı, beğenisi, tipi vardır muhakkak.

imgkelebek.hurriyet.com adresinden alınmıştır: 2.Saadet Işıl Aksoy
imgkelebek.hurriyet.com adresinden alınmıştır: 2.Saadet Işıl Aksoy

Dış görünüş önemli değil diyenlerin samimiyetinden şüphe ediyorum.

Fotoğraf: Mehmet Turgut, 3.Başak Köklükaya
Fotoğraf: Mehmet Turgut, 3.Başak Köklükaya

Kim istemez güzel bir kadını ya da yakışıklı adamı?

evlerden uzak yerler–2

nazokiraze | 15 January 2010 15:38

Yedikule Zindanları daracık merdivenleri, korkutucu kuytuluktaki izbe köşeleri, tepeleri , mazgalları ile korku filmlerini aratmayacak niteliktedir. Görüntüsü kadar insanın zamanında orada ne tür işkencelerden geçtiğini , Genç Osman’ın burada öldürüldügünü (hatta bazı kaynaklara göre önce yeniçerilerin tecavüzüne uğradıgısöylenir) düşününce aklında binbir türlü düşünce oluşuyor.

Sinema Ölmüş

uuuucar | 15 January 2010 14:56

Son bir ay içinde dört kez sinemaya gittim ve gördüm ki artık insanların sinema salonlarına gitmek gibi bir alışkanlıkları kalmamış.Hoş zaten böyle bir alışkanlıkları yoktu ama yine de yavaş yavaş insanlar sinema salonlarına gidiyorlardı.Belki de benim gittiğim filmlerde bir sorun vardır.

Öyle pohpohlanmış,heryere afişi asılmış,deli gibi reklamı yapılmış hatta filme harcanandan daha fazla para reklama harcanmış filmlere gitmediğim için de olabilir.