bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

“El Greco”: Domenicos Theotokopulos

24black mamba24 | 22 January 2010 15:53

El Greco
El Greco

Yıl 1570… Uzunca boylu, esmer, yakışıklı bir genç, Roma‘da Sistine Kilisesi‘ne girdi. Tavandaki Mikelanj‘ın muhteşem yapıtı olan “Son Hüküm” tablosuna bir süre baktıktan sonra, heycanlı bir sesle “Bu yapıt yere düşse aynını yapabilirim” diye bağırdı.

Nereden geldiği ve kim olduğu bilinmeyen bu genç adamın yorumu Roma’da uzun süre dillerde dolaştı. Söyledikleri unutulmaya yüz tuttuğunda yeni bir yorumuyla yine dikkatleri üstüne çekti. Mikelanj’dan, “iyi adammış; ama resim yapmasını bilmiyormuş” diye söz etme cesaretini göstermişti. Bu genç kimdi, şimdiye dek ne yapmıştı ki, sanatı ve yeteneği tartışılmaz biri için böyle yorumlar yapabiliyordu.

HER 5 SANİYEDE 1 ÇOCUK AÇLIKTAN ÖLÜYOR

A D A L I | 22 January 2010 10:58

Geçenlerde bir arkadaşıma gitmiştim. Yemek sonrası kalan ekmekleri çöpe atmaya kalkışınca dehşet içinde buna karşı çıktım. Ve ona o attığı ekmeğe ne kadar muhtaç olan insanların olduğunu uzun uzun anlattım. Bayat ekmekleri denize (balıklara) atması veya ıslayıp kedi, köpek, kuş vs. hayvanlara vermesini veya mutfağında değerlendirmesini önerdim. Beni anladı veya başından savdı bilemiyorum.

Bazen açlığı sadece Afrika’ya has kötü bir kader olarak düşünenlere şunu söyleyebilirim ki ülkemizdeki aç insanların sayısıda hiç küçümsenecek bir sayı değil!.

Sonuç itibariyle; tabağına yemekleri doldurupta yiyemeyip, bayatladı diye ekmekleri çöpe atan, iki gün üstüste aynı yemeği yedi diye olay çıkartan, lüks lokantalarda 100 gr. ete dünyanın parasını saçan ve yine kıyafete dünyanın parasını verip bir gün giyipte kenara atan, sürekli daha fazlasını isteyen şükretmekten uzak insanlar olmayalım, olmayalım ki insanlığımız ölmesin.

bir kadında bulunması gereken beş şey

taha3045 | 22 January 2010 09:47

Başlıktaki soruyu bir kadına sorsak karşımıza topuklu ayakkabı, saç düzleştirici, siyah elbise, deodorant, bronzlaştırıcı , zengin koca vs. türü, erkeklere sorararsak bir çift dik meme, kalkık popo, uzun bacaklar, akıl, anlayış, kültür benzeri bir liste ile karşılaşmamız da olasıdır. Her yerde bu liste çeşitleri bulmanız mümkündür.

Her Kadının Sahip Olması Gereken 30 Şey

Her kadının sahip olması gereken 25 şey

İdeal kadın nasıl olmalı?

Her ne kadar bir kadında bulunması gereken şeylerin listesini yazmak eğlence amaçlı olsa da bu liste erkekler için de geçerlidir, her iki cinste de bir takım özelliklerin bulunması gerekiyor. Bunlar güzellik, cömertlik, para, çalışkanlık, anlayış gibi klişeleşmiş kavramlardan daha fazladır.

Geçtigimiz aylarda Bolu’da bakire olmadıgı şikayeti ile boşanma davası açan adam boşandı , ülkemizde bekaret yüzünden birlikte oldugu kızla evlenmeye zorlanan erkeklere veya yine bekaret yüzünden öldürülen, kovulan,aşağılanan,intihara zorlanan kadınları düşünecek olursak bulunması gereken ilk şeyin bekaret oldugunu söyleyebiliriz o zaman. Öyle ki halkımız düşüncesi ille bakire olsun, el değmemiş olsun şeklindedir. Kız daha önce kaç kişiyle öpüşmüş, sevişmiş, kaç erkeği aldatmış, sömürmüş, üzmüş önemli değildir, kız çıksın yeter yoksa olmaz, yoksa o kadın kötüdür, pisliktir, öldürülesidir.

Yenilmişlik sigarasını yakmak

phileosophia | 21 January 2010 18:21

Aylardır bu son sigaram deyip duruyorum.Bırakacağımdan değil ya söylenmek maksadım.Kendimin değişebileceğine inanmak.Türlü yalanlarla olmuyormuş meğer 3 gün 5 gün sonra yine ağızda yerini alıyormuş meret.Ben ona karşı dürüst olmalıyım ki galiba onu bırakamayacağım.Oda bana karşı dürüst ki herhalde kararım netleşene kadar ağzımdan düşmeyecek.Sigaranın bana tek öğrettiği elbette bu değil.Reklamlarda yapılan o sigaranın zararları adlı programlar tamamen yalan aslında, bana kalırsa sigaranın insana yaptığı en büyük kötülük esaret.Konu ölümse eğer zaten daha doğarken zehirleniyoruz yaşamla beraber,bu zehirle belki 100 yıl belki 70 yıl belkide daha az yaşayacağız.Fakat esaret bambaşka bir şey sürekli ihtiyacını duyduğun keyif olmaktan çıkıp içmeyince beynini kemiren bir esaret bu.Bırakmayı denemeden kimse bunun farkına varamaz.Deneyen de bırakma süreci içinde aslında kendisinin ne kadar zavallı olduğunun anlaması pek kolaydır. Kafanız tüm gün nikotin paketlerinde, söylenen her şey beyine uğramadan geçip gider bir halde debelenip durursunuz.Arada kendinize gülebilirsiniz bile şahsen öyle yaptım.Kendini güçlü iradeli sanan ben sürekli beynimi tırmalayan bu durumu kafamdan atamadığım için bolca güldüm kendime benim için durum sağlıklı yaşamdan çıkıp tamamen bir savaşa dönüşmüştü belkide kendi irademle olan en büyük savaşım olabilirdi bu.3 senenin paket paket sigarasını 1 anda def edecektim hayatımdan.Nikotin bantları sakızları terapiler elbette aklımdan geçmedi değil.Fakat bu tam bir zafer olmazdı benim için.O nedenle kendim savaştım ve yenildim.Başardığına inananları değil gerçekten başaranları içtenlikle tebrik ediyorum bu yazımda,fakat söylenmesi gereken bir kaç söz daha var bana kalırsa.Herhangi bir şeye boyun eğmekten nefret eden ben bile ki ne çetin dostluklar ne insanlar sildim attım etrafımdan bu kara dostu silip atamadım.Demek ki sigara kadar hiç kimseye değer verememişim onuda anladım.

Parça ve Resimde Parçalılık

kuduz kedi | 21 January 2010 16:18

Bir bütünü oluşturan ve hepsi birer işlev taşıyan öğelerinin her birine parça denir. Günlük hayatta buna benzer bir tanımla anılan parça terimi, bir sanat terimi olarak kullanıldığında sanat yapıtının kütlesel olarak tümüyle ya da konu ve teknik olarak ifade ettiği tüm anlamları ya da yöntemleri oluşturan her bir leke, çizgi, doku, anlam, kavram, görüş vb. birer parçadır. Her parça sanatçının isteğine ya da izleyicinin algısına göre bir işlev edinir ya da edinmez. Bir eserde işlevsiz olan bir parça eserin bütünlüğünü bozar ve tamamlanmamış hissi verir.

Rönesans dönemine kadar sanat yapıtlarında kullanılacak her bir parça önceden belirlenmiş biçime ve işleve uygun şekilde eserde yerlerini alırdı. Ancak rönesansla birlikte sanatçının adının da eserle beraber anılır hale gelmesiyle beraber sanatçının şahsi üslubu, fikirleri ve kişiliği de eserlerde yer bulmaya başlamıştır. Sanatçının esere kendi isteğiyle bir parça eklemesi (genel uyumu bozmamak kaydıyla) sanatsal anlamda konuya yönelik bir parçalanma süreci başlatır. Bu parçalanma süreci sonunda birbiriyle uyumlu olan parçaların birbirlerine göre farklı durumları/konumları ya da işlevleri bulunan birden çok parçayı ayrı ayrı değerlendirme fırsatı doğurur. Bu yöntem eserin teknik olarak analiz edilmesi kadar anlamsal boyutta da farklı anlam katmanlarını görme imkanı tanır. Bu çok katmanlı okuma yöntemi izleyicinin algı düzeyiyle sınırlıdır. Algı düzeyi eseri algılayacak düzeyde olan ve bunun altında olan iki seyircinin sonuç hakkındaki değerlerndirmeleri farklı olacaktır. Sanatçı eseri parçalarken ya da parçaların her birini tasarlarken farklı algı düzeylerine göre aritmetik olarak çoğalan değerlendirme farklılıkları zincirini başlatmış olur. Eser; anlamsal, tekniksel ve dönemsel parçalanmalarda olduğu gibi farklı katmanlar oluştururken bu katmanlar arasındaki gruplaşmaları ya da birbirine yakınlığı sayesinde benzer başlıklar altında incelenen parçalar bütününden ibaret hale gelir.

sema’da bir siyah sevda-II

kharis | 21 January 2010 15:11

ne bir mevsim aşık etti beni ne de bir söz,başını kaldır bak gökyüzüne bir topraktan ve sonra in denize yine bak, göreceksin derya da sema en güzel, görceksin suda yanar… demişti en son.. ela onu hep güzel hatırlamak isterdi ama olmadı işte olmadı…
başka bir kimlikle başka bir surette çıktı karşısına bam teline dokundu ve usulca gitti…

emre:itiraf edicek hiç bişeyim yok benım sana söylediklerim gerçekçi gelmıyor sanırım yine söyluyorum ben seni görmedim duymadım bilmiyorum.

ela: çok şanslısın sana yazıyorum kadın kalitesiyle alakalı karşılaştırmalar yaparsın benden sana hediye olsun
inan hiç uğraşamam. ve unutma ki seni o sandığım için yazıyorum sana..

emre : artık her kim olduğumu sanıyorsan gerçekten çok umut bağlamaya başladın hayal kırıklığından seni kaybetmeyelim benim korkum o ne yapsam ne etsem o kişinin ben olmadığına inandıramıyorum bir türlü.

ela: sen olsan daha büyük hayak kırıklığı olucak benim için.

emre: bugünlük sana ayırdığım zaman limitini fazlasıyla doldurdun.

ela: çok sevindim
kapasitene uygun bir iletişim modeli bulamıyorum çünkü.

emre:
sen kendini ne sanıyorsun onuda çok merak ediyorum .

ela::hımm
bunu sana anlatmak isterdim ama sana uygun bir giriş cümlesi bulamıyorum.

GÖZLERİNDEKİ IŞIK

mavilikler | 21 January 2010 14:08

Metroda oturuyorsun. Önündeki bu insan kalabalığından başka, hiçbir manzara olmaksızın geçecek koskoca on dakikaya nasıl katlanacağını düşünürken, birden o sıkıcı olduğunu düşündüğün manzarada bir şekil belirginleşiyor… Ve tüm anlam değişiyor birden… Manzara güzelleşiyor.

Huzursuzca ordan oraya konan bakışların, istikamatine karar vermenin huzuruyla, şimdi tek birşeye odaklanıyor. Kendisi dışındaki herşeyi geri plana iten ama o geridekileri de kendinden kaynaklanan bambaşka bir anlama bürüyen; yanındaki, arkasındaki, önündeki diğer pekçok benzerinden ilk bakışta hemen hemen farksız… bir erkek bedeni… Genç, pervasız, biraz dalgın… Ama çevresiyle onu benzeştiren tüm bu özelliklerinden bir anda sıyrılmasına neden olacak kadar da farklı bir ışık yayan…