bildirgec.org

phileosophia

11 yıl önce üye olmuş, 8 yazı yazmış. 16 yorum yazmış.

Yenilmişlik sigarasını yakmak

phileosophia | 21 January 2010 18:21

Aylardır bu son sigaram deyip duruyorum.Bırakacağımdan değil ya söylenmek maksadım.Kendimin değişebileceğine inanmak.Türlü yalanlarla olmuyormuş meğer 3 gün 5 gün sonra yine ağızda yerini alıyormuş meret.Ben ona karşı dürüst olmalıyım ki galiba onu bırakamayacağım.Oda bana karşı dürüst ki herhalde kararım netleşene kadar ağzımdan düşmeyecek.Sigaranın bana tek öğrettiği elbette bu değil.Reklamlarda yapılan o sigaranın zararları adlı programlar tamamen yalan aslında, bana kalırsa sigaranın insana yaptığı en büyük kötülük esaret.Konu ölümse eğer zaten daha doğarken zehirleniyoruz yaşamla beraber,bu zehirle belki 100 yıl belki 70 yıl belkide daha az yaşayacağız.Fakat esaret bambaşka bir şey sürekli ihtiyacını duyduğun keyif olmaktan çıkıp içmeyince beynini kemiren bir esaret bu.Bırakmayı denemeden kimse bunun farkına varamaz.Deneyen de bırakma süreci içinde aslında kendisinin ne kadar zavallı olduğunun anlaması pek kolaydır. Kafanız tüm gün nikotin paketlerinde, söylenen her şey beyine uğramadan geçip gider bir halde debelenip durursunuz.Arada kendinize gülebilirsiniz bile şahsen öyle yaptım.Kendini güçlü iradeli sanan ben sürekli beynimi tırmalayan bu durumu kafamdan atamadığım için bolca güldüm kendime benim için durum sağlıklı yaşamdan çıkıp tamamen bir savaşa dönüşmüştü belkide kendi irademle olan en büyük savaşım olabilirdi bu.3 senenin paket paket sigarasını 1 anda def edecektim hayatımdan.Nikotin bantları sakızları terapiler elbette aklımdan geçmedi değil.Fakat bu tam bir zafer olmazdı benim için.O nedenle kendim savaştım ve yenildim.Başardığına inananları değil gerçekten başaranları içtenlikle tebrik ediyorum bu yazımda,fakat söylenmesi gereken bir kaç söz daha var bana kalırsa.Herhangi bir şeye boyun eğmekten nefret eden ben bile ki ne çetin dostluklar ne insanlar sildim attım etrafımdan bu kara dostu silip atamadım.Demek ki sigara kadar hiç kimseye değer verememişim onuda anladım.

Bir İstanbul Yağmuru

phileosophia | 07 January 2010 09:39

Göz yaşlarım durdugunda kendimi camdaki yağmur tanelerini sayarken buldum. İçerisi hala buram buram anı kokuyordu
ama ben üzgün değildim sadece ağlıyordum. Kalbime saplanan bu irili ufaklı sancılar beni artık rahatsız etmiyor, aksine telkin ediyordu. Çünkü sancılar bu şehrin doğasında vardı. İstanbulda yaşıyorduk ya, kalabalık ve yalnızdık.
Ağlamayı kesmeliydim artık İstanbul bunu benim yerime yapıyordu zaten.

Bazen beni gördüğünü düşünüyorum bu yalnız şehrin. fakat yardım edemiyordu işte sadece ağlıyordu ve kulağıma birşeyler fısıldamaya çalışıyordu.
Pencereyi açıp onu daha iyi duymak istedim. Ellerim pencereye giderken içimi paramparça eden bu ses dahada artıyordu.
Bir an tereddüt ettim fakat yinede açtım. İşte şimdi istanbuldaydım gözlerimi kapamış kendimi onun fısıltılarına ve göz yaşlarına bırakmıştım.
beni rüzgarıyla öyle güzel sardı ki kalbimdeki herşeyi alıp götürdü. İçim hınca hınç doldu ve gözlerimden bir anda tüm acım boşaldı.
Birlikte ağlıyorduk artık. Saklanmıyorduk kaçmıyorduk birbirimizden eskisi gibi. O beni kabul etmişti bende onu.
Artık ikimizinde göz yaşları yavaş yavaş azalıyordu. Yeni güneşler yeni baharlar açıyordu içimizde.
Gözlerimi açtığımda ince bir güneş yüzümü okşuyordu. İçim onun sokakları gibi yavaş yavaş hayat buluyordu.
Şu an İkimizde birer son bahar güneşiydik. Ilık bir sıcaklıkla yaşam bulduk tekrardan.Ortalık cıvıl cıvıldı.

Umut Dolu Bir Yağmur

phileosophia | 18 October 2009 16:12

küçük bir cafedeydim. sıcak kahvemi yudumlarken cama düşen yağmur damlalarını sayıyordum ve love in portofino dinliyordum.
arada dışarı bakıyor puslu camdan suretleri seçmeye kendimi senin gelmeyeceğine inandırmaya çalışıyordum.Birden kapı açıldı
ortalıktaki herşey sanki sustu sadece yere düşen yağmur damlaları ve şemsiyenin kapanış sesi duyuyordum. kafasımı cevirdiğinde
seni ıslak ve üzgün buldum. Kalp atışlarım bir anda hızlandı,yüzüm kızardı,kendimi sana hazırlamaya çalışırken dahada panikliyordum.
bir an baktığını sandım ve gözlerimi kaçırdım ama sen hala üstünle başınla uğraşıyordun.seni o şekilde izledim.seviyordum ya işte
kısa ve hızlı çarpşlar ondandı.Sonunda sen geldin oturdun hiç konuşmadın.Bu sessizliğin beni hep korkutmuştu.Fakat bu sefer
korkmuyor sadece endişeleniyordum.Sana uzak olmanın verdiği acının kalanını yaşıyordum o an.Hiç konuşmayacağını düşündüm.
birden elin havaya kalktı.Garson geldi ve kahve istedin.Bu beni biraz rahatlatmıştı.Bana baktın ve hiç değişmediğimi söyledin.
Sadece sende diyebildim.Biraz rahatladım fakat sen hala sessizdin donuktun.Gelmeyeceğini düşündüm dedim.Yine o eski umursamaz tavrını
takındın.Yüzünü görmek hala güzeldi hemde cok güzel…

Ufak Hayat Notları

phileosophia | 03 August 2009 19:19

Uyuyalı kaç saat oldugunu bilmiyorum.Sabah 4 sularıydı galiba. balkona cıktım.Pencerelerde tek bir ışık yoktu. Sesizliği bozan sadece kulaklarımda çınlayan sokak köpeklerinin sesleriydi.Birşeyler düşünmek istiyordum ama zihnim sessizlikte dahada şuursuzlaşıyordu.Yattığımı hatırlamaya çalışıyorum.Uyumadan önce ne yaptim bilmiyorum.İçeri baktım masada bir küllük 2 tane izmarit vardı.Sigara içtiğimi hatırlamıyordum.Dün gece ne oldu hiçbir fikrim yok.Üşümeye başladım içeri girdim. Dağnıktı sonra toplayacağımı umuyorum. Banyonun ışığını açtım içeri girdiğimde hala sıcak olduğunu hissettim duvarlar ve cam nemliydi.Sıcak suyu açtım oturdum kafamdaki şuursuzluğu atmaya çalıştım.kafamda birşeyler uyanmaya başladı.Kötü bir geceydi fazla zorlamadım.Yorgunluğum sıcak suyun sayesinde büyük bir uyku isteğine dönüştü.Suyu kapattim içeri doğru yöneldim hava aydınlanmıştı.Uyumaktan vazgeçtim üstümü giyinmeye başladım.Takvime baktım cumartesiydi yani hafta sonu.Her zamanki gibi ortalarda birkaç saat dolanıp sinemadaki en tutulmayan filmi izleyecektim

Kurumlar Özünde Kötü mü?

phileosophia | 14 May 2009 17:48

Bu gün yaşadığım bir olay benim uzunca düşünmeme sebep oldu insanlar devlet ve kurumları hakkında neyse fazla uzatmadan konuya giriyim.

Olay şöyle gerçekleşti dışardan geliyordum. Kapıda faturaları gördüm bize ait olana baktım bir fatura değildi.Bir ceza kağıdıydı. Sonra düşünürken aklıma geldi ki bu ceza kağıdı aslında bir teşekkür dilekçesinin yerini tutmaktaydı.Şöyle ki elektrik vergimiz faturada sıfır gözükmekteydi fakat bu olay ülkemizde imkansız olduğu için bir terslik olduğunu anladık ve faturayı elektrik idaresine götürdük.Bir yanlışlık olduğunu söylediler ve en kısa zamanda gerçek faturamızı yollayacaklarını ifade ettiler.Bu gün baktığımda bu ceza faturası aslında bizim doğru yaptığımız şeyin ödülüydü.Bilmiyorum belki sevgili elektrik idaremizin sözcük dağarcığında olmayan bir ifadeydi teşekkür.İnsanlara bu kadar aşşağılayıcı davranmaları cok yazıktı aslında. Devlet halkını bu kadar mı sevmez?Kurumları insanları böylesi mi aşşağılar?Aslında demokrasinin özgürlük olduğunu sanıp yaptığımız seçimler bizi gardiyanlara mı teslim ediyor?Bu sorular bana kalırsa artık sormamız gereken sorular ve bana kalırsa monarşik düzenin yeni kurumu devlet değil kurumları insanlar krallar tarafından değil kurumlar tarafından ezilmeye başladı.

Cüzdan

phileosophia | 09 January 2009 12:18

Bir cüzdan gece karanlığında kalmış. Kimse fark etmiyor uyuyor taş kaldırımlarda usulca biraz ıslak biraz çaresiz. Yağmur yağıyor üstüne üşümüş gibi büzülmüş sırılsıklam. Binlerce ayak geçiyor etrafından kimileri çaresiz ve yavaş ve birçoğu aceleci ve hızlı. Yatıyor oracıkta ya birine şans olacak ya da birinin cebindeki metelikler arasına karışacak. Sahibini çoktan unutmuş gibi davranıyor. Yeni biri için yerde adeta kucak açıyor ama o gece karanlığında onu ne fark eden var nede ona dokunan. Sonunda yırtık bir ayakkabıya çarpıyor sürükleniyor. Yırtık ayakkabılı adam önce irkiliyor sonra yerde bir şans görüyor kendi kendine bu günde şanslı günüm diyor. Alıyor yerden cüzdanı içine bakıyor. Elindeki cüzdan bu günde ona bir şarap parası olacaktı sorgusuzca yürümeye devam edip bir birahaneye varıyor yine etrafta tanıdığı arkadaşları yine aynı şişe masanın üstünde onu bekliyor. Kazandığını şaraba yatırdığını düşünüyor bazen umutsuzca ama sonra bir şey kazanmadığını anlıyor. Kâğıt parçalarını veriyor garsona yine kazanması gerekenleri düşünürken yerde kırık bir cam görüyor ister istemezde kendini soğuk bir suratla karşılaşıyor. Çaresiz bir bakış diyor kendi kendine o bakışın yaratıcısının kendi olmadığını biliyor. Başkası yaratmış olsa bile belli ki çoktan unutmuştur. Her zamanki köşesinde her zamanki şarkıyı dinlerken irkiliyor.

Çıplak Ruhlar

phileosophia | 07 January 2009 18:27

Çıplak Ruhlar

Bahanesi yoktu saygınlığı yoktu hiçbir yerde.Ne güzele anlam verebilir nede iyiye değer verebilirdi. Üstüne giydiği takıp takıştırdığı tam kendisiydi.Ruhu işte o hep çıplaktı.Zayıf ve hasta… hazineleri ve güzel şeyleri ona anlatanlar hep toprağın altında bulabileceğini söylemişki yirmibirinci yüzyılda bile değerleri hep toprağın altında arar olmuş duygudan saygıdan yoksun kalmış.yüzü gözü boya aklı fikri görüntü olmuş. Bahsettiğim kişi herkese boş herkese yok gelir. İşte ben senelerdir boş caddelerde boş sokaklarda dolaşıyorum.Çok az insan gördüm çevremde onlarda once silindiler sonra kayboldular diğerleri gibi o dipsiz karanlıkta.

Günlük Yaşamın Eleştirisi

phileosophia | 07 January 2009 17:45

Dünya var olduğunda insanlarda diğer varlıklar gibi ilkel ve doğanın kanunlarına uygun yaşıyorlardı. Gün geçtikçe bu durum değişti. İnsan aklı ve yetenekleri sayesinde gelişti. Doğanın tehlikelerinden uzaklaştı. Bu uzaklaşma sonucudur ki insanlar artık kendi kurallarını koyan kendi standartlarını çizen bir varlık haline geldi. Zamanla bu gelişmenin ve büyümenin önüne geçilemez oldu. Büyüyen insanlık yükselen yapılar kurulan düzenler insanı gün geçtikçe kendi dünyasında kaybolan pratik çözüm varlıklara dönüştürdü.İnsanlar doğadan sıyrıldıkça kendi iç dünyası yerine kurdukları şehirlerin boğucu sesini dinlemeye başladılar. Huzursuz monoton hayatlarını kendi kurdukları büyük mezarlara gömdüler. İnsanoğlu hiçbir zaman kusursuz bir yapı bir düzen üretemedi. Tıpkı bizi yağmurdan koruması gereken şemsiyenin ayakkabılarımız için hiç bir şey yapamaması gibi. Günümüzde bu gözlem daha acı sonuçlarla karşılaştırıyor bizi.