El Greco
El Greco

Yıl 1570… Uzunca boylu, esmer, yakışıklı bir genç, Roma‘da Sistine Kilisesi‘ne girdi. Tavandaki Mikelanj‘ın muhteşem yapıtı olan “Son Hüküm” tablosuna bir süre baktıktan sonra, heycanlı bir sesle “Bu yapıt yere düşse aynını yapabilirim” diye bağırdı.Nereden geldiği ve kim olduğu bilinmeyen bu genç adamın yorumu Roma’da uzun süre dillerde dolaştı. Söyledikleri unutulmaya yüz tuttuğunda yeni bir yorumuyla yine dikkatleri üstüne çekti. Mikelanj’dan, “iyi adammış; ama resim yapmasını bilmiyormuş” diye söz etme cesaretini göstermişti. Bu genç kimdi, şimdiye dek ne yapmıştı ki, sanatı ve yeteneği tartışılmaz biri için böyle yorumlar yapabiliyordu.

Michelangelo
Michelangelo

Çağdaşlarının “El Greco” (Yunanlı) diye adlandırdığı bu gizemli adamın asıl adı Domenicos Theotokopulos idi. Çocukluğu ve gençliği hakkında, Girit Adası‘nın Kandiya kentinde, hali vakti yerinde bir ailenin çocuğu olarak 1541 yılında dünyaya geldiği öğrenilebilmişti. O sıralarda Venedik‘in idaresi altında olan ada, sanatsal açıdan görkemli günlerini yavaş yavaş geride bırakıyordu. Bub duyumsayan “El Greco” Girit’ten ayrılıp, Rönesans dönemini en parlak günlerini yaşamaya aday Venedik’e geldi.O sıralarda Venedik sanatına bir tek kişi egemendi: Titien… Titien, yalnız ressam değil, bir simge, ulusal bir anıttı sanki… Özellikleri, yaşam biçimi, başarılı çalışmaları nedeniyle tüm sanat çevresini eline geçirmişti.

Titien
Titien

Genç “El Greco”, Venedik’e özgü bu lüks ve görkemli bir yaşamın etkisinde kalmış, hatta isyan etmişti. Çünkü bir dağ köyünden gelerek Venedik’e yerleşen Titien, kısa zamanda çok büyük bir servet toplamış ve bunu değerlendirmesini bilmişti. Hemen her yerde toprakları, evleri, çiftlikleri vardı. Sanat yapıtları ile ticaret yapıyor, mücevherler alıp satıyor, tefecilik bile yapıyordu. Para için yapmayacağı şey yoktu. Örneğin, 60 yaşındaki İsabella d’Este, yüzündeki kırışıklıkları tuale yansıtmaması koşuluyla Titien’e portresini yaptırmak istemişti. Ressam bunu memnuniyetle kabul etti; ama her zamanki ücretini iki katını istedi. Kabul edilince de bu soylu kadını 20 yaşında gibi resmetmekten çekinmedi.

İsabella d'Este
İsabella d’Este

“El Greco” bir gün ani bir kararla Venedik’i terk edip Roma’nın yolunu tuttu. Büyük bir olasılıkla Venedik’te sanatsal açıdan Titien ile savaşım vermenin zorluğunu anlamıştı. Ancak Roma’da da Mikelanj gibi bir düşmanı vardı. Gerçi Mikelanj öleli çok olmamıştı; ama etkisi hâlâ tüm şiddetiyle duyumsanıyordu.Roma o sıralarda Rönesans’ın gururlu başkenti unvanını kaybetmek üzereydi. Çünkü kent, İspanyollar tarafından yağma edilmiş, sanatın yanı sıra birtakım değerler de yirilmişti. Bocalama içinde olmak dini korumak, kurtarabilmek için engizisyon, tüm acımasızlığıyla olamdık önlemler alıyordu. Örneğin, dine ya da ahlaka aykırı kitaplar yakılıyor, bilim adamlarının özgün düşünceleri engelleniyordu. Papa 5. Pie, antika heykelleri Vatikan’dan attırmış, Mikelanj ölür ölmez Sistine Kilisesi’ndeki çıplak yapıtlarını örttürmüştür.

Sanatçılara uygulanan bu baskı “El Greco”yu rahatsız etmiş, özgür çalışamyacağını duyumsamıştı. Bu nedenle Roma’da daha fazla kalmayıp 1576 yılında İspanya’ya gitti.”El Greco”nun İspanya’daki ilk uğrak yeri Toledo kenti oldu ve birkaç günlüğüne geldiği bu kentten bir daha ayrılamadı. Kışları buz gibi soğuk, yazları ise alabildiğine sıcak olan Toledo onu büyülemişti.Hemen, çok büyük, oldukça lüks bir malikane kiraladı. Ahlak bekçisi engizisyona karşın, Madridli bir soylu olan Dona Jeronima de Las Cuevas ile bu büyük evde yaşamaya başladı. İlginçtir ki, kilisenin hoş görmemesine karşın, kendisine bir de oğlan çocuk verecek bu soylu kadınla evlenmedi.

El Greco
El Greco

“Greco”nun Toledo’da ilk çalışması, Vatikan değerlerini hiçe sayarcasına yaptığı çıplak bir Hz. İsa tablosudur. Kilise bu tabloyu bir şaheser olarak alkışlamakla birlikte, istediği 900 düka altını korkunç pahalı buldu. “Greco” önce fiyatta indirme yapmaya yanaşmadıysa da sonradan, engizisyonun peşine düşeceğini, hatta yaşamını tehdit edeceğinin düşünerek kilisenin istediğine boyun eğdi. Yalnız tablosu için hazırladığı bir çerçeveyi, tablodan daha fiyatlı satarak yine de istediği ücreti almış oldu.”Greco”, bildiğini okur, inatçı tavırları nedeniyle İspanya sanat çevrelerinde ve soylular arasında itibarını kaybetmeye başladı. Kral 2. Filip, Sierra Guarradama’da yaptırmaya başladığı “mezar manastır” için o dönemin en ünlü sanatöılarına siparişler verdiği halde “Greco”ya davet göndermedi. “Greco” para sıkıntısı içinde kıvranmaya başladı. “Orgaz Kontu’nun Cenaze Merasimi” adını verdiği şaheserini, isteğinin çok altında 1200 duka altınına satabildi. Ve bu para eline geçmeden alacakları arasında paylaşıldı.

Engizisyon Mahkemeleri Sembolü
Engizisyon Mahkemeleri Sembolü

Ressamın bundan sonraki yaşamı, başlangıçta olduğu gibi yine bilinmez oldu. Sonraki dönemde nasıl yaşadı? Dona Jeronima ile oğlu Jorge Manuel’e ne oldu? Tek bilinen, parasal yönden sıkıntı içinde olmasına rağmen 5 Ağustos 1604’de, eski oturduğu malikaneden çok daha muhteşem bir yer kiralayıp oraya taşındığıdır.7 Nisan 1614’de öldüğünde , 24 odalı, koskoca ev tam bir çelişki sergiliyordu. Bir yandan 234 tablo, 15 kroki, tamamlanmamış 20 portr , heykeller, alçı ve balmumu modeller ve dönemin en zengin kütüphanelerinden birine sahip muhteşem bir müze olduğu ortaya çıktı. 24 odada, mobilya olarak 8 sandalye, iki avize, deri kaplı bir büro, sekiz havlu ve iki peçeteden başka bir şey yoktu. Olasıdır ki, para sıkıntısı çektiği için evin eşyalarını satmış; ama el emeği, göz nuru yapıtlarına kıyamamış.
“El Greco”nun eserlerini burada bulabilirsiniz!