bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

uyku öncesi karabiber

astral | 20 May 2010 09:56

Kadının canı acıyordu. Merdivenlerden ne iniyor ne çıkıyordu. Başı dönüyordu. Yoksa dünyanın dönüşünü, bu denli canı sıkkınken mi hisettmeye başlamıştı?

Hep böyle olmaz mıydı, en sığınağına kapandığın anda sol omzunda bir ışık görüverirsin, belki imdadına yetişmişti.

Yeryüzünde kaç insan var, kadının tanıdığı kaç insan ve peki ya dost bildikleri… Bugün hiçbirini ne aramak ne duymak istedi.

Bir tek ‘O’nun sesini istedi derinlerinde.

En mahremine almış gibi sakladı bugün adam sesini, ona vermedi. Kadın tüm işlerini iptal etti. Kendini kendine kapattı, niye olduğunu bilmediği dualar etti. Aynaya bakıp, ‘Ömrüm geçiyor’ dedi. Dediğini fark edince bunun da fani olduğunu düşündü.

Aktör, Yönetmen ve Yapımcı: Mel Gibson

24black mamba24 | 20 May 2010 08:34

Mel Columcille Gerard
Mel Columcille Gerard

Mel Columcille Gerard, 3 Ocak 1956’da Hutton ve Ann Gibson çiftinin onbir çocuğunun altıncısı olarak dünyaya gelmişti. Avustralya şivesini diline fazlasıyla yerleştirmiş olması, onun Avustralya asıllı olarak tanınmasına neden olmuştu, ama o aslında New York, Peekskill’de dünyaya gelmişti. Tren yolu işçisi olan babasının, yaralanması ve patlak veren Vietnam Savaşı, Gibson ailesinin yaşamlarını bambaşka bir kıtada sürdürmeye karar vermelerine neden olmuştu. Baba Gibson, büyük oğullarının Vietnam Savaşı’na katılmasını istemiyordu ve tek çıkar yol o ülkeden, hatta o kıtadan bir an önce kaçmaktı. Mel’in büyükannesi Amerika’ya yerleşmiş, Avustralyalı bir opera sanatçısıydı. Eski vatanlarına, Avustralya’ya gidebilirlerdi, neden olmasındı? Baba Gibson katıldığı bir yarışmadan kazandığı büyük ödülü, ailesine Avustralya’da yepyeni bir yaşam kurmak için harcamaya böylece karar verdi. Mel o sırada 12 yaşındaydı.

Aşkın Soğuk Yüzü

HBOZTOPRAK | 19 May 2010 15:06

Çatışma iki özne arasında gerçekleşen ve bir amaca yönelik olarak diğerine üstünlük kurma amacı taşıyan bir durumu ifade eder.Çatışma,hayatın doğasındaki diyalektiğin bir sonucu olarak da düşünülebilir.Sıcak-soğuk,artı-eksi,siyah-beyaz,gece-gündüz v.b. evrenin yaradılışındaki dualist yapılar sonucu ortaya çıkan karşıtlıklar bir anlamda çatışmayı ifade etmektedir.

İnsanoğlunun kimliğine işleyen,bir takım karşıtlıklar, bütün ilişkilerinde varlığını sürdürür. Kişiler her konuda aynı düşünmeyebilir, aynı duyarlılığı taşımayabilir, aynı müziği sevmeyebilir, kısaca hayata açılan pencereleri karşı cephelerde bulunabilir.

SAMSUN ve 19 MAYIS

teacher07 | 19 May 2010 12:41

Çarşamba ve Bafra ovaları; Avrupa, Anadolu ve kuzey ülkeleriyle ticaret yapılan limanı, binlerce yıl kucak açtığı medeniyetlerin izleri ve doğası, Türk Kurtuluş Hareketi’nin yürüyüşe geçtiği yer Samsun, önemini hep koruyan bir şehir…

Hititler, Kafkasyalı Kimmerler, Amisos’u kuran Egeli Miletler, Efsanevi kadın savaşçıları Amazonlar, Atinalılar, Persler, Büyük iskender’in ulusu Makedonyalılar, Pontuslular, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar… Son olarak, 19 Mayıs 1919 mücadelenin Atatürk tarafından atılan ilk adımının başladığı ve Türkiye Cumhuriyeti…

Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk

majesty s infinity | 19 May 2010 09:54

Sıkı İskender Pala okurları bu kitabı mutlaka bilirler. Zira Babil’de başlayan ilişkiler yumağı, Fuzuli’nin bu olaylara dahil olmasıyla iyice karmaşık bir hal alır ve tüm bunllar olurken bir yandan sürekli aşk’tan söz edilir!

Katre-i Matem, İskender Pala, 66 Soruda Cinayet!

majesty s infinity | 18 May 2010 17:30

İskender Pala son çıkardığı ‘İki Darbe Arasında’ kitabıyla oldukça çok konuşulan isimlerin arasında yer aldı. Ama asıl kaçırılan çok iyi bir kitabı var bu yazarın ve bugüne kadar Türk Edebiyatı’nın gördüğü en iyi Cinayet ve Aşk kitaplarından birisi.

beyaz..

kharis | 18 May 2010 16:33

söner bu ateş söner elbet,
çingenesi ya zaman.kırmızı solmuş, kırmızı yorgunmuş..
ne tutkusu kalmış ne ihtirası..
bir varmış bir yokmuşlara gebe..
turuncuya verdiği anlamsızlığın gölgesinde,
beyaz’a dönme telaşında..
kanaya kanaya sol yanı, menopoz’a girmiş sonunda..
beyaz’a bir kala..

Sinema Tarihinin En İyi Oyuncularından Biri: Robert De Niro

24black mamba24 | 18 May 2010 11:38

Robert De Niro
Robert De Niro

Oyunculuk yaşamı süresince unutulmaz karakterleri taşıdı beyazperdeye, hatta zaman zaman kendi kişiliğini bile bu karakterlerde eritircesine. Düşsel kahramanlar, romanların sayfalarında, satır aralarında yaşamaktan kurtuldu, onunla ve onun bedeniyle can buldu yaşamın bir parçasıymışcasına. Artık onlar da bizlerden biriydi, Robert De Niro sayesinde.
Canlandırdığı tüm karakterlerde onun eşsiz oyunculuk gücünü, onu ötekilerinden ayıran farklı oyunculuk tekniğini görmek olanaklı. O kendisine adeta bir armağan olarak sunulan bu yeteneğiyle, kuşağının en iyisi olarak biliniyor ve bunu da fazlasıyla hak ediyor.

“Benimle mi konuşuyorsun? Evet benimle konuşuyorsun” diyor De Niro aynanın karşısında, bedenini sunacağı karakterlerden birine doğum sancısı çekerken. O şimdi “Taxi Driver”daki Travis Bickle. Ve Travis sert bir adam olmaya çalışıyor. De Niro da biri olmaya çalışıyor, çılgın biri, yani Travis Bickle. Ve bu çabaları da boşa gitmiyor. De Niro aynanın karşısında çok uzun zaman harcıyor daha başka karakterleri de yaratabilmek için.

Güm Güm Kürsü

astral | 18 May 2010 11:37


Kürsüdeki konuşmasıyla yağıp gürledi, hitabet sanatının üstadı adam. Geldiği yeri dolduran, coştu mu koşan, dinle-ye-meyen kimseyi bırakmayan…

Sesi gür, hali selim üstad; kürsüde suyundan bir yudum aldı yoluna devam etti.

Onun saatleriydi. Ortalığı/ mekanı kaç celsenin ruhu taşıyordu. Gören görürdü –tüm olup biteni.-

Okuduğu sayfalardan kafasını kaldırdı adam. Kadın çizdiklerinden kafasını kaldırmadan edemezdi, adam kendi sözlerini sıralamaya başladığında. Kadının en sevdiği bölüm burasıydı. Adamın kendi düşüncelerine önem verirdi, çünkü kitapları kitaplardan da okurdu kadın.