bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

İlerleyelim beyler ya da sığırlar

sbaskentli | 07 December 2007 10:45

Bu insanları anlamak gerçekten de çok zor.

Demek isterdim. Ama demiyorum. Çünkü toplumumuz ne yazık ki bazı konularda güdülen sığırlardan farksız.

Çok basit bir konu günlerdir beni aşırı derecede rahatsız ediyor.benim derdim özellikle otobüslerle,Hınca hınç dolu otobusün hala duraklardan yolcu alma çabaları ,

Bir kaç aydır İstanbul da yaşıyorum. Eh haliyle durum gereği toplu taşım araçlarını da bir hayli kullanıyorum. Ülkemizin klasik toplu taşım araçları olan feribotlar,vapurlar,denitotobüsleri,metrolar,trenler,diğer raylı sistemler ve otobüsler bu koca metropol de de hala çok önemli unsurlardan birisi.

sevgili günlüğüm üstad

derin9 | 07 December 2007 10:22

Bugünlerde kariyer sevdasına kapılan ben, bir çalışıyorum ki sormayın.gece gündüz demeden uyku nedir bilmeden-sayın müdürüm okurmu ki bu yazıyı- yirmi beşinci saati bile icat ederim yakında.
Damardan aldığım müzik sesini saymazsak-müdürümün okumasına gerek yok aslında-eğer yaptığım pek birşey yok açıkçası.Geliver gidiver muhabbeti yani…Ama ben, her büyük işlerin ilk önce basit işlerle başladığını biliyorum üstad.O sebebten böyle, staj yani.
neyse az önce staj konularımdan çok çok önemli bir sorunun üzerinde çalışırken -yani bildiğiniz üfürükten bir fatura keserken-felaket bir hırsa kapıldım.
yoook nerdeee hırslı bir insan değilimdir.Hayatımda hiçte hırslı bir insan modeli çizmedim artı gıpta ile bakmışımdır hırslı, benim niye yok tavırlı insanlara…Hırs kelimesi parayı hatırlatır hep.Para da araçtır benim için amaç değil gerçekten olmadı hiç hırslarım.Olsaydı 3. sevgilimi o aptal kıza kaptırmazdım.Sümüklü böcek Iraziye gibi bişey.hatta ıraziye ondan bile sevimli.Bu çinliler yamyam soyundan mı geliyor bilmem nasıl yerler bu şeyi aklım almıyor. Her neyse ben sakin sakin rahat ne gelirse allahtandır edalarıyla usul usul günü yudumlarken kız aldı üstelik evlendi bile.Gitti gül gibi mühendisim, bu arada onların halide içler acısı bkz iş yerim…
Bazı insanlar becerikli oluyor üstat doğuştan bu özellik. Sonradan olmuyor.4. ve 5. sevgililerimden bahsetmeyeceğim merak etmeyin.Buradan şu sonuç çıkıyor.Demekki 3. sevgilimi daha çok sevmişim…Başkasına kaptırınca mı değere bindi acep? Bu da başka bir tartışma konusu ama ben kısa keseyim….Az önce öyle bir hırsa kapıldım sormayın.Pc’yi parçalayacağım nerdeyse. Saf bilgisayar, seni de bir insan tasarladı.Nefes almanı bile ben sağlıyorum fişini prize takarak. Ama kurum kurum kuruluyor karşımda. Dört yanı mağrur italyan erkekleri gibi.
Yok üstat yaa, varmı bizim erkeklerimiz gibi kara kaş, kara göz, boy,pos, endam adam gibi adam. Ne o öyle italyan da italyan. Geçen Bayram gördüm Antalya da ayy ılık, yani ne soğuk nede sıcak…Her neyse nerede kalmıştım; Bilgisayar yanlış kesti faturayı.Doğal olarak tabi.Tam da bunun üzerine sevgili müdürüm 2 yabancı dil bilen- yani iki insan -tek adı olan yeni iş arkadaşımızı getirmezmi!!

saçmalarken ben.

absence of mind | 07 December 2007 09:06

Uyuyamıyorum..orospusu olmuş yelkovan akrebin,dönüyor da dönüyor peşinde..saat sabahın beşi,yatağımda sağlı sollu dönüşlerimden sonra dayanamadım,kalktım,şimdi de hafife yazıyorum. içimden gelenleri,aklımdan geçenleri olduğu gibi anlatacağım sizlere.kirlisi bu sözlerimin,dikkat edin size de bulaşmasın..astarsız olacak bu yazı içim gözükecek biraz..
Tarumar ettim kendimi,yazıda hizaya sokacağım düşündüklerimi,az önce aklımdan bütün geçenleri yazacağım,uzasın cümlelerin boyu,alışkanlıkta var serde yormaz bu soldan sağa gidişat beni,yorduğu kadar onanizmin bedenimi.
Kadınlar mastürbasyon yaptıklarını hep sakladılar benden,kendimin lezizi olduğum onca yılı,yanlışça bir şeyler yapıyor olma hissiyatıyla tozladım..oysa bende bilirim yanık karamel kokusun nerden geldiğini.
Ninem aklımdaydı az evvel,hiç mastürbasyon yaptı mı diye acaba diye düşünürken,çocuk yaşlarda evlenip buna hiçte gerek duymadığı tahmin ettim.yine de nerden bilebilirim?86 yaşında ninem Alzheimer hastası.televizyonu hiç sevmez,ne olduğunu da anlamıyor pek,unutmuş olmalı.biraz zaman önce,televizyon karşısına oturup ekrandakilerle konuşuyordu,’susun bee ne çok bağırdınız’ diye kızıyordu sabah programlarındaki ölçüsü kaçmış kadınlara.tam o esnada sesini kısıyorum,böbürleniyor ninem,’bak gördün mü nasılda susturdum hepsini’ diye..yeri geliyor örtüsünü düzeltiyor İbrahim Tatlıses saçını görmesin diye,bazen de bizlere bağırıyor neden onca elin adamını eve aldınız diye..ninemle telefonda konuştum bu gece.’devlet bize tarla verdi’diyor ‘,hayırlı olsun ninecim nerde verdi’ diyorum,sıkışınca hemen kıvırıyor,’şimdi sadece imzayı’ attık diye..nineme bayılıyorum,adeta tapıyorum.
Ona da tapardım evet..tanrı dedim ona,o da beni cehenneme gönderdi.
Düşündüm de fazla ciddiye alıyoruz aşkları sevdaları..işin boktan tarafı sevemememiz.sevgi sandığımız şey cep telefonlarının mesaj kutucuklarına düştü..titreyen seslerin yerinde, titreşim modları.
Bilgisayarın ilk dünyama girdiği zamanlarda murat diye bir çocukla tanışmıştım sanal alemden.gerçek adının murat değil de ümmet olduğunu öğrenmem nasıl da bir hayal kırıklığıydı.görüşmedim sonrasında onunla,adını yalan söyleyen neyi doğru söler ki hesabıyla..nerden bilebilirim ki sonraları yalana ağzımın içi kadar yakın olacağımı.
Uykumu ne yaman bir yiğide kaptırdım.
Yağmurda yağmıyor epeydir.ruhumun akıtılması gereken tortuları var,sağlam bir fırtına çözer alır.şimdilik sadece gözyaşı.
Yatağıma gidip orda,ağlayabilirim,yazıya akan ilk damlada,rengi kaçtı yazının.
Akıp gidiyor her nasılsa hayat ve yarın olacak.

99 Depremini 12 Yaşındaki Çocuktan Dinlemek

xcrescentx | 07 December 2007 08:20

Güzel bir yaz gecesiydi yada milyonlarca yıldız güzel olacak diye bizi kandırmıştı o süslü ışıklarıyla. Gece 3 sularında birisi beni sarstı uyandım kimse yoktu balkondan baktığımda karşı apartmandan da bakanların dışında. Fakat halen birisi beni sarsıyordu. Korkmamıştım ne olduğunu anlayamamamdan dolayı. Sonra bağırdım. Sesim yoktu şaşırdım tekrar denedim. Bu kadar gürültü nerden geliyordu ve neden hala ayakta durmakta güçlük çekiyordum? Kendi sesimden yoksundum…

———————————————————————————————————

Kurban bağışları ve derileri hayalci’ye…

| 06 December 2007 21:57

Bağış reklamında Fatih abimiz, peh peh peh!
Bağış reklamında Fatih abimiz, peh peh peh!

Nerede Hürriyet?
Nerede Cumhuriyet?
Nerede Ertuğrul Özkök?
Nerede profesörler, laiklik tavukları?

Başörtüsüdür, cuma namazıdır, sabah ezanıdır…
Bıdı bıdısını yapmadığınız konu kalmadı,
şu kurban meselesine neden bir el atmadınız?

Atamazdınız, çünkü masonundan sabetayistine,
din istismarcısından ateistine kurban ibadetinden
nasibini almayan kalmadı.

Kurban bayramı yaklaştı mı
akbabalar, sırtlanlar, çakallar
ve diğer bilumum leş yiyiciler toplaşır meydana.

Zaten inanmıyordum aşka !

arseli33 | 06 December 2007 19:24

Diş doktoru bir arkadaşım aradı bugün.Üniversiteden bu zamana kadar süren ilişkisinin bittiğini anlattı buruk bir sesle.’ sebep ne’ diye sorduğumda, aklımda o tanıdık senaryolar yerini almıştı bile.Sebep’ işlerimin yoğunluğuymuş, ona vakit ayıramıyormuşum, 5 sene boyunca ayrı şehirlerde olmamıza rağmen hiçbir sorun yaşamadan devam eden ilişkimiz, aynı şehirde buluştuğumuz anda bitti’ dedi…Güldüm, bu bir sebep olamazdı çünkü.Zaten buna ne o inanmıştı ne de ben.
Ekledi ardından’ işimden arta kalan bütün vakitlerim onundu, sırf ona daha yakın olabilmek için annemlerin yanından ayrıldım ve birlikte kalmaya başladık biliyorsun’
Konu konuyu açtı, muhabbet uzadıkça uzadı.Elimden gelen tek şey teselli etmekti şu durumda , öyle yaptım.
Sorunun ne olduğunu anlayabilmek ,biraz olsun arkadaşıma yardım edebilmek için bu kadar komik bir sebep sunarak arkadaşımı yarı yolda bırakan bayanı aradım.’ lütfen hayatımdan çekilin, yeni bir ilişkim var ve çokta mutluyum’ dedi pişkin pişkin.İşin garibi ilgisizlik,vakitsizlik diye dert yanan arkadaşın hayatındaki insanda pilotmuş.Aradığı bolca vakti ve ilgiyi eminimki onda bulur!!!
20 gün önceki olayı anımsadım sonra.Yine üniversite boyunca devam eden bir ilişki , okul bittikten sonra evliliğe ilk adım için takılan nişan yüzükleri.Damat beyin mezun olduktan sonra özel bir sektörde ziraat mühendisi olarak hemen işe başlaması sorunların başlangıç noktası oldu.Sürekli küçümsemeler,aklına eserse aramalar,huzursuz bir birliktelik halini aldı.Sebep’ Gazi mezunu arkadaşımın çıkışının geç verilmesi ve hemen formasyon alamaması’ Bu sene formasyon alamadın diyerek kestirip atılan bi ilişki.Ve bi de dipnot’ eğer puanın iyi gelirse ve yerleştirilirsen hatamı telafi ederim’ Şaka gibi, inanması bile güç gerçekten.
Ve en kötü ayrılık sahnesi….12 senedir süregelen bir ilişki.Üniversiteden sonra birinin öğretmen olarak atanması ve diğerinin de özel bir sektörde hemen iş bulması.Nişan tarihi, hazırlıklar….Sonra kız tarafının çıkardığı bir saçmalık’ neymiş efendim erkek sırtını devlete dayamalıymış ,özel sektörde çalışana kız verilmezmiş’ Maddi durumu devlet dairesinde çalışan bir insandan çok çok iyi olan arkadaşım sırf bu sorunlar yüzünden ,sırf mutlu olma isteği yüzünden polislik sınavına girdi ve kazandı.Eğitimleri sırasında aldığı bir telefonla yıkıldı ‘ cuma günü nişanım var , bir daha beni arama’ Bunu söyleyen 12 sene boyunca bir dediğini iki etmediği , canından çok sevdiği ve herşeyi göze alarak onun için istemediği bir hayatı seçtiği kişiden başkası değildi. Sonrası psikolojik tedavi, haplar.Işığı sönmüş bir hayat.’Herkesin kaderi ne kadar da acı yazılmış’ diyorum bazen kendi kendime.Ne aşklara inancım kalıyor, ne insanlara.Bazen kendime bile güvenemiyorum.Bu kadar yenilmişliğin arasında bu kadar laçkalaşmış ilişkiler gördükten sonra ‘acaba ben nasıl olurum ‘ diye düşünüyorum çoğu gece.
Kalp acısını bir kere yaşıyan bir insan ,ikinci kez aynı acıyı taşıyamamaktan korkar.Taşıyamaz da zaten.Yeni birini tanımak için ayıracağı zaman , ona güvenmek ,ona kendini anlatabilmek , herşey çok güzel giderken bile ‘acaba bu da mı öyle’ diye düşünmekten de kendini alamaz çoğu zaman.
Aşktan umudumu tamamiyle keşmiştim zaten , böyle olaylara şahit oldukça tamamen kapattım kalbimin kapılarını artık.

Araya AyrıLık…

necronamber | 06 December 2007 19:09

  • Biliyorum çok şey söylecektin bana. Hayatının sırlarına ortak edecektin beni. Kendini anlatacaktın, özlemlerini, beklentilerini, nasıl,
    Ama araya ayrılık girdi.
  • Sen anlatacaktın, ben dinleyecektim. Hiç bıkmadan bir dinleyici olacaktım. Ne kadar konuşursam o kadar mutlu olacaktım. Ağzından çıkan her cümleyi büyük bir açlıkla içime çekip beynime kazıyacaktım. Sonsuza kadar çıkmayacaktı oradan…
    Ama araya ayrılık girdi.
  • En sevdiğin şarkıyı söylecektin örneğin ben hemen çalacaktım. Bulamazsam, kendim söylecektim. En sevdiğin yemekten söz edecektin, ben üşenmeyip sana onu yapacaktım.“Duru sudan daha temizdir benim sevgim ; Sevgiyle bu oynayış da hakkımdır benim, halden hale girer başkaların da sevgi: Neyse hep odur.”
    Ama araya ayrılık girdi.
  • Hayallerini anlatacaktın bana, ben de seninle o hayalin ortasın da olacaktım. Karın yağışına falan aldırmayacaktık, kendimizi güneşin ısıttığı kumsala atacaktık. Masmavi deniz bizi bekliyor olacaktı. Serin suların vücudumuzu ürpertmesine izin verecektik. Sonra yeniden kumsala uzanıp, hayalin içinde başka bir hayak kuracaktık. En çok nereye gitmek istediğini söylecektin, yolculuğa vuracaktık kendimizi. Git git bitmeyecekti yollar ama biz sıkılmayacaktık…
    Ama araya ayrılık girdi.
  • Bana sevdanı anlatacaktın, yüreğim heyecanla çarpacaktı. Bir sevgiliye sunuluş gibi sözcüklerin yüreğime işlecekti. Konuşssaydın, sözcüklerinle sevişecektim. Gözlerimi kapatıp, hazzın en dorukların da pervasızca dolaşacaktım. Kokunla sarhoş olacaktım.
    Ama araya ayrılık girdi.
  • Kelimeler tutuldu sende. Ben gözlerinle konuştum. Bir dalgıç edesıyla daldım derinlere. Bodrum katın da sakladığın ne var ne yok çıkardım gün ışığına. Utandın, sıkıldın, sakladın ama yorulmaz bir keşifle karşı karşıyaydın sen…
    Ama araya ayrılık girdi.
  • Kelimeler tutuldu ama gözlerin konuştu benimle. Sen sustun, gözlerin içini gösterdi bana. Bir konuşsaydın, ah konuşsaydın… Senin kıyılarına vurmuş ve binlerce seferden sonra yorulmuş köhne bir tekne olurum ben.