bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

bir ayrılığın sokağı

furkan iren | 15 July 2008 10:05

yıllar oldu ayrılalı
omuzlarımız birbirinden
ben hala bırakılmışlığımla yaşamaktayım.
ne vakit geçsem o günün sokağından
ayrılığın.
durur zaman bende o an
derinlerden bir çığlık kopar içimden
kimselere duyurmadan titrek ve ürkek.
geçerim usulca
donakalmışlığımın, ayrılığın sokağından.

TARİH DERSİ VE TARİH BİLİNCİ

zy positive | 15 July 2008 09:46

Turgut Özakman
Turgut Özakman

İlkokuldan üniversiteye kadar, tarih dersi, müfredatta yer alan bir derstir. Bu aldığımız dersler bize tarihi öğretiyor. Tarih bilincine sahip olmak için sadece tarih öğrenmek yeterli mi? Konuya açıklık getirmek için okul hayatımdan örnek vereceğim.Kurtuluş Savaşı’nı ele alalım; 19 Mayıs 1919 da Atatürk’ün Samsun’a ayak basmasıyla başlayan mücadele anlatılırken Ülkenin gerçek durumunu tam olarak öğrenemiyorsunuz. Daha sonra Erzurum, Sivas Kongreleri ve Amasya Genelgesi’nin maddeleri en önemli konu oluyor. Sanki fizik dersinde bir konunun maddeleri gibi ezberlemek gerekiyor. Öğrenci tabiri ile bunlar “ Banko sorular”. Bu yaşanan süreçteki olayları hissetmek, hayalinizde canlandırmak, şartları biraz olsun analiz edebilmek gibi bir düşünce içinde olmuyorduk. Okuduğumuz konulardan aklımızda kalanlar parça parça olduğu için Kurtuluş savaşını bir bütün olarak kavrayamadık. Bir olayın hangi tarihte olduğu, o olayın özünü kavramaktan bile önemli olabiliyordu. Önemli olan yüksek not almaktı.
İlkokul, ortaokul ve lise benzer şekilde devam etti ve ben 12 yıllık öğrenim hayatımda, maalesef, Kurtuluş Savaşı’nın ruhunu gerçek anlamda hiç öğrenemedim.Derken bir gün “Şu Çılgın Türkler” diye bir kitap çıktı. Uzun süre En çok satanlar listesinin üst sıralarında yer aldı. Ben de bu kitabı okudum. Çok geç de olsa, Kurtuluş Savaşı’nın ne olduğunu bu kitabı okuyunca anladım.Biraz roman biraz belgesel karışımı olan bu kitap beni o günlere götürdü. Okul hayatımda fizik kanunları gibi ezberlediğimiz konuların her biri beynimin derinliklerinden çıkarak yeniden hayat buldu ve önem kazandı. İşte o zaman Böylesine kutsal bir mücadelenin ruhunu o güne kadar öğrenmediğim için kendime kızdım ve anladım ki tarih bilincine sahip olmak sadece onu öğrenerek olmuyor.Bu vesile ile kitabın yazarı, Turgut Özakman’a teşekkür ve saygılarımı iletiyorum.

Etnik Müzik Kahramanlarından Bir Diğeri Elvis PRESLEY

Culture Orange | 15 July 2008 09:00

Dünya müziğinde belki de en çok akıllarda kalan insanı tanıtıyoruz: Elvis Presley.

Elvis
Elvis

Elvis Aaron Presley 8 Ocak 1935 Tupelo, Missisipi’de dünyaya geldi. Babası kamyon şoförlüğü yapan Elvis ikiz kardeşini doğumdan önce kaybetti. Babası ileriki yıllarda ufak bir borç yüzünden hapse girdi.

Doğduktan 9 yıl sonra ilk gitarını aldı. Daha 10 yaşında iken ilk performansını sergiledi ve 2. lik ödülüne layık görüldü. Bir fuar ve süt ürünleri tanıtım organizasyonu olduğu için bu 2. lik tanıtımdan bile sayılmazdı.

SIKIN DÜŞÜNÜZÜ!

ufakufak | 14 July 2008 17:44

gülümseyin
tövbe estağfurullah!
tamam, hidayete ericem, sıkın düşünüzü!

hıh!
gitsene cennete!
net bir cehennemi muğlak bir cennete tercih
ede ede kazıyorum kuyumu…

roman sıkar, hikaye acıtır, şiir süründürür…
bu ne güzel sürünmektir…
acıyan yerlerinize sürün sürüştürün…

kır beni dünya!
dunya yusin dağıttı beynimi aslında!

kalbimden değil, ruhumdan şüphe ederim.
şıp diye hissederim.
derim hissikablelvuku hadisesi…

9 kasım’ı 10 kasım’a ağlayan gece gardıroplarda türettik istim üzerindeki botları…
acılar azaltılmalı.
döllenin! ne hölderlin’i bea! dedik ya: döllenin!
adamı delirtmeyin!

DARBE İDDİASI VAR, “DARBE GÜNLÜKLERİ YOK”

chekimcenter | 14 July 2008 17:37

C.Eren ÇELİK

Eh işte beklenen gün geldi çattı ve meşhur Ergenekon İddianamesi açıklandı…

Açıklandı açıklanmasına ama Başsavcı Aykut Cengiz Engin’in açıklamasının can damarı bence Nokta Dergisi’nde yayınlanan ve Türkiye’nin 4 darbe tehlikesi atlattığı iddiasının temelini oluşturan “Darbe Günlükleri”nin bu iddianamenin dışında kalacak olmasını açıkça ifade etmesi oldu.

Yani siz 13 ay bir soruşturma yürüteceksiniz, emekli generalleri,sivil toplum örgütü liderlerini, önemli gazetecileri tutuklayıp gözaltına alacaksınız ama bu işlemleri yapmak için kendinize mesnet edindiğiniz Darbe Günlüklerini iddianameye dahil etmeyeceksiniz.

Zihin yarım kalanı tamamlamak ister.

| 14 July 2008 16:46

“Depresyon, kişinin güzel anılarda seyirci pozisyonunda, kötü anılarda katılımcı pozisyonunda olması durumuydu” diye geçirdi içinden. Zaman zaman depresyona girmesinin sebebi buydu demek. Kötü bir anısına gitmek zorunda olduğunu hissetmişti. Hâlbuki gitmek zorunda değildi ki. Bu mantığı bir türlü çözememişti. Sonra aklına geldi birden. “Zihin yarım kalanları tamamlamak ister, bu yüzden geçmişe gideriz, o hatıralarda yarım kalan bir şeyler olduğunu hisseder ve çıkamaz. Hiçbir mantıklı sebep olmasa bile orada kalır. Ve bu durum kişinin psikolojisini bozar. Çünkü gittiği zamanın psikolojisine sahip olmuştur.” Şimdi de yaşarken nasıl o zamanın psikolojisine sahip oluyorum ki? Bir belgeselde seyrettiklerini düşündü. “Beyin, anılar ile gerçeği ayırt edemez.”

Hayal ve gerçek
Hayal ve gerçek

Taktik belliydi. Kötü anılarda katılımcı pozisyonundan çıkacak ve seyirci pozisyonuna geçecekti. Aslında düşünmese bile olurdu ama girmişti bile. Hemen kendini bir koltukta, siyah-beyaz TV’yi seyrederken hayal etti. Televizyon iyi göstermiyordu, görüntü bulanıktı, sesler iyi duyulmuyordu. Ama işine yarayacak şeyleri aldı oradan. Katılımcı pozisyonunda olduğu dönemlerde sinir küpü haline geldiğini düşündü. Bu teknik güzeldi sahiden. Şimdi kötü anılara televizyondan bakıp bir film şeridinden akan film gibi görüyordu. Orada kendi psikolojisini bozan insanların şimdiki durumları aklına geldi. “Hepsi de olanları unutmuştur, kaç yıl geçti aradan ben niye hala takılıp kalıyorum ki” diye serzenişte bulundu kendi kendine.” Kimsenin umurunda olmayan kötü anılar beni niye geriyor ki” diye düşündü. Ama NLP eğitiminin çok faydasını görmüştü. Artık öğrendiği teknikleri uygulayıp psikolojisini şimdiki zamanda tutmasını öğrenmişti.