bildirgec.org

küfür hakkında tüm yazılar

Youtube Küfürbazları

fReewave | 22 March 2008 21:27

Artık Youtubeda video izlerken küfür görmekten bıkan biri olarak bu satırları yazmayı uygun gördüm.Küfür bir kültürle birlikte gelir ve evet küfür halkımız tarafından çok kullanılır.Yeri gelince herbirimiz küfür ederiz ama nedense ülkemizde nokta, virgül yerine kullanılır.
Geçen gün bir arkadaşımızın(link i hatırlamıyorum) amatörce yaptığı çalışmasını koyduğu bir videoya denk geldim.Arkadaşın gitara olan hakimiyeti gerçekten kötü ses de bu bütünlüğü tamamlayınca yorumcularımız gitarla arkadaşımız arasında türlü ilişkiler kurup yorumlarında dile getirmişler.Hatta öyle ki ordan muhabbet Fenerbahçe, Galatasaray muhabbetine kadar uzanmış.Aradan olaya Beşiktaşlı arkadaşlarda girip belki de ailesine yollamak için ve güzel yorumları duymak için hazırladığı nacizane videoyu tam bir küfür ansiklopedisine çevirmişler.Küfürlerin üstüne ise gelen en son yorum şuydu ” olmamış lan çalamıyorsan niye eline alıyorsun o gitarı it herif “..Son yorumla birlikte sövmesekde yorum yapamıyoruz biz kardeşim demek istemişler herhalde.

Kötü yola düşen kelimeler

makaleci | 01 February 2008 22:09

Ne küfür ne değil diye hafif camiası olarak tartışa duralım, bazı küfür olarak kullanılan kelimelerin aslında bambaşka anlamlar barındırdığı hakkında bir araştırma yapılmış. Ayrıca söz konusu araştırma içinde bazı kelimeler küfür, hakaret değil sadece anlamları yanlış kullanıldığı için araştırmaya dahil edilmiş, Buyrun;

angut

dangalak

“EĞİL, EĞİL SOKAYIM”

| 15 November 2007 14:54

meramım şudur: on dokuzuncu yüzyılda mora’da doğmuş “rücu” sanatı üstadının meşhur gazeliyle
toz toprak içinde kalan, polemiklerle duman olan hafif’e
biraz neşe gelsin istedim.
yüz kaslarımız gevşesin, göz altlarımız buruş buruş olsun,
kozmetik sektörü canlansın…

efendim sümbülzade vehbi, hece ve aruz vezniyle yazdığı şiirlerle tanınır tanınmasına da, ders kitaplarında bu gazeliyle tanışmışlığımız yoktur.

rücu, ilk dizeyi okuyanı tahmin edilenden çok farklı bağlamlara götürür ve ikinci dizede yumruğu çakar!
ince ve derun bir zekâ göstergesidir velhasıl-ı kelam…

Hoşçakalın arkadaşlar:)

| 23 October 2007 10:03

Aranızdan ayrılıyorum.Şu güne kadar hafifte dolaşmak, yorumlarda bulunmak, herşeye rağmen keyif vermişti.Hatta mimlerin kazançların dışında tutulması bile her ne kadar evime icra memurlarının gelmesine, çeklerimin arkasının yazılmasına neden olduysa da:)))(herhalde böylesi bir duruma ilk atlayanlar da aşağıda yorumlarıyla kendilerini belli edeceklerdir yine)yine de iyi vakit geçirdiğimi, vücudumda biriken stresi atmamda tıpkı bir terapi gibi geldiğini söylemeliyim.Tek bir şeye kadar! Kendilerini burada deşifre etmeyeceğim, ama yapılan bir yorum benim eşimle birlikte özel hayatımı öylesine rencide edici hakaret ve argo kelimeler içeriyor ki, dili dünyadaki tüm tuvaletleri fırçalamaktan uzamış ve artık dokunduğu herşeye pislik bulaştırır hale gelmiş kimselere meslek etiğim ve içimdeki insaniyet ve insiyatif adına sabır gösteririm, ancak böyle bir platformda, benim ve ailemin üzerine bulaşmasına izin veremem.Bu kimseler hafifin kalitesinin bozulduğunu bu şekildeki yorumlarıyla ifade ediyorlar.Buna siz karar verin artık.Taa en başından beri anlatmaya çalıştığım, mesaj vermeye çabaladığım tek konuydu bu.Kimseye kırgın değilim.Herkesin bir kendini ifade etme şekli vardır.Ancak bu; argo ve küfür içerikli kişiye, aileye ya da ana baba veya kutsal sayılan daha nice değere, usluba dikkat edilmeden yapılan eleştiri de diyemeyeceğim saldırılar şeklinde olmamalıydı kanımca.Bana doğrudan saldırıldığında bile bu yönde rencide edici argo kelime, küfür, hakaret içerikli yorumlar yazmadığımı biliyorum.Ama insanım en nihayetinde.Yine de bilerek veya bilmeyerek kırılmalarına sebep olduğum arkadaşlarım olmuştur, affola.Zaten onlar bana ve diğerlerine kırılmışlıklarını ifade ederken dahi, asaletlerinden hiçbirşey kaybetmeyenler oldu her zaman.Üç çocuk annesi ve bir eczacı olarak gerçekten zaman konusunda çok sıkıntılıyım, bu sebepten ötürü işimde ve ailemde ihmal edilen boşlukları yine kendimle doldurmaya karar verdim.Belki de böylesi bir bahane iyi oldu.Bahane ne mi?Mimlerin kazanç kapsamından çıkarılması diyelim, siz öyle bilin:)

Bizim deliye sempatim var

darjeeling | 08 October 2007 17:08

Bizim buralarda bir deli var. Kimbilir ne yaşamışta aklını yitirmiş. Kim bilebilir ki?
Onunla hep otobüste karşılaşıyorum. Bir keresinde yanıma oturmuştu. Bir temizlik hastalığı var belli ki. Ayağında ayakkabıları yok ve ayaklarının altı simsiyah. Ayaklarının altını temizliyor hep elleriyle. Sonra parmaklarını otobüsün camına dokunduruyor, diğer elinin parmaklarıyla etrafında gezdiriyor. Bir şekil çiziyor, bilmiyorum ne.Gökyüzüne bakıyor camdan. Çizgifilmlerden çıkmış gibi.. Haline üzülmenin yanında aslında bu doğallığı ve ne yaptığını bilmemezliği hoşuma bile gidiyor. Onu izlemeden yapamıyorum. Sonra onun çaprazında ve oldukça uzağında oturan genç kadının yerinden huzursuz huzursuz kalkıp başka koltuğa oturuşunu izliyorum. Sanki ‘e, baksana deli. Ne yapacağı belli olmaz,bitlidir mitlidir belki’ diyen düşüncelerini gözlerinden okuyorum kadının. Sanki kendini haklı çıkarmak ister gibi gözlerimin içine bakıyor. Gülüyorum haline.. Biraz da acıyorum bizim zararsızdan korktuğu için..
Bizimkisi ise o sıralar küfür savuruyor camdan dışarı bakarken. Bir şeylere hep kızgın.. Hep dargın. Kimbilir canını ne yaktı ve bu duruma düştü. O küfrederken kızamıyorum bile çünkü toplumumun içinde okuyan-okumayan yüzlerce gencin sadece takımlarını desteklemek adına bile sokağın ortasında, halkın arasında ana avrat küfrettiklerini düşündüğüm zaman, bu kadınınki o kadar masum kalıyor ki.. Çünkü bilinçsizce yapıyor..
Böyle işte, ben bizim deliye sempati duyuyorum çünkü felaketin nereden geleceği belli olmaz diyor bana aklım hep.. Ya bir gün biz de o hale düşersek diyor…

Sevgili Küfürbaz

buddhala | 26 September 2007 09:34

Hayalini kurduğu imkansız geleceğin görkemli girişimlerini, mütevazı başarılara tercih edecek kadar… ayağına konan sinekleri pusuya yatıp bekleyecek kadar… sevdiği sırları, söylemeye değer arkadaşı olmayacak kadar… boşalan sokaklara bakıp acı tatlı sigara içecek kadar…

Düzenli Küfürbaz

buddhala | 17 September 2007 16:43

düzenli küfürbaz
düzenli küfürbaz

Hayalini kurduğu imkansız geleceğin görkemli girişimlerini, mütevazı başarılara tercih edecek kadar… ayağına konan sinekleri pusuya yatıp bekleyecek kadar… sevdiği sırları, söylemeye değer arkadaşı olmayacak kadar… boşalan sokaklara bakıp acı tatlı sigara içecek kadar…

Gözünü bir ezan sesiyle araladı. Arabanın içine, sigara dumanının koltuk kokusuyla eşsiz karışımı sinmişti. Kendi nefesinin böyle kötü koktuğuna en son seviştikten sonra şahit olmuştu. Eliyle yüzünü ovuşturdu, gözlerinin çapaklarını temizledi ve arabadan inip kahvaltılık almaya karar verdi, çocukken veresiye yazdırdığı Bakkal Rıfat’ tan. Eğer hala mevcudiyetini korumuşsa?