bildirgec.org

kişilik hakkında tüm yazılar

BEN HANGİ BENİM

ibrahimg | 30 April 2011 14:06

Bir futbol maçını izlerken çocuk gibi sevinen ben. Samimi bir arkadaşla muhabbet ederken kelimeleri gelişigüzel seçen ben. Kültür düzeyi yüksek bir yerde bir konu tartışılırken söyleyeceği kelimeyi özenle seçen ben.
Bütün bunlar tek bana ait benler. Peki ama bu doğrumu, sanki bu benlerin her biri ayrı ayrı vadilerde. Birbirlerine çok uzak görünüyor bu benler. Eğer ortada tek bir ben varsa bütün olaylarda ve yaşamın her alanında insanın bir birine yakın tavır ve davranışlar sergilemesi gerekmez mi?
İyi ya da kötü bir olay kurgulayalım kafamızda. Örneğin cep telefonunuzun çalındığını düşünün. Bu durum karşısında ilk verdiğiniz tepki mi asıl benliğinizi gösterir yoksa olay biraz soğuduğunda takındığınız tavır mı sizin gerçek kişiliğinizi gösterir.
Şimdi cep telefonunuz çalınmadı sadece öyle varsaydık ve bu varsayım üzerine bir düşünce yapısı kurguladık. Ancak insanın kurguladığı düşünce yapısı onun olmak istediği düşünce yapısını ifade eder, olduğu düşünce yapısını değil.

görmek istiyorsan avucuna bak

admin | 02 January 2011 13:38

vücudumuzdaki şekiller,yüz hatlarımız vb. hep kişiliğimiz hakkında bize bilgi verir.özellikle ellerimiz avuç içindeki çizgiler,derinlikleri uzunlukları yönleri her zaman ilgi konusu olmuştur ve sürekli araştırılmıştır.


ellerinin ne söylediğini bilmek isteyenler geçmişi aralayıp geleceğe bakmak isteyenler. avuç içindeki çizgileri yorumlayan ücretsiz programdan faydalanabilirler.

AŞK,İNSANIN KENDİ TADINA BAKMASIDIR

il mare | 27 April 2010 15:00

“Bana iyi gelmiyorsun,sinirlerimi bozuyorsun”
Dediğinde hayatının en emin ,doğru cümlesini söylediğini biliyordu.
Eve döndü, cümleyi kurarkenki yüz ifadesinin acaba nasıl olduğunu aynanın karşısına geçip,cümleyi defalarca tekrarlayarak prova etti.
“Bana iyi gelmiyorsun” dan hemen sonra mı “sinirlerimi bozuyorsun” u eklemişti yoksa araya bir es koyup, ilk cümlenin asabiyetini biraz olsun yüzünden silkmiş,belki söyledikten hemen sonra pişman olup vicdanının sesini duyarak yumuşak merhametli bir ifade takınarak mı eklemişti. Önemli ayrıntılardı bunlar, ayrıntılardan nefret ederdi,ayrıntılara takılan insanlardan nefret ederdi,ama konu kendi sarfettiği bir cümle yüzünden empati yapmaya gelince, gizlemeye çalıştığı hassasiyetini koruyamıyordu işte, ille de saklandığı yerden çıkarıyor, üzerindeki tozları siliyor ve binbir çeşit ihtimalleriyle, cilalayarak onu bir dahaki cümlelerinde de kullanılabilir hale getiriyordu.

yaşam koçluğu nedir?

nazokiraze | 20 October 2009 12:10

Son yıllarda revaçta olan bir meslek var bunun adı yaşam koçluğu.

Nedir yaşam koçluğu, kişinin gelecegini, kariyerini, ilişkilerini kurgulayan bir yardımcı (menejer gibi), özgüven sorunu olan, sağlık problemine sahip veya hedefine ulaşmak için gerekli destegi bulamayan olan kişilerin, bu sorunların hiçbirine sahip olmayanların bile sık sık yanlarında olmasını isteyebilecekleri bir yardımcı.

Yaşam koçunu kabullenmenin öncelikle çok kolay olmadıgını belirtmek gerekir (benim kendi düşüncem) kusurların, yanlış yapılma ihtimallerinin,kendinize bile söylemeye cesaret edemeyeceginiz şeylerin bir başkası tarafından açıga çıkarılıp size belirtilmesi , hedeflerinizdeki şeylerin değil de aslında gerçek yetenek, korku, özellik veya arzularınızın ortaya çıkarılması, bir karar alırken alternatif başka bir kararın veya planın daha olması ne kadar kabullenilebilir, kendinle ilgili yeni bir bakış açısı gibi birşey.(‘yaşam koçu’yla keyifli hayat)

Çoğul Diller ve Çoğul Kişilikler

absynthe | 13 September 2009 13:05

http://www.leadingvirtually.com/wp-content/uploads/2009/02/multiple_identities1.jpg
http://www.leadingvirtually.com/wp-content/uploads/2009/02/multiple_identities1.jpg

Çocukken kardeşim ve kuzenimin bir araya gelmesine dayanamazdım. Kuzenimle birlikteyken tamamen değişiyordu kardeşim, yürüyüşü, davranışları… Özellikle de konuşması… Sanki bizden farklı bir dil konuşuyorlardı ve bu beni kardeşimden uzaklaştırıyordu, kardeşimle paylaştığım dilden. Bunun nedeninin kuzenim olduğunu düşünürdüm hep, ama teyzem de kuzenimin ne kadar değiştiğinden şikâyet edince bu kullandıkları dilin yalnızca birlikte olduğu zamanlara has olduğunu anladım.Onlarınki iki kişilik bir topluluktu, ama hepimizin kullandığı çoğul dillerin ve bunların getirdiği çoğul kişiliklerin bir aynasıydı aslında.

İNSAN = ?

sametparpar | 11 June 2009 15:46

Bir önceki yazımda insan mevzusuna kısa bir giriş yapmıştık ve Kişilik ve Şahsiyet Eğitimcisi Erol ERBAŞ ‘ın insanın beden, gezen ve nefes alıp veren (N.A.V.) denilen üç yapıdan meydana geldiğini ifade ettiğini ve gezeni bir örnekle kısaca açıklamaya çalışmıştım.

Bu yazımda da gezen konusunu bir takım örneklerle anlatmaya ve önemini ortaya koymaya devam edeceğim.

becerebilir miyim?

taha3045 | 24 April 2009 19:18

Hakkımda ne derseler desinler önce kendi sesime bakarım ben, övmekten utanmam sövmekten de(yalnızken) kendi kendime hakettiklerimi sıralarım. Kafamın içini saçmalıklarla doldurur, konuşur da konuşurum bu çok iyi geliyor. Derim ki kendime , nasıl ki etrafında şaklabanı, adiyi, akıllıyı, salağı dinliyorsun, beni de dinleyeceksin .Kendime ne hakediyorsam söylemekten de çekinmem sersefil, utanmaz, binbela,beyinsiz artık ne gerekiyorsa, sonrası hatalarımı düzeltmek için zamanım da oluyor, başkalarından çekindiğim için değil de kendimden korktugum için düzeliyorum, öyle ya adamın ayarı yok verip veriştiriyor, en iyisi bir daha o hatayı yapmamak.

İçimdeki Çocuk Ağlıyor

PAUQYLN | 27 August 2008 10:15

Bir çocuk ağlıyor içimde. Sanki elinden şekeri alınmış gibi kırgın. Gücü de yetmiyor şekerini geri almaya ama ağladığını hiç belli etmiyor.Uzun zaman önce içimdeki çocuğu bağladım. Kimse onu kırıp, incitemesin diye. Yağmurlarda ıslanmasın diye. Esen rüzgârlar onu yerden yere vurmasın diye…Koruduğumu sandım ama aldandığımı er geç anladım. Korumak isterken, gelişmesine engel olmuşum. Hırpalanmasın derken, hayata hazırlayamamışım.