bildirgec.org

hayat hakkında tüm yazılar

yazım geldi

nazokiraze | 04 June 2010 09:24

Yaz geldi herkeste bir telaş , sanki birileri kovalıyormuş gibi herkes kımıl kımıl dolanıp duruyorlar, herkesin derdi başka tabi, mesela ben bu Cumartesi son kez SBS sınavına girecek kızım yüzünden topuklarım ensemde bir garip hallerdeyim, ben böyleysem yavru kuşum ne halde kimbilir, iyi bir liseye girmesi gereken o , sınav üstü feleğin çemberinden geçen biziz.

Geçen haftam çok yakın arkadaşımızın düğün telaşıyla geçti, alışverişti, şuydu buydu tam bitti geride bir düğün kaldı dedik, sevgili dostum Gulsey’in iki gün üstüste sınavının nedeniyle kollarıma getirilen minik yaramaz ortaya çıktı, bebek gitti, düğün geldi nasıl hoş bir hafta sonuydu o.

Teknoloji ile hayat daha kolay

soffii | 28 May 2010 09:44

Teknoloji bildiğiniz üzere 21. Yüzyılda Çok gelişmiş ve gelişme sürecini devam ettirmektedir. Günümüzde Teknolojisiz bir yaşam düşünülemez ve ilkel olarak görülmektedir. Eski çağlara ve bundan daha önceki teknolojiye göre hayatımız çok daha kolay bir hale bürünmüştür. Artık insanlar, çalışmalarının yanında eğlence ve dinlenmeye zaman ayırabilmektedir. Bunun en önemli etkilerinden biri ise Teknolojidir. Teknolojik aletler insan gücünün en aza indirilmesini sağlamış böylece insan Gücü yerine Sanayi gücü ve makine gücü tercih edilmiştir. Çok ta önemli bir konu olan Teknoloji insan yararına kullanıldığında yaşamın ve hayatın çok rahat ettirilebilmesi için tasarlanmıştır. İnsanların Teknolojiyi doğru kullanması ile Uzun sürede yapabilicekleri işleri çok kısa sürede yapabilmişlerdir. Örneğin bir yazıyı, Temiz ve düz olarak yazmak çok zaman alacaktır. Bunu bilgisayar sayesinde, bir metin belgesine klavyeye tuşlar ile yazı yazıldığında, yazının resmi ve daha güzel bir görüntüye bürünmesi sağlanmıştır. Böylece Örneğin 3 Saat sürecek bir yazı, 30 – 45 dakika gibi 3 Saate oranla çok kısa sürede tamamlanabilir. Ulaşım, iletişim ve diğer sektörlerde Teknoloji ile çok daha konforlu ve rahat bir yaşam sağlanmaktadır. Peki ya olmasaydı ? Olmaması durumunda düşünemediğimiz, düşünmek bile istemediğimiz zorluklar ile karşılaşacaktık. Ulaşım konusunda ve iletişim konusunda ise Teknoloji daha bir başka anlamda gerekliliğini benimsemekteyiz. İletişim konusunda her insan artık birbiri ile an ve an konuşabilir, bilgilerini birbirine iletebilirler. Ulaşımda da konu aynıdır. Çok kısa süreler içerisinde büyük mesafeler katedilebilir, varmak istediğiniz yere daha kısa sürelerde varabiliriz. Bu Yüzden teknolojiyi hayatımızla bütünleştirmeli ve benimsemeliyiz.

futbolun yüzkarası:Escobar cinayeti

nazokiraze | 20 May 2010 15:12

1994 yılında Amerika’da yapılan Dünya Kupası’nda futbolda çok da iyi olmayan Kolombiya takımı futbolun devlerinden Arjantin’i bile farklı skorla yenerek kupada favori olarak görülmeye başlanır, beklentilerin arttığı bu maçtan sonra Romanya’ya 3-1 yenilen takım için gözler ABD ile oynayacakları maça çevrilir, öyle ya Arjantin gibi bir takıma 6 gol atan Kolombiya futbola yabancı bir ülke olan ABD’yi mutlaka yenmeli, kupada finale yaklaşan ülkeler arasına girmeliydi.Ancak bu maçın sonu da yenilgi ile sonuçlanır , sonuç bellidir , İsviçre ile oynanacak maç ise sadece formalitedir.

Büyük umutlarla kazanılacak gözüyle bakılan ABD-Kolombiya maçının yenilgisinde şüphesiz Kolombiya’lı futbolcuların payı vardı ancak Andres Escobar‘ın payı biraz daha büyüktür, çünkü o kendi kalesine gol atmıştır ve maçın günah keçisi bellidir.

Aşkın Soğuk Yüzü

HBOZTOPRAK | 19 May 2010 15:06

Çatışma iki özne arasında gerçekleşen ve bir amaca yönelik olarak diğerine üstünlük kurma amacı taşıyan bir durumu ifade eder.Çatışma,hayatın doğasındaki diyalektiğin bir sonucu olarak da düşünülebilir.Sıcak-soğuk,artı-eksi,siyah-beyaz,gece-gündüz v.b. evrenin yaradılışındaki dualist yapılar sonucu ortaya çıkan karşıtlıklar bir anlamda çatışmayı ifade etmektedir.

İnsanoğlunun kimliğine işleyen,bir takım karşıtlıklar, bütün ilişkilerinde varlığını sürdürür. Kişiler her konuda aynı düşünmeyebilir, aynı duyarlılığı taşımayabilir, aynı müziği sevmeyebilir, kısaca hayata açılan pencereleri karşı cephelerde bulunabilir.

Mevlana ve Konfüçyüs’den sıkıldım artık

uuuucar | 18 May 2010 09:46

Konfüçyüs
Konfüçyüs
Mevlana
Mevlana

Mevlana’nın sözlerini ezberleyerek, söylediğim herşeye Mevlana‘nın sözüyle yanıt veriyordu.İlk başlarda çok da önemsemedim,mesneviyi yeni okuduğu için fazla etkisinde kaldı diye düşündüm.Sonra baktım ki bu etkiden bir türlü çıkamıyor, hatta Mevlana‘nın sözlerinin yanına Konfüçyüs‘ün sözlerini de ekleyerek çekilmez bir hal almaya başlıyordu.Facebook‘da, Twitter‘da sürekli onların sözünü yazıyor,onlara hayran oluyor, hatta bu da yetmezmiş gibi onların fotoğraflarını profil fotoğrafı yapıyordu,kayışı kopardı yani.Ben bunlarla alay ettiğimde de, bilgece bakışlarıyla onların sözlerini yüzüme tükürüyordu.Tabii zamanla ben de öfke budalalığının pençesine kapılıp bağıra bağıra;”Mevlana ve Konfüçyüs sadece nostaljidir,bugünün dünyası için hiçbir önemi yoktur o sözlerin,sadece o günün insanlarını anlamak için okursun onları,özünü anlamak,hatırlamak için.Ama sen bugünden kopup o günün insanı gibi yaşamaya çalışıyorsun ve bunu da aptalca bir şekilde, zikindirik arkadaşlık sitelerinde gösteriyorsun.Çevrene bir bak;televizyon,internet,bilgisayar,iletişim şekilleri,insanların beklentileri,ilgi alanları,değer yargıları,seks,giysiler,eğlence anlayışları hatta soluduğumuz hava bile farklı.Onlar boş boş oturup dağa,bayıra bakarak bir şeyler söylemişler.Kendi dönemlerindeki insanlardan tek farkları; onların kendi sözlerini yazmış olmaları,onları yazarken de muhtemelen kafaları güzeldir.Sen her sabah nefret ettiğin işine gidip, içinden küfürler ettiğin müdürünün karşısında el pençe divan durarak Mevlana yada Konfüçyüs’ün sözlerini benimsiyorsan aptalsın.Artık karşıma geçip onlar gibi konuşmaya çalışma,kendi dönemine ait kendi sözlerini kullan,sıkıldım artık senden” dedim ve karşımda gözyaşlarıyla şaşkın şaşkın bana bakırak odaya gitti.

HaYaT

24black mamba24 | 15 May 2010 10:42

Hayat gerçekten gelip geçiyor, hiç yerinde durmuyor durdurulamıyor. Hayat akıp geçiyor sanki Doğu Anadolu’da ki akarsularımız gibi. Kimimiz hayatın akışının farkında kimiz farkında değil. Kimimiz için hayat sıkıcı kimimiz için değil. Kimimiz ebedi olacağımızın farkında kimimiz değil. Kimisi bu hayatı rahat geçiyor kimisi değil.

Fakat herkes kendi hayatını düşünüyor.Herkes, bne bu hayatı nasıl iyi geçiririm diye düşünüyor. Neredeyse hiçkimse başkasının hayatına önme vermiyor ve “ben ondan nasıl daha üstün olurum” diye düşünüyor.

DERSİMİZ : HAYAT

ollcay | 11 May 2010 12:40

İnsan; Hepimiz takır takır çalışan birer makina gibiyiz değil mi ?

doğarız büyür büyür büyürüz okul,öss,üniversite, erkekler için askerlik, iyi bir iş bulma çabası, kpss… bu liste uzarrr gider.. NEDEN HEP BİRŞEYLERİ TAMAMLAMA ÇABASINDAYIZ…

evet hissediyorum diyorsunuz ee çabalamadan elde edilen şeyler zevk ve huzur vermeye bilir.. Bende buna Katılıyorum AMA bazen hatta bu günlerimizde çoğu zaman Yapsakta çabalasakta olmaz.. vermezler istediklerimizi bize.. peki bu noktada insan ne yapmalı arkadaşlar

  • herkesten farklı bir yol mu çizmeli ?
  • Yoksa Kopyala Yapıştır Bir hayat mı yaşamalı ?
  • İnsan zevk aldığı şeyimi Yaşamalı ? Zorunda olduğu şeyimi ?

Bu konu hakkında tabiki Yaşam tarzı, hayatın insana sunduklarıda önemli ailesi zengin olan DAHA DOĞDUĞUNDA HERŞEY TAMAMLANMIŞ OLARAK ÖNÜNE BİRŞEYLER KONULAN insanlarda var..Onlar bu konu dışında benim çevrem ve gördüğüm her insan böyle Birşeyler için tırmalıyorlar adeta..

Ne yapmalıyız …. ?

eyjafjallajökull’de mahsur kalmış 21.yüzyıl don kişotlarına..

creme brulee | 06 May 2010 17:24

içinde kopan fırtınalar, izlandada o adını kimsenin telaffuz edemediği yanardağın tepesinde kopanlardan çok da farklı değildi. yanardağın acımasız kül bulutları insanları gittikleri yerde kalmaya zorlarken, don kişot da o insanların bian önce gitme isteğinden başka bir isteğe sahip değildi. bununla beraber o insanlarla arasındaki fark; onlar felaket karaborsacılarına normal fiyatın beş, on kat fazlasını ödeyerek herhangi bir araçla olay mahallinden tez elden uzaklaşmaya bakarken, don kişotun bütün servetini verse de kaçacak bir delik bulamamasıydı. ne de olsa kaçacağı yer ben, bizzat, kendim dediğiydi. kül bulutları peşi sıra don kişotu kovalarken, o hala etrafındaki insanları korumaya, önemsemeye, sevmeye ve anlamaya çalışmaktaydı. bir kahvenin kırk yıllık hatırı vardır şiarıyla büyüyen bu beden, vefanın istanbulda bir semt ismi olduğundan hala bihaber yaşamakta; anlamsız hareketlere kendince anlamlar ararken bi adet navigasyon cihazına ihtiyaç duymaktaydı. cihazın pahalılığından değil de gürültü kirliliğinden muzdarip bünyeler için isviçreli bilim adamları acil bir cihaz geliştirmeliydi. yoksa hayatı anlamaya, anlamlandırmaya, tanımlamaya çalışan daha çok beden bu uğurda heba olacaktı.

gereksiz önsezi

astral | 03 May 2010 09:13

Kehanet değil. Bir şehrin ızdırabı geçiyor gemilerin tasalarından daha çok.

Azizliğin ortadan kalktığı düzlemlere ‘aşk’ diyoruz şimdi.

Izdırapların iplere dizildiği selametler, dilimize pelesenk olmuş ve kalbimizde çoktan taht kurmuş; aşkı tahtından edip.

‘Edeceğim’ dediklerimiz hep oluşlarda kalmış. Issız bir anı olmaktan acı ne vardır? Acının kabulüdür elbette.

Var’ım derken ve tüm varlığını senin bulurken, bu tekinsiz dünyada oysa en tekinsiz olanlardan biri aşkmış. Bilmemişim.

Tanrının gülünçlüğünü keşfeden bir aziz tahayyül etmek ne denli zor ise, işte aşk da; zahmetlerin beyhudeliğini kanıtlayan içtepi.

kara defter

astral | 01 May 2010 14:53

Birden kararır defter. Niye karardığını bilemediğin zamanlar olur. İç buhranlarıdır belli ki… Ne yaparsan yap pek de şanslı hissedemezsin. Kara bir deftersindir sadece yazılan, belki sadece yazan.

blogyazarlari.ning.com
blogyazarlari.ning.com

Öyle gelir, kara bir defter gibidir dünya dersin… Sebeplerin ya da sonuçların seni hiç mi hiç ilgilendirmediği zamanlarda, yine de kara deftere kara zamanlarda yazılanlar seni kurtarıverir, sadece.

Yine de tek sığınağın kara bir defterdir. Bunu bilmek mi ağlatandır seni, bilmezsin.