bildirgec.org

hayal hakkında tüm yazılar

NEFESİN

astral | 29 December 2009 11:10

httpth01.deviantart.netfs13300Wi2008058c3____by_canca.jpg
httpth01.deviantart.netfs13300Wi2008058c3____by_canca.jpg

Sözlerimin sebebisin. Kaynağısın. Her sözüm senden kopup sana koşuyor. Hepsi sonsuzlukta seni arıyor. Sana yandığından delipervane cümlelerden başka sığınağı olmayanı oynuyor siyaha çalan lake bir gecede, yıldızsız kuytuda…

‘Sözlerimde sözlerin var’ diyorsun.
‘Ah, çok hoş değil mi?’ Nasıl olabilirdi ki başka türlü. Senin için çarpıyor kalbim. Öyle huzurlu bir kadın oldum ki… Kendimi aştım, niye? Seni öyle çok arzuluyor ve hayatımda istiyorum ki, hayatımı yeni baştan yazabilirim.

teninin kokusu

astral | 28 December 2009 11:57

Şimdi bir anı fısıldayarak geçiyor yanımızdan…

Gece üzerimize yürüyor sevgilim. Ruhum bir nehir kenarında, kendini suya akıtıyor; düş aşırı. Şimdi bir anı fısıldayarak geçiyor yanımızdan, dudağımızda bir buse kalıyor bir o kadar habersiz.

Ben sana düşüyorum, düşlerimden çok önce. Sen bana kalmadın, dün gördüğüm düşte oysa. Oysalara kristallerini sunan kadınım. Yakın, bir o kadar uzak olan; kadınım…

Suskunluklarımı aya açtım. Hem konuştuk hem sustuk karşılıklı. Bilir misin, karşılıklı susabilmek iyi bir şeydir. O zaman ilerlemiştir iletişiminiz. Ne zaman ki, susmak sıkıntı verir, asıl korkutandır suskunluk. Konuşma çabası taşımıyorsan huzur vardır…

bir hayal kur

astral | 28 December 2009 09:55

27 Aralık’ 09, Hiç aşık olmadığımı ona baktığımda anladığımda…


Oyunların bedenlerimizde ruhumuzda, yeni adreslerini devamlı devamlı keşfettiği bir okyanusta, sana her akşam aşık olmak istiyorum. Bir ömre birlikte yazdığımız bir akşam, aynı öykünün içinde birbirimize bir öykü yazarken, o öyküde birbirine tutkuyla bağlı olan bir kadının bir erkeğin sırılsıklam öyküsünü oluşturuyoruz, çok çok sevdiğimiz bir şarkının eşliğinde… Başlangıcı yanına alıp gökkuşağını cebine koyup, hiç konuşmadan, sezerek, öperek içten ve derinden; teninden çok öte; yol alır yol.

Hayalinizdeki yılbaşı sofrası

romanistabukowski | 18 December 2009 14:10

Hayalinizdeki yılbaşı sofrası için f&d!
Hayalinizdeki yılbaşı sofrası için f&d!

Paşabahçe‘nin özel koleksiyonu olan f&d, yılbaşı için güzel bir site hazırlatmış. Kime? Trafo‘ya. Sitede kendi yılbaşı sofranızı oluşturuyorsunuz, diğer sofralara oy verebiliyorsunuz. En beğenilen sofrayı hazırlayana, sofrasındaki tüm f&d ürünleri hediye olarak veriliyor. Ayrıca sofralar için her oy veren 100.kişiye özel bir f&d ürün veriliyor. Adres burası.

Dikkat: Sofralara baktıkça iştah duygularınızda kabarma olabilir.

Uzayda İp Atlayan Kral

admin | 08 December 2009 18:04

“Bir dolap gıcırdıyor uzaklarda durmadan
Eşya aksetmiş gibi tılsımlı bir uykudan”
A. H. Tanpınar

Oturma odasındaki kanepeye uzanmıştım.
Bir elimde Âmâk-ı Hayal, bir elimde gırtlağımı jiletleyen bir bardak meşrubat.
Zigondan koparttığım ufak bir sehpanın
üzerinde de patates cipsi…
Tam cipse elimi uzatmıştım ki, odanın kapısı ağır ağır aralanırken kitaptan başımı kaldırdım ben de.

Kızımın sağ elinin işaret parmağının üzerinde beyaz plastik bir çubuğun ucuna geçirilmiş, bilmemne hastanesinin logosunun işlendiği kocaman kırmızı bir balon…

sır

astral | 26 November 2009 12:55

Bir sır vereceğim: Küçük, zararsız bir sır… Dünden yayılan, bugünden önce; kendini hep vareden, hep varedecek olan ufak bir fısıltı. Yalnız bir fısıltı…

Bazen yorgun bazen bir savaşçı bazen yalnız bir anıdan ibaret olan…

Hala devam eden, hep edecek olan. ‘Herkes ölür biz kalırız…’ diyen; anılan, anılacak olan, çok çok sonraları dahi hep duyulacak olan küçük küçücük mısralar… Yılların izi olan mısralar…

Söylesem geçmez, öpsem dokunmaz detirten, içinin titrediği kış akşamlarında evine dönerken arkanda duyduğun ayak sesleri kadar yalnız bir o kadar bunaltıcı izler…

Bir Gecenin Koynunda İki Yalnız Döşektik Biz

kahvekokusu | 23 November 2009 16:59

fotografmakale.wordpress.com/2008/11/12/sandik/
fotografmakale.wordpress.com/2008/11/12/sandik/

Çeyiz sandığında saklanan oyalı yazmalar gibi gün ışığına çıkarıyorum senden biriktirdiklerimi. Sandık sarısına bulaşmış düşlerimin gelin kuşağı kırmızısında kanayışı akıyor gözlerimden. Gidilmemiş bir masal şehrinin kapısı kilitlenmiş üstüme. Cezalı çocuk kimliğim kapatılmış odaya, çığlık çığlığa ağlıyor yine. Dilimde acı biber tadı… Senin kadar yaralı, senin kadar aşka küskün bir düş yanığıyım şimdi ben de…

Anne, ben yazmadım bu masalı…

düşün ki

astral | 21 November 2009 19:02

Düşün ki, yanımdasın, Düşün ki, hiç gitmedin.
Düşün ki, saçların saçlarıma değiyor –uyurken- uyanıkken gözlerin gözlerime işte buradayım/z dercesine, parıldayarak, alev alev, ‘Tüm yıldızlar çok sönük, ben en mutluyum.’ dercesine haykırıyor…

Düşün ki, yanımda uyanıyorsun. Düşün ki, pazartesi sabahı da olsa yanında uyanıyorum, düşün ki, elin ellerimde ruhum her yerinde, ruhum her yerimde; sen bende, ben sen de; çoktan dolanmış birbirimizin ruhunu sarmalamışız…

anı

astral | 18 November 2009 14:11

Bir sabah kalktım. Buz gibi bir dünyaya kalktım. Kendi soğukluğumda yüzümü yıkadım, sabahın ayazını içime soludum. Giydim papuçlarımı, olmayacak bir sabaha uyandım. Uyandım. İçimde sürdürdüğüm kelimelerimle kendime sıcak bir öykü yazdım. Yüksek bir yere çıktım, en yüksek, sakladığım öykümü aşağılara bıraktım, dileklerim kabul olsun diye. Tuttuğum nefesimi bırakmadan usulca, kimse görmeden ağladım. Çocukluğumdaki aynı kızın gözlerine baktım aynada. İnandım ona. Çoktan beri topladığım güllerimi aldım elime. Bir sıcak tebessümün içimde bıraktığı matemin yolunu tutmak üzere yola çıktım. Kendi çıktığım yolda kendimi unuttum. Çoktan unutmuş bir ben vardım artık. Unutunca her şey değişti. Soğuk değişti, bulutlar değişti. Dedim ki, dileğim oldu. Oysa olan bendim, dilek de buydu. Ağlayan kız gözlerini sildi. Matemini duvara astı. Sustuğu anılarını albümlerden çıkardı. Valizin içine koydu. Bir bilet aldım uzak, uzak bir şehre. Dönüşsüz bir bilet yalnızca. Valizimi otobüse yerleştirdim. O uzak şehre yakınlaşırken valizim benden bir o kadar uzaklaştı. İçim temizlendi. Bu şehir temizlendi. Kar beyazı anılarım bana kaldı. Anılarımın matemi o yeni şehre…

Hülya Saat – Senem Dere

kahramancayirli | 17 November 2009 09:42

ilknokta.com adresinden alınmıştır.
ilknokta.com adresinden alınmıştır.

Hülya Saat, Senem Dere’nin ilk öykü kitabı. Kitabın ilk öyküsü “Saklı İstasyon”u okurken, müthiş detaylar, somut bir atmosfer, iyi betimlemeler, iç içe geçmiş olgular, insanlar karşılıyor okuru. Özellikle “Makas” öyküsünde cümleler usta işi. Zaten Dere’nin bu öyküleri nitelikli edebiyat dergilerinde yayımlandı daha önce, ciddi bir editoryadan geçmiş öyküler bunlar, böyle olunca insan olumlu beklentilerle alıyor kitabı eline. Kitap beklentileri boşa çıkarmıyor. Epeydir okuduğum en keyifli hikaye, “Makas”.