fotografmakale.wordpress.com/2008/11/12/sandik/
fotografmakale.wordpress.com/2008/11/12/sandik/

Çeyiz sandığında saklanan oyalı yazmalar gibi gün ışığına çıkarıyorum senden biriktirdiklerimi. Sandık sarısına bulaşmış düşlerimin gelin kuşağı kırmızısında kanayışı akıyor gözlerimden. Gidilmemiş bir masal şehrinin kapısı kilitlenmiş üstüme. Cezalı çocuk kimliğim kapatılmış odaya, çığlık çığlığa ağlıyor yine. Dilimde acı biber tadı… Senin kadar yaralı, senin kadar aşka küskün bir düş yanığıyım şimdi ben de…Anne, ben yazmadım bu masalı…Siyah beyaz fotoğraflar kadar solgun içim. Saydıkça eksiliyorum her gece. Bir sen, bir ben… Sonra yalnız bir ben kalıyor elimde… Sevdanın dergâhında nöbetçi sağrılar büyütüyorum. Aşkın kıblesine serdiğim seccade dürülüp bükülüyor tövbe dilercesine. Kundaklarda doğmadan boğulmuş ölü aşklar cenazesi, kendine kefen aracasına sarılıyor yitikliğime. Mahlasına kader diyorlar yüzüme yakışmayan kederin.Anne, ben yazmadım bu kaderi…Karmakarışık bir hayatın özeti akıyor parmaklarımdan. Göz ucuyla siliyorum devrik sevdalarımı. Ananın kaderi kıza tabirini yalanlarcasına direniyorum her ayrılığa. Oya işçisi narin bir elin izi değiyor sakladıklarıma. Gergefine hüzün bulaşmış bir nakışın işlenmemiş hayaliyim saklanıyorum köşe bucak…Al ellerinle bir şey yap benden. Yün bir çorap mesela. Sıcak tutayım ayaklarını karlı kış akşamlarında. Ya da beyaz bir tülbent gibi boncuklarla süsle yüreğimin en tutsak köşesini. Çilekeş ellerin, çirkef ağızları sustursun emekçi türküleriyle. Saklama çeyizime bakir bir sevdanın hasatını. Ben çoktan söyleyip bitirdim aşka dair kelamlarımı…Bir gecenin koynunda iki yalnız döşektik biz… Sen dulluğuna yetim, ben aşka teslim…Anne ben yazmadım bu şarkıyı…