27 Aralık’ 09, Hiç aşık olmadığımı ona baktığımda anladığımda…Oyunların bedenlerimizde ruhumuzda, yeni adreslerini devamlı devamlı keşfettiği bir okyanusta, sana her akşam aşık olmak istiyorum. Bir ömre birlikte yazdığımız bir akşam, aynı öykünün içinde birbirimize bir öykü yazarken, o öyküde birbirine tutkuyla bağlı olan bir kadının bir erkeğin sırılsıklam öyküsünü oluşturuyoruz, çok çok sevdiğimiz bir şarkının eşliğinde… Başlangıcı yanına alıp gökkuşağını cebine koyup, hiç konuşmadan, sezerek, öperek içten ve derinden; teninden çok öte; yol alır yol.
Bir hayal kur. İçinde anıların olsun. Bir hayal kur. İçinde tüm yaratıcılığın olsun. Bir hayal kur. Artık tek bir kişiyi arzula. Sadece.Bir hayal kur. Londra olsun içinde. O kocaman park olsun. Blow Up’ı nerede çekmiş diye deli deli bakmak olsun, bin bir gözlem ve eğlenceyle. Binlerce müze gezmek olsun.Bir hayal kur. İçinde binlerce resim yapmak olsun. Sevgilinin içinde binlerce saat de kalmak da olsun. Olsun. O, olsun. Her yerde olsun. Şimdiki gibi olsun ve daha fazlası olsun. Hayalleriniz olsun, her daim olsun. Şimdi onsuz gitmek istemediğin mekanlar var ya, onunla gittiğin yerler olsun.Bir hayal kur. Deniz kenarı. Issız. Sessiz. Temiz. Dingin. Virgülsüz. Noktası ise çoktan atılmış. Derin ve yalnız. Birlikteyken içinde yalnız kalabildiğin bir alana her daim izin verdiğin, izin verdiği… Bir hayal kur. Mavi, sonsuz berrak bir su… Oturup bir akşamüzeri, henüz ay ne güneş ne batmamışken; şehvetli bir kadın gibi gök, kendini binbir renge boyarken, içinin sonsuzluğuna ulaşıp, yanımda yamacın, kalbin içimde; seninle dua etmek istiyorum.Oyunların bedenlerimizde ruhumuzda, yeni adreslerini devamlı devamlı keşfettiği bir okyanusta, sana her akşam aşık olmak istiyorum. Zamana yenilmeyen duyguların hala var olduğunu, sonsuzluğa ispat ederken nefesin bana yaklaşırken, tüylerimin her defasında her defasında ürpermeye devamı olsun.
Öyle bir zaman olsun ki, ömrümce aradığımın yanımda olduğunu iliklerime kadar hissedeyim. Bu sefer yanılmadığım yollardayım diyeyim. ‘Seninleyim ve mutluyum’Seninle olmak, sevinçlerimin tüm yaprakları… Ömrüm. Düşlerim. Düşlerimi seninle paylaşmak, düşlerimi seninle yaşamak.Öyle bir yerdesin ki, senden uzak ya da yakınlığın fark etmediği bir yer. ‘Böyle bir yer olmaz!’ derdim. Varmış. İçimdesin. Kilometrelerin geçersiz kaldığı bir haritada pusulasız ilerliyorum, pusulam mantıksızlık. Pusulam sadece sen. Pusulam sadece düşlerim. Pusulam sadece duygularım.Herkesin, ‘Hadi, canım hayal kuruyorsun…’ dediği yerdeyim. Evet, hayal kuruyorum. Siz hayal kurabiliyor musunuz? Hayallerimi onunla kuruyorum ve içim dopdolu. Saatlerim, anlarım o yanımda olsa ya da olmasa da dopdolu. Çünkü o var. İçimde, kocaman. Etkili. Güçlü. Her şeyi alıp yerinden eden ve bildiklerini de bilmediğini anlatan yeni bir yazgı bu. Yazgını alıp eline ‘Yırtıyorum, işte yenisini yazıyorum’ dediğin. ‘Hayat benim değil mi? Yazıyorum hem de istediğim gibi. Mantıksızsam eğer olabildiğince… Umrumda değil. Umrumda olmamak umrumda. Umrumda olansa o. Sadece. Bu.’
Bir hayal kur. Gözleri içimde. Kalbinde tamamiyle ben varım. Ben. Düşlerim, bizim düşlerimiz. Onun düşleri, bizim düşlerimiz. Bir ömre birlikte yazdığımız bir akşam, aynı öykünün içinde birbirimize bir öykü yazarken, o öyküde birbirine tutkuyla bağlı olan bir kadının bir erkeğin sırılsıklam öyküsünü oluşturuyoruz, çok çok sevdiğimiz bir şarkının eşliğinde…Şimdi, mutluluk bu. Şimdi, mutluluğun ne olacağına biz karar veriyoruz. Eski yazıların hepsini çöpe atan oluyoruz. Birbirine yazan bir kadın bir erkek; tüm aşk sözcüklerini eksik ve acınası bulurken, kendilerine ait bir dünyada yazgılarını yeni baştan yazar…Birbirlerine aktıkları bir akşam anlarlar ki, vazgeçtikleri onca şeyin ardından, geçtikleri onca yoldan sonra henüz dudakları birbirine kavuşmamışken gün daha doğmamıştır ve yeni doğan sabahın tadını sadece sezebilirler içsularında sadece… Ve bir sabah her şeyi evet, her şeyi geride çok geride bırakıp; el ele tutuşup çok çok uzaklara varırlar. Geride bırakıp onca tortuyu ve ağırlığı. Yaptıkları en iyi şey de bu olur.Başlangıcı yanına alıp gökkuşağını cebine koyup, hiç konuşmadan, sezerek, öperek içten ve derinden; teninden çok öte; yol alır yol. Çok çok ötelere giden, ulaşan olurlar ve hiç arkalarına bakmazlar. Sadece el ele. Sessizce birbirini anlamaktan öte iki insan birbirine akar ömür boyu/ ömürler boyu…Tüm aşkların az/ acınası/ eksik kaldığı bir zamanda; yeni bir aşk yazarlar, eskilerden hiç ilham almadan, hiç kopya çekmeden, eskiye dair olanı es geçip; yalnız birbirlerini yazdıkları bir bahara yazarlar gündoğumlarında ve öpüştükleri o çok içten öptükleri sabahlarda… Çok çok uzaklara giderler. Çok.
Bir hayal kur. Virgülsüz. Noktası ise çoktan atılmış.1- (Yazılar herhangi birine yazılmamış olup, hayal gücünün özgür uçuşlarıdır.2- Yasal Haklar: Kaynak gösterilsin ya da gösterilmesin, hangi dilde olursa olsun içeriğin bir kısmı ya da tamamının kullanılması yasaktır. Bu yazının yasal hakları www.hafif.org ve Astral’a aittir. Bu madde, altında yazmıyor olsa dahi, Astral’ın tüm yazıları için geçerlidir.)