Yatağa yattım. ‘Beni istemiyor’ dedim. Ağlamaktan kızarmış gözlerim düşündü. O yorganda kokunu duymak daha da üzerime getirdi her şeyi. Hayatımın en güzel iki gününü geçirdim sadece bir gün önce. Bir gün önce.Ben fotoğrafımızı çekemeyen kadınım. Ya sadece fotoğraf, anı olursak diye. İki gün çantamda taşıdığım makineyi çıkartamayan kadınım. Oysa bizim birlikte hiç fotoğrafımız yok lafın hem içime oturmuştu hem de ne kadar duygusal düşünüyor diye daha da beter içime oturmuştu.Saati 04.00’ a kurdum. Uyumaya çalıştım. Uyandım. Yatakta döndüm, çok fazla düşündüm. Cümlelerden kurtulamadım. Neden dedim. Sevmenin kendisi mi yalan dedim. Yalan dedim yalan. Sondu bitti. Aşk yok artık. Kumarbaz oyunda kaybetti, aşktan elini eteğini çekmek vaktidir. Adına iki ayda elli yazı yazmışım, bu mudur yalan olan? Ama dedim ya aşkın kendisi yalan diye… Tüm bunlar beynimi yakmışken, saat dörde yaklaşmıştır herhalde diyerek kalktım, saat 01.00’miş kayıp odadaki kırmızı saate kafamı çevirdiğimde…Evin her tarafında sen varsın. Kokladığım bir tshirtin var, sen kokuyor. Telefonda sana, ‘Bittim mi sen de, bitmedim mi?’ dedim. Evet ya da hayır diyemedin. Ben bu ilişkide her şeyi yaptım. Yaptım ve olmadı. Her şeyi yaptım. Özverinin, ilginin alasını yaptım. Bu ilişkiye saygısızlık yapmadım. Bu sana saygı duyduğum içindir.Masa üzerini temizleyeyim dedim. İki yazı. İsim yazılmamış üzerlerine, klasörlere koyulmamış. Tıkladım. Sana yazdığım son iki yazı. Nasıl mutlu olduğumu anlatıyor. Biri, ‘Zamanın hiçbir şeyi değiştirmediğini anladım’ diyerek başlıyor, kapattım hemen.Sözlerin yersiz olduğu yerler vardır. Benim sözlerim artık yersiz, kendime yazıyorum bunları. Tanrı çok gaddar biliyor musun? İntihar en büyük günahmış. Katlanmak nasıl gelir insana oysa. Aşk yok. Kendi beynimdeki sorulardan nasıl kurtulacağımı bilmiyorum. Beynimi nasıl susturabileceğimi bilmiyorum. Her yerde aşk var gibi bir yazı yazdım. Hepsi gerçekti. Her yerde aşk varken, benim yaşama devam etmeye çalışmam gaddarlık değil mi? İnanmak diyordun değil mi? Evet, inanmak… Altın vuruş yapmayıp kalmak mı daha kolay burada ve her gün, tüm gün insanlara gülümsemek. Saatin 18.00’i vurması ve hayatta aşk gibi bir kavramın artık piç olması. Hiç kadar değerinin olmadığını görmek. Susmayı istemek.Ellerimi öyle tut, öyle sıcacık sarıl, o kadar söz söyle; bunları defalarca yap. Sonra çıkart hayatından, ben seni gecenin yarısında uğurlamaya bir gün önce gelmişken… Sonra yalancı ben olayım. Kim doğru kim yanlış? Kimin sözleri davranışları, kendi doğru? Kim kime inanacak? Sen beni terk ettikten sonra yutup güvendim sana ben yüzde yüz. Oysa bana seni bırakmayacağım diye beni terk etmeden önce demiştin, değil mi? Ben inandım çünkü aşk büyüktür en azından benim gözümde. Bana diyorsun ki, bundan sonra nasıl inanayım? İnsan annesinin üzerine yemin etmez.1- (Yazılar herhangi birine yazılmamış olup, hayal gücünün özgür uçuşlarıdır.2- Yasal Haklar: Kaynak gösterilsin ya da gösterilmesin, hangi dilde olursa olsun içeriğin bir kısmı ya da tamamının kullanılması yasaktır. Bu yazının yasal hakları www.hafif.org ve Astral’a aittir. Bu madde, altında yazmıyor olsa dahi, Astral’ın tüm yazıları için geçerlidir.)