İlime katkıları bakımından dünyada; Türk, Müslüman ve Doğu medeniyetine ait birçok şahsiyetin bulunmasına rağmen, batılı medeniyetler bu kişilerden istifade ederken biz sadece izlemekle yetindik. Yaşadığımız devirde birçok ilmî konuda katkılar sağlayan bu insanlar hakkında da birazcık bilgimiz olsun istedim. Çok detaylı olmasa da bu metni okuyan birkaç kişinin merak edip araştırması, az da olsa bilgi sahibi olması, bir kazançtır.
Ortaçağda, bir yanda dogmatik düzenle insanlık adına buhranlı bir devir geçiren Avrupa varken, bir yanda da; matematik, coğrafya, fizik, astroloji, geometri, kimya, maden ve daha birçok alanda çalışmalara imza atıp kendini geliştiren bir medeniyet vardı. Ne yazık ki zamanla bu yolda geri kaldı… Bilim dünyasına bir şeyler kazandırmışRoma,İskenderiye,Atina vs. gibi merkezlerin yanı sıra Buhara,Şam,Semerkant,Konya,Bağdat veBursa gibi ilim merkezlerinin payını unutmamalıyız…Yakın olduğumuz medeniyetin insanlarını yine o kadar uzak olduğumuz garp (batı); bilip, öğretip uygulamakta. Yakınımızdaki birçok kaynağı kullanma konusunda neden bir Avrupalı kadar yetkin olamadık? Bugün Avrupa’daki en ünlü fakültelerde, üniversitelerde, ilim yuvalarında adını bile bilmediğimiz birçok bilimcinin eserleri, araştırmacılar tarafından kendi dillerine çevrilip okutulmaktayken biz çoğunun ismini bile bilmemekteyiz…* Mesela bir Ebu Kâmil Şuca; kimbilir bu metni okuyan kaç kişinin aklında ”bu kim ki ?” diye bir soru işareti belirmiştir. Evet bu kişi ”Avrupa’ya matematiği tanıtan insan” diye anılıyor ama kimler anıyor? (Ondan önce Avrupa’da matematik yokmuş diye anlaşılmasın, kazandırdıklarının önemi yüzünden böyle bir şey söylenmiş olabilir.) 2. derecenin üzerinde bilinmeyen denklemleri hassasiyetle çözen ilk kişilerdendir. Bazı terimler koymuştur, sistematik birçok eserinden yararlanılmıştır. Leonardo Fibonacci (orta çağın en yetenekli matematikçisi olduğu söyleniyor), Ebu Kâmil ve daha birçok Müslüman alim ve matematikçinin eserlerinden yararlanarak Avrupa’ya sistematik birçok bilgi aktarmıştır…* İbn-i Sinâ; tıbbın babalarından olan, 600 yıl kadar tıp alanında ve başka alanlarda Avrupa’da eserleri ana ders kitabı olarak okutulan ”büyük tabip”…
Bir İbn-i Sina tasviri
* Harezmi; bugünkü dijital elektroniğin ve bilgisayar biliminin temeli olan 2’lik(binary) sistemini bulmuştur. ‘’Hesab-ül Cebir vel-Mukabele‘ adlı eserinde matematik tarihinde 1. ve 2. dereceden bilinmeyenli denklemlerin sistematik ilk sunumunu yapmıştır.Diophantus ile birlikte cebirin babası olarak anılır. Algoritma ifadesi; Harezmi’nin Latince karşılığı olan ‘’Algoritmi’’den türemiştir. Dünyanın en büyük matematikçilerinin başında gelir…
* Battani; bugünküTrigonometrik işlemleri şekillendirmiş formüllendirmiştir ve hala o terim ve formüller kullanılmaktadır. Ebu’l Vefa ise trigonometriye,kotanjant,tanjant,kosekant vesekantı hediye etmiştir…
* Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul’un fethi için çizimleri yapılıp, meydana getirilen 1 tona yakın büyük şahi topları. O zaman bile 1 km üzerinde mesafeye fırlatılabilmiş bu toplar, 50 büyükbaş hayvan ve yüzlerce askerle taşınıp kontrol edilmiştir. O zamanın şartlarıyla böyle güçlü silahlar!* Cabir Bin Hayyam; günümüzde atom alanında ilk çalışmalarıJohn_Dalton‘un yaptığı, uranyumun çekirdeğinin parçalanabileceği fikrini de ilk olarakOtto Hahn’ın ortaya attığı söylense de, kimya alanında ilk laboratuvar kurup çalışmalar yapan bu Türk insanı şu sözleri binlerce yıl önce belirtmiştir: “Maddenin en küçük parçası olan cüz-ü la cüz-ü la yetecezza (atom)da yoğun enerji vardır. Yunan bilginlerinin iddia ettigi gibi, bunun parçalanamayacağı söylenemez. O da parçalanabilir. Parçalanınca da öyle bir güç meydana gelir ki Bağdat’ın altını üstüne getirebilir. Bu Allahü Teala’nın kudretinin bir nişanıdır.” Ve yine bu insan sayesinde birçok Avrupalı bilimci meşhur olmuştur…
* Hazerfen Ahmed Çelebi; ilk uçuş denemelerini yapıp uçabilen insan, eseri de ilk planördür.* Beyruni; dünyanın döndüğünü, Ümit Burnu, Amerika ve Japonya’nın varolduğunu ilk bildiren kişi olduğu söyleniyor. Colomb’un keşfinden 500 yıl önce bildirmesine rağmen adı bile çoğu kişi tarafından bilinmemekte (Aynı şekilde Piri Reis’in keşiften çok önce çizdiği haritasında o konumlar mevcut)…
Pîrî Reis Haritası
* El Cezeri; sibernetik ve robot biliminde ilk çalışmaları yapan insandır. Archytas (Yunanlı matematikçi)’ın M.Ö. 300 dolaylarında buharla çalışan güvercin yaptığı söylense de robot biliminde ilk kayıtların Anadolu’ya ait olduğu söylenmektedir. Yine bilgisayar alanında ilk adımları atan kişilerden olduğu bildirilmekte…
* Mimar Sinân; seviyesine şimdi bile ulaşılamayan büyük mimar. Tüm dünyadaki en büyük mimarların başında gelir. Eserleri, kusursuz denilecek kadar estetik şaheserlerdir…
* Pîrî Reis , Gazali, Mes’ûdi, Uluğ Bey, Akşemseddin Farabi, Demiri, gibi saymakla bitiremeyeceğimiz ve daha tanımadığımız yüzlercesi…Bu insanların dünya bilimine katkıları mutlaktır. Az veya çok bir şeyin temellerini atıp devam ettirememek üzücü. Başucumuzda bulunan hazinelerin değerini bilemezsek, muhafaza edemezsek elbette ki olduğumuz yerde saymaya devam edeceğiz. Gerçekçi olmak gerekirse son yıllarda birçok alanda çalışmalar yapmaktayız ancak geç başlayan çalışmalar bunlar. Umarım kaçırdıklarımızı yakalayabiliriz. O yüzden arkada kalmış bazı şeyleri ön tarafa taşımak önemli…-Kaynaklar-
wikipedia.organsiklopedi.turkcebilgi.comwebhatti.comderindusunce.orgwww.serdarkalkan.comforummekan.orgturkforum.netsezgihan.blogspot.com
yorumlar
çok güzel bir derleme. tebrik ederim. inşallah islam alemi olarak eski gücümüze döneriz. zor ama imkansız değil.buna benzer bir listeyi ben de şurada hazırlamıştım. onu da okumanızı tavsiye ederim
Evet çok güzel bir derleme.Bu paylaşım tarihi, zamanı ve yer, cuk diye oturmuş.umarım tarihini hiçe sayanlara bir ders olur.Çok teşekkürler
Kızıyorum böyle düşünceleri okudukça. bu yazı arabeskin dibine vurmuş. Siz şimdi bu bilim adamlarının nesinden yeterince faydalanılmadığımızı düşünüyorsunuz ki? Şöretlerinden mi?
güzel arkadaşım benim milletimizi kötülediğim yok ama arada kendimizide eleştirmemiz gerekir gerçekten bazı şeylerin kıymetini tam bilemedik. Hani demişsin ya bilim adamlarının nesinden tam yararlanamadık , eğer gerçekten hakkıyla yararlansaydık şuan bilimin zirvesinde başkaları olmazdı…
Değerli bilgileri paylaştığın için tşk ederim.Emeğine sağlık.Haklısın eğer kaynaklarımız hakettiği gibi değerlendirilseydi hak ettiğimiz yerde başkaları değil biz olurduk.Tarihi kaynakların eserlerin yapıtların kaderi terkedilmek.Tozlu raflar çok değerli vae anlamlı…Lazım olada kullanıla bariii.Geçmiş gelecek adımlarımız için birer basamak ama nerde basamakları inşa edecek kaynakları kulllanmak bizde yıkmak yok etmek yakmak etkin çözüm.İnş bir gün kullanmak nasip olur bize başucumuzdaki var olan kaynakları:(
inşaallah arkadaşım temennimiz…
Asrımız ilim ve bilim asrı.Hangi ülkeler bunlara hakim ve durumları ortada.Onlar orta çağdayken biz bilim çağını yaşıyorduk.Şimdi tam tersi.Bizimkiler eğer gurura ve uykuya dalmasaydı sanırım şu an dünya bambaşka bir haldeydi.Ama sonuç olarak keşkeler bir şey ifade etmiyor yinede..Bize düşepne geçmişi suçlayıp küfür etmek nede şimdiye bakıp ahu vah eylemek.Bize düşen alanımızda en iyisi olmak.Biz iyi olursak ülkemizde iyiye gider..Herşey bizim elimizde ve hiçbir şey için geç değil…Ayrıca yazı güzel olmuş eline sağlık…
Teşekkürler…
Alıntıdır ” İslam Konferansı Örgütü’nün (OIC) 57 üyesi vardır ve ülkelerin tümünde 500 adet üniversite bulunmaktadır. Üniversite başına 3 milyon Müslüman düşmektedir. Sadece ABD’de 5.758 üniversite vardır. 2004 yılında Shanghai Jiao Tong Üniversitesi’ Dünya Üniversitelerinin Akademik Değer Listesi’ hazırlamış ve ilginçtir ki Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerin hiç birinden ilk 500 e giren üniversite yoktur. UNDP tarafından toplanan verilere göre Hıristiyan dünyasında okuma-yazma bilenlerin oranı neredeyse % 90 ve bunlardan 15 Hıristiyan çoğunluğa sahip ülkede okuma-yazma oranı % 100 dür. Müslüman dünyasında buna çok zıt bir durum olarak bir ülkenin okuma-yazma oranı yaklaşık % 40 olup, % 100 okur-yazar oranına sahip bir Müslüman ülke yoktur.Hıristiyan dünyasındaki ‘okur-yazar’ ın% 98’i ilkokulu bitirmişken, Müslüman dünyasında bu oran % 50dir. Hıristiyan dünyadaki okur-yazarların % 40’ı üniversite mezunudur ve bu oran Müslüman dünyasında %2’yi geçememektedir.Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerdeki her bilim adamına düşen Müslüman sayısı 1 milyon kişidir. ABD her 1 milyon Amerikalıya karşılık yaklaşık 4000 bilim adamına, Japonya 5000 bilim adamına sahiptir. Tüm Arap dünyasındaki tam-zamanlı çalışan araştırmacı sayısı 35.000 kişidir ve her bir milyon Arap nüfusa 50 teknisyen düşmektedir. (Bu sayı Hıristiyan dünyasında bir milyon kişiye 1000 teknisyendir.) Ek olarak İslam dünyası gayrı safi milli hasılasının yalnızca % 0.2 sini araştırma-geliştirme bütçesi olarak ayırmaktayken Hıristiyan dünyası % 5 oranında araştırma-geliştirme fonu ayırmaktadır.”
Cumhuriyet devriminin bir yarısı emperyalist devletlere karşı iken, diğer yarısı İslam kültürüne karşı verilmiştir. İslam kültürü, gerilemenin asıl nedeni olarak gösterilmiş, ilerlemenin koşulu olarak bunun toplumun hayatından çıkarılması hedeflenmiştir.Toplumun bu değişime olan tepkisinden dolayı, bir süreliğine takiyye uygulanmıştır. Devrimin başarıya ulaşabilmesi için laiklik, din ve devlet gibi kavramlar hakkında yeni anlamlar oluşturulmuş ve insanların zihinleri bu kavramlarla yönlendirilmiştir.Sonuç olarak bizler, İslam kültürünü reddeden, aşağılayan ve dışlayan bir eğitim ve yaşam sisteminden geçtik.Müslüman kesim, yaşantısındaki birçok ayrıntının İslam kültürüne ters olduğunun farkında bile değildir.Buna karşılık, kendilerini çağdaş ve laik olarak tanımlayan kitlenin, İslam kültürüne olan bakışı daha belirgin ve kesindir.Kurtuluş mücadelesinde emperyalist batıya karşı kanımızla canımızla savaştık, ama sonrasında ilerlemenin, gelişmenin, huzur ve refahın şartı olarak batı kültürünü benimsedik.Bunu yaparken tabii ki İslam – Doğu – Osmanlı kültürüne sırtımızı döndük.Bugün, Sultanahmet camisine batılılar bizden daha çok değer verir. Biz onun sanatsal değeri üzerinde durmayız. Buna karşılık Batı’ya özgü sanatlara taparcasına ilgi gösteriririz.Sanatta bile ayrımcılık yaparız.
Sonuna kadar katılıyorum…
Cumhuriyet Devrimini gerekçe gibi göstermişsiniz ama diğer İslam ülkelerinde yaşanan bilimsel, sanatsal ve sosyal hayattaki sıkıntıları neye bağlıyorsunuz ?Yok mudur hiç başarılı bir örnek ?
Bravo…
mükemmel bir çalışma olmuş!
@redstar,Cumhuriyet Devrimi, bizdeki malum değişimin içindeki bir süreçtir. Tek başına sorumlu tutmak yanlış olduğu gibi gücü ve etkisini inkar etmek de önemli bir hatadır.Diğer halkı müslüman olan ülkelerin rezalet içerisindeki durumuna birkaç kez değinmiştik.Bu konudaki en sağlıklı yaklaşım ise tarihi doğru, yalansız ve yanlışsız bildiğimiz zaman ortaya çıkacaktır.Biz, daha dün yaşanmışları doğru dürüst bilmezken, 1400 yıllık İslam tarihiyle ilgili nasıl doğru yorum yapabiliriz?
İslam kültürü ile Arap kültürünü biribirinden ayıramayan yorum yapsa ne yapmasa ne!
İslam kültürü ile Arap kültürünü birbirinden ayıramayan yorum yapsa ne yapmasa ne!
111111222222Bilim Adamları ve BuluşlarıEdison Albert EinsteinAlfred Bernard Nobel Arşimet (Archimedes)Fahranayt (Fahrenheit) Farabiİsaac Newton GalilePasteur – Pastör James WattMimar Sinan İbni SinaEnrico Fermi Morse – MorsToricelli W. RöntgenWright Kardeşler333333Bir şeyler karalamadan, yorumlar eklemeden bazı şeyleri iyi incelemek gerktiğini düşünüyorum. Bol keseden atmak çok kolay….
cok hosuma gitti, soyle bir seri haline getirsen dahada guzel olur bence…
düşünüyorum ama pek vaktim olmuyo…
1926 Robert H. Goddart (1882-1945) ABD Sıvı yakıtlı roketi başarıyla fırlattıLagari Hasan Çelebi, füzeciliğin atası sayılmaktadır. Füze ile uçan ilk Türk’tür.
El Cezerî (Arapça: الجزري), tam adıyla Ebû’l İz İbni İsmail İbni Rezzaz El Cezerî (أَبُو اَلْعِزِ بْنُ إسْماعِيلِ بْنُ الرِّزاز الجزري , Abū al-‘Iz Ibn Ismā’īl ibn al-Razāz al-Jazarī), İslamın altın çağında Robotik biliminin babası olarak kabul edilen sibernetik üzerine çalışmalar yapan ilk müslüman bilim adamı ve mühendistir. Diyarbakır’da yaşamıştır.Aptes robotu ekşınmenden daha önemli olmadığı için bu listeye girememiş!
pardon!1913 Elmer Ambrose Sperry (1860-1930) ABD İlk robot🙂
Ayrıca izafiyet teorisini bulan ilk kişidir. Mekan ve hareketin izafi olduğunu, zamanın cisim ve hareketten ayrı düşünülemeyeceğini söylemiştir.1905 Albert Einstein (1879-1955) Musevi köken Alman Asıllı ABD Görecelik kuramını yayınladı.
Planlı yönlendirme – bilgi kirliliği (disinformation) sayesinde çok yakın tarihimizde bile o kadar çok muamma var ki…Ben sana Arap – İslam kültürünü Turan Dursun eserlerinden hatmedip üstüne Mu uygarlığıyla ilgili araştırma yapmanı tavsiye ediyorum.Böylelikle benim yorumlarıma daha iyi dokundurma yaparsın, kolay gelsin.
teacher07 DİYOR Kİ, (23 Mart 2009 13:24)…Bir şeyler karalamadan, yorumlar eklemeden bazı şeyleri iyi incelemek gerktiğini düşünüyorum. Bol keseden atmak çok kolay….Başarı tatlıdır ama genellikle ter kokar. (B. Franklin)
Düşüncenize şiddetle katılıyorum. Bununla birlikte, öğretmen Serdar Kalkan’ın sitesindeki eksikliklerle ilgili olarak, üstteki yorumlarıma göz atmanızı öneriyorum.Dikkat ettiyseniz, Wikipedia’nın kendi çelişkisini farketmişsinizdir. Ama dikkat etmediğiniz için, öğretmen Serdar Kalkan desteğiyle bu yanılgıya ortak olmayı tercih etmişsiniz.Umarım yorumlarımı anlamazsınız da ben sizin için açıklayıcı yeni yorumlar eklerim.Burada virgül koyarken sloganımı tekrarlıyorum.Öğretmenler, çocukları öğretin, eğitin. Ama körpe beyinleri sulandırmayın!
Bu ülke tarihinde ne kadar çok muamma olduğu konusunda hem fikirim, Turan Dursun okumadım, Mu uygarlığını hatta Gobi’nin, Tarım’ın ve Aral’ın altında yatan daha ileri uygarlıkları da bilirim o ayrı konu.Ama merak ettiğim hangi İslam Kültürü öğeleri devrimle birlikte dışlanmıştır? Bununla ilgili somut örnek istiyorum mümkünse.
Bilim, teknoloji, felsefe, kültür vb. evrenseldir. Etkileşim olmaması mümkün değildir. Buradan hareketle;İbn-i Sina
Farabi
Örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Öğretmen , beyinleri sulandırıyor hee? Bir yerlerden fetva , onay beklemek bilime aykırıdır. Fetva ile yapılan öğretmenlik beyinleri sulandırır ancak. Mesleğe yapılan en büyük kötülük, öğretmenler beyinleri sulandırıyor demektir. Bilime inanmayanlar ancak öğretmenliğe bu kadar saldırabilir. Ulemanın yolundan giden, sözünden çıkmayan bir eğitim ve öğretim işte bu çarpık düşüncelere zemin hazırlamış, bilimde, teknolojide, dünya ortamında ki yerini belirlemiştir. Listeyi iyi incelemeni isterim. Müslüman ülkeler dünya bilim ve teknoloji ortamının neresinde ?
@tsu,
Başlı başına laikliğin kendisi, İslam’ın hadım edilmesidir. Bugün ise “ılımlı İslam” adı altında istismarcı ve art niyetli bir akım var. Her ikisinin de asıl sebebi daha öncelerine dayanır. Değişimi sadece birkaç kişiye/guruba, kısa bir zaman aralığına ve/veya olaya bağlamak gibi bir hataya düşmek istemiyorum.Bununla birlikte, kimi kavramların anlamlarının çok önemli olduğu üzerinde durmak istiyorum. Çünkü anlatmak istediğim şeyi, bu daha iyi açıklıyor.İslami yaşamın vazgeçilmez parçası olan kimi kavramların içi boşaltılmış, toplum zihnindeki anlamları değiştirilmiştir.Kimi kavramlar öcüleştirilirken kimi kavramlar kutsanmıştır.Sonuçta, din ve düşünce özgürlüğü büyük bir palavradır. Kimi kavramlara olumlu ve olumsuz anlamlar yükleyerek insanların zihnini kontrol etmiş olursunuz. Birey, iyi ve doğru olana yönelirken; aslında kendisine empoze edilen ölçütleri esas aldığının farkında bile değildir.
Ezberletilegelen tarihin her bölümünde yanıltıcı ve yönlendirici öğelere rastlıyoruz. Maalesef ki bize, bilim ve teknolojinin -çoğunlukla- batılı bilimadamlarının eseri olduğu; buna karşılık müslümanların bilim düşmanı olduğu ve bilime katkı yapmadığı empoze edilip durdu.Bulunduğum çevrelerde çoğu insanda bu değişmez öğretinin damga izlerini gördüm. Benim öğretmenin 20 yıl önce böyle söylüyordu, hala böyle söylüyor.Maalesef birçok öğretmenimiz böyle!Neden edepsizleştiğimin ve kabalaştığımın sebebi ise şimdi geliyor.Öğretmen Serdar Kalkan, Müslümanların En İyi 10 İcadı’nı yayınlamış.http://www.serdarkalkan.com/muslumanlarin_icatlari.htmŞimdi, burayı okuduktan sonra duygu ve düşüncelerinizi not edin.Gelelim öğretmenimizin eklediği wikipedia icatlar sayfasına…http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0catlar_listesi1249 yılından önce hiçbir önemli icat yapılmamış, Yunanistan’ın doğusundan hiçbir haber yok. Pardon, iki Rus vatandaşı aradan sıyrılmış.Bizim eklediğimiz 3 yorumda robotik, sibernetik, izafiyet ve roketle ilgili yine Wikipedia’dan sayfalar var.Sonuç olarak, icatlar listesi biraz taraflı olarak hazırlanmış.
19111513- _____398
Yanlış!Bilim, teknoloji, felsefe, kültür batıya aittir! Herşeyi batılı bilimadamları bulmuştur. Doğulular ve müslümanlar bok yemiştir. Piramitleri yapanlar için bir mazeret bulamadık, tüh!Sonuçta, malum icatlar listesi insanları şartlandırmaktan başka bir şeye yaramaz.Yalan ve yanlışın bu kadar belirgin olduğu bu mantığın kakalanmasının ardında evrensellik palavraları bana samimi gelmiyor.Bu şartlandırma ve yönlendirmeler sadece bizim aşağılık kompleksimizi artırıp, emperyalist Batı’yı gözümüzde büyütmemize neden olur.
İbn-i Sinaİbn-i Sina gazili kendisinden önceki filozofların görüşleri ile kelam-cılarınkini uzlaştırmaya çalışmış,
bunlar dahi evrenselliği sana kanıtlamazsa ne diyeyim…
bır TÜRK Düşmanı arkdas @ thing , arkdas
cevabını almıssındır heralde
şimdi söyleniyor ne demek? bir kanıt var mı?piri reis ile ilgili verdiğin link’te;
diyor biz şimdi kime inanalım?sen de diyorsun ki; piri reis ve beyruni çok daha önceden biliyordu!peki kanıt?internet’te bir bilgi kirliliğidir gidiyor, forumlarda yüzlerce “söyleniyor, deniyor” konulu yazılar uçuşuyor.yazacaksanız adam gibi kaynak göstererek doğru dürüst yazılar yazın lütfen.
Sana sanal alemde başka türlü nasıl kanıt gösteriyim ev adresinizi felan verin kapınıza araştırma kitabları ansiklopediler felan bırakalım ?
piri reis’in haritasının o keşiften yılları önce çizildiği zaten malum ne kaynağı arıyosun onu anlayamadım ?
Bu arada hazırlanan metni kavrayamadın galiba ? kanıt varmı diyorsun bir çok kanıt olacak eserler maalesef bizim elimizde yok, avrupa’nın ünlü kütüphanelerinde yattıyo git getir eserleri birde çeviri mevzusu var onu yapacak ilgilenece adam bulmakta zor bu memlekette bulsak bile kestaneyi yiyen yemiş…
1.link2.linkal buda 3.link
bak bak sen daha verdiğin linklerden bihabersin;
bu senin verdiğin piri reis‘in wiki sitesinde yazıyor.sen de hala diyorsun ki;
şimdi biraz daha araştırırsan daha kimse yokken vikinglerin oralarda cirit attığını bilirdin…beyruni ile ilgili verdiğin linklerde ise amerikaya ilişkin hiçbirşey yok.sen bunları okumadan ezbere kafanda oluşturduğu hikayeye göre mi yazıyorsun?
bak kardeşim bu yazı komple araştırmadır araştırma yazılarında her zaman kesin kanıtlar olmaz bilimin bile birçok keşfi bir zamandan sonra farklı boyutlara taşınıyor piri reis’in çizdiği haritanın ünü namı biliniyor sonuçta bilime bir katkısı olmuş dimi ? bizim de burda anlatmaya çalıştığımız buydu her linkteki bilgiyi her satırına kadar okuyamazdım yine belirtmiş olduğum kişi yada mevzulardan insanların daha ayrıntılı bilgi alabilmesi için link verdim yazıyı beğenmediysen beğenmedim dersin olur biter her köşesi kanıtlarla dolu bir yazı değil belirtilmek isteneni birkaç örnekle belirtmişim birçoğuda bilindik şeyler yorum yaparken değerlendirme yaparken daha tutumlu olunması gerek bir hata gördüysende arkadaşım burada hata olabilir istersen sen yine bir ara bu konuda şu görüşler daha üstün diye tavsiye yaparsın faydan dokunur böyle yaparak ancak antipati oluşturursun…
Bu sitede bundan sonra yakışır şekilde yorum yapmayıp insanların paylaşımlarına karşı zedeleyeci hareketlerde bulunan kişilerle asla muhatab olmayacağım. ne zamanki samimi bir şekilde işi kızıştırmaya sürükleme niyeti olmayan biri olursa o zaman elimizden geldiği kadar muhatab olur etkileşimde bulunmaktan zevk alırım herkesin düşüncesi ,kişiliği ,olgunluğu ve insanlığı farklı o yüzden tartışması gerekilen kişilerle tartışmak daha akıllı ve mantıklıca olacak o kadar emek sarfedilip hazırlanan birşeye hiç değilse emeğe saygıdan dolayı bir teşekkür edilir eksik veya yanlış görülen bir yer adam gibi belirtilir yardımcı olmak paylaşıma katkı sağlamak amacıyla ! köstek olma amacıyla değil…
eyy bu yazıyı beğenen aveller, tarihinizi wikipediden öğrenmeye devam edin!! hayatımda bukadar b.k tan (thing :)) bir yazı okumadım bu sitede.
Osmanlı’da laik olmadığı için 17-18-19 ve 20.yy ın deviydi sanırım. Avrupanın uyduruk adamlarını getiripde devletin en önemli mevkilerine getiriyordu.
yahu bre verdiğin linklerde bile beyruni ve piri reis kolombtan önce amerikayı keşfetmiştir şeklinde bir tek satır yok :)bilim kanıt ister… araştırma yazıları kaynak ister… verdiğin kaynakların aksine hamaset dolu saçma bir iddiada bulunmuşsun.ortaya beyruni veya piri reis ile ilgili bir kaynak getirirsin koyarsın bizde okuruz. ama yok işte!tam tersine verdiğin kaynaklar beni destekliyor 🙂
uykusuz kutup ayisi bence kendinizi fazla yormayın, anlayana anlatırsınız. Kendininde bişey okuduğu falan yok, kopyala yapıştır link olarak da wikipedi ver, moderasyonda iyi bişey sanıp ön sayfaya koysun bu b.ktan yazıyı.bu yazıyı okuyun. araştırma nasıl yazıya dökülür öğrenin sayın konu yazarı ve tayfası.
haklısın daha ne denebilir ki…
herkes kendi milletinin bilim adamina sahip ciksin.. isterse mozart ister kucuk viking viki kesfetmis olsun ben piri reis (en azindan kole avina cikmamis yerlilerin derilerini yuzmemis) derim ki yabancilar bunu HEP YAPIYOR… al birinin basarisini reklam arti iyi bir pazarlama hoooop oldu sana hollanda ingiltere norvec basarisi.. (cok bilimselim objektifimmmm dimi? 🙂 )
İstanbul devamlı bir su problemi içerisindedir.Bu problemin çaresi asırlar önce Kanuni zamanında, Mimar Sinan’ın günlerinde konuşulmuş ve en büyük çare Sinan’la bulunmuştur. İstanbul’un o günkü nüfusu çoğalıncaKanuni Sultan Süleyman, Sinan’ı huzuruna çağırır,Der ki:”Mimarbaşı, halkımız su ihtiyacı içinde..Bir at yükü suya çok miktar akçe ödüyorlar.Acaba halkımızın bu su ihtiyacını karşılamak için birşeyler düşünmez misiniz?”Mimarbaşı der ki:”Sultanım siz müsaade buyurun,ben İstanbul’un çevresini bir dolaşayım,dışarıda mevcut suları İstanbul’a getirmenin mümkün olup olmadığını bir inceleyeyim ve ondan sonra size bir cevap veririm.”Ve Sinan Ağa atına biner, yanına yardımcılarını da alır,Çekmece’den başlayarak kıyıları dolaşır, Beşiktaş’a kadar istanbul’un kıyılarında, dereleri,akan suları tespit eder.Bu suların önü örüldüğü, baraj yapıldığı takdirde nereye kadar yükselir,nereden nereye kemer yapılarak . İstanbul’a getirilebilir, diye,bunun günlerce hesabını yapar ve Kanuni’nin huzuruna çıkar.Sultan sorar:”Mimarbaşı, İstanbul’a su getirmek mümkün müdür?”Mimarbaşının cevabı:”Belki sultanım, mümkündür. Ancak çok ağır bir şartı var.”“Nedir o mimarbaşı?”“Sultanım, altın dolu keseleri uç uca dizmek şartıyla ancakİstanbul’a su gelebilir.“Kanuni’nin cevabı şu olur:”Mimarbaşı sen İstanbul’a su getirmenin mümkün olup olmadığını söyle.Eğer mümkünse ben keseleri uç uca değil, yan yana dizmeye razıyım.”Bunun üzerine Mimar Sinan kolları sıvar ve İstanbul’un dışındaki suları Kağıthane civarında belli yerlerde toplar, oradan da dere içlerine büyük geçitler yaparak İstanbul’a getirir ve şehrin belli meydanlarında umumi çeşmeler yaparak suyu akıtır. Bu çeşmelerin tamamı da kırkı bulur. Ve Kırk Çeşme suları akmaya başlar.O güne gelinceye kadar, musluk gibi bir adet olmadığı için sular boşa akıp gitmektedir.O gün çok pahalıya mal olan suyu artık bostanlara, yollara akıtmak istemiyorlar ve ilk defa İstanbul’da lüle dedikleri musluğu çeşmelere koyu-yorlar. Su böylesine pahalıya geldiği ve kıymet kazanmaya başladığı içinKanuni bir ferman çıkanr, der ki:”İstanbul meydanlarındaki umumi çeşmeler halkın malıdır.Hiç kimse bu çeşmelerden gizlice yeraltından evine su alamayacaktır.”Bu umumi kaidenin bir istisnasını da koyar Kanuni.O da özel olarak Sinan’a iletilir.Denir ki:“Sen İstanbul’a böylesine güzel bir çalışma sonunda kırk çeşme sularını getirdin.Sen evine özel olarak bir lüle su alabilirsin.”Ve Süleymaniye civarındaki meydan çeşmesindenSinan’ın evine özel olarak yol yapılarak su akıtılır. Böylece Mimar Sinan evinde özel suyu olan tek kişi olur. Mimar Sinan Şehzadebaşı Camiini, Süleymaniye Camiini ve Edirne’deki Selimiye Camiini yaptıktan sonra yaşlanır. Devir hep öyle geçmemiştir. İtibarının yüksekte olduğu devirde,kendisinin kıymetini takdir edenler bir bir bu dünyadan göçmüşler. Kanuni vefat etmiş, yerine başka padişahlar geçmiştir.Ve Sinan 99 yaşında!.. Çevresindeki dostları göçtüğü için de kendisi istanbul’da adeta yapa-yalnız kalmış.Ve artık yeni bir nesil yetişmiştir. Bir gün Sinan’ın kapısına birisi gelip dayanır. Kapıyı çalar.Sinan bastonuna dayanarak kapıyı açar,“Buyurun” der.Gelen meçhul ihsan, “Ben Topkapı Sarayı postacısıyım. Sizi divana çağırıyor-lar.Herhalde bir soruşturmaya tabi tutulacaksınız” der.Sinan Ağa, bu ihtiyar halinde, dostla-rının tümünün göçüp gittiği,kendisini eserleri inşaat halindeykengörenlerin kalmadığı bu ihtiyar dünyada, “Acaba Topkapı Sarayına niye çağırılıyorum?” diye bastonuna dayana daya-na gider. Saraya girer, orada bir soruşturma heyeti kurulmuştur: Kadılar, ulemalar, müftüler, o günün vükelası.Sinan’a şöyle derler:”Sinan Ağa, hakkında şikayet var. Eve su almak yasak olduğu, hiç kimse evine özel olarak su almasın,diye padişah fermanı olduğu halde, sizin evinizde özel su varmış.”“Evet,” der,”Cihan Padişahı bana öyle özel olarak müsaade etmişti. İstanbul’a yaptığım, su hizmetinden dolayı sadece benim şahsıma su müsaade etmişti de almıştım.”“O zaman şu müsaadenizi, fermam görelim de ses çıkarmayalım. Kimseye verilmemesine rağmen,sizinki devam etsin.”Sinan’ın cevabı şu:”Ben o zaman Cihan Padişahından ferman istemekten hicap etmiştim.Fermanım falan yok,ama su benim evimde akıyorDivan müşkül durumda kalır, konuşmalar olur: “Sinan büyük hizmetler etmiştir, evinde suyu aksın.” Oradan başkaları cevap verir: “Bu Âl-i Osman’a hizmet eden sadece Sinan mı?Sinan gibi daha nice hizmet edenler vardır. Ya onların da evine özel su verilsin, ya da Sinan’a da bu ayrıcalık tanınmasın.” Divanda uzun münakaşalar olur, son olarak verilen karar şudur:“Sinan gibi diğer hizmet edenlerin de evine su bağlanamayacağına göre, Sinan’a verilen su kesilmeli, fakat şimdiye kadar kullandığı su fermansız kullandığı için bir cezaya mucip olmamalıdır.” Ve bu karardan sonra Sinan evine gelir. Üzgün, bezgin, fakat fazla müteessir değil.Çünkü Sinan hizmetini Allah için yapmıştır.Kendisine bir ayrıcalık tanınsın veyaözel bir mükafat verilsin diye değil.Sinan 100 yaşına girerken hastalanır, yatağa düşer.Vefat sırasında bir bezi suya batırıp da dudağına çalmak isterlerken bakarlar ki,evindeki musluktan su akmıyor. İstanbul’a su getiren Sinan, susuz evde vefat eder.Vefat sırasında bu olayı başında konuşanlara verdiği cevap enteresandır: “Biz hizmetimizi dünyada bir bardak suya satacak kadar menfaat düşkünü değiliz. Biz hizmetimizi Allah için yaptık ve mükafatını da ahirette bekliyoruz. Dünyada evimize su verilmediği için müteessir değiliz.”Bu olayın bizlere verdiği mesajlar vardır.Dünyada, şana, şöhrete, dosta, ahbaba, arka olmalara fazla güvenmemeli. Dünya öyle güvenilecek, insanlar öyle bel bağlanacak kadar vefalı değil-dir.Şartlar değişir, bugün sırtımız çok sağlam yerde olur,çok itibarlı insanlarla yakınlığımız olur. Ama yarın bir de bakarız ki, dayanacak kimse kalmamış, onların hepsi göçüp gitmiştir…Hani derler ya:“Duvara dayanma yıkılır,insana güvenme ölür.“Öyleyse fani şeylere dayanmamalı, fani şeyleri gaye edinmemelidir.O‘na dayanmalı, O’na güvenmeli ve yaptığımız hizmetleri deO’nun rızası için yapmalıyız.İnsan bu tecelli karşısında hayıflanmaktan kurtulamıyor“Hey gidi yalan dünya heyy !..İstanbul’u suya kavuşturan KOCA SİNAN susuz evde vefat ediyor.”Ruhun şad olsun !..
arkadaşlar izninizle hepinizin gözden kaçırdığı bir noktayı dikkatinize sunmak istiyorum.hepiniz bilginiz çerçevesinde yorumda bulunmakla birlikte bunun genel görüntüsü çekişme ve sen onu dedin, araştırma şöyle olur seviyesini geçememe olmuş.arkadaşlar işte bilim tam da bu ortamda olmaz. dikkatinizi çektiyse muhteşem türkçemiz bilim için “yeşermek, gelişmek” ve dahi “serpilmek”, ” gibi kelimeler seçmiştir. zira gelişim ve / ve ya bilim uygun toprağı seçer, verimli alanlarda yeşerir, gelişir.ileriye gidiş hristiyanlık ya da müslümanlık ya da budizmde falan değildir.aydınlıktadır.ortaçağ karanlığını yaşatan din değil bağnazlık ve baskı toplumudur. bu gün cern’de yeni dünyalar arayan da aynı topraklar ve dinin mensuplarıdır.islam düşünürlerinin katkısı müslümanlılarından değil yaptıkları araştırmalardan gelmiştir. ilim çin’de olsa arayınız desturu hayata geçirildiği için serpilebilmiştir.”rabbim bana cleveland dedi” deyip evrim teorisi temelli tıp tedavisini almak için ta oralara gitmek ne darvin’in ne de cleveland’ın ayıbıdır. olsa olsa ne dediğini bilmemektir ki, ilim kendin bilmektir.siz bu gün ehliyeti varken, erkek olmadan yanında,araba kullanamayan kadının müslüman ülkesinde; üniversite de olsa -ki var- bilim yapılabileceğine inanıyor musunuz?iş basittir:* doğru planlarsın,* yeterince kaynak,* yeterince zaman harcarsın;amacına ulaşırsın.ama birileri gelip sana dünya düz değildir, bu da dine küfürdür derse planlaman da, harcadığın emek te, zaman da boşa gider… hatta infazın gerçekleşir. hem de hiç bir din aydınlığı emretmiyorken… ilmin (her) isteyene, zenginliğin seçilenlere verileceği belirtilmişken…yani arkadaşlar, gelin çalışalım, bu örneklerde çalışmayan bir tane adam yoktur, bundan ibret alalım… suçu onda bunda aramayalım. her ne ararsak kendimizde arayalım.saygılarımla dikkatinize sunarım.matps. sapla sapan karışmasın aman!bilim, tıpkı sanat gibi insanlık için yapılır, eserler ve buluşlar insanlığın malıdır. her şeyi falanca gruba mensup bilim adamları yapmıştır, yapmadıysa da temelini atmıştır demek ne kadar akıl dışıysa “davut’un elleri” konusunda ki yorumun da kastı aşan ifade olarak gördüğümün bilinmesini isterim.
“hem de hiç bir din aydınlığı emretmiyorken” söylemek istediğimin tam zıttını yazmışım, doğrusu “hem de hiç bir din karanlığı emretmiyorken” olacaktı; düzeltir, özür dilerim.mat
bilinen fakat gözardı edilmiş birçok şey başucumuzdadır aslında.güzel bir araştırma olmuş.
seçilen araştırma konusu çok güzel. kişilerle ilgili verilen bilgiler kısa ama açıklayıcı ve yetreli. ve anlatılanlar çok dogru bugün Amerika nın İngiltere nin en iyi üniversitelerin de İbn Sina nın kitapları dcers kitabı olarak okutuluyor fakat bizim derslerimizde adı bile geçmiyor
gercekten harika bır derleme olmus arkdasım söyle tarihimize geri döndüğümüzde bilim adına faydalı bir şey yapmısız ancak kıymetını bılemedık ve ellerimizdeki herseyımı kaybettık peki su anda da öle degılmı herseyın para oldugu su yalan dunyada para gelecek vadıyle kandırılan genclerımız neolacak nemı olacak gıdecek amerıkaya hızmet edecek ne dıyebılırım kı duzen boyle kurulmus
Geçmişi eleştirmek kolay. Peki bugün ne durumdayız? Toplum olarak çoğumuz Mehmet Ali Erbil’le 50 sarışın ve hadisenin götü – göbeği arasında dönüp duruyoruz. Altın molekülü yapılmış, antibakteriyel kumaş yapılmış kime ne?Böyle milletiz işte, devletimiz de böyle… Topçu GS ile popçu Sertab devlet tarafından ödüllendirildi ama, nice doktorlarımız mühendislerimiz adam yerine konmadı.
çok güzel araştırma yazıları var bu sitede anlaşılan.
Kaleidoskop çok güzel bir noktaya değinmişsin..
sen araştırma yazısı hiç okumadın heralde hayatında.
mucizemsin bana mı dedin?
Bilgi için teşekkürlerafrican mango satışafrican mangoafrika mangosuafrika mangoafrika mangosu hapı
Bilgi için teşekkürlerArmineeşarpArmine eşarpaker eşarpaker