bildirgec.org

farkındalık hakkında tüm yazılar

farkındalık

tgctmz | 12 January 2012 10:33

oyuncaklarımı bırakın derken hayallerimi bana verin diye seslenir çocuk, duymazsın, anlatamaz. ‘ çocuk işte ‘ diyip geçerken bir zamanlar denilen o zaman dilimini hatırlayamazsın, sırf bu yüzden korktuğunu her şeyden kazanılmış gerçek yoktur. yaşanmamış hayatlara bulaşmanı ister senden hayat hep. vaktini harcadığın kadar daha öğrenmen gereken birçok şey.. ama mümkün değil, yelkovan veya akrep dönmeyecek bir süre sonra. dönen insanlar olacak başında ama kolundaki dönmeyecek artık. belki daha muhteşem yaşayabilirdin hayatını, birilieri BİR ZAMANLAR senin de elinden almasaydı oyuncaklarını…

Deprem Her Yerde

Profound | 18 August 2011 13:29

Türkiye’de ilk defa denenen bir teknik ile Facebook profilinizde depreme tanıklık edin.

17 Ağustos ve deprem gerçeği için bir farkındalık kampanyası olan bu çalışmaya siz de destek olun.

Uygulamaya buradan ulaşabilir ve Facebook profilinizde depreme tanıklık edebilirsiniz.

LADES

il mare | 19 April 2010 15:07

Ya “içimizdeki şeytan” ın satırları arasına dalarak geçirecekti bu sönme vakti çoktan gelmiş ışıkların aydınlattığı zamanı, ya da içindeki şeytanı satırlarla dışarı çıkararak.

Mail kutusunu açtı, bugün şeytan gibi bir şeye benzettiği birinin maillerini okudu son kez. Kapadı sayfayı sonra,masaüstündeki belgelerimi,bayatlamış birkaç parçayı,indirip de kullanmadığı programların logolarını , bir farenin ayak izleriyle çevreledi bileğinin yardımıyla, taradı taradı, bıraktı. Birkaç kez sağa tıkladı,ardından sola, tam bu aptal oyunu bırakmış kitabına yönelecekti ki son bir sağ tıklamayla yeni bir belge açtı,ardından da çok sevdiği bir müziğiçalıştırarak,yazmaya başladı.

Yağmur Islatır..

pillibebekkuyuda | 04 November 2009 13:14

http://files.myopera.com/HazanGazeli/blog/pencere.jpg
http://files.myopera.com/HazanGazeli/blog/pencere.jpg

Kolay değildi, yaşamın kirli perdelerini yıkamak..

Kadın yaşanmışlıkları eskiyen fotoğraflarla ısıtırken, yaşanmamışlıklar için, hala zift rengi gözlerini suçluyordu..

Bugün onun doğum günü..
Önce dışarıda dans eden yapraklar kutladı..
İçine çektiği derin bir nefesle yoluna devam ederken, rüzgarın etkisiyle ağaçların arasından düşen, kuş yuvası kutladı, ikinci kez..
Bir müddet durdu, öylece baktı dağılan yuvaya, oysa ki dağılmalara o kadar alışıktı ki, düzgün duran her ne varsa ilginçti biraz, bu kez toplamak gelmedi içinden, bazen öylece kalmalıydı dağınıklıklar..

Farkındalık

grimwhul | 27 September 2009 13:42

Ve artık var olmadığını anladığında
Yaptığı pek az şeyin anlamı vardı
Yapmadıklarına zaten hiç üzülen olmamıştı
Hayatının bir evresinde yaptığı aptallıkları
Fark edemedi…
Zaten farkında olduğu şeylerin,
Pek azı ona bir anlam ifade ediyordu
Uyuduğu uykudan sonra uyandığı sabah,
Onun değildi artık
Sanıyordu ki çektiği acılarda gidecekti
Sahip olduğu her şeyle beraber
Sanıyordu ki acı çekmişti
Zamanın gölge dolu sayfalarında
Acıdan bahsediyordu sayfalarca
Çektiğinden, çekeceğinden…
Diyordu ki karanlık tüm dünyam
Dünyam zaten benim karanlığım
Kalp kırıklıklarından bahsediyordu
Çocukça aşklarından kalan…
Ve artık var olmadığını biliyordu
Başlangıcı ve sonu aynı olan yaşamında
Yaşadığı aptallıkların yoktu hiçbir anlamı
Gitmişti yaşadığını sandığı onca acı
Silinmişti unutulmaz sandığı onca anı
Sanki asla var olmamış gibi
Silinip gitmişlerdi birden
Ve artık var olmadığını anladığında
Silinip gitti kendiliğinden…

Farkındalık…

onsekizsifirbir | 23 August 2009 16:36

Merhaba;İyi bir giriş yapamayabilirim, hem bilgi dolu da değil yazdıklarım…İki sene sonra nette eski isimlerime bakarken buldum yeniden burayı ve “eski ben” imi. Evet eskimişim. O zamanlar onsekiz yaşında olan ben şimdi yirmiyim, pek bir farkta yok hani. Zaten olay da bu değil, olay benim hala aynı karamsarlıkla ve hatta hissedebildiğim tek duygu -utanarak söylüyorum- öfkeyle yoluma devam etmemde…Bu zaman zarfında -kazara- bir üniversite kazandım… Gitmemek için çok direndim, hala direniyorum. Neyse konu şimdi bu değil, konu şu ki bugün aylardır beni izleyen biriyle tanıştım,uzun süredir kabuğundan çık-a-mayan bir salyangoz gibi dolaşırken birilerinin beni farketmesine şaşırmakla birlikte içten içe güldüm. Yeniden birilerine kendini tanıtma serüvenleri klasik tanışma fasılları geçtikten sonra uzun bir konuşmaya daldık. Biraz zaman geçtikten sonra farkettim ki iki lafımdan biri “sevmiyorum”… Sonra geri dönüp bir baktım tanıdığım bütün insanları doğduğumdan beri tanıyorum, yeni insanlarla tanışmak bana eziyet, hatta onları kendimden uzaklaştırmak için elimden geleni ardıma koymuyorum. En sonunda bana dönüp “neden kendine eziyet ediyorsun, sahi sen neyden mutlu olursun?” dedi.Yemin ediyorum tıkandığımı hissettim, çünkü cevabım yok, cevap veremiyorum. Ben neyden mutlu olurum bilmiyorum. Duraksadım ve ilk defa nasıl mutlu olabilirim bunu düşünmeye başladım, sonra çevremdekilere biraz içerledim, çünkü benim her huysuzluğumu sineye çektiklerini, benim hatalarımı hiçbirzaman bana söylemediklerini farkettim. Sonra en yakınım saydığım bir başka arkadaşımı aradım, ona “bana karşı neden gerçekçi olmadıklarını” sordum. Bana verdiği cevap müthişti ” biz sana sadece sabrediyoruz “dedi. Aman tanrım ben ne yapmışım.Farkındalık; bugün birazda bunu öğrendim, ve yalnızlık,kendimi ellerimle nasıl sürüklediğimi an be an zihnimde canlandırdım. Ve ne yazık ki, bu zamana kadar ne sevmeyi öğrenebilmişim, ne arkadaşlığı, ne dostluğu, ama artık farkındayım, bu bence en önemlisi.
Bu yazdıklarım dünyanın sorunlarından belki de en en en küçüğü, çünkü tamamen bireysel, ama işte benlik öyle birşey ki bazen kendinden başka herşeyi unutturabiliyor. Kimbilir bu zaman zarfı içerisinde bana ihtiyacı olan kaç kişi vardı ve ben hiçbirini görmedim… Bunların içinde bana “sadece sabreden” yakınlarım da vardı elbet. Bir insanın “insan” olarak düşebileceği küçük durumlardan biri, yani başka birisi tarafından “sabredilmek”.

Seçim Körlüğü: Ne İstediğinizi Bilmiyorsunuz

denizkar | 23 April 2009 17:45

Algı değişiklikleri ile kendi uzmanlık alanlarında bile çok basit testlerde hata yapan uzmanları duymuşuzdur: bir şarap uzmanının kırmızı ve beyaz şarabı ayırt edememesi (karartılmış bardaklar içinde) veya sanat eleştirmenlerinin bilgisayar tarafından rastgele çizilmiş çizgilere bakarak çok derin anlamlar görmeleri gibi. Böyle öykülerden hepimiz zevk alırız çünkü kişiler bir konuda gerçek otorite olduklarını iddia etmeyi arzularlar. Peki ama eğer gündelik seçimlerimizi nasıl yaptığımızı incelemeye kalkarsak.. Uzmanlar uzmanlıklarının el verdiği ölçüde ve bu limitler içinde hata yaptıklarında kabul görebilirler ama peki ya bizler kendimiz üzerine en uzman kişiler olarak hata yaptığımız zaman bu kabul edilebilir bir hata olur mu?

Gerçek seçimimiz gizlice değiştirilse bile sorulduğunda seçimimizi şiddetle savunuyoruz. Fotoğraf: Peter Cade / Getty
Gerçek seçimimiz gizlice değiştirilse bile sorulduğunda seçimimizi şiddetle savunuyoruz. Fotoğraf: Peter Cade / Getty

Bu sorunun cevabı bazı illüzyon numaraları kullanılarak bulunmaya çalışılmış. Katılımcılara sunulan alternatifler üzerinde bazı numaralar yapmaktansa habersiz olarak kişilerin seçim sonuçları üzerinde numaralar yapılmış ve nasıl tepki verdikleri kaydedilmiş. Örneğin, ön çalışma olarak katılımcılara insan yüzü fotoğrafı çiftleri gösterilmiş ve daha çekici olanı seçmeleri istenmiş. Bazı denemelerde kişilerden, seçim yaptıktan hemen sonra seçimlerinin arkasında yatan nedenleri açıklamaları istenmiş.
Habersiz olarak, bazı denemelerde çift-kart illüzyonu ile seçtikleri yüz aslında seçmedikleri yüze ait fotoğrafla değiştirilmiş. Genel yargı, böyle bir değişiklik olduğunda çok büyük ihtimalle hepimizin bunu hemen fark edeceği yönünde. Fakat sonuçlar %75 oranla katılımcılar illüzyona kandıklarını ve aslında seçmedikleri yüzü neden seçtiklerine dair açıklamada bile bulunduklarını gösteriyor. (deney videosu)

BARIŞ’ A

oyuncuhandan | 04 October 2008 12:00

İnsana dair tek bir kuralı var hayatın: Eğer ölümlerden sonra rahat yaşamak istiyorsan çok sevmeyeceksin. Anneni bile.

İnsan tükeniyor. Tükenmek çare olsa… O da olmuyor. Tükeniyor, tükeniyor. Toparladım derken kum gibi dağılıyor yine kalbin. Gittin gideli daha iyi anladım. Çok sevmek fena ödetiyor insana bedelini. Elimde mi? Değil. Bak gittin, ama gram eksilmedi duygularım. Baktığım her yerde sen, gördüğüm her yüzde sana dair hüzün.

İstemezdin biliyorum. Gözlerini alıp gitmeyi istemezdin. Bize aitlerdi biliyordun. Sana kızamam zaten. Kimse kızamaz.