bildirgec.org

duygu hakkında tüm yazılar

Bay/Pas-Zwei

belesh | 26 November 2009 09:36

Her gün yarım saat dedi rehber. Ne olursa olsun yarım saat. Saçmala. Saçma değilse hiçbir şey değildir. Anlam barındırmasın. Kelimelere giydirdiğin kıyafetler yaz kış aynı olmasın. Sen kokuyorum şu an. Üzerime işlemiş kokun. Ve kendimi kokladığımı fark ettim. Köpekler gibi kokunu alıyorum. Köpek gibi özledim. Sigara yaktım kokunu bastırsın diye. Yangın alarmı çalıyor, susuyor, çalıyor, susuyor, çalıyor. “Neden çalıyor bu?” dedim. “Bozuk olabilir, ya da sigara içen içen biri vardır.” Diye açıklama yaparken gözü elimdeki sigaraya takıldı. “Herkes içiyor burada, düğmesi takılı kalmıştır.” Deyip dışarı çıktım. Patron gelmiş, sağlam bir azar işiteceğim sanırım.

Alk. % 15 Hacmen
Alk. % 15 Hacmen

Çay içtik, bayramdan konuştuk. Dün arkadaşım aradı. “Bayramda gelmiyor musun gavur İzmir’e?” dedi. “Yok, çalışacağım” dedim. Yalan. “ Ne bayramıydı lan bu; ramazan mı, kurban mı?” “Oha, aslan sütü yaramamış sana.” Dedim. Midem yanınca süt içerdim ben eskiden. Buzdolabında hep bulunurdu. Artık bulamıyorum.

Rasyonel düşünce

hafifmesrep | 06 November 2009 16:20

Doğduğumuzda çok az duygu destekli isteğimiz vardı. Acıktığımızda biraz süttü esas olan. O zamandan beri, yaşamımızı fiziksel olarak sürdürmemizle hiçbir ilgisi olmayan yüzlerce duygu destekli istekle programladık kendimizi. Bu bağımlılıklarımızın çoğu, duygusal olarak kendimizi bağladığımız çeşitli rollerin oynanması olan sosyal bir danstı sadece. Duygu destekli bir bağımlılık modeli ya da beklentisi, hep yanımızda taşıdığımız ve birisi patlatmasın diye sürekli koruduğumuz şişmiş bir balona benziyor.

Egomuz, güvenlik korkularımızı, duygulu arzularımızı ve güç öfkelerimizi harekete geçirerek bizi hatalı biçimde korumaya çalışırken, rasyonel düşüncemiz de egomuzu desteklemekte üstüne düşeni yapmak için çalkalanır durur. Neden “haklı” olduğumuza, başkalarının ise neden “haksız” olduklarına dair nedenler bulur. Kimlik bulmamızı sağlayan, kendimizi özdeşleştirdiğimiz çeşitli roller ve oyunlardaki “başarı” modelini yaşamımıza yardımcı olmak için plan yapar ve yönetir. Aslında gelişimimizle, yaşadığımız tüm korku, üzüntü ve öfkelerin, yaptığımız boş danstan kurtulmamıza yardım eden – dünyanın bize sunduğu – dersler olduğunu idrak etmeye başlarız.

Dünya oynadığımız çeşitli bağımlılık rollerinin mekanikliğini kavramamız için fırsatlar sunuyor. Herhangi birinin yaptığı ya da söylediği bir şey için duyduğumuz her yabancılık, huzursuzluk, sinirlenme hissi, yaşam oyunumuzu bilinçli olarak oynamadığımızın bir kanıtı.

Egomuz ve rasyonel düşüncemiz, dünyanın nasıl olması gerektiği ve çevremizdeki insanların nasıl davranmaları gerektiğine dair belli bir yolun olduğunu söyleyen haşin bir programla çalışıyor, işi doğru yoluna koymak rasyonel düşüncemize bağlı.

Robo.to ile anlık video iletisi

dkare | 29 October 2009 17:34

robo.to için twitter’ın görüntülü versiyonu diyebiliriz. 1 Ağustos’ta hizmete başlayan robo.to justin timberlake’in tanıtması ile 20 Bin kullanıcıyı aştı. Ayrıca 100 Binin üzerinde videoya sahip.

videoların dört saniye sürmesi kullanıcıların “ne yapacağız” diye düşünmesine sebep olsa da aslında dört saniye olması özellikle istenmiş. Çünkü kullanıcılardan istenen anlık düşünceler ve duygusal ifadeleri göstermeleri.

KURT

Nurullah64 | 19 October 2009 09:43

Gönlüme düşen bir kurt
Bekler yıllarca dolunayı
Mutlak gelir lakin,bulamaz aradığını
Bulsada zaman içinde
Döner hilal ve yarım aya
Kaldı yine bizim kurt benle başbaşa

Öfkeyi her daim alır benden
Sevme gönül sevme desemde
Kurt sürükler dolunaya
Sökemem içimden kurdu
Yalnız olamaz Allah kulu
Kaldı yine bizim kurt benle başbaşa

Aşk acemisi derler,o benim
Her gülü sahipsiz bellerim
Gördüğümde sahibini
Kurdumla kendimi yerim
Ah içinde aha büründük
Kaldı yine bizim kurt benle başbaşa

Lütfen Bu Yazıyı Okumayınız!!!

tutkulubiryazar | 27 September 2009 12:27

Dikkat! Dur kardeşim bu yazıyı yanlışlıkla yazdım lütfen devamını okuma. İçinde zaten çok gizli mahrem bilgilerim var.Lütfen devam etmeyiniz! Sağlığınız için!Dediğim gibi ufak bir hata okumamalısın. Aloooo! duymadın galiba devam etmeyin okumaya yav çok önemli değil zaten.Sen de sıktın kardeşim okuma dedik ya. Çok gizli ve bir o kadar da gizemli. Amma da meraklısın ha devam etme gizli dedim. Bana ait hayati bi bilgi ne yapacaksın sen beni. Kardeş bari bu son cümlen olsun bak merakına yenilceksin başına kötü şeyler gelecek… Yahu artık senle baş edemeyeceğimi anladım. Tamam tamam.Açıklıyorum… Hazır mısın? Derin bi nefes al. Seni biraz daha sıkacağım ama değecek. Lütfen… Emin misin? Bak iyi düşün açıklayacağım kötü bişi olucak! Valla çok gizli. E… madem buraya kadar okudun,heralde sen çok sabırlı birisin. Ve de meraklı! Ben de zaten böyle biri aradığım için uzattım…Ne de olsa mahrem bi bilgi. Hem gizli hem gizemli. Ya abi sende de ne sabır varmış.Bırak bak başına iş açılacak bunu öğrendiğinde tamam çok şey öğreneceksin ama çok büyük de sorumluluk getirecek.İşte tam zamanı açıklıyoruuuuuuuum.Açıkladım gitti be: Fazla Merak İyi Değildir Dostum!

renkli duygular

taha3045 | 27 August 2009 20:06

Odanın kapısını sessizce açıyorum, sakin ol adam diye kendi kendime telkinde bulunuyorum, kimsecikler yok her yer sakin. Kolaçan ediyorum etrafı ne bir anı, ne bir umut ne de çarpıntı hiç bir şey yok kalmamış, yerlerde gözyaşlarım yok, süzüldüğüm yatak odasındaki yataga bakınca bile gözümün önüne belli belirsiz yürek yakan görüntüler gelmiyor bu hiç normal değil.

Üzerime battaniyemi alıp sadece kıvrılmak istiyorum tek kişilik televizyon koltuguna, ne içecek bir şey ne müzik ne televizyon istiyorum,elimden gelse kalbimi durduracagım atıp ta ses çıkarmasın diye. Battaniyenin yeşil olanını aldım yeşil umut rengi ama şu an işe yaramaz yine de aldım, utanmadan kırmızının, kahverenginin arasından onu seçtim arsızca umut rengi diye.

Dalgakıran

lagos | 21 August 2009 17:56

adı kadar ürkütücü değil aslında.. dalgakıran..
olduğu yerde hiç istifini bozmadan duran, kendi halinde bir kayalar yığını. bilemiyorum onun duyguları var mı, birşey hisseder mi? ama bildiğim bir şey varsa o da dalganın duygularının olduğu..

dalgakıran hiç düşünür mü acaba, zayıflattığı dalgaların ruh halini? vicdanı sızlar mı hiç tüm heybetiyle gelen dalga eridiğinde? deniz onun yüzünden konuşamaz bazen, söylemek istedikleri içinde kalır. kini, öfkesi, nefreti dalgakıranla kırılır. ve sular altında kalır. deniz bu duygularını içindekilere püskürür bazen. o zaman daya birkaç balina karaya vurur ya da sürü halinde balık ölümleri gerçekleşir. belki bir yunus yüzemeyeceği sığ sulara atar kendini, intihar edercesine.

Köpeğinizin Derdini Bu Aletle Anlayabilirsiniz

Bygumus | 10 August 2009 13:10

Bir Japon oyuncak şirketi öyle bir aygıt icat etti ki iddia edildiğine göre bu aygıt köpeğinizin havlamasından köpeğinizin hangi duyguda olduğunu anlıyor ve bunu kelimelere döküyor.

Bowlingual Voice
denilen aygıt; konuşabiliyor ve 6 duyguyu da anlayabiliyor. Bu duygular üzüntü, sevinç, tehlikeye karşı uyarma, ihtiyaç hali, mutluluk ve hayal kırıklığı.

Ayrıca konuşulan “benimle oyna” “beni yalnız bırak” ve “üzgünüm” gibi deyimleri de kaydedebilme özelliğine sahip.

Bowlingual Voice
Bowlingual Voice

2009 Tokyo Oyuncak Şovu’nda gösterilen aygıtın olgun köpeklerde en iyi çalıştığı söyleniyor.

Takara Tomy tarafından üretilen £129 değerindeki aygıt köpeğin boynuna bağlanan bir mikrofona ve hayvan sahibinin taşıması için temel işlemler yapan avuç-içi aygıta sahip.

Köpek havladığında mikrofon ses kaydı yapar ve mikrofon kaydedilen ses verisini sahibinin kablosuz olan avuç-içi cihazına aktarır. Sonra cihaz, veriyi kelime olarak tercüme eder. Tercüme edilen kelime hem sesli hem de dijital olarak hayvan sahibine iletilir.

hasat zamanı

taha3045 | 19 May 2009 16:18

Geçip gittikçe karılı,kızlı bol hovardalıklı yıllar
öğlene kadar uyumak, sabaha kadar gezmek,
eşşek gibi çalışmak,kafası hep kıyak gezmek
hapı yutmuş gibi dolanmak
bir süre sonra çakılınır birine
belden aşşagı mantık gögsün sol tarafına dogru kaymaya başlar
bu duvarın öte yanı
bu çok tehlikeli
bu sevgi kesin hayatını sömürür,beş para etmez hayat ne güzeldi ne gerek var şimdi birini sevmeye, sevgi emek ister demedi mi Selvi Boylum Al Yazmalım’daki muhteşem kadın.Ve emek verilecek en son şeydir sevgi, kafa yormak lazım gelir, beyinde bir ur gibi taşınan kıskançlıklar, özlemler kim ugraşacak şimdi.

aşktan saklanılmaz

taha3045 | 19 May 2009 15:06

İkinci veya kırgınlık ilki kadar acı vermez insana, üçüncüsü de ikincisi kadar, bu böyle sürer gider, her seferinde insanı ordan oraya savuran bu gözyaşı bollugundaki acı seli hepimizin takıldıgı alışkanlık halini alır. Bir ayrılık,kırgınlık sonrası başka bir şeye yelken açınca sanki hayatta daha önce hiç bir şey umut etmemiş, hiç başlamamış, hiç bitirmemiş, hissetmemişçesine yeniden kırılmaya dogru gideriz.

Ardından hüzün bırakmış gözler diken olup asla batmıyor ilk günlerdeki gibi, çünkü başka bir diken batıracak birini çoktan buldunuz, eski yenilen kazıklar unutuldu bile, aglanan ve gülünen günler bir kalemde silindi değil mi? Düşlenen hayaller aynı dizlerde uyumak yada hıçkıra hıçkıra aglamak ,sevişmek ne bileyim o patlamış gözlerle yavaş yavaş iç dökmek. Oysa bir önceki sonu çok üzücü olan beraberlikte de amaçlar ,hayaller aynıydı sonrası bir araba dolusu üzüntü ama şimdi yine başka kişide başka hayaller, umutlar, insanoğlu her boka layık aslında.