Odanın kapısını sessizce açıyorum, sakin ol adam diye kendi kendime telkinde bulunuyorum, kimsecikler yok her yer sakin. Kolaçan ediyorum etrafı ne bir anı, ne bir umut ne de çarpıntı hiç bir şey yok kalmamış, yerlerde gözyaşlarım yok, süzüldüğüm yatak odasındaki yataga bakınca bile gözümün önüne belli belirsiz yürek yakan görüntüler gelmiyor bu hiç normal değil.Üzerime battaniyemi alıp sadece kıvrılmak istiyorum tek kişilik televizyon koltuguna, ne içecek bir şey ne müzik ne televizyon istiyorum,elimden gelse kalbimi durduracagım atıp ta ses çıkarmasın diye. Battaniyenin yeşil olanını aldım yeşil umut rengi ama şu an işe yaramaz yine de aldım, utanmadan kırmızının, kahverenginin arasından onu seçtim arsızca umut rengi diye.Kıvrılıp öylece tavana bakmak yarım saatimi alıyor, sonra az evvelki hatırasız, sessiz , hayalsiz ortamda rahatıma bakacakken kaşınarak bir anda fotograf albümünü aklıma getiriyorum.Albüm de yeşil sanki benimle dalga geçer gibi.Kontrole giden kötü bir hastalıga sahip insanın tahlil sonuçlarının bulundugu zarfı açmasındaki gibi hem korkarak hem merakla, hem isteyerek hem elimden atmayı düşünerek açıyorum albüm yapraklarını, sanki içindekileri bilmiyormuşum gibi.Resimler orada öylesine kendinden emin ki, beni ezeceklerini biliyorlar, pusuya yatmış bekliyorlar ve ben korka korka dolaşıyorum aralarında. O ana geri dönsem gibi saçma cümleler kurmak istemeyerek dalıp gidiyorum, ayrıntılara gizlenmiş şeytan çıkıveriyor ortaya, her fotograf karesindeki detayları gözüme gözüme sokuyor. Bellegimde hep o şerefsiz şeytanın işi olan detaylar, ne giymiştik, ne ara öpmüştüm, saç modeli nasıldı diye..Şeytanın işine büyük bir mücadeleyle son vererek daha fazla fotograflar tarafından mıncıklanmama izin vermiyorum ve albümü konsolun üzerine fırlatıveriyorum.Kırmızı şarap mı içsem ne? kırmızı tehlikenin rengi, içlerde oluşan ürpertinin rengi, bırakıp gitmenin, geri gelmemenin, kızgınlıgın rengi.Vazgeçtim şaraptan bir duş almak en iyisi. Sıcak suyun altında aklıma hiçbir kötü veya iyi şey getirmeyerek yapılan bir banyodan sonra beni kucaklayan, serıp sarmalayan tek şey var o da mavi bornozum.Mavi sakinligin rengi,huzur ve rahatlıgın rengi.En iyisi arabaya atlayıp kendini dışarı atmak.Odadan çıktım yolların kralı olmak için.