Geçip gittikçe karılı,kızlı bol hovardalıklı yıllaröğlene kadar uyumak, sabaha kadar gezmek,eşşek gibi çalışmak,kafası hep kıyak gezmekhapı yutmuş gibi dolanmakbir süre sonra çakılınır birinebelden aşşagı mantık gögsün sol tarafına dogru kaymaya başlarbu duvarın öte yanıbu çok tehlikelibu sevgi kesin hayatını sömürür,beş para etmez hayat ne güzeldi ne gerek var şimdi birini sevmeye, sevgi emek ister demedi mi Selvi Boylum Al Yazmalım’daki muhteşem kadın.Ve emek verilecek en son şeydir sevgi, kafa yormak lazım gelir, beyinde bir ur gibi taşınan kıskançlıklar, özlemler kim ugraşacak şimdi.Küçük sıradan hayatımı istiyorum bengezmek,tozmak,içmek,sevişmek,banyo yapmak. Akıl sahibi olmak istemiyorum, aşık olmakta istemiyorum bir avuca sıgmayan biriyken bir avuç aşık içine ne diye karıştım ben.Fesatlık iliklerime işledi bugün, kendimi kıskanıyorum birini sevme ihtimalini kıskanıyorum,artık şarkılarda mana arayan, itaat, sevgi, özlemek gibi kelimeleri birebir yaşayan kendimi kıskanıp ona zehrimi akıtıyorum.Kendini hayallerle avutacagı için çok kızıyorum,kaybet korkusu yaşayacagı için kızıyorum, bundan sonra korkakça yaşayacak biliyorum üzme korkusu,kaybetme korkusu vesaire, bunları düşünüp yine kızıyorum.Şikayetçiyim kendimden aşık oldugum için.