bildirgec.org

darbe hakkında tüm yazılar

“Hırtlara” aldırma Tayyip bey!

koza 68 | 12 April 2007 15:37

Bir ülke düşünün , Başbakanına sen cumhurbaşkanı olamazsın , otur oturduğun yerde desin…
Adamın, anayasal bir engeli yok, parlamentoda çoğunluğa sahip, eller kalktı mı kesin seçilecek!
Ama hırtlar demokrasisi itiraz ediyor; “ Arkadaş hakkında açılmış yolsuzluk davaları var, zamanında Cumhuriyete ve onun değerlerine sayıp, sövmüşsün…Aklından bile geçirme! “
Adamın ,dokunulmazlığı var, dokunamıyorsunuz !…
Geçmişteki söylemleri için “ Anam avradım olsun ben değiştim,laik demokrasiye,Atatürk ilke ve inkilaplarına bağlıyım “ diyor… Daha ne desin !…

Hırtlar demokrasisi itiraz ediyor,” Arkadaş,takiyye yapma!, dokunulmazlığın ardına sığınma, senin niyetin belli; Köşke çıkıp,devleti ele geçirip,sonrada “Ayetullah” efendini memlekete çağıracaksın…Kansız devrim ha! Yemezler,en azından biz Atatürk’çüler yemeyiz!” diyorlar…

gündem yeni “andıç”…

beypazarli pinokyo | 10 March 2007 14:49

basının gündemi yeni bir andıç. genel kurmay’ın gazeteciler hakkındaki değerlendirmelerin basına sızması, yeni bir andıç tartışması başlattı. yeni andıç, kritik bir döneme girdiğimiz günlerde gündeme gelmesi, basın tarafından çok çeşitli biçimde yorumlandı.

şimdi saflar netleşiyor. genel kurmay’ın, “lehte yazar”, “aleyhte yazar” kategorileştirmesi, basında anıçlara karşı “dik duran”, “suyun akışına dümen kıran” gazeteciler olarak safların belli olmasını sağlıyor. bir kısım sessiz kalıyor, bir kısım destekliyor, bir kısım ise şiddetle karşı çıkıyor.

tartışma giderek büyüyor!..

Adam olmaya dair!…

koza 68 | 24 January 2007 11:07

Yazmaya çalıştıklarım çok kısa bir zaman dilimi içinde aklıma gelenlerdir.Sizler de ilaveler yapabilirsiniz…Nasıl mı, adam oluruz?…

.Bozulan dokumuzun “ özal devrimi” ile başladığını anladığımız zaman…
.Kitlelerin,unutkanlığına ve budalalığına güvenen,siyasetçileri ve şakşakçılarını tasviye ettiğimiz zaman…
.Sorunların çözümünü,bizden sonraki kuşaklara bırakma alışkanlığından kurtulduğumuz zaman…
.Borçlanmasam “ölürüm” korkusuyla İMF’nin önünde diz çökmediğimiz zaman…
.İç ve dış “sermayenin” işlerine geldiği zaman milletimizi “ikincil” meselelerle oyaladıklarını anladığımız zaman…
.Genlerimizdeki “kurtarılma” sendromunu ,,içimizden söküp attığımız zaman…
.Avrupa’nın,3.büyük ekonomisi olmamıza rağmen,neden hala gelişmişlik sıralamasın da 62.sırada bulunduğumuzu sorguladığımız zaman…
.İletişim,enerji,bankacılık gibi sektörlerin,yabancılara satılmasına izin veren politikacıların “vatanı” sattıklarını anladığımız zaman…
.Milli ekonomideki refahın,bireysel mutluluğumuzun ve refahımızın “ön şartı” olduğunu anladığımız zaman…
.”Darbe anayasası” ile yönetilmenin,onur kırıcı sonuçlarının farkına vardığımız zaman…
.Darbe yapanların,neden hala yargılanmadıklarını sorguladığımız zaman…
.”Medyanın” gücünü, kirli ittifaklardan ve sermaye guruplarından aldığını anladığımız zaman…
.”Küreselleşme” olgusunun,siyasi açıdan bir”Balon” olduğunu,milli bütünlüğümüzü korumanın “üniter” devlet yapısını muhafaza etmekten geçtiğini anladığımız zaman…
.Aydın olmanın ve aydınlanmanın,” aykırı”fikirlerin ifade edilebildiği,geleceğe “yön” verebilen düşüncelerin ortaya çıkabileceği gerçeğinden yola çıkarak,yeni düşüncelere ve yeni kavrayışlara “açık” olmayı becerebildiğimiz zaman…
.”Milliyetçilik” kavramının, her okulda,her mahallede “ Reis-başbuğ” hiyerarşisine bağlı,sokak çeteleri yetiştirmek ve “aykırılıkları” yok etmekten ibaret olmadığını anladığımız zaman…
. Toplumsal dönüşümün, sağlıklı ve kalıcı olabilmesi için, “statükocu” devlet aygıtının parçalanması gerektiğini anladığımız zaman…
.İnsan olabilmenin tadına varabilmenin,”felsefi” boyutta da farkında olabilmekten geçtiğini anladığımız zaman…

sözlükte neler oluyor?

dadaruh | 22 December 2006 10:39

bugün, aynı zamanda sözlüğün yaratıcısı ssg’nin doğum günü olarak 21 aralık tarihinde ekşi sözlükte hiç de beklenmeyen olaylar vuku buldu. aethewulf’un sözcülüğünü (önderliğini?) yaptığı bir grup kıdemli sözlük yazarı, yönetime el koyduklarını, hali hazırda moderatör ve preator olan, ssg dahil pek çok kişinin çaylak yapıldığını açıkladılar. gerekçeleri ise temel olarak ekşi sözlüğün gidişatındaki bozukluktu. derhal bir temsilciler meclisinin oylanmasına, anayasa çalışmalarına başlandı. olay sözlükteki pek çok yazarın tepkisini çekerken pek çokları da bunun bir “şaka”dan ibaret olduğunu düşündüler. muhtemelen sözlük son zamanlarının en hareketli günlerini yaşadı, “21 aralık 2006 ekşi sözlük darbesi” başlığına yüzlerce entry girildi, herkes aşina bir isimden açıklama, ssg’den bir hareket bekledi. ve an itibariyle sözlük ulaşılamaz durumda.
ekşi sözlük gibi, türkiye’de internetin önemli ve keyifli mecralarından birinin akıbetini merak etmekle beraber, tez zamanda sağlıklı sıhhatli geri döneceğini umuyoruz.

Hanim Kos Darbe Olmus

baltutan | 22 December 2006 02:50

Hurriyet.com.tr adindaki haber sitesinde dun onemli bir haber vardi. Evet efendim neymis malum sitede darbe olmusmus. Herkes merak icindeymis. Yok yav? Genc subaylar onaylamis mi acaba bu haberi.

Turkiye’nin en koklu gazetelerinden birisi yeni medya ortaminda yer hazirlamak iicin, grup televizyonlarinda, gazetelerinde reklamini yaptigi resmi sitesindeki habere bakar misiniz?

Oncelikle tamamen ticari bir yapiyi haber yapacaksiniz. Sonra kamuoyunun zerre kadar umurunda olamayacak bir konuyu ‘haber’ yapacaksiniz. Sonra da medya kurulusu oldugunu iddia edeceksiniz.

Canım, Güzel Darbem!

elfiya | 22 September 2006 14:45

Tayland’da bir darbe oldu. Darbe dediğimize bakmayın gelen haber ve resimlere bakılacak olursa bir tür ulusal karnaval. Asker, sivil eğleniyorlar havası var. Batı zorlaması Doğu demokrasi denemeleri bazen böyle güle misin ağlaya mısın belirli olmayan görüntülere de neden olabiliyor.

İlk gelen haberlere itibar edilecek olursa halk durumundan memnun. Ancak Macaristandı, Taylanddı derken uluslararası para piyasaların tadı kaçtı.

12 Eylül’e tanık olmuş herkes gençliğe borçludur.

anticipation[pilli_silinen_hesap] | 12 September 2006 14:35

Darbe sonrası doğan kuşaklar dinleyemedi anne babalarından 12 Eylül’ü. Öylesine sus pus olmuştu ki dudaklar; 10 yaşında küçük bir kız çocuğu “baba darbe ne demek, bugün ne olmuştu” diye sorduğunda cevap alamamışsa babasından, insanlar hala rüyalarında görüyorsa işkence dolu günlerini, “gözaltında kaybolmak” gibi yalan bir edime inandırılmaya çalışıyorsak, anne babalarımız bizi siyasetten uzak tutmaya çalışıyorlarsa, siyaseti ti’ye alacak kadar uzaksa, Genç Bakış programında “ellerim idam kararlarını imzalarken titremedi” bile diyen bir Devletbaşkanını alkışlayabiliyorsa gençler, 12 Eylül Darbesini yaşamış, tanık olmuş herkes çocuklarına,torunlarına borçludur. Siyasetten bir fiil devlet eliyle değil, anne baba,dede ve anneannelerimizin elleriyle uzaklaştırıldık. Şimdi apolitize olmuş bir gençliği suçlamak yerine anlatın ki yaşadıklarını neye karşı olmamız gerektiğini bilelim, anlatın ki dünyayı daha yaşanabilir kılmaya gücümüz olsun…

İki şair arkadaşı ayıran darbe

falia | 29 July 2006 00:37

Cumhuriyet dönemi edebiyatının en ilginç durumlarından birini hatırlamak yerinde olacak.

Meşhur 10. Yıl Marşı’nın ortak şairleri olan Behçet Kemal Çağlar ve Beş Hececiler topluluğunun en seçkin üyesi sayılan Faruk Nafiz Çamlıbel bu ilginçliğin iki kahramanıdır.

Cumhuriyet’in onuncu yılında, onuncu yıl için yazılan marşın sözlerini ortaklaşa yazacak derecede yakın olan bu iki şairi 27 Mayıs 1960 darbesi ayırdı.

Sebebi ise gayet basitti: Faruk Nafiz Demokrat Parti saflarında bulunuyordu, Behçet Kemal ise CHP’liydi. Üstüne üstlük Faruk Nafiz darbe sürecinde Yassıada’da yargılanan DP’liler arasında bulundu.

“Birkaç ay içerisinde Türkiye’de darbe yapılacak ve beni cezaevinden kaçıracaklar.” ALPARSLAN ARSLAN

beyefendi | 30 May 2006 10:02

bu sefer KAHİN alparslan arslan
bu sefer KAHİN alparslan arslan

bu sözlerin benzerini daha önce duymadığınıza eminim çünkü mehmet ali ağca‘nın mahkeme kayıtlarında, tozlu raflarda ömür tüketiyor. Ağca’yı cezaevinden gündüz vakti kaçıran oral çelik’in‘in sözleriyle “herkes ağca’yı kahraman sanıyor, oysa öyle değil”. abdi ipekçi’ye 3 suikast düzenlendiğini, sonuncusunun başarılı olduğunu, olaydan aylar sonra kimin yaptığı bilinmeyen bir ihbar üzerine ağca’nın yakalandığını, ağcanın da tıkı alparslan arslan gibi olayı tek başına yaptığını savunduğu, olayın ardından kartal cezaevinden gündüz vakti kaçırılıp yıllar boyunca türkiyenin alnına papayı öldürmeye çalışan türkün ülkesi damgasını vurduracağı italyaya gönderildiği ve bu suikastleri ağcanın tek başına yapmadığı artık bilinen gerçekler. kendisini kullandırdı, türkiyede 12 eylül darbesinin kapısını açtı, papayı vurarak alnımıza leke sürdü.. bugün de alparslan arslan olayı ailesine farklı, arkadaşlarına farklı, savcıya farklı anlatıp danıştay katliamını tek başına yaptığını söylüyor ve ekliyor : “Birkaç ay içerisinde Türkiye’de darbe yapılacak ve beni cezaevinden kaçıracaklar.” kimbilir belki o da ağca gibi erkenden kaçırılır ve bu sefer amerikaya, bir başkasına suikaste gönderilir.

27 mayıs, 9-12 mart, 12 eylül, 28 şubat, ?

beyefendi | 27 May 2006 18:09

bir sadrazam daha! Allah rahmet eylesin
bir sadrazam daha! Allah rahmet eylesin

türkiye‘de askeri darbeler 27 mayısla başladı zannedilir ama ilk darbenin tarihi çok eskidir. dede korkut hikayelerinde iç oğuzun dış oğuza darbe yapmak üzere iken basılmasını,ava giderken avlanmasını okuyanlar bu kadar çok türk devletinin nasıl kurulduğunu ve haliyle nasıl yıkıldığını anlayabilirler.yakın tarihimizde darbelerin hası 2. mahmut tarafından yeniçerilere karşı yapılmıştır. hemen arkasından da cezayir elden çıkmış, istiklalini kazanana kadar fransızların katliamlarına maruz kalmıştır. en acıklı olanı sultan abdülaziz‘e yapılan darbedir. eşekçi paşa yönetimi ele aldıktan sonra bir suikastle,kimsenin yapamayacağı şekilde iki bileğini birden kesip sultanı intihar ettiği süsünü vererek öldürmüştür. tabii bütün bunlar masonik ittihatçıların sultan abdülhamid‘e yaptıkları darbe yanında bir hiçtir. zira 33 yıllık saltanatı boyunca koruyup kolladığı ve geliştirmeye çalıştığı koca osmanlı 10 sene içerisinde, arkasında büyük bir enkaz bırakarak tarihe gömülüp sonsuzluğa yelken açmıştır. bugün balkanlar,kafkasya ve arap yarımadasında ki meseleler bize osmanlı’dan miras olarak kalmış,halledilmeyi beklemektedirler. tabii bu ayrı mevzu. nerede kalmıştık.Atatürk bu ihtilal mevzularının türk milletinin bekasını tehdit ettiğini yaşayarak öğrendiği için askerin siyasette olmasını engellemiş, devr-i iktidarında mümkün olduğunca bu hal üzere devam etmiştir. ama sonradan meydanı boş bulan bir takım askerlerimiz yeniden ihtilal rüyalarıyla yatıp kalkmaya başlamış ve nihayet muratlarına 27 mayısda ermiş ama bununla yetinmeyip eski gelenekleri parlatıp bir sadrazam ve iki veziri ebedi istirahatgahlarına göndermişlerdir.tabii 27 mayıs pandoranın kutusunu açmış, peşipeşine gelen darbe ve güç ihtiraslarını serbest bırakmıştır. hemen peşinden Talat Aydemir 22 Şubat 1962 ve 21-22 Mayıs 1963 tarihlerinde iki üç defa darbe girişiminde bulunur. neticede idam edilir. tabii bunu gören kızıllar boş durmaz. 68 olaylarıyla beraber hızlanan sovyet türkiye ihtirasları 9 mart tarihinde belirginleşir. doğan avcıoğlu yedeğinde bir kaç general ile türkiye’nin lenin‘i olmak için gün sayar ve içtimai hayatı karıştırırken devreye 12 mart girer ve koministler gerçekten çok üzülürler. fakat yılmazlar, yeni bir ihtilalle bu sefer stalin olmak için vargüçleriyle çalışırlarken devreye gladioergenekon girer ve olaylar çığırından çıkar. kardeş kavgası başlamıştır,artık bunu durdurabilecek tek güç olan ordunun duruma el koyması için halk gün saymaktadır. derken 11 eylül günü oluk oluk akan kan 13 eylül günü bir anda kesilir zira ordu devlet ve millet için idareye el koymuştur. tabii bunun için 24 ocak kararlarından sonra ekonomi düzelsin diye bir müddet beklemişlerdir ama olacak o kadar. o kadar kusur kadı kızında da bulunur.ve akabinde özal‘lı yıllar başlar,bir rüya gibi küçük amerika olmak için çalışan madonna ve michael jackson hayranı ,arabeskçi,vatkalı,kolları kıvrılmış ceketler giyen küçük emrahlar ve ceylanlar bu yıllara güzel damga vurur.ve 90’lar terör,özel radyo ve tv’ler,türk asrı gençliği heyecanı,çöken ahlak değerleri-aile, yüksek enflasyon ve giderek yamulan ekonomi ile türkiye tarihinin garip dönemlerinden biri olarak göz açıp kapayıncaya kadar geçer.ama o da ne? bu kış irtica gelmeyecek midir? elbette gelecek,hele bir gelmesin aczimendiler ve fadime şahin-ali kalkancıyla beraber yatak odasından canlı yayınla getiririz. netekim 28 şubat mgk kararlarıyla irtica tehlikesi savuşturulmuş,memelekette huzurlu yeni bir dönem başlamıştır. postmodern darbe mi? o da ne ola ki? biz darbenin çağdaş olanını severiz. bizi kesmez öyle postmodern filan. bu arada 40-50 milyar dolar buhar mı olmuş, türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizini mi yaşamış, aile kurumuyla beraber milletin ahlakı daha mı çok göçmüş? kuzum kim takar bunları, duymadın mı laiklik elden gidiyor, bu şeriatçılar bizi kesicek valla kıtır kıtır ama iyi ki asker var gelir kurtarır bizi bir daha.kurtarır kurtarır. biz de yeniden gelip kurtarmasını bekliyoruz zaten ! kurtarsa da kurtulsak !