Darbe sonrası doğan kuşaklar dinleyemedi anne babalarından 12 Eylül’ü. Öylesine sus pus olmuştu ki dudaklar; 10 yaşında küçük bir kız çocuğu “baba darbe ne demek, bugün ne olmuştu” diye sorduğunda cevap alamamışsa babasından, insanlar hala rüyalarında görüyorsa işkence dolu günlerini, “gözaltında kaybolmak” gibi yalan bir edime inandırılmaya çalışıyorsak, anne babalarımız bizi siyasetten uzak tutmaya çalışıyorlarsa, siyaseti ti’ye alacak kadar uzaksa, Genç Bakış programında “ellerim idam kararlarını imzalarken titremedi” bile diyen bir Devletbaşkanını alkışlayabiliyorsa gençler, 12 Eylül Darbesini yaşamış, tanık olmuş herkes çocuklarına,torunlarına borçludur. Siyasetten bir fiil devlet eliyle değil, anne baba,dede ve anneannelerimizin elleriyle uzaklaştırıldık. Şimdi apolitize olmuş bir gençliği suçlamak yerine anlatın ki yaşadıklarını neye karşı olmamız gerektiğini bilelim, anlatın ki dünyayı daha yaşanabilir kılmaya gücümüz olsun…
yorumlar
aynı fikirde olunca yazacak bir şey bulmakta zorlanıyor insan ama şunu ekleyeblirim ki, soğuk savaş sonrası Türkiye’de de seksenlerden itibaren görülen katı depolitizasyon şimdiki siyasi boşluğun da kaynağını oluşturuyor gibi gözüküyor. millet artık iradesini birbirinden yararsız seçenekler arasında oy olarak kullanıyor ve daha da kötüsü bu seçenekler dışında bişey yapamama özürlülüğüyle yetiştiriliyor.millet artık sivil toplum kuruluşları gibi alanlarda değil, birilerinin çıkarları doğrultusunda işleyen medyanın destekleriyle, genel sisteme dokunmayacak cılız sesler çıkarmakla yetiniyor. yapacak somut bir şey olmadığını düşünmekle beraber bu sistemi en iyi kullanan ve büyük ölçüde yaratıcısı olan a.b.d.’nin, gelişmekte olan yeni düzende etkinliğinin azaldığını, söylediği yalanların ve yaptığı düzenbazlıkların foyasının çıktığını görmek beni bir nebze umutlandırıyor. ( anlatım akışındaki düzensizliklerin farkındayım, ama aceleyle yazdığımdan ve bu sitede bu gibi yazılara destekleyici yorumlara pek raslanmadığından, düzensiz de olsa yazmak istedim.)
Ah keşke bari oy kullanıyor olsaydık, son seçimlerde çok fazla insanın oy vermediğini hatırlıyorum.Üstelik bu bir karşı koyuş değil, oy vermenin dahi gerekliliğine inanmadıklarından oy kullanmayan binlerce insan. sivil toplum kuruluşları derman olabilir mi derdimize?sanmıyorum. Belki biraz daha cesaret, belki artık ” bu günlerde geçer”, “beterin beteri vardır” dememek gerek. Cılız seslere güç vermek, içimizdeki “başka türlü bir dünya” hayaline ihtimal vermek gerekiyordur.
gençliği apolitize olmakla suçlamak bence pek doğru da değil. önce caydırılıp korkutuluyoruz(denildiği gibi…) sonra da ön yargılarımızı yensek ve korkumuzu atsak ve siyasetin içine girsek bile baraja takılıyoruz.şu anki meclisimiz %10 barajı ile seçilmiş olup, kullanılan oyların sadece yarısı ile meclise girmişlerdir. tamam kabul etmek lazım siyasilerimiz koalisyon konusunda pek başarılı değiller, yada kimilerine göre tek partili hükümetler çok daha başarılı gözükebilir. ama bence millet meclisinde halkın daha geniş bir kesiminin görüşü temsil edilmeli. bu açıdan yaklaşıldığında barajın biraz aşşağı çekilmesi faydalı gözüküyor.asıl değinmek istediğim nokta ise seçim sisteminde oy vermemizin bir mantığının olmaması. neden? çünkü desteklediğimiz bir partiye oyumuzu verebiliyoruz ama millet vekillerimizi biz seçmiyoruz. parti yönetimi kimi isterse onu ilk sıralara yerleştiriyor. bu açıdan bakınca millet vekilini parti seçmiş oluyor. ben beni temsil etmesini istediğim adamı meclisteki ceylan derisi koltuklarda:) göremiyorsam oy vermemin ne anlamı kaldı?
Evet daha burnumuzun dibindeki 12 Eylül rezaletininhesabını yapamadık daha.O zamanların “Darbenin Sesi Radyosu” olan TRT’de bugün,darbe rezaletinin ABD işi olduğu açık açık söyleniyor.Duyan kim? Gündem adamı olup çıktık hepimiz.Menfaatlerimiz vatanımız oldu, herkese bir bireysel vatan düşüyor.İnsanlar yıllarca sebepsiz yere birbirleriyle mücadele ettiler,yok yere birbirlerini öldürdüler.O günlerin Karaoğlan’ı ile Baba’sı “Sen sağcı, ben solcu”muhabbetiyle siyasi birlikteliğin önüne ihtiras seti çektiler.Netekim paşanın başını çektiği heyet te, “mecbur kaldık,darbe yaptık” nağmeleriyle masumların çığlığına sebep oldu.17 yaşındakini ite kaka ipe gönderenden ne beklenir ki?Utanmayan, sıkılmayan, pişman ol(a)mayandan!Aslında evrim var, ve tüm hızıyla devam ediyor, ama ters yönde!Hangi insan rahatsız olmaz ki, işkence altındaki binlerinçığlığından.Karun yerin dibine battı, hazinesiyle beraber.Firavun denizin dibine gömüldü, cesedi mumya oldu müzede.Hitler intahar etti.Mussolini’yi kendi vatandaşları öldürüp astılar sonra.Hepsi birer aslanken, zelil bir isim bıraktılar geride.Ama birileri hala anlamaz.Mersedesle gezer kimi.Kimi devletten maaş alır çuvalla.Kimi sanatçı olmuş,Nü yapar turistik beldede,Hayatını yaşarken.Sorarlar “Nü’çün” resmini yapmadın,Tecavüze uğrayan,İşkence gören kadınların da,”Tam olmamış”lar mıydı yoksa!