bildirgec.org

beyaz hakkında tüm yazılar

Kurban bağışları ve derileri hayalci’ye…

| 06 December 2007 21:57

Bağış reklamında Fatih abimiz, peh peh peh!
Bağış reklamında Fatih abimiz, peh peh peh!

Nerede Hürriyet?
Nerede Cumhuriyet?
Nerede Ertuğrul Özkök?
Nerede profesörler, laiklik tavukları?

Başörtüsüdür, cuma namazıdır, sabah ezanıdır…
Bıdı bıdısını yapmadığınız konu kalmadı,
şu kurban meselesine neden bir el atmadınız?

Atamazdınız, çünkü masonundan sabetayistine,
din istismarcısından ateistine kurban ibadetinden
nasibini almayan kalmadı.

Kurban bayramı yaklaştı mı
akbabalar, sırtlanlar, çakallar
ve diğer bilumum leş yiyiciler toplaşır meydana.

Gece Ve Gündüz

xcrescentx | 06 December 2007 18:16

Gece ve gündüz… Siyahla beyaz gibidir. Gece siyahtır, gündüz ise beyaz… Beyaz yalandır, siyah ise gerçektir sanılanın aksine…

Gündüz ben dahil çoğu kişi maskenin altına saklanmıştır. Ne kadarı gerçektir ayırt etmek zor. Gündüz maskeli balo zamanıdır adeta. Oysaki gece öylemidir. Sadece sessizlik, siz ve belki yanan sigaranın sessizliği yaran çıtırdaması vardır. Gece; insanın kendisiyle konuşma zamanıdır. İşte bu yüzden gece siyahtır gerçekler gibi. Yalan söyleyemezsiniz mutluluk oyunu oynayamazsınız. İçinizdeki o melankoli ortaya çıkar ve ele geçirir benliğinizi. İşte gece hesaplaşma zamanıdır. Hayal zamanıdır. Düşünürsünüz yanlışlarınızı. Yaptığınız için azarlarsınız kendinizi ama zamanı gelip düzeltme şansınız olduğunda aynı yanlışları yaparsınız. O zaman anlarsınız işte onlar sizin zaaflarınızdır. Düzeltme şansınız yoktur. Düzeltebiliyorsanız artık kendi duygularınızdan, kendinizden şüphe etme zamanıdır. Sizi siz yapan zaaflarınızdır. Zaaflarınızdan kurtulmaktan korkmalısınız her ne kadar istemeseniz de çünkü onlar sizin duygularınızdır. Gerçekler siyahtır…

Ne ki şimdi hislerim?

darjeeling | 05 November 2007 14:01

Öldüm.
Beyaz dünyaya döndüm.
Yoktan var oldum.
Kendimi gördüm.
Kendime döndüm.
Kızdım ona, küstüm kendime, kustum üstüme.
Hiçbir şey yaptığım hataları değiştirmedi.
Geliştirmedi.
Yine kendime kaldım.
Yine kötüyüm dedim.
Keşke gelmeseydim dedim.
Kara dünyaya döndüm.
Toprağımı örttüm.
Böceklerle birlikte ağladık halime.
Kötüydüm.
Tuttuğum yasa 1 saat dayanabildiler.
Söz verdim kendime, yaşamasam da.
Kendimi her 2 dünyaya da sevdireceğime.
Bir gün..
Eğer ruhumu kabul ederlerse..

Perinin fısıltıları

plakton | 01 November 2007 11:39

Beyaz ve Mavi için
Beyaz ve Mavi için

Bilemiyorum… Bildiğim bir şey varsa “neden olduğu” sorusuna benim cevabımın olmadığı. Bilmekte istemiyorum açıkçası. Benim bilmem yâda bilmemem neyi fark ettirecekti ki. Sonuçta çok şanslıydım ve milyonda birlik oranla ben seçilmiştim.

Tarihin, zamanın yâda yerin hiçbir önemi yoktu nasılsa. Fısıltılarla başlamıştı her şey. Masal gibiydi yani. Fısıltılar duyuyordum. Ne söylediği anlaşılamayacak kadar alçak bir sesle, yüzünü bile görmediğim bir peri fısıldıyordu çevremde. Bazı geceler çığlıkları uykumdan uyandırıyordu, sonra tekrar fısıldamaya dönüyordu haykırışları. Etrafımdakiler de inanmadılar bana, benim gibi. Kendime “deli” dediğim sıralarda hissettim perinin nefesini. İçimi, içimden yakıyordu artık. Ya on iki yaşıma kadar benim olduğuna inandığım bedenim bana ihanet ediyordu. Yâda dışarısı gerçekten soğuktu.

siyah beyaz ve ‘Kırmızı’

absynthe | 28 September 2007 09:46

Çok keskindi o.

Bir şey onun için ya vardı, ya yoktu. Varsa da, ya siyahtı, ya beyaz. Gri yoktu hayatında. Bu yüzden hiç yaşamadı; ama gri olsa da yaşamazdı zaten. Çünkü kırmızıyı bilmiyordu. Kırmızı yaşamdı. Nerede yaşam varsa, kırmızı oradaydı; baktığı her yerde; ama o siyahla beyaza takılmıştı bir kere. İyiyle kötüye… Bilmiyordu, dünyada ne simsiyah vardı, ne de bembeyaz. Dünyadaki her şeye kırmızı karışmıştı, saf değildi hiçbir şey; safı arayan kaybolurdu; hâlbuki kırmızıyı aramasına gerek yoktu, gözünün önündeydi o, baktığı her yerde.