Gece ve gündüz… Siyahla beyaz gibidir. Gece siyahtır, gündüz ise beyaz… Beyaz yalandır, siyah ise gerçektir sanılanın aksine…Gündüz ben dahil çoğu kişi maskenin altına saklanmıştır. Ne kadarı gerçektir ayırt etmek zor. Gündüz maskeli balo zamanıdır adeta. Oysaki gece öylemidir. Sadece sessizlik, siz ve belki yanan sigaranın sessizliği yaran çıtırdaması vardır. Gece; insanın kendisiyle konuşma zamanıdır. İşte bu yüzden gece siyahtır gerçekler gibi. Yalan söyleyemezsiniz mutluluk oyunu oynayamazsınız. İçinizdeki o melankoli ortaya çıkar ve ele geçirir benliğinizi. İşte gece hesaplaşma zamanıdır. Hayal zamanıdır. Düşünürsünüz yanlışlarınızı. Yaptığınız için azarlarsınız kendinizi ama zamanı gelip düzeltme şansınız olduğunda aynı yanlışları yaparsınız. O zaman anlarsınız işte onlar sizin zaaflarınızdır. Düzeltme şansınız yoktur. Düzeltebiliyorsanız artık kendi duygularınızdan, kendinizden şüphe etme zamanıdır. Sizi siz yapan zaaflarınızdır. Zaaflarınızdan kurtulmaktan korkmalısınız her ne kadar istemeseniz de çünkü onlar sizin duygularınızdır. Gerçekler siyahtır…Geceleri sevmez çoğu insan o yüzden gece uyurlar. Gündüzler oyuncuların sahnesidir. Uyumak en basit kaçma yoludur. Beyninizi kapatmak ve uykuya dalmak oysa ki bilmezler geceleri kendisiyle konuşmayan insanlar rüyalarında asıl gerçeği çok daha fazla görürler. Bu can yakar aslında çünkü rüyalar tamamen karanlıktır gerçeği görmezsiniz rüyada, rüyada gerçekle bizzat tanışırsınız onu hissedersiniz. Gündüz ise yetenek sanatıdır. Ne kadar kendinden kaçarsan o kadar sevilirsin. Ama zordur duygularını gizlemek, kendinden kaçmak… beklide bu yüzden saygı duyarlar sana bunu başarınca. Herkesin farkında olduğu bir hileyi ne kadar uluorta yapabilirsin ki? Belli bir zamandan sonra sende sıkılırsın bu oyundan. Gerçeği istersin… ama oyuncular çok kaptırırlar kendisini bu oyuna, inanmaya başlarlar yavaş yavaş rollerine.İşte bu yüzden bunun gerçekten farkında olanlar sevmez gündüzleri yapmacık gelir karşısındaki insanlar… yapmacık hareketler tiksindirir insanı doğallık arar ama ne fayda gece olunca sayıklamasını izler sevgilinin o zaman anlar onunda yapmacık olduğunu gecelerden kaçtığını… bakar ve yakar bir sigara… sigaranın karanlığın içindeki noktasıyla ve sessizliğin oyununu bozan çatırdamasıyla tekrar gider kendi içine hesaplaşmaya… sevgili ne oldu sevgilim diye sorar söyleyemez susar anlayamayacağını bilir… sigarayı söndürür ve yatar tekrar yatağa düşünür sonra… beklide kaçmak en doğrusu diye…