Beyaz ve Mavi için
Beyaz ve Mavi için

Bilemiyorum… Bildiğim bir şey varsa “neden olduğu” sorusuna benim cevabımın olmadığı. Bilmekte istemiyorum açıkçası. Benim bilmem yâda bilmemem neyi fark ettirecekti ki. Sonuçta çok şanslıydım ve milyonda birlik oranla ben seçilmiştim.
Tarihin, zamanın yâda yerin hiçbir önemi yoktu nasılsa. Fısıltılarla başlamıştı her şey. Masal gibiydi yani. Fısıltılar duyuyordum. Ne söylediği anlaşılamayacak kadar alçak bir sesle, yüzünü bile görmediğim bir peri fısıldıyordu çevremde. Bazı geceler çığlıkları uykumdan uyandırıyordu, sonra tekrar fısıldamaya dönüyordu haykırışları. Etrafımdakiler de inanmadılar bana, benim gibi. Kendime “deli” dediğim sıralarda hissettim perinin nefesini. İçimi, içimden yakıyordu artık. Ya on iki yaşıma kadar benim olduğuna inandığım bedenim bana ihanet ediyordu. Yâda dışarısı gerçekten soğuktu.
İlk bilmesi gereken doktor sordu “Neden oldu?”diye. Bense sadece “geçecek mi?” diyebildim o şaşkınlıkla. O günden sonra sevemedim hastane odalarını, ruhsuz, duygusuz, yalancı binalarını. Kollarımdaki delikler, içimdeki şüpheler, beynimdeki ve çevremdeki sorular çoğaldı. Bilmesi gerekenler cevaplardan çok soru çıkardı karşıma. Olan cevaplarsa yetmedi, durmadan artan meraklara…
O son gece fısıldayan peri kızı geldi rüyalarıma yâda rüya olmuş yaşamıma. Çığlığıyla uyandırdı beni. Yüzü kötüydü, görüntüsü korkunç. Buz gibiydi elleri. Nefesi en kötü kokulardandı ve kavuruyordu bedenimi. Her zaman perilerin güzel olmayacağını söyledi bana, birde adını, “Kader” lafını…
Sonra dokundu…Buz gibi elleriyle… Merak edilen soruların cevabını verdi… Ve bir daha gelmemek üzere seslerimi de alıp gitti…İki gün sonra soruların cevaplarını bilmesi gereken doktor, sevemediğim hastane odasında uyandırdı beni. O da geçte olsa öğrenmişti artık cevapları. Bedenimin ihanetini anlattı bana. Bana rağmen yaşamak için verdiği savaşı… Yaşamak, var olmak adına duymamı sağlayan sıvılarını, nasıl bu savaşta yok ettiğini anlattı. Milyonda bir olan hastalığımın şansını, bir daha duymayacak olan kulaklarım için yazdı…“Neden olduğunu” merak etmiyorum artık. Bazen umutlara sarılmak hiçbir işe yaramıyor. Elinde bir kanıtın yoksa güzel olanın geleceğine inanmak, gerçeği yok etmiyor. İçimden bana güzel olanı söyleyen seslerden vazgeçmedim aslında, gel gör ki fısıltılar da hiç dinmedi. Sadece uykularımı bölmüyorlar geceleri…