bildirgec.org

bencillik hakkında tüm yazılar

ÖLMEK ZOR

il mare | 15 August 2009 11:50

Sadece tek bir insanın kapladığı yer…
Kendince attığı adımlar değil kastettiğim,herhangi başka birine göre ettiği, dokunduğu yer! Muhakkak ki bir ikinci kişinin o kadar dışında olduğu bir yabancı,bir başkasına bakış açısı…
Bir insanın içine giremezsin çünkü ne kadar sansan da,uğraşsan da..O öldüğünde sen de ölemezsin..Çok da kolay ölürsün aslında ama,bencillik zerrecikleri sardığı için dört bir yanını.Sen geride ne yaparsın diye onsuz..Ne kadar koparılmaz bir parçası addetmişsen de onu kendine,”kendin” varsındır o an… O varken “siz” varsınızdır,”ben” deyince kalbi,kalbin taşlar seni… Fakat o yokken artık,sade “sen” varsındır,ve bu bencillik seni ona daha da bağlar,gittiği yere gitmek istersin,öldüğü yerde ölmek…Dualar etmek yerine,edilen feryat ve duaları işte aynı anda kendi üstüne serdirmek..Sen arkasından dua etmek istemezsin..O öldüğünde ölmek istersin,kendini öldürmek…”Siz” yoksunuzdur artık,”sen” varsındır.O ise zaten çoktan gitmiştir.

KOPARILMAYI BEKLEYEN EN İÇTEKİ LAHANA YAPRAĞI

il mare | 27 July 2009 15:26

Birşeylerin merkezinde,içinde olmak kadar bEni harekete geçirtip algılarımı açacak bir şey yoktur,diye bildim keNdimi bunca sene.Çoğu zaman ve durumda ortaya çocukça birşeyler çıkartsa da bu konuda kendimi çok değiştirmeye yönelmeyişim,halimdeki memnuniyeti yansıtır aslında;ama bilmem bu böyle devam da eder mi?

Zaman zaman etmemesini nasıl istiyorum,anlatamam.Yani bu durumun artık dışarıdan Bencillik olArak algılandığı yerde müthiŞ bir rahatsızlıK her yerimi,tüm ilişkilerimi kemiriyor Adeta…Yani artık içinde benim oLmadığım Ama yakından uzaktan beni ilgilendiRen bir yolculuğun başlangIç ve bitiş saatlerini,kendi yolculuğummuş gibi duyup önemsemek istiyorum ve aklımda tutmak,sorulduğunda cevap vermek…Ya da birilerinin kurup anlattığı planların nadir de olsa şöyle içine dalıp saatlerce çıkmamak,bir süre tamamen başkası olmak istiyorum,tamamen onun koşullarına bürünüp onun bakış açılarını ödünç almak ve bu uyarlanmışlık sonrasında bahsedilen,planlanan her ne varsa tam da önüme koyup bir bir incelemek…Ya da ne bileyim,en azından bu durumun farkında biri olarak,kendimi biraz zorlayıp hiç olmazsa konuşulduğu andaki konsantrasyonumu toparlayabilip,bir kere olsun eksik kalıp yanlış duyduğum ya da hiç duymadığım cümlelere birdaha kaçış izni tanımamak,bir sohbeti tastamam algılamak ve sonrasında gene aynı şekilde hatırlamak,hatırlayabilmek.Önemli noktaların altını,içimde biryerlerdeki,boyası hiç bitmeyeceğine inandığım o fosforlu renklerle çizmek…

gen bencildir ama …

cancellius | 22 May 2009 12:29

ama insan daha bencildir. bakıyorum da insan ilişkileri kurumu tamamen kişisel tatmin merkezi olmuş, birbirlerini sömürme sanatını daha ileriye götürme yarışı içindeler. dinlemeyi bilmeyen insanlar arasındayız. anlatmak istediğini anlatamama ya da anlattıktan sonra anlaşıldığını farkedememe ne kötü bi hastalıktır. acaba sorun bende mi diye bakıyorum da başka insanların da bundan şikayetleri var. bilmiyorum belki de yanlış bi yoldayım. tamemen kişi odaklı yaşayıp kendi iç huzurunu aramak daha rahatlatıcıdır.o kadar benmerkezciyse insanoğlu neden yalnızlıktan bu kadar korkar? konuşmayı sadece kendi içini dökme aracı olarak görme meselesi beni çok rahatsız ediyo ne yalan söyliyim. bazen insanların evrim sürecinde beyinlerini daha fazla kullanma fonksiyonunun ortaya çıkması hiç de iyi olmamış diye düşünüyorum.

Sevilene Not…

darjeeling | 22 January 2009 08:53

Simsiyah bir elbisenin altına pespembe bir çorap giyecek kadar cesur olamadım ben hiç. Ama bu şehirde tek başıma ayakta kalacak kadar da cesurdum bir o kadar. Niye bir olumsuz bir olumlu verdim? Niye kendimle başladım konu sen iken? Çünkü sen de öylesin, ben gibisin,her insan gibisin. Hem iyilerin var ,hem kötülerin. Asla büyümeyen çocuklukların var. Hala çizgi film izleyen sen bir o kadar da kocaman adamsın aslında. Dönüşü olmayan yollara girmekten korkan sen, aslında her yolun bile dönüşü olabileceğini göremiyorsun çoğu kez. Neden bu hayatı yaşamıyorsun? Neden uçurum manzarası sana o kadar korkunç geliyor, kenarında seninle durup elini tutmama rağmen…?
Yorgun kalkıyorum bazen uykularımdan rüyamda seni gördüysem. Ya aldatıyor, ya kaçıyor, ya reddediyorsun, ya ölüyorsun, ya da öldürüyorsun. Nerde ilk kadehi kaldırışımızdaki aşk dolu gözlere sahip adam?
Sen iyisin, iyi olmasan sevmezdim seni, ama bırak bencilliklerini, bırak arkanda kalsınlar, ikimizi düşünecek kadar cesur ol, ‘biz’ de!
Yalnız kalmak istediğin anları savunurken bile kırma kimseyi, hele beni.. Hele beni hiç kırma, çünkü ben doydum, yer kalmadı midemde…

Sevilene….

İNSANLARIN SEKS YAPMA NEDENLERİ?!

behman | 19 December 2008 16:09

Kaynak‘taki ingilizce makaleden çevirip özetlemeye çalıştım. Durum kısaca şöyle açıklanıyor;

Araştırmalar sonucu David Buss and Cindy Meston 237 neden bulumuş. insanların sebepleri en sıradan, dünyevi olanından (“sıkıntıdan” mesela) en duygusal, ruhani olanına (“Kendimi allaha daha yakın hissetmek istediğimden” gibi) kadar ve en “özgecil”, başkalarını düşüneninden (“karşıdaki kişinin kendisini iyi hissetmesini sağlamak istedim” gibi) en benciline, çıkarcısına (“kendimi ödüllendirmek istedim” gibi) sıralanmış.

BULUTLARIN BENCİLLİĞİ

DEJAVU 07 | 04 December 2007 14:47

Bulutlar kadar bencil bir varlık var mı? Dünya da?

Hayatın ışıklarını hep kendilerine ayıran bulutlar kadar… Gündüz güneşin, gece ay’ın parıltılarını hep yukarılar da, kendileri yaşıyorlar. Biz ise ancak onların süzgecinden geçmiş, onlar izin verdiği ölçüde, gri bir aydınlıkla
İdare etmek zorundayız. Renkleri olmadıkları gibi kirli ve sönük yaşamamıza neden oluyor o bencil bulutlar. Hatta bazen bencilliğin dozunu abartıp, günün en güzel, en pırıltılı saatlerinde, kasvet türküleri söyleyen, siyahlar içinde, bir Azrail gibi dikiliyorlar başımızda. Geceleri en sevdiğimizle paylaşmak istediğimiz mehtabın bütün ışıltısını kendilerine saklıyorlar. “Bana ne! Hepsi benim” diyen şımarık bir çocuk gibi, beni, sevdiğimi ve ışığını dalgalarla selamlayan denizi mahrum bırakıyorlar Ay’ın o anlatılmaz büyüsünden.

‘Bencillik’ üzerine ütopik bir deneme

absynthe | 05 October 2007 09:58

Bencillik kötü(biraz da aşağılık) bir duygu… Aynı zamanda da doğal ve kaçınılmaz. İnsanları gözlemledikçe hepsinin az ya da çok(çoğunun çok) bencil olduklarını görüyorum. Bundan vazgeçemiyorlar. Ben de bundan vazgeçmeyi ne kadar istesem de en az her insan kadar ben de öyleyim. Bencilim. İnsan olmak kadar doğal bu; belki de vazgeçilemez olduğu için hayvanlardan bize kadar gelebilmiş (Darvin’in evrim teorisine göre ihtiyaç olan özellikler korunuyor ve bir üst türe taşınıyorsa tıpkı uyumak gibi bencillik de böyle taşınmış olabilir.) Ben de bencilim; fakat bu bencilliği bir yere oturtmaya uğraşıyorum.

uyumak lazım belki de…

donakisot | 28 August 2007 16:34

Herkesin dosdoğru önüne baktığı o yerler var ya, salıveriyordun gözyaşını umarsızca.
Vapur beklemek bu yüzden güzeldi, sanki beklediğin vapurdu tam da kalbinin orta yerindeki hüznüne kan ter içinde dört bir yana koşturarak kahkahalarla karışık çığlıklar atarak kovalamaca oynayan bir grup çocuğun tasasızlığını, mutluluğunu ve özgürlüğünü yapıştıran.
Hele bir de yıllara sanki senin kulağında meydan okuyan o ezgiler de sızıverdi mi ortakulağından içerilere doğru… Değmesindi kimsecikler sana değil mi?… Keyif sandın bunu ve bir ömürdür bozmadın…bozmadın…

Sorun Nerde?

KnuckleDuster | 23 August 2007 01:23

Dünyada bir düzen sorunu olduğuna, sorundan öte, bi düzen olmadığına emin oldum şu gün itibariyle. Neden peki ?

Şimdi en azından kendi yaşımdaki insanlar için konuşuyorum. Hayatlarında çok az problem vardır bizim gibi gençlerin.
-Aşk
-Aile
-Para
-Arkadaşlar(Sanırım diğerleri kadar etkili değil çünkü bir arkadaşınızla çok büyük sorunlarınız olmaz..Gerçekten arkadaşsanız)

Yaş ilerledikce belkide sorun teşkil edebilecek bu konular arasına 2-3 yeni başlık daha eklenebilir. Ama göründüğü üzere bu konu başlıklarının(en azından ana başlıkların) sayısı 7-8 i geçmez. Bizde bu konular üzerinde yoğunluk kuruyoruz sanırım hayatın bu dönemlerinde. Sadece belli başlı konular içinde gidip geldiğimiz ve bu konular için emek verdiğimiz için birinde herhangi bir şekilde başarılı olduğumuz zaman “hayat bu!” ünlemini kolayca sarfedebiliyoruz. Peki ya istediklerimizi alamadığımız zaman “kahretsin” “ben zaten kaybetmeye mahkumum” cümlelere başvuruyoruz. Eminim çoğu kişide bazen çok emek verdiği bu konuların birinde kayba uğradığı zaman intiharı bile düşünmüştür. Oysa hayat o kadarda basit değil. sadece biz düşünemiyoruz..