Merhaba;İyi bir giriş yapamayabilirim, hem bilgi dolu da değil yazdıklarım…İki sene sonra nette eski isimlerime bakarken buldum yeniden burayı ve “eski ben” imi. Evet eskimişim. O zamanlar onsekiz yaşında olan ben şimdi yirmiyim, pek bir farkta yok hani. Zaten olay da bu değil, olay benim hala aynı karamsarlıkla ve hatta hissedebildiğim tek duygu -utanarak söylüyorum- öfkeyle yoluma devam etmemde…Bu zaman zarfında -kazara- bir üniversite kazandım… Gitmemek için çok direndim, hala direniyorum. Neyse konu şimdi bu değil, konu şu ki bugün aylardır beni izleyen biriyle tanıştım,uzun süredir kabuğundan çık-a-mayan bir salyangoz gibi dolaşırken birilerinin beni farketmesine şaşırmakla birlikte içten içe güldüm. Yeniden birilerine kendini tanıtma serüvenleri klasik tanışma fasılları geçtikten sonra uzun bir konuşmaya daldık. Biraz zaman geçtikten sonra farkettim ki iki lafımdan biri “sevmiyorum”… Sonra geri dönüp bir baktım tanıdığım bütün insanları doğduğumdan beri tanıyorum, yeni insanlarla tanışmak bana eziyet, hatta onları kendimden uzaklaştırmak için elimden geleni ardıma koymuyorum. En sonunda bana dönüp “neden kendine eziyet ediyorsun, sahi sen neyden mutlu olursun?” dedi.Yemin ediyorum tıkandığımı hissettim, çünkü cevabım yok, cevap veremiyorum. Ben neyden mutlu olurum bilmiyorum. Duraksadım ve ilk defa nasıl mutlu olabilirim bunu düşünmeye başladım, sonra çevremdekilere biraz içerledim, çünkü benim her huysuzluğumu sineye çektiklerini, benim hatalarımı hiçbirzaman bana söylemediklerini farkettim. Sonra en yakınım saydığım bir başka arkadaşımı aradım, ona “bana karşı neden gerçekçi olmadıklarını” sordum. Bana verdiği cevap müthişti ” biz sana sadece sabrediyoruz “dedi. Aman tanrım ben ne yapmışım.Farkındalık; bugün birazda bunu öğrendim, ve yalnızlık,kendimi ellerimle nasıl sürüklediğimi an be an zihnimde canlandırdım. Ve ne yazık ki, bu zamana kadar ne sevmeyi öğrenebilmişim, ne arkadaşlığı, ne dostluğu, ama artık farkındayım, bu bence en önemlisi.
Bu yazdıklarım dünyanın sorunlarından belki de en en en küçüğü, çünkü tamamen bireysel, ama işte benlik öyle birşey ki bazen kendinden başka herşeyi unutturabiliyor. Kimbilir bu zaman zarfı içerisinde bana ihtiyacı olan kaç kişi vardı ve ben hiçbirini görmedim… Bunların içinde bana “sadece sabreden” yakınlarım da vardı elbet. Bir insanın “insan” olarak düşebileceği küçük durumlardan biri, yani başka birisi tarafından “sabredilmek”.