Sadece tek bir insanın kapladığı yer…Kendince attığı adımlar değil kastettiğim,herhangi başka birine göre ettiği, dokunduğu yer! Muhakkak ki bir ikinci kişinin o kadar dışında olduğu bir yabancı,bir başkasına bakış açısı…Bir insanın içine giremezsin çünkü ne kadar sansan da,uğraşsan da..O öldüğünde sen de ölemezsin..Çok da kolay ölürsün aslında ama,bencillik zerrecikleri sardığı için dört bir yanını.Sen geride ne yaparsın diye onsuz..Ne kadar koparılmaz bir parçası addetmişsen de onu kendine,”kendin” varsındır o an… O varken “siz” varsınızdır,”ben” deyince kalbi,kalbin taşlar seni… Fakat o yokken artık,sade “sen” varsındır,ve bu bencillik seni ona daha da bağlar,gittiği yere gitmek istersin,öldüğü yerde ölmek…Dualar etmek yerine,edilen feryat ve duaları işte aynı anda kendi üstüne serdirmek..Sen arkasından dua etmek istemezsin..O öldüğünde ölmek istersin,kendini öldürmek…”Siz” yoksunuzdur artık,”sen” varsındır.O ise zaten çoktan gitmiştir.Bir insan! Kapladığı yer.. Ölür,yer açılır bir yerlerde,kimbilir aynı saniyede kaç tane?Birileri dolduruverir o yeri.Bir insanın kapladığı yer hiçbiryerdir.Gidince bıraktığı boşluk,yerini içinde bir bebeğin peyda ettiği saniyelik tebessümlere bırakır önce,alışılamayacakmış gibi olunan bir yalnızlığa,akıl almaz bir şaşkınlığa ve de sonra normal bir hayata…Bir insan! Kendi kendini kontrol etme yetisi varmış gibi dursa da… Bir kukla herkes aslında…Bu kadar düşünürken kaderin varlığı ve yokluğu üzerine,tek başına bir insanı kontrolsüzce,başlı başına,güçlü,yılmaz,yiğit,tek,bir düşünmek…Hiçbir zaman inanılmasa da bir yaratıcının varlığına ve de mukadderata,bir insan gittiği zaman ufak soru işaretleri başlar peyda olmaya..Geçmişi istihfaf eder,hiç o kadar derinine düşünülmeyen karanlık geleceği yüceltirsin maneviyatınla..Bir dönüm noktasıdır ölüm,bir insan çok insandır aslında,çok insan kadar düşünür.Çok insan kadar ağlar ve sorgular..Çok insana ihtiyaç duyar insan..Ve anlar herşeyin basitliğini..Sorgulayıp bir sonuca vardığını sanarken bunca zaman,koyverir herşeyi,basitlik ile yağlar içte kalıp paslanmış yerlerini..Kendini bir şeylere emanet eder…Etse de etmese de görür,herşey zaten aynıdır…Ama işte…Bir insan gözünün önünden yitip gittiğinde,Birşeyler hisseder…Avuçlarını iki yana açar,gözlerini arşa değdirir..Ne kendini tarif edebilir,ne insanı , ne de sonrayı…Öğrenir zamanla bulanık kalmanın saflığını…