Kimseye haber vermeyin adresi kendim bulurum, dediğine bin pişman olmuştu otogarda elinde valizle kalakalınca. Güneşin en kızgın saatleriydi. Saçını ensesinde toplayıp az ilerdeki taksiye doğru ilerledi. Bavulunu aldı taksi şoförü, bagaja yerleştirirken “hoş geldiniz” dedi. Nezaketen bir gülümsemeyle karşılık verirken elindeki adresi uzattı adama.
– Bedesten’e mi?
– Bilmiyorum işte kâğıtta ne yazıyorsa orası…
Cama dayadı başını. Yorgun ve uykusuzdu. Tüm minarelerden aynı anda ezan sesleri yükselmeye başladı. Ne garip bir havası var şehrin diye geçirdi içinden. Ulvi, uhrevi…