Sen giderken,bir fırtına koptu içimde.sessizliğe bürünmüş halimin altında,mutsuz, umutsuz ve isyankar haykırışlarımla,ardından baka kaldım.Neydi bizi böylesine sert kopartan,acıtan,karamsarlığa iten duygu.Yada yaşlanma kaygısımıydı,her kaybettiklerimizin ardından.İnsan kaybetmeye bu denli alışır mıydı hiç?Mutsuzluğa kapı açarken sonuna kadar, gözyaşları mı yarenlik ederdi,kalbin acısına..
Sen giderken; acılarımla güçlenmeyi öğrendim.Yine baktım,öylece baktım ardından,hemde hiç beklentim olmadan.Gözyaşlarımı içime akıttım ve o gün anladımki;herşey istediğim gibi olmayacaktı bu denli zorlayınca.Akışına bırakmayı öğrendim hayatı…Hep yanlış seçim kurbanı olmuşumda,ölmemişim bir kerede,cancekişmelerimmiş süreyi uzatan…Sen giderken,ben bitirdim içimdeki seni.Geriye kalan ne vardı hatırlamakta zorlandığım, yıpratıcı,yorucu ve kısa vadeli mutlulukları olan bir aşk öyküsü.Adını koyanda, aşkı yaşayanda bendim aslında.Ben giderim, dönmem artık terk ettiğim hiç bir yere.Sen daha giderken döneceğini bildiğin halde…
ayrılık hakkında tüm yazılar
Akbabalar ve lağım fareleri.
zyprexa | 27 August 2009 19:50
Kuşlar ve lağım fareleri.
Kuşlar ki akbaba velhasıl leş yiyicileri.
Ve dipsiz kuyuda ve ceset kokan bir yalnızlık müsveddesi.
Kemirdiler, gagaladılar kalbimin astarını.
Bir parçam anladı parçalandığını,
Diğeri biraz saf ve vurdumduymazdı.
Bütün olamayan beden, bütün haltlar gibi karmaşıktı.
Yani büsbütün yarım kalmıştı.
Kargalar ve akrepler.
Melodiler ve aşk şurubu.
Etimin arasına sıkışmış bir sızı gibi.
Bütün gitmelerden güzeldi gidişin.
Özgürlük diye haykırdı tırnaklarım,
Saplanınca sensizliğin sırtına.
Duydun mu ? Kulak ver onlara.
Bak ağlıyor göz yaşım, şu göz pınarlarımın hemen dibinde.
Duyuyor musun hıçkırıklarını ?
Senin gibi bende duyamadım .
Ama benim kulaklarım yalnız “gel” deyişinde.
Farid Farjad: Kemanı Ağlatan Adam
powerbyfi | 10 August 2009 12:15
Kimi zaman hüzünleri vardır insanın melankolik ve kırgın hallerinde gözyaşlarını, söylenemeyen kelimeleri, kimseye açık edilmemişleri parmaklarıyla yüreğinden akıp gelen hisleriyle Fars kültüründe yüzyıllar önce Rebab diye bilen ve modern kültürde gelişip az da olsa değişen kemanıyla gam ve kederi harmanlayıp içinizi yakarçasına, kemanını inleterek nağmelerini gözünüzde bir damla yaşa, boğazınızda takılı kalan bir nefese, yüreğinizi yakan bir kora çevirir; sözün bittiği yerdedir, ezgileri tanıdıktır dinleyene onun adı: Farid Farjad’tır.
Türkiye’nin Farid Farjad için değeri ve anlamı çok özel. Kendisini artık hiç gidemediği ülkesinde gibi hissediyor buralarda.
Farid Farjad 1938 yılında İran’ın Tahran kentinde dünyaya geldi. Rebab’ın evladı olan kemanla tanışması 4 yaşında olur ve kemanını bir daha sol elinden hiç ayırmaz. Eğitimini de yine müzik üzerine yapar. Tahran Müzik Konservatuarı’nda Klasik Müzik ve Batı Müzik Kültürü üzerine master yapar. Mezun olduktan sonra Tahran Senfoni Orkestrası’nda Başkemancı’lığa kadar yükselir. İran Müzik Tarihi’nde kendisinin çok önemli bir yeri vardır. İran Müzik kültüründen birçok derleme yapar ve akademik olarak da birçok faliyeti yürütür.
kapı sesi
taha3045 | 31 July 2009 12:13
Kapı çalınınca ansızın geldin sandım
akşamın arsız bir vakti
ansızın kapı gibi vuruldu bir anda kalbim
Sessizlikte sensizliginle dolarken
kapı sesiyle senle doldum
Gelmediğinde de kırılmıyorum artık
seninleylen nasıl sular seller gibi taşıyorsam
sen yokken sensizliğine yaslanıyorum
her iki durumda da aklımda hep sen
insan daha ne ister.
Yanındayken nasıl yazabiliyorsam
şiirlerinasıl başlayıp bittigini bile anlayamadan
Yanımda yokken yaşadıgım her saniye için
destan yazabilirim
Sensiz yaşayamacagımı düşünme sakın
sevmek adam olana çok bile
Ne demiş biri:
Sevgide kaybetmek hiç sevmemiş olmaktan iyidir.
AyrıLık
furkan iren | 11 July 2009 10:19
Photographer Yüksel Balcı – Turkei
Yıllar öncesiydi
Geleceğim mutlaka demiştim
Döneceğim unutulsam bile yokluğumda
Elbet bir gün, mutlaka
Kocaman bir gülüşle gelirim
Ve bir demet çiçek ellerimde
Usul usul yağan yağmur eşliğinde
Gün üstüne akşam düşerken hafiften
Zamansız gidişlerimin sonuncusunun da bileti gidiş-dönüştü
Lakin; zaman muhasebecisini yitirmiş
Hesapsızca değişivermişti herşey
Zamanın o dizginleyen sınırları olmadan
Yılların akıp geçtiğinin farkına varamadan
Keşke Daha Önce Söyleseydin
ozanTi | 09 July 2009 10:59
Hep bir bahanen vardı zaten.Her zaman beni atlatmak için kullanacağın bir karın ağrın olmuştu. Ne zaman seninle beraber bir şeyler yapmak istesem ya bir yerin ağrırdı ya da hep başka bir işin vardı.
Ne zaman sana aşığım dediysem karşılık alamadım.Hep yumuşak ama geçiştirici laflar duydum,tıpkı çocukları avuttukları gibi.
Kaçmak için kullanacağın bir yol vardı hep. Ben ne zaman seni köşeye sıkıştırdığımı düşünsem, tam o anda benim göremediğim kaçışı kullanırdın.
Seni en sonunda rahat bırakmaya karar verdiğimde senin bundan haberin bile olmadı.Hatta seni rahat bıraktığımdan bile haberin olmadı.Çünkü benimle o kadar ilgisizdin.
AĞIT
admin | 03 July 2009 11:09
Photographer Yüksel Balcı – Turkei
benim bizi, seni kazanmak için harcadığım emeğin
daha fazlasını
sen beni ve bizi kaybetmek için yapıyorsan eğer
ve ben
olmam gereken bir yerde bulunmak için
kendimi zorladığım hissini atamıyorsam yürekten
seni daha fazla sevmek için daha ne kadar çabalayabilirim ki
canımı acıtsa da, kırsa da tutunduğum umutları böylesi
bana yakışan efendice bittiğini kabullenmektir
saygısızlık etmek, küfretmek, isyan etmek değil
yaşanan güzelliklerimizi, paylaşılan anların anımsaması avutur kırgınlıklarımı yokluğunda
düşlediğim seninle sona erecek bir yaşamaktı
seninle yaşlanmak
kaderimin efeliği mutluluğu ürkütünce yine
hayallerim ansız ve bedbaht bir yitikliğe büründü
bundan sonrası yaşamak ağır ve zor
muhasebesizce yaşamak isterken
hayata bu kadar borçlanmak ve nihayetinde umutsuzluk
kimi zaman
admin | 30 June 2009 11:51
Kimi zaman her şeye rağmen için acır çıldırtırcasına… Arasında kalıverirsin dünyanın, evrenin, aklın ve duygunun. Hangisi mantık hangisi duygu anlayamadığın anlar vardır kimi zaman…
Karar veremediğin, kaybetmek mi kazanmak mı çözemediğin durumlar yaşarsın. Kimi zaman dokunur her şarkı, her yara… Her yara senin yaranmış gibi gelir.
Ansızın kaçmak uzaklaşmak istersin bir o kadar. Kendi hayatını da bırakmak istersin ardında. Ne doğru ne yanlış bilemediğin, sezemediğin bir yerdesindir.
Sümüklü mendil
admin | 29 June 2009 15:07
Ufakken de kızardın bana hep burnunu silme koluna diye .
Oysa ben silemedim hiç ayrılık işlenmiş dantelli mendillere .
Aşkınla büyümek güzeldi , her düştüğümde yarama üflemen
Yüzümün kirini parmaklarını tükürükleyip silmen ,
Bayramlarda içinden para çıkan çorap kumbaralarında
Hayali bir gelecek biriktirmek seninle güzeldi .
Sonra ilk terk edişiniz beni ailece .
Bir külüstür arabanın ardında cama dokunan parmaklarının iç yakan uzaklığı .
Senin kapının iki adım benim evimden 2 taşıt ötedeki lisede
Ne tesadüfse yan yana oturmuştuk ilk gün ve 3 sene .
Seninle olgunlaşmak özeldi .
Ve ben yedisinden kalma bir alışkanlıkla her kış ve her burnum
aktığında koluma silerdim burnumu , sen az acıtarak sıkarken yanaklarımı kızardın yine .
Canımı yakman sular dökmekti yanan kalbime .
Seninle yaşlanmak eşsizdi .
Bir gün bile denemez ya bir an sadece , sen gitmiştin .
Artık bayramlarda para çıkmayan çorap kumbaralarında
Sağlık formülü reçeteler biriktirilir olmuştu .
Dizlerimdeki yaraya üfleyecek sen , benim dudaklarımda kalan
Son tadınla vardın .
Sensiz ölmek sensiz yaşamaya eşitti .
Kağıt mendil bile olsa cebimde üstüne siyah bir kazak resmi
Çizmeden süremem burnuma.
Ve bana aldığın siyah kazağın koluna her burnumu sildiğimde
Gittiğin yolun şeklini çizerim kanata kanata .
elveda
aygen | 19 June 2009 17:50
Gözlerinden büyük bir damla yaş düştü sayfaya, tam da e harfinin üzerine. Mürekkebi dağıttı. Önce e harfini sonra l harfini bozdu. V harfine geldi durdu. Bozulmuş da olsa elveda kelimesi okunabiliyordu. Gözleri yazdıklarında hızla gezindi. Her kelimenin canını daha da acıttığını fark etti. “Kader, kısmet işi” demişti kız kardeşi,O da kafasını sallamış onaylamıştı. Şimdi kesin olarak biliyordu. Yaşananların ya da yaşanacakların kaderle kısmetle bir ilgisi yoktu. Verilen kararlarla, yapılan seçimlerle ilgiliydi her şey. Bir karar verecekti. Ya kalbini seçecekti ya aklını… “hayat, kesinlikle seçimlerden ibaret” dedi kendi kendine ve ben ne seçeceğime karar verdim. Gelecek olasılıklardan oluşuyorsa sadece akıl en doğru olasılığı görebilirdi. Akıl, hiç bir falcının göremeyeceği geleceği görebilir. Kalp ise sadece tekrar tekrar kırılacağı seçimler yapar. Gözyaşıyla bozulmuş elveda kelimesini karaladı. Büyük harflerle tekrar yazdı. Onunla mutlu bir geleceği olmayacağına emindi. Derin bir nefes aldı. Başını kaldırdı pencereden dışarıya baktı. Bakışları tekrar yazdıklarına döndüğünde “ELVEDA” kelimesinin altını kuvetlice çizdi. Artık gözlerinde yaş yoktu.