bildirgec.org

anne hakkında tüm yazılar

BÜYÜMEDEN ÇOCUK KALSAYMIŞIZ KEŞKE…

metezade | 27 April 2011 11:03

Çocukken çok uzaktaymışım gerçeklerden. Sabah bir yere yetişecekmiş gibi yarım yamaklak bir kahvaltıdan sonra koşarak dışarı çıkardım. Sokak benim oyun dünyamdı, arkadaşlarımla kılıktan kılığa girerdik saklambaç, evcilik, körebe, istop, domino… oyunların sonu gelmezdi. Sokağın zevkini tamamem emdiğimizde ağaçlara dadanır, daldan dala atlardık. Düşüp biyerimizi kırdığımız da olurdu elbet, Ağacın tam tepesindeyken (oyunun en zevkli yeri gibi gelirdi hep) akşam ezanı okunurdu. Bu sesi duyunca yüzümüz düşerdi, artık eve dönme vaktiydi. En büyük üzüntümüz buydu o zamanlar…

Eve girice, annem bıkmadan usanmadan her gün aynı tepkiyi verirdi: ”Hemen dizlerinin üzerinde banyoya git sakın yere basma yeni temizledim evi leş gibi olmuşsun…” bu sözleri bazen koro halinde söylerdik hiç unutamadım aklıma kazındılar:)

Okkalı Küfür!

sahire | 13 April 2011 08:37

Zıkkımın kökündeyim diyesim geliyor “nerdesin?” diyenlere! Çocuk değilim diyesim geliyor, kendi kalıplarına sıkıştırmak isteyen beyinlere! Okkalı bi küfür sallayasım geliyor, dışımı gören içimi bilmeyen sözlere! Kaçıp gitmek geliyor içimden, sadece kendim olabileceğim bir şehre. Bağımlılıkla örülmüş bütün sevgilerden tüyesim geliyor.

Anne!

Cali Kusu | 12 April 2011 15:06

Daha gözlerimi açmayı bile bilmiyordum senden ayrıldığımda. Henüz kendimi bile tanımıyordum beni başkalarının eline verdiğinde. Söylesene anne, çok büyük bir yük olarak mı gördün beni kendine. O zamanlar senden istediğim bir damla süt idi sadece. Esirgemedin ama gülüşünü sakladın benden. Beni emzirirken gözlerin hep ablamdaydı, abimdeydi. Ama benim daha çok ihtiyacım vardı sana. Görmedin hiç anne. Yerli yersiz ağlardım hep. Sen sanırdın ki acıktım. Hayır anne. Seni özlüyordum sadece. 3-5 dakika kalırdın yanımda en fazla. Sonra abimi alıp doğru tarlaya. Ablamın kollarında kalırdım hep. Ama benim annem sen değil miydin? Neden o halde hep ablam gülümsüyordu bana? Arada abim alırdı kollarına. Babam dokunmazdı bile bana. Hepsini geçtim de anne. Sen neden almazdın beni kucağına. İçindeydim karnının tam ortasında. Sıkılmışsın belli ki. Attın dışarıya. Eyvallah dedim hepsine anne. Eyvallah dedim. Ne babam nede sen almadınız beni kucağınıza. Ablamı anne bildim. Abimi baba…

Ben Ölünce Gitmiş mi Olacağım?

admin | 18 March 2011 09:29

Özledim be can…
Öyle titriyor ki içim. Nasıl bir hasret ya rabbim. Gözleri kapalı uçurumun kenarında bekler gibiyim. Ha düştüm ha düşeceğim…

Gözlerim hep aynı noktada kilitlendi, öylece kaldı…
Nefes almak mı? Bak işte o en zor olanı. Boğazıma düğümleniyor kelimeler. Konuşamıyorum be can. Özlüyorum, söyleyemiyorum…
Susmayı da beceremiyorum. Kahrolası hayattan adam gibi defolup gidemiyorum. Adım atamadıkça ölümü özlüyorum…

?:) – 4

Cali Kusu | 17 February 2011 11:05

D önüyor yine öyle derinden
U yuşmuş beynim çok düşünmekten
R ahat değil içim bilmem hangi sebebden
D oğrudur, razı değilim nefsimden
U zun zaman oldu geçmemiştim kendimden
R uhani hayatım, kısıtlı ömrüm
U zamış saçlarım, görmüyor gözüm
N umunelik bu hayat, yaşamaya zaman yok…

D ün rüyama gelecekti
Ü züldüm çünkü gelmedi
N adir olur böylesi
Y arın sormalıyım sebebini
A klıma bile gelmezdi ki
Y anlışın var sevgili
I ssızlığı ben sevemem ki…

?:) – 3

Cali Kusu | 16 February 2011 20:46

Ç ekilmez akşamların
E şsiz sancısı
K im deme sakın, sensin o…

V urmuş ise kanadından
U çmuyor isen
R azı değil demekki sensiz günlerden…

???…///

Cali Kusu | 16 February 2011 16:51

4 kişilik bir masa, fakat üç kişi var.
Üç kişilik yemek, genç kız diyette.
Baba aç değil, annenin iştahı yok.
Yemekler dolaba kaldırıldı,
sabah oldu,
masada iki kişi, genç kız ve annesi.
baba işe gitti, anne birazdan mağaza turu atacak.
genç kız arkadaşlarıyla buluşacak.
Öğle oldu evde kimse yok…

Beni Bana Hatırlatan

mavilikler | 09 February 2011 09:45

Bir kadın bir çocuğu tartaklıyor. Sadece birkaç adım ötemde… Başına vuruyor, en az o darbeler kadar vuran, örseleyen kelimeler eşliğinde. Zaten gidiş yönümde oldukları için birkaç adımda varıyorum yanlarına.

Kadına bu hoyrat dokunuşlarla örselediği ruhun bir çocuğa ait olduğunu hatırlatıyor, herkes gibi onun da bir yeri olan içimdeki dünyadan onunkine bir köprü atmaya çalışıyorum böylece.

Kadın parasızlıktan söz ediyor. Çocuğun istediği oyuncaktan… Onu alamadığından… Çaresizlikten… Acıdan… Duyulmayan çığlıklardan…

sırlar

astral | 30 December 2010 08:42

Olup olmayacağın sezdiğin, yine de burkulduğun buruk bir tat ile devam ettiğin zamanlar yaşarsın. Yapmam dediğin şeyleri yaptığın anlar olur. O aracıklarda kendini tanımlamaktan kısa ya da uzun süreliğine değil, temelli vazgeçersin.

Yapraklar tekrar sararır mı, kırmızılar sarmışken yeryüzünü bir kalp ağrısı tecelli bulur bedende. Aslında öyle ki, ağrı bedende mi ruhta mı anlamazsın, anlamazsın; Belki bir ömür, belki bir öpücüğü bir saniyeye sığdırdığın bir sonsuz aralığında…

Kim bilir? Sereserpe bırakıvermek vardı şöyle kendini evrene.

İÇİMDEKİ ÇIĞLIK

mavilikler | 06 December 2010 16:09

“Beni neden duymuyorsun anne?” dedi çocuk.

Ama içinden söyledi bunu. Çünkü sese dönüşseydi kelimeler, şimdikinden farklı olmayacaktı hiçbir şey, biliyordu.

Annesi misafirleriyle sohbet ederken ne kadar da farklı görünüyordu oysa! O’na bu noktadan bakan biri, ‘anne’ kavramının içini bu kadar dolduran bir kadın daha olamaz, derdi. Şefkat kokuyordu her şeyi.

En başta da sesi… Gülümsüyordu adeta. Karşısındakine ne söylerse söylesin, o gülümseyiş hep aynı şeyleri tekrarlayıp duruyordu geride: “Seviyorum seni… Onaylıyorum… Saygı duyuyorum düşüncelerine.”