bildirgec.org

anı hakkında tüm yazılar

ÖNÜM ARKAM SAĞIM SOLUM

il mare | 14 July 2009 10:05

İçerilerden bu sayfanın yolunu bulabilmiş,sıyrılmış bir ışıkla yazıyorum kalbimden çıkanların gözümle ilişik olmadığı cümlelerimi.Işığa gerek duymadan da yazabiliyormuşum,içimdeki karanlığın sayfalarla uyumunu hayranlıkla izleyerek.Nasıl da kolaylıkla yolunu buluyor kalem,her zamanki gibi iki kelimenin arasına standart mesafeyi koyabiliyor,satır başları düzenli;fakat alt alta iki satır arasındaki boşluk biraz fazla gibi sanki,korkuyor olmalıyım birşeyleri birbirine karıştırmaktan,bu karışıklıkta üst üste binerek kendi kendilerini yok etmelerinden.Ama bu korkunun sayfamı daha düzenli yapmayacağını biliyorum,ki ben korktuğum şeyleri hiçbir zaman güzel yapamıyorum.Falan fistan işte…

BALKONA ÇIKMAK

il mare | 27 June 2009 12:19

Şimdi yemeklerini ocağın ateşine emanet etmiş kadınların,camlarının önünde geçirdikleri zamanlarda neler yorumladıklarını anlayabiliyorum galiba.Gözlenenler elbet farklıdır;fakat kendilerinin ne kadar dışına çıkabildiklerini,merak duygularının nasıl da fokurdaştığını falan cidden anlar gibi oluyorum:)

Rüzgarın güzellik katıp kimbilir neyden çalıp getirdiği ferahlatıcı,eski,birşeyleri anımsatan kokusunu da burnumun terkedemeyişiyle,kendine şu sıralar kitap okumaktan başka yapacak bir şey yüklemeyen ben,vaktimin çok büyük kısmını balkonumdaki yüksekcene bir sandalye üzerinde geçiriyorum.Bugünlerde böyleyim.Elimde 500 küsür sayfalık kitabı da gördükçe,sol yanağıma çarpan kokulu rüzgar,kulağıma ‘hiç uğraşma,böyle aval aval dışarı dalan gözlerle bitmez o elindeki’ diye fısıldıyor.Hak verip tebessüm ediyorum kendisine…

HABER

Sule34 | 22 June 2009 13:33

Henüz birkaç haftalık evliydim.Düğünüm yeni olmuş3-4 günlük evlilikten sonra eşim güneydoğu’ya ben de kayınvalidemlere kalmaya gitmiştik.Tabi düğün sonrası tebrikler, hayırlı olsunlar, gelenler,gidenler, koşturmacamız hala bitmemişti. Yine bir gün öğleden sonra gelecek misafirler için hazırlanırken kapı çaldı.Açtım!…Aman tanrım karşımda bir üst teğmen, iki inzibat askeri tabancalar tüfekler…

_ Burası Mehmet Ekremin evi mi?!!!
Aman Tanrım bu olamazdı.Bu bana, bize yapılamazdı.Ben daha o haberi almaya hazır değildim.

Bayan sürücünün anıları 1

nacak | 22 May 2009 12:58

Ehliyeti aldığım ilk gün …..
Ehliyet kursundan direksiyon hocamla konusuyoruz .
-Aman kızım trafiğe çıkacağın gün bana haber et olur mu ? diyor bana . Hemen balıklama atlıyorum.
-Hayırdır hocam , neden ?
-Ben o gün trafiğe çıkmayacağım .
Gülüyoruz hep birlikte .

Arabayı aldığım ilk günler …
Geniş , boş bir pazar alanında çalışmaya başlıyoruz .Sonra bir bakıyorum dikiz aynasından . Arkamda kocaman bir konvoy oluşmuş .Ben sağa dönüyorum arkamda koca bir konvoy -ben diyeyim 10 araç siz deyin 20 araç – sağa dönüyor . Sola dönüyoruz yine hep birlikte , konvoydakiler ve ben . Ne oluyoruz anlayamadım önce . Acaba trafiğe çıkacak olmamı protesto etmek için toplanmış bir grup mu ? Ya da direksiyon hocam mı ayarladı bunları ? Bu düşünceler arasında bir sağa bir sola dönerek pazar yerinin içinde habire dolaşıyoruz.

Sonra anladı gariplerim benim acemi bir sürücü olduğumu ve pazar yerinde çalıştığımı . Meğer belediye hemen yakındaki ana yolu kapatınca , ara yola sapan herkes soluğu pazar yerinde almış. Durum anlaşılınca beni takip etmekten vazgeçip ayrıldılar artık peşimden …

Kurumlar Özünde Kötü mü?

phileosophia | 14 May 2009 17:48

Bu gün yaşadığım bir olay benim uzunca düşünmeme sebep oldu insanlar devlet ve kurumları hakkında neyse fazla uzatmadan konuya giriyim.

Olay şöyle gerçekleşti dışardan geliyordum. Kapıda faturaları gördüm bize ait olana baktım bir fatura değildi.Bir ceza kağıdıydı. Sonra düşünürken aklıma geldi ki bu ceza kağıdı aslında bir teşekkür dilekçesinin yerini tutmaktaydı.Şöyle ki elektrik vergimiz faturada sıfır gözükmekteydi fakat bu olay ülkemizde imkansız olduğu için bir terslik olduğunu anladık ve faturayı elektrik idaresine götürdük.Bir yanlışlık olduğunu söylediler ve en kısa zamanda gerçek faturamızı yollayacaklarını ifade ettiler.Bu gün baktığımda bu ceza faturası aslında bizim doğru yaptığımız şeyin ödülüydü.Bilmiyorum belki sevgili elektrik idaremizin sözcük dağarcığında olmayan bir ifadeydi teşekkür.İnsanlara bu kadar aşşağılayıcı davranmaları cok yazıktı aslında. Devlet halkını bu kadar mı sevmez?Kurumları insanları böylesi mi aşşağılar?Aslında demokrasinin özgürlük olduğunu sanıp yaptığımız seçimler bizi gardiyanlara mı teslim ediyor?Bu sorular bana kalırsa artık sormamız gereken sorular ve bana kalırsa monarşik düzenin yeni kurumu devlet değil kurumları insanlar krallar tarafından değil kurumlar tarafından ezilmeye başladı.

Yeni Animasyon Forum sitesi (pivot,easytoon,flash,endorphin vs)

pcdeli | 14 May 2009 13:33

Yeni Animasyon sitesi ,Animasyon devrimi adıyla ortaya çıkan bu yeni site yavaş yavaş gelişme çabasına girmiş gibi gözüküyor.Her geçen gün kendini geliştirmeye çalışan bu forum sitesi,kullanıcıların (animasyon severlerin)ilgisini ve paylaşımlarını bekliyor,Animasyon severlerin çoğunu sitede toplamayı planlayan ve “Haydi Animasyoncular Attack Vakti” sloganıyla yoluna devam eden sitenin şimdiden içeriği küçük ama amacı büyük gibi gözüküyor…

Horultu

FEYZAN | 19 April 2009 16:49

Benim bir dedem vardı,nasıl horlardı nasıl horlardı anlatamam.Gök gürültüsü falan halt etmiş.Anneannem işte bu geceleri kükreyen adamla 55 yıl evli kaldı ve hep aynı oda da uyudular.Ben ilkokul çağındayım dedem o gece eve geç dönecek,Anneannem yalnız kalmak istemediği için,ben de onunla kalacağım.Burada şunu belirteyim anneannem çok korkak bir kadındı bunu da hep söylerdi zaten. Büyük ağabeyim ve ablam cesurdu Hüseyin ağabeyim ve ben korkaktık, ikisi bunu bilir her fırsatta beni korkuturlardı diye. Neyse konuya döneyim.Biz gece yattık, büyük bir odaları vardı böyle 5m’ ye 6m gibi filan,işte ikisinin yatağı birde camın önünde uzun bir sedir.Anneannem bana o sedir de yatak hazırladı. Böyle şekilsiz kocaman hangar gibi bir evleri vardı. Ben içerde ki odalardan birinde yatmak istiyorum ama o korkarsın deyip beni zorla oda da yatırmak istiyor. Neyse yattık ben çocuğum tabi hemen uyumuşum.

Yatılı Hikayeleri-Kelrullah

aggali | 12 March 2009 16:17

Adam göreve geldiğinde biz oradaydık, hepimizi toplayıp bir konuşma yaptı. Biz öğrenciler olarak, söz dinlersek herşeyin iyi olacağını, ama eğer dinlemezsek o zaman değişik durumların oluşacağını söyleyip, gözdağını daha ilk anda vermiş olduğunu hissettirdi.

Dediklerini de yapmaya başladı zamanla, ne zaman bizlerden biri söz dinlemezse, onun kulaklarını çekiyordu kendi yöntemlerince. ama değişen tek şey bu değildi.

O gelmeden önce okulda çıkan yemeklerin niteliği ağırlıklı olarak “meyhane pilavı” ve “patlıcanlı” yemeklerdi. Çok sevmezdik ama yemezsek aç kalacağımızı bilecek kadar da uyanıktık. Ama her ne hikmetse, onun geldiği günden itibaren patlıcan eski değerini yitirmeye başladı, patlıcan borsası da kapandı tabii. Pabucu dama atılan tek sebze değildi patlıcan, patates de aynı akıbete uğradı zamanla.

Kedi özledim seni-3, son

admin | 03 March 2009 12:56

Tekrar merhaba sevgili kedim; ne zormuş unutmak seni.

İçime çekmeyeli çok oldu kokunu, ne vardı bu kadar zaman unutmak istesemde unutturmayan sende?

Güzelliği insanı kendinden geçiren kızlardan olmadığın halde, neydi beni sana bağlayan?

Şimdi çığlık çığlığa adını ansam da dönmeyeceğini, o anaç kokunu bir daha hissedemeyeceğimi, gözlerinde çakan alevlerin nasıl yaktığını görmeyeceğimi bilmenin verdiği acıyı anlatamam sana.

Biliyorum; dönmeyecek, affetmeyeceksin. Benim bencil ve kendini düşünen biri olduğuma inanmaya devam edebilirsin. Ama sana anlattıklarım arasında yalan yoktu bilesin. O telefon konuşmasından sonra, nasıl pişman olduğumu, numaralarını kaç kez aramak istediğimi anlatmak boşuna belki.

uyuyamadım..uyumadım..uyumalıyım

admin | 03 March 2009 10:43

Bu yazıyı boğazları şişmiş, yorgan döşek yatıp, tüm şımarıklığıyla ıhlamur içip, yeni aldığı kitaba başlamayı hayal eden ama üçün birini almak tabirini hakkıyla yaşamış biri olarak yazıyorum.

Dün gece kaç gündür grip oldugu halde, sözümü dinlemeyip, güzelliği kaçar korkusuyla, ona aldıgım sayısız bere, kulaklık,atkı gibi şeyleri takmayıp ,günlerdir iyileşemeyen, hastalığını bana ve oğlana bulaştırıp evi hataneye çeviren kızımın öksürükleriyle uyuyamadım,uyuyamadığım için bende öksürdüm. Gece kalkıp sıcak suya keçiboynuzu pekmezi koydum, içirdim hiç yoktan öksürüğü yumuşattı. Ve ben uyuyamadıgımla kaldım..