Henüz birkaç haftalık evliydim.Düğünüm yeni olmuş3-4 günlük evlilikten sonra eşim güneydoğu’ya ben de kayınvalidemlere kalmaya gitmiştik.Tabi düğün sonrası tebrikler, hayırlı olsunlar, gelenler,gidenler, koşturmacamız hala bitmemişti. Yine bir gün öğleden sonra gelecek misafirler için hazırlanırken kapı çaldı.Açtım!…Aman tanrım karşımda bir üst teğmen, iki inzibat askeri tabancalar tüfekler…

_ Burası Mehmet Ekremin evi mi?!!!Aman Tanrım bu olamazdı.Bu bana, bize yapılamazdı.Ben daha o haberi almaya hazır değildim.Kısık bir sesle ve kekeleyerek:_E, eevet diye cevapladım.O sırada kayınvalidem mutfaktan ‘ne oluyor kızım ‘ diye ellerini silerek geldi ve zınk diye durdu.İkimiz de tutulmuştuk.ne diyeceğimizi ne yapacağımızı bilemiyorduk.Ben kapıya tutunmuştum. Bırakmıyordum.Sanki kapıyı bıraksam…Yok yok kapının kolundan düşmemek için kuvet almalıydım.Bu haberi olgunlukla karşılayacaktım. Bağırmayacak, ağlamayacağım.Hiç kimse ne kadar yıkıldığımı görmeyecek.Törende de ayakta ve dimdik olacağım.Arkasından ağladığımı yıkıldığımı o hainlere belli etmeyeceğim. Tüm herkes beni ayakta ve dirayetli görecek.!!! Ama … biz bunu haketmedik!!! Olamaz ,Olmamalı…Ben daha 22 yaşındayım.Daha çok erken!Kayınvalideme baktım; rengi atmıştı.O esmer kadın bembeyaz olmuş. Yok yok yanlış geldi bu haber bize değil. Peki ozaman üst teğmen niçin ‘Mehmet Ekremin evi mi ?’dedi.

Kayınvalidemle bir birbirimize bir üst teğmene baktık.Yan yan adımlarla birbirimize yanaştık.Biribirimizden kuvvet almak için sarıldıkÜstteğmen ve inzibatlar da bize garip garip bakıyorlardı.Hem bana böyle bir haber getiriyorlar hem de neden böyle ters davranıyorlar? diye düşünürken üstteğmen ters ters ”Mehmet Ekremin evi mi dedimsize ” diye gürledi.Kaçışın olmadığının farkındaydım.Alacaktım bu haberi.Yavaşça başımı salladım. Üstteğmen ise ”Konuşsanıza be kardeşim Mehmet Ekremin evi burası mı ?diyorum”diye tekrar üsteledi.Biz kayınvalidemle birlikte salak bir ifadeyle başımızı salladık.Bu arada benden cılız bir ‘Evet’ ifadesi de çıkmıştı sanırım.Üstteğnem bizim davranışımız karşısında çok sinirlenmişti. Hatta sinirden kıpkırmızı da olmuştu.Ben bu ifadeye hiçbir anlam verememiştim. İnsan hem böyle bir haber getirir hem de sinirli ve ters davranırmıydı?Daha anlayışlı davranmalı hem ben bu haberi haketmedim diye düşünerek kafamı sallayıp duruyordum.Kiii…Üstteğmen başını ‘la havle….’ der gibi sallayıpderin bir nefes aldı…İşte dedim haber geliyor.Kayınvalidemle birbirmize biraz daha sokulduk.Kapıyı hala bırakmamıştım.Ayakta durmalıydım.Ayakta kalmalıydım. Ayakta ve dirayetli!Söz vermiştim eşime .Dimdik duracaktım.

Şehit eşi olsam dahi o hainleri güldürmeyecektim.Üstteğmen konuşmaya başladı…-Mehmer Ekrem bakaya olarak aranmaktadır.Eğer siz onu saklıyorsanız…!!!???… Üstteğmen konuştu…konuştu.O konuştukça ben güldüm.Okunuştukça biz güldük…Kayınvalidemlebirlikte birbirimize sarılmış ve yere çökmüş vaziyette güldük durduk.Ne kadar güldük, nasıl güldük bilmiyorum.Aynı anda hem ağladık hem güldük ama birbirimizi de bırakmadık.Üstteğmenle yanındaki inzibatlar da bizim bu tavrımızı anlayamadı.-Ben bakaya bu adam yakalayıp götüreceğiz diyorum. Bunlar gülüyor.Ne yapmaya çalışıyorlarböyle???!!!”diye söylenip duruyordu.Neden sonra emekleyerek salona gittim Ayaklarım da derman kalmamıştı.Beni taşımıyorlardı ki…Yeni çektirdiğimiz düğün fotoğraflarından birini getirdim.Eşim o fotoğrafta tören kıyafetiyle idi.Yine emekleyerek kapıya döndüm.Artık sadece ağlıyordum.Sesim çıkmıyordu.Üstteğmene resimi uzattım.Anlamaz bir ifadeyle resmi aldı.Baktı.Resmi kıyafeti tanımıştı.Yüz ifadesi değişti.O an Bizim niçin o aptalca hareketleri yaptığımızı anladığını hissettim.Kavınvalidem de kendini biraz toplamıştı.”Oğlum” dedi.”Benim oğlumda teğmen ve birliğiyle Güneydoğu’da biz sizi görünce sandık ki… sandık kii haberi getirdiniz.O haberi…… Tavrımız bu yüzdendi.