Ehliyeti aldığım ilk gün …..Ehliyet kursundan direksiyon hocamla konusuyoruz .-Aman kızım trafiğe çıkacağın gün bana haber et olur mu ? diyor bana . Hemen balıklama atlıyorum.-Hayırdır hocam , neden ?-Ben o gün trafiğe çıkmayacağım .Gülüyoruz hep birlikte .Arabayı aldığım ilk günler …Geniş , boş bir pazar alanında çalışmaya başlıyoruz .Sonra bir bakıyorum dikiz aynasından . Arkamda kocaman bir konvoy oluşmuş .Ben sağa dönüyorum arkamda koca bir konvoy -ben diyeyim 10 araç siz deyin 20 araç – sağa dönüyor . Sola dönüyoruz yine hep birlikte , konvoydakiler ve ben . Ne oluyoruz anlayamadım önce . Acaba trafiğe çıkacak olmamı protesto etmek için toplanmış bir grup mu ? Ya da direksiyon hocam mı ayarladı bunları ? Bu düşünceler arasında bir sağa bir sola dönerek pazar yerinin içinde habire dolaşıyoruz.

Sonra anladı gariplerim benim acemi bir sürücü olduğumu ve pazar yerinde çalıştığımı . Meğer belediye hemen yakındaki ana yolu kapatınca , ara yola sapan herkes soluğu pazar yerinde almış. Durum anlaşılınca beni takip etmekten vazgeçip ayrıldılar artık peşimden …Yine bir gün evdekilerden habersiz arabayı alıp çıkıyorum pazar yerine doğru çalışmak için . Annem feryat figan yetişiyor yanında bizim üst komşuyla . Bu adamı da yanıma katıp kendisi gidiyor gönül huzuruyla . Beni emin ellere teslim edip. Sen misin yalnız başına alıp arabayı çıkan ? Peki o zaman diyor bizim komşu .-Çık şu ana yola . Pazar yerinde araba mı öğrenilirmiş . Çıkıyoruz ana yola . 2,5 saat boyunca şehri baştan başa dolaşıyoruz.Yine girdiğim bir ara yoldan ana yola çıkmak istiyorum. Araba stop ediyor. Bir daha çalıştırıyorum. Hayır çalıştıramıyorum . Gene stop ediyor. Bir daha , bir daha , bir daha ….Hay aksi. Olamaz .

Gene mi konvoy? Arkamda yüzlerce araç birikmiş vaziyette .Hepsi de sabırlı bir şekilde bekliyor . Bu sabıra halen bir anlam verebilmiş değilim . Yan koltukta oturan komşu pencereden kolunu çıkarıyor . Arkadaki araçlara geçin manasında bir yukarı kaldırıyor kolunu , bir aşağı indiriyor . Yanımdan su gibi akıp giderken araçlar ben kalakalıyorum oracıkta . Her nedense araba çalışıyor artık , fırlayıveriyoruz ana yola . Karşıdan minibüs geliyor .Freni bulamıyorum . Neyse ki yan koltuktaki komşu imdadıma yetişiyor yine . Hemen bi el hareketiyle -avuç içleri açık , sağ el yukarda , trafik polisi misali – minibüsü durduruyor , sağdan geleni de soldan geleni de . Ben geçiyorum . O da ne ? Kaldırım ne geziyor yolun ortasında demeye kalmadan iniyorum kaldırımdan .

Sonra tepelik bir yere geliyoruz , tin tin ana yola çıkmaya çalışıyorum . Sağdan hızla geçen BAY SÜRÜCÜ alaycı alaycı gülüyor bana . 20 metreye kalmadan arabası stop edip yolun ortasında kalıyor . Bu sefer biz ona gülüyoruz , hem de kahkahayla .Sonra öğreniyoruz ki arabada meğer 12 tane haciz varmış . Bu nedenle satışı alamayınca arabaya veda etmek zorunda kalıyorum . :(((((((Çevremde büyük bir sevinç , deyim yerindeyse bir kutlama havası … Ben hüzünlerdeyim . Ne güzel de kullanıyordum ama .Aradan 7-8 ay geçiyor . Bu sefer sağlam bir araba bulup şakkadanak alıyorum satışı . Çevremde bir yas havası ….Bense havalardayım . Bir kaç sürüş denemesinden sonra ,

-Tamam artık sen bu işi kaptın , yürü be kim tutar seni diyorum kendime , atıyorum kendimi trafiğin içine .İşe geldiğim ilk günün dönüş akşamı ….Biniyorum arabaya , çıkıyorum eve doğru . Tam sağa döneceğim o da ne ? Karşıdan bir araba üstüme doğru gelmekte .Ama ters şeride girmiş diyerek ben de onun üstüne doğru sürmekteyim arabayı . Kafa kafaya çarpışıyoruz hafiften . İniyoruz arabalardan . Bakıyoruz arabalara hasar yok. Sen yoluna ben yoluma deyip ayrılıyoruz. İlk gün ilk kaza :(((

Ertesi gün ilçelerden birine gitmem gerekiyor . Hadi diyorum hava da güzel , atlayım arabaya gideyim rahatça . Yaklaşık 1,5 saatlik bir mesafe . Sabah kalkıyorum .Arabaya doğru 3 adım attıktan sonra birden bulutlar bir araya gelip aniden çarpışarak şiddetli bir yağış başlatıyorlar . Sanki onlar da bana karşı .Ama artık plan yapıldı geri dönüş yok. Biniyorum arabaya . Çeviriyorum kontağı. Çıkıyorum yola doğru .

Yağmur yolda tipiye çevirdi . Üstüne bir de sis . Göz gözü görmüyor . Her taraf çamur . Devam ediyorum yoluma . 1 saate yakın süren tipi benzeri yağış diniyor sonra . Hemen önümde bir tır var . Hadi diyorum ilk sollamayı yapayım . Tıra daha yaklaşmadan (5 metre mesafe var belki aramızda) başlıyorum sollama yapmaya . Karşıdan gelen tırın yanıp sönen farlarıyla göz göze geldiğimde , hayatım film şeridi gibi geçti gözümün önünden .

O esnada bana nasıl yer açıldı bilmiyorum ama aniden sağa direksiyon kırdığımı ve iki tırın arasında seyrettiğimi fark ettim sadece . Galiba ölümden döndüğüm günlerden biriydi o gün .Sonra varmam gereken yere vardım . İşimi hallettim ve arabama binmek için arabanın yanına geldim .O da ne ? Kapılar yarı açık . Biniyorum arabaya . Bakıyorum kasetçalar yerinde . Kim açtı ki derken aklıma geliyor . Önce kilitlediğimi sanıp sonra kilitlendi mi diye kontrol ederken demek ki geri açmışım kapıları . Paralel park alanından çıkamayınca , esnaf yardıma geliyor . Şehre gideceğimi duyunca yüzlerinde tarif edilmez bir ifade oluşuyor. Beni nasıl dua ve korkuyla uğurladıklarını anlatamam .

Ve sonunda il sınırlarından içeri girdim. Tabanca sesleri , etrafta kaçışanlar , polisler . Ne oluyor demeye kalmadan kendimi çatışmanın ortasında buldum . Nasıl çıktım tekrar o çatışmadan , onu hatırlamıyorum ama çıkmışım bir şekilde .