bildirgec.org

anı hakkında tüm yazılar

Kafamın içinde şarkılar.. Hepsi de senden dem vurur..

absynthe | 01 November 2007 09:08

Biz değil, şarkılar yaşadı aşkımızı, sen de fark ettin mi bilmem… Ah, hatırlayabilsem ilk hangi şarkıyla seni sevmeye başladığımı; o kadar şarkı geçti ki üstünden… Fakat senin beni sevdiğini anladığım parça, neydi adı, Twist in My Sobriety, Tanita Tikaram‘dı, değil mi? Benim doğduğum yılın şarkısı… Belki de benim sende doğduğum anın şarkısı… Aslında hiç alakası yoktur o şarkının aşkla, nasıl da anladık ama değil mi, o şarkıdan sonra her şeyin değişeceğini… Değişti de… Şarkıları daha bir iyi anladık o şarkıdan sonra.

oğlum

mmehtapp | 17 October 2007 11:58

dünyadaki en özel, en güzel, en değerli şey çocuklar olsa gerek.benim iki tane var.onlar büyüdükçe benim yaşlanmam acı bir gerçek olsa da onların büyüyüp değişmelerini, öğrenmelerini izlemek bana müthiş keyif veriyor.sadece paylaşmak istedim.oğlum çok komik oluyor bazen.o beş yaşında.geçenlerde araba ile eve dönüyorduk.biraz trafik vardı ve durduk.tam o sırada arabanın önünden çarşaflı bir kadın geçti. oğlum bağırmaya başladı: anne anne bak yorganlı kadın….
yine başka birgün arkadaşıma gidiyorduk.bolca ineklerin olduğu küçük bir belediye burası.neyse ineklerin çokluğundan tezek kokuları sardı etrafımızı.bizimki burnunu tuttu ve şöyle dedi: öööööööffffff, bu ineklerin popolarını silmiyorlar mı?!….
arkadaşıma vardık.bir süre sonra oğlum sessizce yanıma sokuldu ve sordu:anne onun adı neydi?adını yine kaybettim….
o gece arkadaşımda kalmaya karar verdik.arkadaşımın kızı(o yirmi yaşında) oğluma, hadi gel beraber yatalım dedi ve oğlumun unutulmaz sözleri hala kulaklarımda çınlıyor.şöyle kabardı bir elini de havaya kaldırdı ve şunları söyledi:erkek adam kızlarla yatmaz….
kopmuştuk.ama o kadar tatlılar ki insan bazen hep öyle kalsınlar hiç büyümesinler istiyor.oğlumun ve kızımın tüm güzel anılarını mutlaka yazıyorum .bunları onlar büyüdüklerinde daha güzel birer deftere kendi el yazımla yazıp hatıra olarak saklamaları için vermeyi düşünüyorum.böylece onlar da büyüdüklerinde çocukluklarını istediklerinde daha güzel hatırlayabilecekler.çocuklarımı çok seviyorum….

Family Tree Builder

Rumi | 12 October 2007 17:36

Family Tree Builder bizim Windows için yaptığımız şecere yazılımımızdır.
Mükemmel bir kalite sunan,
12 dili destekleyen ve bulabileceğiniz en iyi
şecere yazılım programlarından biridir.

Ücretsiz Family Tree Builder’ı İndirin

Aşağıda, asıl ekran görüntüleriyle birlikte Family Tree Builder’ın temel faydalarından bazıları vardır.
Büyütmek için ekran görüntüsüne tıklayın.

Şık görsel arayüz – Soyağacınızı sanki kağıt üzerine çiziyormuşsunuz gibi bir görsellikle geliştirin

Çok dilli – 12 dil destekler, çift dilli veri girdisi ve akıllı çeviriler sağlar

Şimdiki zaman / yorulu-yorum…

onsekizsifirbir | 11 October 2007 10:33

Kapımdan çıtırtılar yükseliyor, insanlar birbirlerini çağırıyorlar,onlar arasında ben yokum…Gözkapaklarım öylesine ağır ki, kalp atışlarımı hızlandırıyor, kalp atışlarımı hızlandırıyor, kalbim uyuşuyor gittikçe, sonra ellerim, sonra ayaklarım, sonra tüm bedenim…Kulaklarımda sesler azalıyor, damarlarımda ki kanın çılgınca akışından başka ses duymuyorum…Masumluk istiyorum! Yalan olmadan, gizli olmadan yaşamak istiyorum! Yoruldum…Aradığım kişiye hiçbirzaman ulaşamadım, ulaşmalıyım artık! Sesimde hep bir yorgunluk, ağzımda acımsı bir tat var anılardan kalma…Yeniden size kaldım benim zavallı kelimelerim; beni sizden başka kimse dinlemiyor! Beynimin koridorlarında debeleniyorum, “ait olma” tümcesine aykırı yaşıyorum, herşey şimdiki zamanı gösteriyor, tüm işaretler beni bu yola çıkarıyor; yanıyorum, üşüyorum, donuyorum, farketmiyor…Çünki herşey şimdiki zamanı gösteriyor…Tüm vücudum yere serilmiş vaziyette, düşüncelerim ebelemeç oynuyorlar, şimdi sıra sende hayat, ebe sensin, bana dokunma lütfen, kaçacak halim yok…İstop etti düşüncelerim, sonu yaşıyorum….
Hep ihtiyacım var sana, sevgine, aşkına, varlığına, umuduna…herşeyine…Sıfır trenine biniyorum yokluğuna yol almak için, korkutma beni sevgisizliğinle…Sana ihtiyacım var…Ateş basıyor gün dönümünde, yakalayamıyorum umutlarımı, sabaha kadar çırpınacağım şimdi acılar içinde…Yine o acımsı tat damağımda, odam dağınık, dolabım dağınık, yerlerde kaybettiğim anılarım serili, basmamak için yol alamıyorum, aç kalıyorum gecelerimde…
Midem herzamankinden daha kötü…Dışarıdan sesler geliyor, kavga ediyorlar, bağırıyorlar, birbirlerine anılarını fırlatıyorlar, sonra birisi ağlıyor,gözyaşı toprağa düştüğünde yeni bir anı filizleniyor…Diğeri alıyor onu eline, yavaşça konduruyor yüreğine, artık onların bir anısı var, “biz diyebilecekleri bir sebebi var…
Hala geceliklerimi çıkarmadım, akşamdan kalma bir haldeyim…Zaten sesimi çıkarmıyorum, içimde volta atıyor tüm düşüncelerim, bir o yana, bir bu yana, bazen kalbime değip geçiyorlar…Olsun varsın…İçimde olduklarını biliyorum en azından…Demek içimde bana ait birşeyler hala var…

Kalmış Geçmiş

redorack | 08 October 2007 18:10

Bazısını üst üste koyup, bazısını buruşturarak attığımız anıları zaman zaman çıkarıyoruz hiç boşaltmadığımız yürekaltımızdan.

Kendi kendilerine azaldıklarındandır belki, hiç dolup taşmıyor o koca çöp kutusu… Belki kendi iyiliğimiz, belki de üzerini örtme konusundaki engin yeteneğimiz sayesinde ne kadar da güzel hatırlanıyor geçmiş!

Sanki o zamanlar karanlıktan, yalnızlıktan öte sandığımız her şey daha gri, sanki kolaycacık geçivermiş… Hep koyun koyunalıklar kalıyor zihnimizde; on dakikalık kaçamak görüşmeler için harcanan çabalar, saatler boyu öpüşmeler…

bi anımı anlatayım sizlere

| 08 October 2007 14:20

daha önceden çağrı merkezinde çalışıyordum gece vardiyasındaydım çağrı merkezinde çalışanlar bilir vardiyalıdır çağrı merkezi beyfendi’nin biri aradı güzel Türkçesiyle bakın burda imla hatası yapmıyorum ALDS ÇALIŞMIYOR! diye bağırdı bende sakin bir şekilde yardımcı olmaya çalıştım abim bana söylüyor modemin ppp ışığı yanmıyor link ışığı yanmıyor tüm kontrollerini yaptık artık patlamak üzereydim ramak kalmıştı abim ne dese beğenirsiniz CANIM BENİM KUSURA BAKMA BEN FİŞİ TAKMAYI UNUTMUŞUM … (BU GERÇEK BİR OLAYDIR)…:)

HATIRA DEFTERİ

peripetty | 06 October 2007 09:28

Yine uyku tutmayan bir gecenin sabaha karşı saatlerinde dolabımı açıp eskilere gitmek istedim. Anılarımın arasından en sevdiğim olan hatıra defterime bakmak istedim. Kah güldüm , kah hüzünlendim. İnanın ilkokulda arkadaşlarım ve ailemin yazdıklarının bukadar anlam yüklü olduğunu düşünemezdim. O defter bütün sınıfı gezerdi elden ele. Herkes de bir hatıra yazma telaşıdır giderdi. Kimisi nefretini bile yazardı.
İlk başta defteri şöyle bir taradım. Acaba dedim bu insanlar şimdi neler yapıyorlardır bu haytta. Maalesef görüşebildiğim tek bir kişi bile yok:(
Sonrasında başladım tek tek okumaya. En başta öğretmenim:) Ne güzel dileklerde bulunmuş:) Babaannem sarı papatyam diye başlamış:) Dedem hep çalış kızım bu hayatta demiş.(dediğide boşa olmadı hani kendimi bildiğimden beri çalışıyorum) Sanırım mutlu oluyordur görebiliyorsa beni. Annem ve babam sağlık,mutluluk ve başarı dilemişler:) En iyi onlar düşünmüş yine:) O yaşta sınıftaki bütün kızlar yakışıklı bir eş dilemiş:) Erkekler ise iki satır yazıp , bırakmışlar. En çok da kardeşimin yazdıklarına güldüm. Yaşı küçük diye yazdırmak istemediğim halde defteri çalıp yazmıştı. Yazdıklarını aynen aktarıyorum.

‘Sıradanlık’ üzerine

absynthe | 29 September 2007 16:33

Bir yazarla kitabıyla ilgili bir röportaj… Romanın aldatan kadın kahramanı, aldatılan erkek tarafından dövülüyor… Röportajı yapan soruyor: ‘Neden kahramanınıza böyle bir ceza vermek istediniz?’

‘Ceza vermek istemedim. Böyle olaylar zaten hep olan şeyler…’
‘Yani bir bakıma sıradanlık katmak istediniz olaya…’
‘Evet. Zaten her şey sıradan değil midir? Bizim yaşadığımız bir olayı en azından 3 milyon kişi yaşamıştır zaten.’

Sıradanlık nedir? Bizim yaşadığımız her olayı gerçekten de önceden birçok kişi yaşamış mıdır? Her şey tekerrür mü eder? Yoksa her olay tek ve özel midir, aslında sıradan diye bir kavram yok mudur?