1965 yılında Somali’de doğmuş olan bu güzel kadın, modellik kariyeri kadar , “Kadın Sünneti“ne karşı duruşuyla da biliniyor. Bu konuda dünya çapında Birleşmiş Milletler Özel Elçisi olarak yaptığı çalışmalar sayesinde Légion d’honneur nişanına layık görülmüş. Kendisi de bu “geleneksel” olayın kurbanlarından birisi. Bu olayı “geleneklerle ilgisi olmayan, insanlık dışı bir vahşet; kadınlara yapılan bir işkence” olarak tanımlıyor.Waris bu amaçla bir de vakıf kurmuş : waris-dirie-foundationAdı “Çöl Çiçeği” anlamına geliyormuş. Bu aynı zamanda Somali’den kaçış hikayesini anlattığı ilk kitabının da adı. Diğer kitapları Anneme Mektup ve Benim Ülkem de ülkemizde yayımlandı.
yorumlar
kadın sünneti !!!!! içim cız etti…
inanılır gibi değil ya.. gerçekten, nedir bu kadınların çektiği..
Kadınları sünnet etme sebebine bir bakın. Ne kadar iğrenç bir düşünce. Ben ; bir sağlık nedeni yoksa erkeğin de sünnetine karşıyım. Bazen zorunlu haller dışında olmamalı böyle bir şey. Hem o an çocuktaki ruhsal durumu bir düşünün…
insanın insana ettiği zülmu hayvan hayvana etmiyor.
Kadının cinsel hayatını tamamen yok eden bir şey bu. Hele ki ilk cinsel birleşmede çektikleri acıyı düşünmek bile korkutucu.
Bu vatan topraklarında yaşanan oğul un anneyi, kız kardeşi vurduğu ”Töreler” i de kınıyorum..Tecavüz eden adamla, kadının evlendirilmesini de kınıyorum..
kadına yan gözle bakan herkesi kınıyorum
SemazemEğer sünnet, bütün bunlardan daha acı ise.. Törelerin kaldırılması karşılığında, sünnet olabilirim..
@PILLIBEBEKKUYUDA,yaş geçmiştir sanıyorum 🙂
Çöl çiçeği kitabından yıllar evvel Somalili kızların sünnet işkencesini öğrendiğimde çok etkilenmiştim.
Evladı tarafından öldürülen bir anne için benim yaşımın ne kadar önemi varsa, bu esprin de o kadar komik..
@PILLIBEBEKKUYUDA,5-6 yaşlarında iken yapılıyormuş bu, onu kastetmiştim. kusuruma bakma…
Semazem, RİCA EDERİM.Şu yazılanları senin için buldum.*Araplarda hem kadın hem de erkekler sünnet edilirdi.*Rivâyete göre sünnet, Hz. İbrahim’in seksen yaşlarında kendine tatbikiyle başlamıştır.*Kim, İslâm’a girerse, yaşlı da olsa sünnet olsun” anlamındaki hadis, bu hükmü pekiştirmektedir.(Bak burada yaşın bir önemi yok diyor)Çoğunluğu hanefi olan Türklerde kadınlar sünnet edilmezler.Ebu’s-Suud Efendi kendisine yöneltilen;”Diyar-ı Arap’da avratları sünnet ederler. Bu fiil sünnet midir?” sorusuna “el-Cevap: Müstehaptır” şeklinde cevap vermiştir (M. Ertuğrul Düzdağ, Şerhul-İslam Ebu’s-Suud Efendi Fetvaları, İstanbul 1972, s. 35).Hattabî de;”Sünnet olmak fiili her ne kadar öteki sünnetler arasında sayılıyorsa da ilim adamlarından bir çoğuna göre vacibtir. Çünkü sünnet olmak hem dinin ve hem dindarlığın şiarıdır. Müslüman kimsenin kafirden ayırdedilmesi buna bağlıdır. Savaş alanında öldürülenler arasında sünnetli bir kimseye rastlanılırsa, diğeri de sünnetsiz bulunursa, böyle bir durumda sünnetli kimse üzerine namaz kılınır, defni sağlanır. İslam kabristanına gömülür” demektedir.Hasan Basrî “Rasûlüllah, (s.a.s) Efendimize uyarak bir çok kimseler İslam’a girdi. Siyahı, beyazı, Romalısı, İranlısı, Habeşlisi… Ama bunlardan hiç birinin sünnet olup olmadıkları araştırılmadı. Şayet sünnet olmak vacib olsaydı, sözü edilenler sünnet olmadan İslam dinine kabul edilmezlerdi” demektedir. Ancak bu delil sünnet olmanın ihtiyari olduğu ispatlayacak nitelikte değildir.Zira araplar zaten kesinlikle sünnet olmakta idiler.Diğer taraftan Yahudilere gelince, bunlar da kesin olarak sünnet olurlardı.Hrıstiyanlara gelince onlardan bir grubu sünnet olurken, diğer bazıları da olmazdı.İslam dinini kabul eden herkes, ister puta tapan arap olsun, ister yahudi, ister hrıstiyan olsun, İslâmî prensiplerden birinin sünnet olmak olduğunu bilirdi.Bunu bildiği için de İslam dinini kabul ettikten hemen sonra boy abdesti aldıkları gibi sünnet olurlardı.Yukarıda Useym b. Kelîb’in dedesinin Peygamberimiz’e gelerek, “Kesin olarak İslâmı seçtim, müslüman oldum” deyince, Rasûlüllah (s.a.s) kendisine;”O halde küfrün kıllarını kendinden temizleyip at ve sünnet ol ” buyurması ve Zührî yoluyla rivayet olunan;Peygamberimiz (s.a.s) ise, ümmetini sürekli hayırlı ve mutlu sonuç getiren işlere yöneltir ve onları başkasından seçip ayıracak hususları öğretirdi. İşlenip işlenmediğinin derinliğine inmek, araştırıp kontrol etmekle yükümlü değildi. Onun bu konuda izlediği yol, İslâma girenleri dış halleri ile kabul etmek ve değerlendirmekten ibaretti. Gizli hallerini ise Allah’a bırakırdı.İslam hukuk otoritelerinin sünnet fiilinin gerekli bir ibadet olmasındaki sebep ve illetleri şöyle göstermişlerdir:Sünnetsiz kimse abdestini ve namazını bozmaya kendisini arzetmiş olur. Çünkü kesilmedik kalan deri, cinsel organının baş kısmını tümüyle kapatmaktadır. İdrar altına girince onu temizlemek hayli güçtür. Böyle bir durumda sağlıklı bir temizlik ancak sünnet olmaya bağlıdır. Bundan ötürü gerek selef (öncekiler) olsun gerekse halef (sonrakiler) olsun bir çokları sünnetsiz kimsenin imamlığını uygun görmemişler ve yasaklamışlardır. Fakat tek başına kıldığı namazlarda ise, devamlı idrarı damlayan kimse gibi özür sahibi sayılır .
Kopyala, yapıştır, süpermiş..Kendi yorumlarımı yazmaktan yorulmuştum..