yazı güzel, yorumlar talihsiz olmuş. çalıntı içerik ile mücadelede bir sabır ve sinir sistemi denemesi gerçekleşmiş. arsız ve haddini bilmez insanlarla uğraşmak zor iş gerçekten! geçmiş olsun.yazı içeriği hakkında ise, genelde en az yağlı bulaşık olduklarından cam bardakların öncelikli yıkanması önerilir. 🙂
madem erkek erkege mutfak muhabbeti yapiyoruz bu isin cozumu basit ki her erkegin kafasindaki olayi soyluyorum; mutfagi olan eve ne yapip edip bir kizi sokacaksin. Yemegi yapsin bulasigi yikasin, ister elle ye ister cubukla ne farkeder, etraf silinip supuruldukten sonra mutfak sorunu, bulasik sorunu ucup gider hayatindan ki bir evin mutfaginda kadin ve yanin da mutfak robotu super bir ikili olusturur. Kadinlar hayatin anlamidir. Teknoloji ise hayatin kacinilmazi…
Mutfağa iki adet sanayi tipi bulaşık makinesi alacaksınız. Birisini, sanki bir mutfak dolabı gibi bir güzel donatacksınız. Ondakileri alıp, kullanıp, kirlenince ötenike koyacaksınız. Kirli olan dolunca çalıştırıp, yıkama bittikten sorna onu temiz olan yapacaksınız. Ondakileri alıp, kullandıkça ötekine…Mutfak dolabı yaptırmaktan çok daha hesaplı. Ayrıca bulaşık makinesi boşaltma, onları yerleştirme derdi yok. Ne, hangi dolaptaydı derdi yok.
Boş boş konuşup laf salatası yapmanızdansa vede gereksiz iş olsun diye açılmış bir konu için söyleyebileceğim tek söze “ya bu deveyi güdersin,yada bu diyardan gidersin” iş bu kadar basit anlayacğınız.İşin nasıl yapıldığı veya yapılacağı önemli değil önemli olan buradaki zorunluluk yoksa gazetelere çöp adam bulundu,evden iki kamyon öp boşaltıldı diye manşet olursunuz.Çıkar oradan Haydar DÜMEN ‘in biride:))) derki ee…efendim işte bu toplumda çok kötü sapmalara örnek….yani arkadaşlar bu işleri yapmazsanız sonunuzu hayreylesin diyorum.:))))
“Gereksiz iş olsun diye açılmış bir konu” mu ?Ben sizin gibi Ana Britanik arkadaşların aramızda olduğunu bilseydim, ağzımı açmaz engin bilgilerinizi paylaşmanızı beklerdim. Kusuruma bakmayın lütfen :)Bulaşık yıkamakla çöp adamlık arasındaki koordinatif yaklaşımınızı da müstakilen tebrik etmek isterim 🙂
Eflatunik DİYOR Kİ, (26 Mayıs 2008 08:01)Boş boş konuşup laf salatası yapmanızdansa vede gereksiz iş olsun diye açılmış bir konu için söyleyebileceğim tek söze “ya bu deveyi güdersin,yada bu diyardan gidersin” iş bu kadar basit anlayacğınız.İşin nasıl yapıldığı veya yapılacağı önemli değil önemli olan buradaki zorunluluk yoksa gazetelere çöp adam bulundu,evden iki kamyon öp boşaltıldı diye manşet olursunuz.Çıkar oradan Haydar DÜMEN ‘in biride:))) derki ee…efendim işte bu toplumda çok kötü sapmalara örnek….yani arkadaşlar bu işleri yapmazsanız sonunuzu hayreylesin diyorum.:))))Eflatunik-platoni
(: Bu ne yahu, sizi bir yerde seçilip mi geliyorsunuz?
Bana bak terbiyeni bozma vay vay vay vay sen spinozayıdamı ilirdin spinozada ibreti alem kelimesi yoktur.spinoza derki:Var olan her şey Tanrı içinde vardır ve Tanrı olmaksızın hiç bir şey ne varolabilir ne de kavranabilir.senin söylediğin söz şu anlam geliyor yani idrak edemeyeni susması”Kulluk, idrak ve marifet ufkuna göre bir çizginin adıdır. …… Yerinde konuşamayacak ve zamanında susmasını bilmeyecek kadar zekadan yoksun olmak, …”ayıp gerçekten ayıp …öncelikle ben bir kadınım birazdaha kibar olabilirsin ondan sonrada felsefe eğitimi almış ve doktorasını yapmış bir insanım buda iki şu spinoza lafınıda kaldır isminin ve görüşlerinin altından 3 .Bence burada seçilmiş tip sensin gibi geliyor bana bu çirkin sözlerinden belli…semazen sende bu kadar bulaşığı mesele yapıyorsan git kardeşim o zaman hazır tabak çanak al kullan kullan at tamammı..sabah sabah okula gitmeden beni sinir küpü ettiniz …aferin size
Eflatunik DİYOR Kİ, (28 Mayıs 2008 07:04)Bana bak terbiyeni bozma vay vay vay vay sen spinozayıdamı ilirdin spinozada ibreti alem kelimesi yoktur.spinoza derki:Var olan her şey Tanrı içinde vardır ve Tanrı olmaksızın hiç bir şey ne varolabilir ne de kavranabilir.senin söylediğin söz şu anlam geliyor yani idrak edemeyeni susması”Kulluk, idrak ve marifet ufkuna göre bir çizginin adıdır. …… Yerinde konuşamayacak ve zamanında susmasını bilmeyecek kadar zekadan yoksun olmak, …”ayıp gerçekten ayıp …öncelikle ben bir kadınım birazdaha kibar olabilirsin ondan sonrada felsefe eğitimi almış ve doktorasını yapmış bir insanım buda iki şu spinoza lafınıda kaldır isminin ve görüşlerinin altından 3 .Bence burada seçilmiş tip sensin gibi geliyor bana bu çirkin sözlerinden belli…semazen sende bu kadar bulaşığı mesele yapıyorsan git kardeşim o zaman hazır tabak çanak al kullan kullan at tamammı..sabah sabah okula gitmeden beni sinir küpü ettiniz …aferin sizeEflatunik-platoni
Yaptığın sığ ve de siğil yorumun üzerine az bile demişim, latifeden yoksun şahsiyet (:yahu eşşeğin sırtına istediğin kadar kitap koy, doktora yaptır, felsefe seminerlerine kat, eflatuna boya istersen yine eşşektir. Üstüne alınma tabi, sinirlerini de bozma gerek yok gelmiş burda sosyal statünden bahsediyorsun, valla ben ilkokul mezunu bile değilken spinoza’yı biliyorsam sen kendi bilmişliğine yan. Ne adamlar var yahu, git biraz Kant oku, “Kritik der reinen Vernunft” faydalı olabilir. Gerçi sana ağır gelir (: Spinoza’yı görüp ağzını yuvarlak şekilde açtığına göre.O idrak edemeyenin susması gerekir imzam olarak yıllardır mevcut, ibret-i alem ahkam içerisinde geçiyor (:
O saf aklın eleştirisini gitte sen oku tamammı .Tabi ki anlayabilirsen 🙂 Ama anlayabileceğini hiç sanmadığım için durda sana açıklayayım istersen………….Kant sistem kurmaktan söz eder ve bundan, böyle bütünleri oluşturmayı anlar. Bu bütünleri/sistemleri geliştirirken, kuracağı bütünün idesini yakalar, ana çizgilerinde tasarımını kurar, sonra parçalarını betimler, onların analizini yapar, aralarındaki ilişkilere bakar, sonra da bunların sentezini yaparak, söz konusu bütünü adım adım oluşturur. Bu, Kant’ın arkitektonik mimari dediğidir. Saf Aklın Eleştirisinde Kant’ın amacı, bilme yetilerimizden her birinin nelerin bilgisini nasıl sağlayabileceğini göstermek, böylece de etik görüşü için zemin hazırlamaktır. Pratik Aklın Eleştirisinde ise amacı, ‘saf pratik aklın olduğunu’ ya da saf aklın pratik olabileceğini göstermektir.Kant’ı anlamak için hangi yapıtlarından başlamak gerekir? Belki de en uygun yol, doğru anlaşılmaları için Kant’ın diğer kitaplarını okumuş olmayı en az gerektiren ana kitaplarından. Prolegomena’dan başlayarak, ondan sonra Saf Aklın Eleştirisi, bunlar dan sonra da Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi ve Pratik Aklın Eleştirisi okunabilir.Bunları da anlayabilmek için önce , Kant’ın epıstemolojisini ve etiğini bilmek gerekir.Saf Aklın Eleştirisi nin başında Kant, teorik problemini ortaya koyar: Metafiziğin nasıl bilim olabileceğini. Bir alanı bilim yapan, onda sentetik apriori yargılar ın olmasıdır yani hem kesin, hem de mevcut bilgiyi genişleten yargıların. İnsanın bilme yetilerinin sınırlarını çizer ve ortaçağdaki paralogizmlerde ve teorik aklın düştüğü antinomilerde sorunun ne olduğunu gösterir. Ama bütün bunları, en başta ahlak metafiziği ni oluşturabilmek için yapmaya çalışır, yani ‘saf aklın’ bazı düşünceler/ilkeler ürete bileceğini, bunların istemeyi belirleyebileceğini, ‘saf isteme’nin (çıkarları bir yana itmenin, tutkuların kölesi olmamanın) insanlar için bir olanak olduğunu göstermek için yapar.Demekki “Kritik der reinen Vernunft” anlayabilmen için epey uzun biryolculuk yapman gerekiyor:))
vallahi arkadaşım şu an bir taraftan kağıt okumakla meşgulum bir taraftanda millete cevap vermekle.Zaten bir daha bu konuda muhatapta olmayacağım çünkü canım çok sıkıldı.Arkadaş biaz kibarlık kurallarını aşmış vaziyette.
Eflatunik DİYOR Kİ, (28 Mayıs 2008 19:08)vallahi arkadaşım şu an bir taraftan kağıt okumakla meşgulum bir taraftanda millete cevap vermekle.Zaten bir daha bu konuda muhatapta olmayacağım çünkü canım çok sıkıldı.Arkadaş biaz kibarlık kurallarını aşmış vaziyette.Eflatunik-platoni
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
yazı güzel, yorumlar talihsiz olmuş. çalıntı içerik ile mücadelede bir sabır ve sinir sistemi denemesi gerçekleşmiş. arsız ve haddini bilmez insanlarla uğraşmak zor iş gerçekten! geçmiş olsun.yazı içeriği hakkında ise, genelde en az yağlı bulaşık olduklarından cam bardakların öncelikli yıkanması önerilir. 🙂
Önerim, herşey kağıttan olsun..Sadece yemek artıklarından sıyrılıp, atık kağıt kutularına atılsın kirli tabaklar..
önerim tek tencereden elle yemek
Mantıyı yapıp ortaya tepsiyle koyacaksın, salçalı kızdırılmış yağı şöyle bir gezdireceksin..
@pbk, mantı sonra kilo olarak geri gelecek:))
yedikten sonra da sırüstü uzanıp geğireceksın
Ayda 1 kez canım..Ödül olarak..Tepsiye koyunca tabak ta kirlenmez..
tepsiden dalacaksın tahta kaşıkla
Burada yeme temposu da önemli, şimdi Kop hızlı yerse, benim hakkımı da yemiş olacak, yine tabak olsa iyi olur..
madem erkek erkege mutfak muhabbeti yapiyoruz bu isin cozumu basit ki her erkegin kafasindaki olayi soyluyorum; mutfagi olan eve ne yapip edip bir kizi sokacaksin. Yemegi yapsin bulasigi yikasin, ister elle ye ister cubukla ne farkeder, etraf silinip supuruldukten sonra mutfak sorunu, bulasik sorunu ucup gider hayatindan ki bir evin mutfaginda kadin ve yanin da mutfak robotu super bir ikili olusturur. Kadinlar hayatin anlamidir. Teknoloji ise hayatin kacinilmazi…
Mutfağa iki adet sanayi tipi bulaşık makinesi alacaksınız. Birisini, sanki bir mutfak dolabı gibi bir güzel donatacksınız. Ondakileri alıp, kullanıp, kirlenince ötenike koyacaksınız. Kirli olan dolunca çalıştırıp, yıkama bittikten sorna onu temiz olan yapacaksınız. Ondakileri alıp, kullandıkça ötekine…Mutfak dolabı yaptırmaktan çok daha hesaplı. Ayrıca bulaşık makinesi boşaltma, onları yerleştirme derdi yok. Ne, hangi dolaptaydı derdi yok.
gerçekten iyi fikir..
Boş boş konuşup laf salatası yapmanızdansa vede gereksiz iş olsun diye açılmış bir konu için söyleyebileceğim tek söze “ya bu deveyi güdersin,yada bu diyardan gidersin” iş bu kadar basit anlayacğınız.İşin nasıl yapıldığı veya yapılacağı önemli değil önemli olan buradaki zorunluluk yoksa gazetelere çöp adam bulundu,evden iki kamyon öp boşaltıldı diye manşet olursunuz.Çıkar oradan Haydar DÜMEN ‘in biride:))) derki ee…efendim işte bu toplumda çok kötü sapmalara örnek….yani arkadaşlar bu işleri yapmazsanız sonunuzu hayreylesin diyorum.:))))
“Gereksiz iş olsun diye açılmış bir konu” mu ?Ben sizin gibi Ana Britanik arkadaşların aramızda olduğunu bilseydim, ağzımı açmaz engin bilgilerinizi paylaşmanızı beklerdim. Kusuruma bakmayın lütfen :)Bulaşık yıkamakla çöp adamlık arasındaki koordinatif yaklaşımınızı da müstakilen tebrik etmek isterim 🙂
(: Bu ne yahu, sizi bir yerde seçilip mi geliyorsunuz?
@Fevkulbeser, ben zaten buradaydım, siteyi üzerime inşa ettiler 🙂 Ama arkadaşımı bilmiyorum 🙂
Semazem ,Sizi tebrik ederim, böyle bir konu seçtiğiniz için..2 adet sanayii tipi bulaşık makinası, mutfakta pek hoş durmaz diyecektim..
(: Böyle bir kaç tip daha var özellikle seçilip gönderildiklerini düşünüyorum, ibret-i alem için.
Bana bak terbiyeni bozma vay vay vay vay sen spinozayıdamı ilirdin spinozada ibreti alem kelimesi yoktur.spinoza derki:Var olan her şey Tanrı içinde vardır ve Tanrı olmaksızın hiç bir şey ne varolabilir ne de kavranabilir.senin söylediğin söz şu anlam geliyor yani idrak edemeyeni susması”Kulluk, idrak ve marifet ufkuna göre bir çizginin adıdır. …… Yerinde konuşamayacak ve zamanında susmasını bilmeyecek kadar zekadan yoksun olmak, …”ayıp gerçekten ayıp …öncelikle ben bir kadınım birazdaha kibar olabilirsin ondan sonrada felsefe eğitimi almış ve doktorasını yapmış bir insanım buda iki şu spinoza lafınıda kaldır isminin ve görüşlerinin altından 3 .Bence burada seçilmiş tip sensin gibi geliyor bana bu çirkin sözlerinden belli…semazen sende bu kadar bulaşığı mesele yapıyorsan git kardeşim o zaman hazır tabak çanak al kullan kullan at tamammı..sabah sabah okula gitmeden beni sinir küpü ettiniz …aferin size
@Eflatunik,ben latife babından takılıyorum; hiç keyfini kaçırma lütfen :)bir de, semazen değil, “semazem” 😉
Yaptığın sığ ve de siğil yorumun üzerine az bile demişim, latifeden yoksun şahsiyet (:yahu eşşeğin sırtına istediğin kadar kitap koy, doktora yaptır, felsefe seminerlerine kat, eflatuna boya istersen yine eşşektir. Üstüne alınma tabi, sinirlerini de bozma gerek yok gelmiş burda sosyal statünden bahsediyorsun, valla ben ilkokul mezunu bile değilken spinoza’yı biliyorsam sen kendi bilmişliğine yan. Ne adamlar var yahu, git biraz Kant oku, “Kritik der reinen Vernunft” faydalı olabilir. Gerçi sana ağır gelir (: Spinoza’yı görüp ağzını yuvarlak şekilde açtığına göre.O idrak edemeyenin susması gerekir imzam olarak yıllardır mevcut, ibret-i alem ahkam içerisinde geçiyor (:
O saf aklın eleştirisini gitte sen oku tamammı .Tabi ki anlayabilirsen 🙂 Ama anlayabileceğini hiç sanmadığım için durda sana açıklayayım istersen………….Kant sistem kurmaktan söz eder ve bundan, böyle bütünleri oluşturmayı anlar. Bu bütünleri/sistemleri geliştirirken, kuracağı bütünün idesini yakalar, ana çizgilerinde tasarımını kurar, sonra parçalarını betimler, onların analizini yapar, aralarındaki ilişkilere bakar, sonra da bunların sentezini yaparak, söz konusu bütünü adım adım oluşturur. Bu, Kant’ın arkitektonik mimari dediğidir. Saf Aklın Eleştirisinde Kant’ın amacı, bilme yetilerimizden her birinin nelerin bilgisini nasıl sağlayabileceğini göstermek, böylece de etik görüşü için zemin hazırlamaktır. Pratik Aklın Eleştirisinde ise amacı, ‘saf pratik aklın olduğunu’ ya da saf aklın pratik olabileceğini göstermektir.Kant’ı anlamak için hangi yapıtlarından başlamak gerekir? Belki de en uygun yol, doğru anlaşılmaları için Kant’ın diğer kitaplarını okumuş olmayı en az gerektiren ana kitaplarından. Prolegomena’dan başlayarak, ondan sonra Saf Aklın Eleştirisi, bunlar dan sonra da Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi ve Pratik Aklın Eleştirisi okunabilir.Bunları da anlayabilmek için önce , Kant’ın epıstemolojisini ve etiğini bilmek gerekir.Saf Aklın Eleştirisi nin başında Kant, teorik problemini ortaya koyar: Metafiziğin nasıl bilim olabileceğini. Bir alanı bilim yapan, onda sentetik apriori yargılar ın olmasıdır yani hem kesin, hem de mevcut bilgiyi genişleten yargıların. İnsanın bilme yetilerinin sınırlarını çizer ve ortaçağdaki paralogizmlerde ve teorik aklın düştüğü antinomilerde sorunun ne olduğunu gösterir. Ama bütün bunları, en başta ahlak metafiziği ni oluşturabilmek için yapmaya çalışır, yani ‘saf aklın’ bazı düşünceler/ilkeler ürete bileceğini, bunların istemeyi belirleyebileceğini, ‘saf isteme’nin (çıkarları bir yana itmenin, tutkuların kölesi olmamanın) insanlar için bir olanak olduğunu göstermek için yapar.Demekki “Kritik der reinen Vernunft” anlayabilmen için epey uzun biryolculuk yapman gerekiyor:))
vallahi arkadaşım şu an bir taraftan kağıt okumakla meşgulum bir taraftanda millete cevap vermekle.Zaten bir daha bu konuda muhatapta olmayacağım çünkü canım çok sıkıldı.Arkadaş biaz kibarlık kurallarını aşmış vaziyette.
(: