bildiğin heidi
büyülü, perili, kırmalı, dökmeli, kovalamalı, yakalamalı, birbirinden tuhaf ucube yaratıklarıyla günümüz çizgi filmleri ne kadar da uzak bizim çocukluğumuza. oysa ki önceden böyle miydi? insan masallar aleminde dolaşırdı bizim zamanımızdaki çizgi filmlerde.işte onlardan biri de hiç kuşkusuz al yanakları, siyah kısa saçları, neşe saçan gözleri, mutluluk kaynağı gülümsemesiyle heidi‘dir. şimdi ayrıntılı olarak heidi‘yi inceleyelim.heidi isviçreli yazar Johanna Spyri‘nin yazdığı en ünlü çocuk kitabıdır. çocuk kitabı olarak yazıldığına bakmayın, kendisini günümüzde bile büyükler tarafından sevilerek okunmakta.heidi‘nin hayat hikayesine kısaca bakmak gerekirse; kendisi küçük yaşta annesi ve babasını yitirmiş minik bir kızdır. önceleri sorumluluğunu üstlenen teyzesi, frankfurt’ta iş bulunda heidi’yi alpler’in eteklerindeki dedesine bırakır. dedesi tam anlamıyla huysuz ihtiyarın tekidir ama heidi’nin alp dede’yi tam anlamıyla pamuk dedeye dönüştürmesi uzun sürmez.heidi dedesi, keçileri ve pek tabii ki çoban peter ile bir süre masallar aleminde yaşar.sonra heidi teyzesinin zoru ile frankfurt’a gider ve orada bir ailenin yanında yaşamaya başlar. ailenin klara isimli yürüme engelli kızına arkadaşlık etmek üzere buraya getirilmiştir. evin kahyası sinirli bayan rotenmayer, heidi’ye asıl adı adelaide olarak seslenmektedir. klara ise çok sevdiği küçük kızın kendisine heidi denmesini sevdiğini bilir.bir süre sonra dede ve memleket hasretine daha fazla dayanamaz heidi. yanında kaldığı ailenin büyükannesinin yardımıyla evine geri döner. klara ve büyükanne de onunla gelir. peter ve dedesi ile el ele veren heidi klara’yı yürütmeyi başarır.kitabı çok tutan heidi’nin 1937 yılında filmi çekilir. başrol oyuncusu heidi’ye hiç benzemeyen sarı lüle saçlı, tombul yanaklı shirley temple‘dir.
sarışın heidi
baktılar ki insanlar bayıldı bu heidi’ye, çizgi filmini çekmekten alıkoyamadılar kendilerini yapımcılar.hemen hemen her çizgi film şu şarkı ile başlar. işte sözleri.televizyonlarda pek seyredilmeyen kanallarda halen gösterilen heidi’nin büyüdüğünde nasıl biri olduğu defalarca geyik konusu oldu. işte iki örnek:
heidi pc başında
heidi doğal afet
yorumlar
yannız çoban çok fena bakıyo…
ben sarışın heidi’ye uyuz oldum ama.boğasım var çok fena.
şekillerle değil de öz ile ilgilenirim. Çok sevdiğim çocuk romanlarından biri dir. hatta byüklüğümde de okumuşumdur. Polyanna var bir de. beni dağlara götürdü yazınız. Ne de olsa köy ve çoban çocğuyum. Özledim o yaşamı. ne özgürlüktü ogünler…
İşte en sevdiğim çizgi film..Akk, kaç kere kırlara onun gibi koşmuşluğum var ellerimi iki yana açarak..Heidi nin, sıcak poğaçaları Holadia holadiaaa..Eline sağlık:)
pilli bebeem, hadi başlayalım mini konserimize;Holadiho (Holadiho) Holadiho (Holadiho)Heidi (Heidi) deine Welt sind die BergeHeidi (Heidi) denn hier oben bist du zu HausGroße Tannen hohe Gipfel im SonnenscheinHeidi (Heidi) brauchst du zum glücklich sein:D
Cizgi filmin sonunu veya kitabin sonunu bilmiyorum yani heidinin buyumus halinin bahsi geciyor mu bir haberim. Ama isviscre havaalaninda rayli sistemde buyumus heidi fotografi var. Hani guzel bir erotik film kapagi olur. Bunu dusunup havalanina koyan adamlar da gizli pedofili varmis sanirim.
Akk, kızkardeşimle ellele tutuşup Peter ve Heidi gibi öyle dönerdik ki, herbirimiz bir tarafa dağılırdık ama senin kardeşin çok küçükmüş yapamazsın kiii..:))Eski günlerimi hatırlattın, gözümden yaş geldi şimdi..
oy oy oy, ağlama beni de ağlatacaksın pilii bebek.bu arada fark ettiniz mi bilmiyorum ama heidi’nin çizgi filminde her şey yuvarlaktır. sivri 1 şeye pek rastlanmaz. ekmekler, masalar, kulübe, insanlar, dağlar, keçiler filan. her şey kenarsız, köşesizdir.
farketmem mi..Çok sevimli ..Ama şimdi ki çocukları pek tatmin etmezdi şu an izlenseydi sanıyorum..Zaman ilerledikçe çizgilerde sertleşti..
Hele hele taze süt içerdi ya tastan, bayılırdım o ağaç evdeki kahvaltılarına. Pilli bebek bende aynı şekilde koşuştururdum çayırlarda. Heidi’yi büyükbabasının yanından aldıklarında sinir olmuştum. Şimdiki çizgi filmlere bakıyorum da çok ruhsuz, eğitici bir yanı yok.
ya özellikle şu winx’leri 1 kaşık suda boğasım var benim. hatunların en az 1,5 metre uzunluğunda bacakları var ve her daim açık onlar.
asıtı kaçmış kola,sen epey sinir olmuşsun, bu çizgilerden filme.
Akk boyun kısa sanırım..:))Sende mi koşardın Dej, demek ki o yüzden iyi anlaştık..:)
boyum kısa değil de bacağım 1,5 metre kadar da yok hani.hem kısa olsam ne olur, endamım yeter 😀
yok ya ondan demedim..kısa olsan da birşey olmaz, boy boydur yani..Sinir olurum deyince sanki öyle hissettim, çok mükemmel çizmeye gerek yok ki ama değil mi..Deyince tombul mankenler geldi aklıma..
şişko deyince; tez elden şişkolaşıp böle ağırlığınca altın takılan 1 yerde evlenmek isteği kaplar içimi.
Sen, şöyle mis gibi çimenlerin üzerinde bir yaz akşamı düğün yap ta gelelim.. Hem Heidi yi anarız..
hayatım düğün he denince olmaz ki. tamam bana kalsa şu dakikada hemen güzel 1 kır düğünü tertiplerim de, “kendi kendine evlenen ilk insan” olarak tarihe geçmeyi pek istemiyor canım.
hahah:)) kusura bakma ama çok komiksin kolacım yaa, öyle bir haber vardı bir kız kendikendine evlenmişti ..
o zaman kendi kendine evlenen 2. insan olarak tarihe geçmeyi pek istemiyor canım.gül gül, için açılır.
akk, canın tarihe biriyle evlenen bilmem kaç küsür trilyonuncu insan olarak geçmek istiyor anlaşılan..çok banalsın:)
Heidi nin arkadaşı, Klara nın ilk yürümeye başladığı gün ne heyecanlanmıştım..
“absence of sense” seni tanıdım ben artık.lafları çevirip, döndürerek yeni cümleler yaratıyorsun.”1 örnek ver” diyorsun değil mi?buyur:-hayatı anlam yükleyerek anlamsızlaştırmayıncümlesine şu cevabı verdin:-hayatı anlam yüklemeyerek mi anlamsızlaştıralım.şimdi de son yorumun.kötü 1 şey söylemedim he. axine beğenimi dile getiriyorum.devam devam 😉
lay lay lay
tanıdım derken, ne demek istedin, bir sen tanımadın ki herkes tanıdı sanırım..ya da hala tanımayanlar da olabilir..haa sen çözdüm seni manasında demişsin..lafları dolandırdığım doğrudur..ama iki örnek ispatı için yeterli değildir.:)..hele ki birinci örnek dejaya, ‘bak ben burdayım demek için’ öylesine yazılmış bir yorum iken..absence’nin geçmişine bak:)
çocukluğumuzun vazgeçilmezleri arasında ilklerde yer alan.eskilere döndüm birden, okuldan gelir gelmez çantayı fırlattım gibi tv başına heidi izlemeye.bu yazıyı ben yazmayı düşünüyordum, asitimi kaçırdın yani..
Talos, sende ”Pembe Panter” i yaz, yaa ne olur…
tusubasada vardı eskiden……..
şeker kız kendi vardı 1’de.
tusubasanın bir golü bir bölüm sürerdi.:)
yatağı vardı bir de onun çok güzeldi. süt içerdi dağlarda dolaşırdı. bir kızağı vardı…
Zamanında az izlemedik bizde. O zamanlar gerçekten değerli bir şeydi Heidi benim için.
İstanbul’da iseniz ve sahne sanatlarına ilgiliyseniz AKM’de halen gösterimdeki Heidi müzikalini görmenizi tavsiye ederim. sahnede oyuncular arasındaki Heidi’nin dedesinin köpeğinin rol sırası geldiğinde havlamasına ise hayran kalacaksınız.
hahaha ilahi abs:)Pek de yakışıklı bir oğlandı yanlış mı hatırlıyorum hı?Şeker kız candy hep aynı yerde biterdi, sonunu bir izleyemedik içimde ukte kaldı yahu
Bunlar coooook GECEN-bin-yil arkadaslar simdi cag ANIME cagi…ama konular cok degisti siz hangi cizgi filmlerde takildiniz anlamiyorum.insan duygulari, ic guduleri, arkadaslik, teknoloji, politika, gerilim ve buyuculuk on planda.Hersey flickpeek.com’da!Yeni cizgiler cok daha guzel, konular derin, ve duygular cok yogun!!Aishteruze baby, Absolute boy, Air, Lovely Complex yavas ilerleyen muhtesem duygu yuklu mukemmel cizimli animasyonlarThe Melancholy of Suzumi Haruhiya, Dennou Coil, Paranoia Agent muthis sevimli ve ilgincDeath Note, ErgoProxy, Technolyze, Elfen Lied cok derin ve dusundurucuLoveless tabu kirici ve derin….liste uzar da uzar…. bu cizgilerin farki, insnalari her zman dusundurmeye yonelten cinsten
pardon da o saydıklarından hangisi televizyonda gösteriliyor?
Pokemon’u bile yasaklayan Kafadan bacakli hukumet sayesinde siz NE SEYRETTIGINIZI saniyorsunuz ? Elbette yukaridakilerin hicbirini gostermezler cunku ISLERINE GELMEYECEK karakterler ve olaylar geciyor. Polisinkriminallarle is birligi yaptigi, insanlar uzerinde kontrolu, ulkeyi yonetenlerin kokusmuslugunu, kadinlarin cok guclu oldugunu, ya kisisel azmin zorbaliga karsi geldigi animeleri bu sansurcu zihniyet niye gostersin ki? Saftirik koyun surusu yaratan diziler dururken…
he walla!
iyi de biz burada heidi’den bahsediyoruz. ne kadar içten 1 çizgi film olduğundan, tam olarak çocuk ruhunu yakaladığından. şimdi televizyonda gösterilen çizgi filmleri savunmuyoruz ki, tamam bahsettiğin çizgi filmler izlenesi nitelikte olabilir ama 1 çocuk için ulaşılabilirliği çok az.tvde gösterilmiyor ve büyük ihtmalle hiç1inin alt yazısı, dublajı yok.
Ben Heidi gibi kuzuyu kucağıma almıştım..Ne güzel bir duyguydu yaşadığım, Nasıl sevmem..
Allahin zehir suyu, sana Heidi nin gecmis binyila ait antika bir cizgi film oldugunu soyledik, ayni guzleliklte animeler yapildi dedik, yukarida “artik eskisi gibi cizgifilm yok ” diyene cevap olarak verdik linkleri, onca oneriyi, kalkmis kah dublaj degil kah tvde gosterilmiyor diyor. bu ne ya, armut pis, agzima dus! Allahin tembel tenekesi, git biraz Inglizce calis! Tum dunya seyrediyor o cizgi filmleri !Ulan ne tembel teneke bir milletsiniz ya inanilir gibi degil ya!
Pillibebekkuyuda ben cocuklugumda solugu bizim koyde ya da yaylada alirdim, dag tas, agaclar, tepeler, pitraklar,dikenler, yilanlar, tavsanlar, cakallar, kuzular ,kopekler… her gun bir macera idi, kuzularin dort ayak uzerinde ziplayislarini gordun mu? annelerine kavusmalari da bir alemdir! Bir keresinde cimlerde oturmus kuzularla kecileri seyrederken islak bir nefes duydum kulagimin dibinde, bir yavru keci beni merakl a yakindan seyrediyordu. Sacimi yemeye basladi(tuzlu gelmis olacak!)
Clicia biraz yavaş ol, biz nostalji yapıyoruz burada..:) Onun uzmanlık alanının ne olduğunu bilmiyorsun henüzya da benim nasıl tembel teneke dersin..
Clicia senin köydeki o halini görmek isterdim, erik de topladın mı kız dallardan…
Erik, nar, seftali, armut, bogurtlen, kavun,karpuz, incir, elma, narenciyenin bin turlusu; zeytin (EN ZORU),zeytin ve daha cok zeytin; uzum uzum ve daha cok uzum, hintinciri (ouch!), :-Dayrica eve toplayip getirilen sumuklubocekler, kurbagalar, kopek yavrulari…. kertenkeleler vs.pillibebek, sana tembel demedim yavs!
Clicia, peki mantar topladın mı hiç, mantarın da bin türlüsü vardır,
Kertenkeleler kuyruklarını bırakırlar, kuyruklarından yakalardım..Çok heyecanlıydı, en son yavru bir kaplumbağ yı, kabuğundan çıkarmaya kalkmıştım..Bir de çok ilginç, annemler incir ağacından düşen sakat kalır derlerdi, bırakıverirdim kendimi aşağıya, ”bak gördünüz mü bir şey olmuyor , yalan bunların hepsi” deyip yürürdüm..Seke seke..
bırakın ağaca çıkmayı, seke seke yürümeyi, hiç atların çiftleşmesini gördünüz mü meselâ
ben çiftleşen hayvan gördüğümde gözümü kapar parmak aralarımdan bakardım yinede..çok komiğime giderdi..
Yahu yazık değil mi, kaplumbağayı kabuğundan söküp kertenkelelerin kuyruklarını koparıyormuşsun. Senden korkmak lazım PBK. Adamın evine incir ağacı da dikersin sen şimdi. Tepesinden atıp sakat bırakmak için.
tavukların suyuna rakı katar paytak yürümelerini de izlerdim, küçüklüğüm işte..
clicia x “he yavrum he” diyorum sana.haklısın, tembelim ben, tenekeyimdir en fenası.o değil de bizim köyde 1 sürü tembel hayvan olurdu. yazı onların yanında geçirirdim hep. ordan geliyor işte tembelliğim.
bana da o yaylalarda yaylaları yaylayamassun derlerdi de bal gibi de yaylardım,
Hadi ben kaçtım, Anthro mızıkçılık yapma, uslu uslu oyna bakim:))
Pillibebek muthissin! Bu konuda yazi yazman lazim mutlaka! Ben de olu hayvanlari otopsi yapardim, kertenkele en basta gelirdi. Ayrica yiyecek koyup gelen hayvanlari gozlerdim saatlerce.
İlginçmiş.Bende kara sineklerin kanatlarını kopartıp,örümcek imal ederdim.Bide o kafalarını tutup 360 derece döndürürdüm.hayret kopmazdı…çocukluk günahı işte,Allah affetsin.
Sinekleri dolaba hapseder, yavaslamalarini seyrederdim. Sonra… ip baglayip pet sinek yapardim, olu sinekleri ocakta kozlerdim. Sinek yakalyip yere carpar, shock gecirmelerini seyrederdim. Sehirde yasamak cok fena. Sikintidan mutfagi ve banyoyu laboratuara cevirmistim. Yaptigim “deney”ler hosgoru ile karsilanirdi, tabi bitince temizlemek sartiyla.
Vay canına Clicia aynı şeyleri yapmışız..Bir ara yazarım..Burada var birtane… Sen de yazmalısın..Uğur böceklerini kavonoza doldurur onları besler, tek tek parmak ucuma kadar getirip uçururdum..Ama fena ısırırlardı..Tam uçarlarken-Uç uç böceğim, annen sana terlik papuç alacak tekerlemesini söylerdim..2 kere akrep öldürdüm..Bir de Gülten Dayıoğlu nu çocuk kitapları yazdığı için kıskanmışlığım var..
Clicia, kendimi sana emanet ediyorum beni de otopsi yap shock geçireyim, tabi sonra temizlersin,
evet ben sado mazohistim. beri gell beri gelll bizim oğlan beri gel.
vallahi de billahi de pornosu çekilmiştir.
beri gel bizim oğlan derken manso? kime dedin bana mı? sen mi otopsi yapcen beni, clicia gönül koymasın sonra, bi bekleseydik cevabını
ben ne anlarım ayol otopsiden. ben mazbut bir aile kadınıyım. uzmanına danışınız sayın kopanisti. hayır elimden gelse laparoskopi bile yaparım ama …
hani sadomazoyum dedin de o bakımdan şeyettiydimlaparoskopi iyi bişey se bana da yapabilirsin
sadomazo adam otopsi yapmaz diri diri keser cancağızım
keser derken, belli mi lokasyonlar, yoksa neresi olursa mı
artık en çok neresi acıtır ve zevk verir bağlamında bir kar zarar grafiği çizer bakarsın. pikler nerede kesişiyorsa oraya daldırıyorsun kesici cisimi.
oy oy oyyyyy! düşünmesi bile yeter
ilahi:))
Bir güzel nostalji almaya geldim kalamisdan. Süper olmus. Ayrica Pokemon Almanya’da da yasaklandi. Bazi takintili despotlara duyrulur. Hayret ediyorum, bu yazinin politika ile na alakasi var? Her konu da yazdigin sacmaliklardan inan nefret ediyorum Clicia. Simdi beni yobazlikla, AKP’li olmakla falan suclar, demedigini birakmazsin. Yahu Allah askina hepinize soruyorum; bu yazi da tek bir kelime politika, siyaset var midir? Yoksa ben mi yaniliyorum. Yahu kardesim, sen her yaziya girip, deyim yerinde ise bok edip cikiyorsun. Bi bu yazida degil, her yazinin altina konu ne olursa olsun sen gelip siyasi propaganda yapiyorsun. Yoksa bu isden para falan mi kazaniyorsun? Inan cok merak ediyorum. Yahu arkadas, burasi bir siyaset platformu degil ki” habire siyaset konusalim. Yeminle sana karsi en ufak bir kirginligim yok. Hatta bazen sirin bile buluyorum seni. Gurban olim, nolur artik sacmalama. Banane, Istersen her patiyi yerden yere vur, ama git bunu o platformlar da uygun yerlerde yap. Mesela bu kadar kendini yorup, her konuya yorum ekleyecegine, Atesizm’le ilgili bir yazi yaz. Bilmediklerimizi ögrenelim. Inan bana cok samimiyim. Bilmedigimiz, senin bildigin ne varsa yaz bilelim. Bak o zaman seni ayakta alkislayacagim. Bunu yapmazsam namerdim.
POKEMENON SUUDI arabistanlilar siyonist reklam yaptigini iddi aettigi (Israil yildizi gorunuyormus) icin yasaklandi.Bunu duyan Turkler gayet TUHAF bir bahane ile Pokemonu yaskladilar. Bahaneleri: Iki cocuk balkondan atlayip yaralanmis! Sorumlusu bir cizgi film dusunsenize !
Artik bilgilendirici yazilarini bekliyorum, hatta bekliyoruz. Arkadaslarin da bu konu da karsi cikacagini pek sanmiyorum. Haydi Clicia kardesim, yaz söyle dise dokunur bir yazi seni alkislamaya hazirlaniyoruz bile.) Bosver kimin neyi yasakladigini, bunlarla ugrasma derim sana…
Pokemon 2001 yılında yasaklanmış. AKP henüz kurulmadan aylar önce. Yani kemalist Ecevit Hükümetinin iktidarda olduğu dönemde. Sanırım bu kemalistler Suudi Arabistan’dan ne fetva çıksa derhal uyguluyorlar. U-tube’u da sakıncalı görüyor çünkü bu Suud’lar. Ondan habire kemalizme saldırı yapan bu muzır internet sitesi kapatılıyor.
evet ama Pokemonu banlayan gudubet Ecevit in kendisi degil, Osman Durmus (MHP ).
MHP de devletçi ve Kemalist bir parti değil mi?Esasında bu çizgi filmi ne rahmetlik Ecevit ne de -Allah sağlık versin- Yunan kanı alerjili Sağlık Bakanı Osman Durmuş değil, yargı yasakladı. Zaten olması gereken de budur, yasaklama kararlarını mahkemeler ve hukuk verir. Fakat çıkması gereken sonuç bu değildir. Çocukların yaratıcılığı bir noktada bir maraz oluşturuyorsa bunu olumluya dönüştürecek bir yaratıcı yol sunabilmelidir. Beton gibi mahkeme kararları vermemelidir. Demek ki neymiş? Yasakçı ve statükocu yargı zihniyeti birgün birinin canını sıkar, yarın da döner senin Anime filmelerine musallat olup yasaklarmış. Internet siteleri, işleyişlerini dahi bilmeyen, hayatında nette surf yapmamış Ankara’nın memur zihniyetli yargıçları tarafından kapattırlırmış. Halbuki liberal ve demokrat hiçbir ülkede bu gibi saçma yasaklamalar olamazmış.Drag yarışları ve sporu, 30’lu yıllarda Amerikan polisinin serseri gençlerin caddelerdeki hız tutkularına son verebilmek için tahsis ettiği kullanılmayan uçak pistlerinin sunulması ile ortaya çıktı. Bu sayede hem bir spor dalı ortaya çıkmış oldu hem de motor-makine endüstrisi sınırlarını genişletip kimya endüstrisi de maksimum hız için yakıt üretme tekniklerini geliştirdi.Demek ki bir de neymiş? Bizim her yönden geri kalmamıza neden, halkın geleneksel değerleri değil demokratik ve liberal olamayan, otoriter ve yasakçı siyasi yapı imiş. Sorun gördüğü şeyleri yasaklayarak halletme eğilimi imiş.Haydi! Şarkımıza devam edelim..Holadiho (Holadiho) Holadiho (Holadiho)Heidi (Heidi) deine Welt sind die BergeHeidi (Heidi) denn hier oben bist du zu HausGroße Tannen hohe Gipfel im SonnenscheinHeidi (Heidi) brauchst du zum glücklich sein
oh my gods anthro. ufacik bir karardan nasil bu kadar buyuk dtumevraim yapabildin inanilmaz. bence olay yasakciligi degil Osman Durmus’un Suudileri taklit etmesindeki gulunc durum. BAzi yasaklar vardir ki (gelismis ulkelerde daha da katidir) Turkiye aslinda cogu yonden asiri asiril iberal bir ulke. Turkiye Istanbul Stock Exchange’i yabancilarineline verecek kadar liberal. Problem kisisel ideolojilerin tum ulus amaledilmesi , buna pokemon, turban Youtube vs giriyor. Adam ISlami devrim yapacaksa elbette ziyonist cizgi film istemez, kadinlari mumyalama kanunu cikarir ve hakkinda cizilen karikaturler yuzundne Youtube’i, devrimdasi yaratilisci ajan ortaya ciktigi icin WordPress’i kapatir. Olayda bir keyfiyet soz konusu. Pokemon’u yasaklamak baska, AKP’i suc unsurlu bulup yasaklamak tamamen baska seyler!
Biz Heidi konusunu aylaaar önce marifette işlemiştik, sizin dersler geri kalmış. 🙂
arada rastladım, çoçukluktan bişiler anlatılmış..bende birgün bir kediyi yıkamıştım, bir amca görüp neden bu soğukta yıkadın bu hayvanı üşütecekmişsin demiş, bende yıkadığım kediyi çamaşır ipine asmaya çalışırken, yakalanmışım..vallahide gerçek..
Vallahi de çok ayıp etmişsin o zaman. Sana hiç yakıştıramadım şimdi ABS. Hele ki bi kedisever olarak kulaklarından çamaşır ipine asılmış kedi hayal etmek, zarif ruhuma çok acı verici geldi yane. Mikrodalganız yok muydu o zamanlar kuzum.
@abs iyi bir kediseverdir. değil mi canım?
@anthro, kedilere bayılırım..çoçukluğumdan beri bir sürü kedim olmuştur..onu kediye iyilik etmek için yapmışım ben.biran önce kurusun istemişim..yaşımda epey küçükmüş.@pilli pati,gerçekten sıkı bir takipçisin.şöyle bir olay geçmişti başımdan anlatmadan geçemedim..bundan birkaç sene evvel, kampüsteyiz, bilenler bilir, izmirin kedileri pek bir çoktur..neyse bizim okulda da bolca kedi..birgün çoçuğun biri bilmem hangi sebeple kediye tekme attı, hayvam acı acı bağırdı..anlık bir sinir harbiyle çoçuğa girişmiştim, tekme tokat..vursana bana, hadi bana da vursana, canımı bundan daha fazla acıtamazsın diyerekten..tüm hayvanları çok seviyorum, ama bir çoçuğun yanına yaklaşabilecek cesaretim yok, ama kediler bambaşka..
benim favori çizgi filmim çiçek kız lulu ‘ydu..hani şu kolyesini çiçeklere doğru tutup hey lululu gibi bişiiler zırvalardı da müthiş elbiseler giyerdi..Adamın ne olacağı bokundan belli olur derler ya..benim de süse püse düşkünlüğüm o tarihten belliymiş demek ki 🙂
Çocukluğumun vazgeçilmez çizgi filmlerinden biriydi heidi.Şimdi zamanım olsa yine izlerim valla.özlüyorum eski günlerimi.Heidi başlıyacak diye az beklemedim tv başında:)
Yanılmıyorsam çizgi film versiyonunu Hayao Miyazaki yapmışOnu sevdiyseniz bunu da sevebilirsiniz.Alın size La.pu.ta
Yahu ne kadar gecenbinyilsinizDennou Coil seyredin, illa gozunuze sokacagiz 2000 li yillarda yasadigimizi, yenileyin anime zevkinizi artik!evrimlesin yahu!
haha fotoğraflar cok iyimiş 🙂
HEİDİ
Heidi çocukluğumun güzel yıların da okuduğum ve en sevdiğim hikayekerden biridir. yazarı Johanna Spyri olan bu kitap, çocukların şimdilerde bile okuduğu kitaplar arasında yer almaktadır.konusu: Heidi küçük yasta anne ve babasını kaybediyor. Buna rağmen hayata küsmüyor. Bir süre teyzesinin yanında kaldıktan sonra köye büyük babasının yanına gidiyor. Büyük baba normalde çok sinirli, huysuz, aksi bir adam. Heidi’yi ilk gördüğünde onu istemiyor; ama Heidi büyük babaya kendini sevdirmeyi başarıyor. Heidi büyük babayı da kendisi gibi yasama bağlıyor. Bu küçük kız köy yaşamını çok seviyor. Dağlarda koşup oynamak, hayvanları otlatmak çok hoşuna gidiyor. Köyde Peter isminde bir de arkadaşı oluyor. Onunla her gün dağlara çıkıyor. Bir gün teyzesi gelip onu dağlardan ayırmak isteyince çok üzülüyor. Gitmek istemiyor. Teyzesi onu zengin bir ailenin tekerlekli sandalye ile yasayan kızına yardımcı olması için şehirde bir eve götürüyor. Heidi şehir yaşamına alışmakta zorlanıyor. Aklına sürekli köyü ve köyde yaptıkları geliyor. Köyünü çok özlüyor. Ama kaldığı evdeki kızı da çok seviyor. Kız hasta ve tekerlekli sandalyeye bağlı olduğu için yasama küskün. O da Heidi’nin eve gelmesinden çok mutlu oluyor. Heidi’yi çok seviyor. Heidi’nin yaşama isteği onu da yaşama bağlıyor. Heidi arkadaşının iyileşeceğine de inanıyor. Onu iyileştirmek için çaba harcıyor. Onu mutlu etmek için elinden geleni yapıyor. Ona köy yaşamını, köyde yaptıklarını, hayvanları ve arkadaşı Peter’i anlatıyor. Ama evde görevli olan bayan çocukların yaptığı her şeye karışıyor. Onların yapmak istediklerini engelliyor. Sadece ders çalışmalarını istiyor. Kendi söylediklerini yapmadıkları zaman onlara kızıyor, cezalandırıyor. Özellikle Heidi’yi hor görüyor. O köyden geldiği için onu küçük görüyor. Hatta onun evde kalmasını bile istemiyor. Heidi onu da mutlu etmek için uğraşıyor; ama bir türlü başaramıyor. Kızın babası ve büyük annesi de Heidi’yi çok seviyorlar. Heidi en sonunda büyük anneyi ve kızı ikna ederek onları köyüne götürüyor. Orada arkadaşına köyü gezdiriyor. Hayvanların yanına götürüyor. Arkadasini Peter’le tanıştırıyor. Peter ile birlikte kırlara gidiyorlar. Heidi burada da amacından vazgeçmiyor. Arkadaşını yürütmek için uğraşıyor. Sonunda amacına ulaşıyor ve kız yürümeye başlıyor. Heidi ve diğer herkes buna çok seviniyor. çok güzel bir hikaye…!Osman Şendoğan
sırf bu güzel şarkısı yüzünden çok sevdiğim çizgi filmi belirtmek istedim,hiç kaçırmazdım….
hala buldukça izlerim!! o çatı katındaki odasını ve saman yatağını az kıskanmamıştım!!(amma çok yorum yazılmış! yorum ekle kısmına gelene kadar canım çıktı!:) aslında daha uzun uzun bişeyler yazıcaktım ama baktım yorulmuşum)
pembe panter 🙂 yazcam du bakalım fırsat bulursak
Bilgiyi beğendim teşekkürler.ilginç bilgiler – ilginç yazılar – ilginç sorular
İlgimi çekmedi desem yalan olur, teşekkürler 🙂komik videolar
Bilgi için teşekkürlerafrican mangoafrika mangosuafrika mangoafrikan mangoafrika mangosu hapı
teşekkürlerelektronik sigaraelektronik sigara fiyatelektronik sigara ego-t
bilgi için teşekkürler.ikinci el eşya ankaraikinci el eşya alanlarikinci el eşya2. el eşya alanlar2. el eşya
teşekkürlerdüğündüğün organizasyonudüğün organizasyonu firmalarıdüğün paketidüğün süsleme
Bilgi için teşekkürlermatbaakatalogkatalog tasarımkartvizitpromosyon ürünleri
Bilgi için teşekkürlererkek çantaspor çantaspor çantalarıçanta markalarıbayan çanta modelleri
Birçok kişinin severek izlediği, küçüklüğümüzün en güzel çizgi filmiydi bence.güzellik