Kalaşlar, (kalash) bulundukları bölgeye nazaran fiziksel, dinsel, kültürel, ekonomik yönleriyle şaşırtıcı boyutta farklılıkları olan bir halk.Afganistan’da, başkent Kabil’in kuzeydoğusunda, eski adıyla Kafiristan bölgesinde (yeni adıyla Nuristan bölgesinde), Hindikuş dağlarında bulunan Çitral’in üç vadisinde, denizden yaklaşık 3000 metre yükseklikte yaşıyorlar.
Bu bölgeye Kafiristan denmesinin sebebi, Kalaş halkının animist inançlara sahip olması, tevhid inancına girmemiş olmalarıdır.Muhafazakar İslamcı kültürün baskın olduğu komşu bölgeler tarafından Kalaşlar, kafir olarak görülürler. Zira yaşadıkları bölge de kafirlerin ülkesidir.Geçen yüzyıla kadar, sahip olduğu coğrafya dolayısıyla fethedilemeyen bölge, 1895 yılında Afganistan emiri Abdurrahman Han tarafından ele geçirilince, hem Müslümanlaştırma yoluna gidilmiş, hem de bölgenin ismi Nuristan (Işık ülkesi) olarak değiştirilmiştir.Kalaşların bir kısmı Müslümanlığa geçmiştir, bir kısmı da kendi kimliklerini, dinlerini, mitolojik ve kültürel ritüellerini yaşamaya devam etmektedirler.Kalaşların nüfusunun gerçek bir rakamla ifade edilmesi mümkün değildir.
Kendilerine ait dili kullanırlar. Kalaşların dili (Burruşeski), Hint- Avrupa ailesinde yer alır ve UNESCO’nun tehlike altında olan diller listesinde ilk sıradadır. Kalaşların dillerinde Yunan kelimelerine rastlamak mümkündür. Bu dili yaklaşık 5000 kişinin konuştuğu tahmin ediliyor.Aminist inançlara sahip Kalaşlar’ın dini, Şamanizm kökenli bir din. Zamanla bu din, Hinduizm, Zerdüşt, İran dinleri ve eski mitolojilerin etkisiyle değişime uğramıştır. En önemli tanrıları Di, Zeus ve Zau (güneş)’dur. En uzun gün ve gecelerinde tanrılarıyla buluşur ve atalarına kurban keserler.Kalaşlar, Hindikuş dağları eteklerinde yüksek vadilerde yaşıyor olmaları sebebiyle kendi kendilerine yetmeyi öğrenmiştir ve dışarıdan birilerinin varlığına tahammül edemez duruma gelmişlerdir.Kendilerinin İskender’in çocukları olduklarına inanıyorlar. Bu inanış, başka halklarla karışmak istememelerinin bir sebebidir aslında.En büyük hayali Doğuyla batıyı birleştirmek, Asya’yı fethetmek olan Büyük İskender, Persleri devre dışı bırakınca, Anadolu, Ortadoğu ve İran’ı fetheder. Hindistan’ı fethetmek için ordusunu Afganistan’a gönderir. İskender ve ordusu Afganistan’da iki yıla yakın süre kalır ve buradan Hindistan’a geçerler. İşte Kalaşlar, MÖ. 330‘dan beri bu bölgede olduklarına ve İskender’in kabilesi olduklarına inanırlar. Ve taşıdıkları tüm özellikler bu inanışlarını doğrular.Taliban da bu inanışa gönülden inanmış olmalı ki, Sih, Hindu ve Hristiyanları Afganistan’dan sürmüş olmasına rağmen Kalaşlar’ı bölgeden sürmeyi düşünmemiş, Müslüman olmaları yolunda baskı uygulamıştır. Ancak Kalaş halkına büyük destek veren Yunanlı Profösör Athanasion Larounis’i kaçırarak, hem fidye istemiş hem de ABD ve NATO’ya MÖ 4. yy’de Paştunlara yenilen Büyük İskender’in kaderinden ders almaları çağrısında bulunmuştur.Yakın bölgedeki halklar (Pakistanlılar, Afganlar, Tacikistanlılar ve Çinliler) koyu renk derili olduğu halde Kalaşların tenleri beyaz ve elmacık kemikleri kırmızıdır.
Gözleri renkli (çoğunun mavi), saçları sarı ile kahverengi tonlarında olan Kalaşlar, uzun boylu ve sağlıklı olmaları sebebiyle uzun yaşayan (100 ila 140 yıl) bir halktır.Suç oranı sıfır olan, içki, esrar ve cinselliği sınırsız yaşayan Kalaşlar, kendi aralarında siyah giyinenler ve beyaz giyinenler diye iki gruba ayrılırlar.
Çiftçilik yaparak geçinirler. Arazileri dağlık olmasına rağmen sebze, meyve yetiştirilmesinde verimli olduğu için, yiyecek konusunda sıkıntı çekmeleri mümkün değildir.Kalaşlar, sulama ve taraça sistemi yaratarak yiyecek seçeneklerini genişletmiştir. Kenevir ve üzüm ekerek içki ve uyuşturucuyu kültürlerinin ayrılmaz parçası haline getirmişlerdir.Kalaşlar et yemez – kışın yedikleri az miktarda yabani keçi eti sayılmazsa. Zaten bölgede eti yenilebilecek başka hayvan bulmak da mümkün değildir.Kullandıkları yağı, kayısının çekirdeğinden elde ederler. En çok yedikleri yiyecek kayısıdır.Kalaşlarda bütün düğünler aralık ayında yapılır. Evli insanların boşanması mümkün değildir. Ancak kadınlar istediklerinde eşlerini değiştirebilirler. Bu değiştirme olayı bazı şartlara bağlıdır. Kadın yeni erkeğe mektup yazar ve yeni evliliğin gerçekleşmesi için kocaya başlık parası ödenir.Ergen olan erkekler, ergen olmalarının kutlanması sebebiyle halkın oturduğu bölgeden uzak yaylalara götürür, orada beslenir ve köye döndüğünde seçtiği bir kadınla beraber olabilir.Kalaş erkekleri günlük yaşamda (bayram ve düğünler haricinde) Pakistan erkeklerine benzer giyinirler. Kalaş kadınları ise giyimlerine çok özen gösterirler. Renkli, işlemeli, siyah veya beyaz kaftanlar giyerler. Çok fazla makyaj yaparlar, yüzlerine dövme yaptırırlar. Kalaş erkeği kadının giydiği kıyafetin rengine göre tanınır. Erkeğe çekici görünmek kadınların en büyük görevidir.Doğan erkekler üç, kızlar ise iki yıl emziriliyor ve bu süreçte anne ve babanın yakınlaşması yasak.Ocak 1998’de Haberci çekimleri için Kafiristan’a giden Coşkun Aral, Müjde Bilgütay’ın yapmış olduğu röportajda Kalaş kadınlarını şöyle anlatır: “Kalaş kadınlarını gördüm. İnanılmaz makyajlar yapıyorlar. Ege’deki ünlü bağbozumu şenliklerindeki kadınların benzerleri. Hem erotik dansları hem de fiziksel gösterişleriyle çok çekiciler. Olağanüstü bir çekicilik ama yanlarına yaklaşamıyorsun. Çok kötü kokuyorlar. Yağlıyorlar kendilerini. Çok soğuk olduğu için hayvan yağlarını karıştırıp vücutlarına sürüyorlar. Alışıyorsun bir süre sonra ama Allah kocalarına sabır versin.”Gelişmiş dünya sağlıklı ve uzun yaşamanın sırrını, ilkel, dağda yaşayan, teknolojiden nasibini alamamış, çok tanrılı Kalaş halkından öğrenmeye çalışıyor. Öyle ki dünyada uzun ve sağlıklı yaşam vaadiyle Kalaşlar tarafından üretildiği iddia edilen binlerce ürün pazarlanıyor. Ya da pazarlama teknolojisi eşliğinde Kalaş halkının dinsel, cinsel, kültürel yaşayışları masaya yatırılıp içinden bir tılsım, bir öneri çıkarma çabasıyla irdeleniyor. Böylece güya yere göğe sığdırılamayan bu halk, bir yandan da Yunanlılar tarafından İskender’in torunları diye markalaştırılmaya çalışılırken, muhafazakar Müslümanlar tarafından kafir diye algılanıyor.Kalaş halkı, her ne kadar kendi kendilerine yaşamaya devam etselerde, dünyanın kendilerini farklı farklı algılamalarından haberdar olmasalar da özgür ve huzurlu yaşamaya devam ediyorlar.
yorumlar
İskender’in çocukları belgeselini izlemiştim ama bu uzun yaşam olayından hiç bahsetmemişlerdi, ayrıca alkol serbest bu halka uyuşturucu değil…
Güzel bir araştırma yazısı olmuş. Emeğine sağlık Massay…
teşekkür ederim.
İnanın bir ferrarim olsa hemen satar, giderdim…
Hiç haberim yoktu, ilginç bir bildiri olmuş!
İlginç saç şekilleri var denedim, fena durmuyor..
haydaaa… noluyorsun “hafif”? yukarıdaki iletide bahsedilen ayrımın sebebini merak ettim; bi bilgin var mı?
Arjtar arkkadaşın yorumlarını birtek ben anlamıyorum sanırım..
arjin_namtarkalaş kadınları iki renk giyiyorlar. Siyah ve beyaz.ve siyah kalaşlar veya beyaz kalaşlar diye ya da beyaz kafirler ve siyah kafirler diye.kalaş erkekleri de kadınlarının elbise renklerine nazaran ikiye ayrılıyorlar.kara çarşaf veya beyaz çarşaf gibi. onlar için bu ayırım önemli. Kalaşları kafir olarak nitelendiren muhafazakar kesim için de önemli.resimde görünen renkler ana elbise üzerine süslemeler. yanıltmasın.
tamam da renkler neyi simgeliyor. Kimler siyah kimler beyaz giyiyor ? Isteyen istedigini giyemez mi ? dini inanis mi , gelenek mi ? Farkli renk giymek isteyenin basina bir sey gelir mi ?
kalaşlar ile kalashnikov’un bir bağlantısı var mı diye düşünüyorum ama muhtemelen hiç bir alakaları yok…
Kalaslar diye okursan, 2 çeşit. Beşe beş ve ona on. Bide ben..
bregovic’in kalashnikov‘uyla da hiç alakalı değildirler o zaman…
gerçekten ilginç bir insanlarmış
MÖ 330’da İskender’in askerleri o bölgede kalaş soyunu yaratır.Bu zamandan itibaren Siyah- Beyaz soyun yaratımıyla özdeşleşir.ilk aileler siyahı ve beyazı temsil eder.siyah ve beyaz giyinmek ailelerin soyadı gibidir.İlk dönemde ailelerin birbirine karışmamasını sağlar.( adem ve havva gibi düşünülebilir.)daha sonra ki süreçlerde siyah ve beyaz temaları üzerine, kendi içlerinde dinsel, kültürel etiketler oluşturmuşlardır. örneğin beyaz giyenler için güneş tanrısı en öncelikli tanrıdır. ayinleri, adakları siyahlara nazaran farklılıklar gösterir.
enteresan.
hülya avşar ‘ da kalaş bence 😀
@massay;son açıklamalarınla daha bi konuya hakim olmaya başladık 🙂 teşekküler…
başlık parasını kim kime ödüyor?
kalas gibi herifleri var demek.
toplumlarına birşeyin empoze edilmesinden hoşlanmayan insanlar. öyle diyor bey amca belgeselde.
arjin_namtar ben teşekkür ederim.
pilli pati başlık parasını yeni koca eski kocaya ödüyor.
iyi bir tespit nazokiraze
Gözlere bak yaw, nasıl da kirli surat..
ellerinize sağlık.
İster Kalas olsun ister zenci, hangi millet olursa olsun çocuklar hep aynı..
zenci milleti ha, dumur oldum şuvan
zenci insanı diye değiştir..
kalas insanı,
Onlar heryerde..
Ender Saraç’ın amrit kalash ölümsüzlük iksiri.deli saçması
gitsek görsek güzel olurmuş
hmm milliyet alinti yapmis olabilir mi ?
:)(:
Bilgi için teşekkürlerboy uzatmaboy uzatma egzersizleriboy uzatma yöntemleriboy uzatma ilaçları
Bilgi için teşekkürlerreishireishi mantarıkırmızı reishikanser tedavisi reishireishi mantarı faydaları
güzel konuya değinmişsiniz teşekkürler.Şapkat-shirtpromosyon t-shirtpromosyon ürünleripromosyon
teşekkürler güzel konu.kadınkadın güncelkadınlar hakkında güncel bilgiler
teşekkürlerhediyesevgiliye hediyeilginç hediyelerdoğum günü hediyelerihediye kutusu