elif şafak
türk edebiyatında dün murathan munganla başladığımız yolculuğumuza bu kez elif şafakla devam edelim..notos öykü dergisi yüzyılın 40 romancısını seçmiş. listenin ilk yirmisi açıklandı, ilk yirmi arasında elif şafak ismine rastlamayınca şaşırdım açıkçası..yazarın pek bilinmeyen esrarlı ilk öykü kitabından bahsetmek isterim zira ünlü yazar, kitabı piyasadan toplatır çünkü bu ilk kitabını (kem gözlere anadolu) hiç sevmez..yazar, mesneviden besleniyor büyük ölçüde ama Şafak’ın türk ve dünya edebiyatını da çok genç yaşta sindirdiğinden söz etmeliyiz..babasını sevmiyor, soyadı olarak kullandığı “şafak” ünlü yazarın annesinin adıdır..külliyatı içinde hangi kitabının en iyi olduğu üzerinde epey düşündüm. sonuçta “siyah süt” ve “med cezir” hariç tüm romanları gayet iyi. romanlarının içindeyse “mahrem” ve “pinhan” bence en iyileri..
yorumlar
piç ve baba da enteresandır yani. al o kurguyu, porno film yap, o kadar işte.
baba ve piç hep okumak istedim ama bir türlü zaman ayıramadım.
notos öykü çok kıymetli bir dergidir
gülen cemaatine (şimdi hemen itiraz borazanları tüm haşmetiyle ötecektir) olan yakınlığıyla bilinen eşini mi yazalım, yoksa kuru üslubunu cilalamakta kullanmaya çalıştığı “tasavvufi” temaların dini hassasiyetleri gıdıklama zanaatçılığını mı?…beğenen beğenir. demokratik bir memleket burası, di mi?türban bağlama özgürlüğünü de anayasaya soktuk mu “bir kere”, bir kerecikten bir şey olmaz topacına sardığımız ulvi projelerimizi usuletle ve suhuletle döndürmekten bizi hangi namertalıkoyabilir ki?di mi?tasavvuf muş? peh!celallenmesin fanatik elif shafak severler…pinhan’ı okudum.beğenmedim. bu kadar.orhan pamuk gibi elif hanım da arkasına aldığıbelli “güç”ler sayesinde edebiyatçılığının altında ezilmiş kalemlerdendir.görüşümü budur. kimse, ayaktopu fanatikliğine kalkışmasın!o kadar!
mefkud, dün akşam d.darling dinlerken aklıma geldin nedense, bugün burdasın, çok güzel…
neden olacak…mutad musiki tavsiyelerinden bir vakitler david darling üstadı da beğenilerinize sunmuş idim.toprağı bol olsun colin ustanın sitarda dolaşan parmaklarına, garbarek ağabeyimiz nefesini bakır boruya da üfledi miydi…kontrbasın yayı gövdemizin içinde bir ileri, bir geritemposuyla bizi kendimizden geçiriyor, ellerimizi bir anda ense kökümüzde düğümlü buluyor idik…sağ ol, var ol!
şöyleki;temsil etmiş olduğu jargonun dışından bakacak olursak kendilerine,kadınlığının hasbihal dışında mahzun bir yazar olmakla beraber kendileri, bir kaç satır sonrasında farklılığın farkındalığını keşfetme gayretinde yol almaya çalışmaktadır. zeki olmakla beraber karışmaz hiç bir foseptik çukuruna, yaldızlı kayıklar içinde öylece geçip gider, insan kokulu dışkıların arasında. kimse bilmez ama içten içe emzirir bütün zihinleri sızılı yazılarında. ışıltısının tılsımını sevmesemde, işte benim hayran olduğum zeka.neymiş efendim kadın dediğin kırıtırmış, işveli olurmuş, yok yok ben almayayım, yeterince tattım ömrü hayatımda. en zekisinin yapabildiği en iyi şey yatağa bedeni değer değmez inlemesiydi, karanlıkta. ya da sıralamakta aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya kelimeleri cümlelerde. sonra karşıma geçip “işte bunu ben yaptım. hadi zeki de bana” diye bakar yüzüme. tamam akıcıdır üslup, anlamladır ifadeler, yahu ey adem kendinden başka hiç bir şey yokki orda. nerde o inandığını iddia ettiğin allı pullu dallı güllü düşüncelerin, kitapların, sinemaların. bahanense hazır ve nazır sorduğumda.”ama ben kadınım.”o zaman sana elveda.kısacası;her zeka kendini gösterir değer çıkmazında…eyvallah…
aaah herseyi meditasyonla asanlar klubunden.Lotus pozisyonunda simdi hep beraber arkadaslar;OMMMMMMMMMMMMMMMMM
“Elmas bir gözdür yürek. Ve çizilmeye görsün bir kere, artık hep sedefsi bir yırtıkla bakacaktır cümle âleme.”İyidir be Elif Şafak, hem de çok iyidir bence; Pinhan, Mahrem, Bit Palas, Araf… iyidir.
kötü olmamakla beraber çok başarılı değildir bence. bir sıkıntı var romanlarında. sürekli bir sıkıntı yaratır okurken.
yazmayı unuttum yine de üretkenliği takdir edilesidir bence.
elif şafak türk edebiyatının ustalarından biri olma yolunda bence. hatta gayet usta..ama adalet ağaoğlu ilk sırada elbette:)
Ilerde buyuk bir romanci olacak, ama simdi degil…
arafta bir kadın mı hiç sanmıyorum !!!!(bi an böyle demek geldi içimden
Bu kadar mide bulandirici fabrikasyon bir kisiligin cok satmasini anlamiyordum. Meger Fetocuyla evliymis, Kosk’u ele geciren adini bile anmak istemedigim RAGHEAD hainlerle yemekler yermis vay vay. Tarikatlar cirit atiyor Meclis’te , Kosk’te.Ah pardon toplu meditasyona devam, teror henuz bitmedi, lotus pozisyonunda OMMMMMMMMMMMMMMM. :-DElif Salak’i ove ove bitirememelerinin nedeni anlasildi simdi.
Elif Şafak’la Selim İleri ne zamandır balıkla meyve suyu içiyorlar
Strasbourgh’da dogmus entlellektuel balikla meyve suyu iciyor? Yala allah yala, nereye kadar?Hey yaltakci ELif Salak, teror icin Tantric Seks niye onermedin ki? :-DTeror icin meditasyona devam. OMMMMMMMMMMMM!!!
.
Strasbourg olacakti degistiremedim wtf!
@ proksimaçok güzel bi röpotaj olmuş, muhabiri tebrik edelim. bu cinslerin sölicek, anlatıcak bişileri olmadığından-kalmadığından yaşam tarzı derler, başka bişi demezler, papağan gibide tekrar ederler. neyseki kendileri çığırıyor, kendileri dinliyor.
Siyah Süt Önyargıları Yıktı…Elif Şafak’ın bir bebeği oldu. O şimdi bir anne. Edebi anlamda yaratıcılığa adanmış ömrüne şimdi bir başka yaratıcılık duygusu eklendi.Tarihte yetiştirdiğimiz büyük sanatkârlarla, şaheserlerle iftihar etmemiz bizde bir gelenek, fazilettir. Yunus, Fuzuli, Nasreddin hoca vs… ile moral buluyor, dünya kültürlerine katkıları ile gurur duyuyoruz.21. asrın batıya hayran aydınlarının, bu geleneği sürdürdüğünü söyleyemezsek de Orhan Pamuk ve batı tarafından onun uzantısı kabul edilen Elif Şafak’ın yurtdışı başarıları onları da gururlandırdı. Ancak işin iç yüzüne bakınca özellikle de Elif Şafak’ın Baba ve Piç’i etrafındaki tartışmalar, böyle başarı olmaz olsun dedirttirecek cinsten idi.Geçen hafta Elif Şafak ikinci çocuğunu kucağına aldı. Bu vesile ile yine gündemimize girdi. Oysa Şafak’ın eserlerini okuyanların bildiği gibi medyada Elif Şafak hakkıyla, üslubuyla ve sanatçı duruşuyla tartışılmıyor. Birkaç yıl önceye gidersek:Elif Şafak, 1998 yılında Mevlana Büyük Ödülü’nü alan Pinhan, Mahrem gibi başarılı romanlardan sonra Baba ve Piç’i kaleme almış, Ermeni meselesine Türkleri aşağılayan bir biçimde yaklaştığı gerekçesiyle hakkında dava açılmıştı. Elif Şafak davası uluslararası basında büyük yankı uyandırdı. Avrupa, davayı Türkiye’nin demokratikleşmesi ile eş tuttu.The Independent,”Bir yazar hakkında roman karakterinin sözleri yüzünden üç yıl hapis istemiyle dava açan ve doğum yapacağı haftaya duruşma koyan bir ülkeye ne dersiniz? Avrupa Birliği ne kısa sürede giriş yapması olası bir aday mı? Muhtemelen hayır”diyerek açıkça AB’ye alınmamız çağrısı yaptı. (15 Eylül 2006).İtalya medyası, o zamanlar anne adayı olan Elif Şafak’ın kadınlığını ön plana çıkartarak”Böylesine alımlı, hoş, renkli bir kadın ılımlı İslam ülkesinde sırf Ermeni soykırımına değindiği için mahkeme koridorlarında demokrasi mücadelesi verecek”diyerek ve özellikle kadın yazarların Türkiye’de süründürüldüğü imajını yarattı. Bizim her şeyden çok başkalarına hayran olan ve hayran yetiştiren basınımız, taklitçi zihniyetle olayı aynen böyle takdim etti.Bu oryantalist takdimde Elif Şafak’ın bir katkısı var mıydı?Babasız yetiştiği için mi travmatik bir kitap kaleme almıştı?Kendisi anlattıklarına inanıyor muydu?Yoksa sadece sanat için mi bu mayınlı alana girmişti?Ruanda’da yapığı soykırım(http://www.rwanda-genocide.org/) ispatlanan Fransa’nın Ermeni Soykırımı yasası çerçevesinde ekmeğine yağ sürmek, Türkiye’yi biraz daha köşeye sıkıştırmak için bir ajan-provakatör müydü?Tartışmalar sırasında hepimizin hafasında sorular uzadıkça uzadı… Hiçbirinin cevabını bilmiyorum. Ama bu soruların bende meydana getirdiği önyargı ve Baba ve Piç’teki ensest anlatımlar nedeniyle Şafak’ın eserlerine son derece temkinli yaklaşıyordum. Ta ki Siyah Süt’e kadar.SİYAH SÜT NE ANLATIYOR?Siyah Süt çıkınca tartışmalara başka pencereden bakmaya çalıştım. Çünkü Elif Şafak’ın bir bebeği olmuştu. Ve bu süreç sıradan kadınlar için ne kadar zorsa Şafak için bin kat zordu. Ve teorik olarak biliriz ki büyük sanatkarlar, en büyük eserlerini zorluklardan beslenerek meydana getirirler. Öyleki bu gerçeğe İclal Aydın, Vatan gazetesinde (2006) şöyle değiniyordu:“Elif Şafak’ın bir bebeği oldu. O şimdi bir anne. Edebi anlamda yaratıcılığa adanmış ömrüne şimdi bir başka yaratıcılığın duygusu eklendi. Bu duygunun onun yazarlığına neler katacağını, tüm okurları gibi ben de çok merak ediyorum doğrusu.”****Siyah Süt, o günlerden bahsediyor muydu?Yine batıya malzeme verecek unsurlarla mı süslenmişti?Tanıtımlarında Elif Şafak’ın, “Siyah Süt”ü doğum yaptıktan sonra yaşadığı postnatal depresyonu anlatmak, hatta yaşadıklarından kurtulmak için kaleme aldığı söyleniyordu. Onu yargılamak için elime aldığım kitap öyle derinlere götürdü ki, yargılama yön değiştirip kendime döndü.Samimiyetle kaleme alınmış Siyah Süt’te, kadın olduğumuzdan beri sorguladığımız her şey, annelik, kadınlık, yazarlık, hırslarımız, dostluklarımız var.Anneannelerimiz var.Alkarısı, cinler, periler var.İnsanın tek bir gerçeği olamayacağını gözler önüne seren küçük parmak kadınlar var.Bir kadının bir davranışının, kaç iç sesi ve çatışma altında oluşabileceği var. Kitabı okuyunca kendinizden, annenize hatta en nefret ettiğiniz kadına kadar herkesi anlayabilme ihtimaliniz var.Türk dilinin incelikleri, ahengi var…Görünüşte otobiyografik bir roman olan Siyah Süt, yazarın dış dünyasındaki kimi olayların içine yansıması gibi duruyor. Ama fazlası var. Simone de Beauvoir, Sylvia Plath Halide Edip gibi edebiyat tarihindeki kadın yazarların yaşamları, mücadeleleri; Elif Şafak’ın anne olacağını öğrendikten sonra, kadın yazarların anneliklerine bakışıyla harmanlanıyor. Kitabın bu kısmı, gerçekle, kurgulananı öyle hemhal etmiş ki ayırmak ve etkilenmemek çok zor.Örneğin Hırs Nefs hanım, bab-ı Cenup’ta çıkıyor yazarın karşısına. Modern dünyanın hırslı kadını! Anaç Sütlaç Hanım, Sinik Entel ve Can Derviş Hanım…Doğu kapısında ki sabır ve tevekkül abidesi Can Derviş hanım olmayı kim istemez ki…Sanırım modern dünyada bu kadınlardan herhangi biri olmak zor. Bizler tüm bu parmak kadınların temsil ettiği, karmaşık, çarpık hislerin etkisinde çelişik, yanlışları olan ama doğruyu arayan kadınlarız.Siyah Süt, anlatılmaz yaşanır türden bir kitap. Elif Şafak, daha dikkatli (itiraf ediyorum, önyargısız) bakınca hayatı ciddiye alan, anlamdırmaya çalışan bir genç kadın. Bizim, farklı düşüncelerde olsak da böyle kadınlara ihtiyacımız var.Sözlerimi Elif Şafak’ın Pinhan’ın bir bölümüne aldığı Tao Te Ching’in sözleriyle sona erdiriyorum.Kırılmamak için bükülDüz olmak için eğril.Dolmak için boşalParçalan ki yenilenAz şeye sahip olanlarÇoğa kavuşabilirlerÇok şeyi olanların zihni karışır…Gülenay Pınarbaşı[email protected]
katkılar için teşekkürler:)ninovam’a katılıyorum; dünyayı kadınlar yönetmeli (mi?
Sen de olmasan Kahramançayırlı, hafifin edebi vaziyeti de tam yerle bir olacak.Güzel edebi yazılar, derlemeler, haberler yazıyorsun.Eline sağlık..
teşekkür ederim anthro,,ama sinepil gibi edebiyat için de bir site yapılsa pilli.de, şiirler, lirik denemeler, kitap eleştirileri vs oraya taşınsak daha güzel olacak sanki..
Haklısın Kahramançayırlı. edebipilli.org diye bir site yapılmasını ben de isterdim. En azından, her kafiyeli cümle kuran kişinin şiir yazmaya heves ettiği yazılardan bir kısmından da şahsım adına kurtulmuş olurdum :)Ama gerçekten de edebiyat ve müzik için ayrı pilli siteleri kurulması lazım.
”edepli” diye okudum, hayallam..
edeplipilli.orgo da olur aslında. domain’ini ben kapayım şimdiden. :)Bir de pilliradyo.org diye bir domain düşünmüştüm bir zaman ama o alınmıştı baktığımda. şu an eveylıbıl diyo.
@pillibebek,ben de aynen “edepli” diye okudum:):)
Kanınıza katılıyorum Sayın Sörsi. Bol bol Yan Tiersen yazıları yazarız orda. O mahur beste çalar, biz de ağlaşırız.
Müzik için olacak sitenin adının zilli.org olmasını istiyorum…
Müzik Zilli.org un, başkanı Belesh olsun..
En zilli ben oluyorum yani.. Töbe allam yareppim.
edebiyatla ilgili olanın adı için sozcuk.org geldi aklıma,
edebiyat başkanı, kahraman olsun..
valla çok sevinirim:)ama en iyi isim fikri zilli.org, koptum resmen..
sozcuk.org vardı sanki… zilli de edebiyat için uygun değil:)
🙁
efendim ilgililere yeniden duyuralım: elif şafak-aşk bugün çıktı. kitapçılarda gördüm. ama o plastik kutular, fotoğraflar, reklam resimleri hala alışamadım ve resmen soğuyorum elif şafaktan
evet thing, şu doğan yayın’a geçtikten sonra tüm samimiyetine olan inancım kayboldu şafak’ın,, umarım bir an önce döner metis’e geri. nasılsa okuyacak bu yazdıklarımızı bir gün,
allahım her yer elif şafak her yer elif şafak röportajı..nerede pinhan’ı mahrem’i yazan gizemli kalem???